| | kulaklarını, | Vai bu sevgi gün geçtikçe bitmiyor, "' Dışarıda halk, Şamırı o ebedi l Yikodu olan ağıını gene harekete “MeZe başlamış'ı. Hani Şam, bun- iğ, St <a değili, Yezid, Halife oldu | Yiz deka bile camie gidip cuma na- ramlık etmiş değildi. O na. facıl kılındığmı da ber halde u- ofmalıydı. Müczzinler — Şam tlerinde ezan verirlerken, Yezt- bu tezleri Gnlemeğe tahammül e. İ de görülüzerdu. k sesleri işidilinçe, Halife hemen dariyle kulaklarını tlıyor ve a- aa Hababe . Çabuk olu! Çabuk bastıracak bir şarkı söyle! Selâme bemen çalgısına > 7üT se Hababe c ilâhi sesiyle sev- 1' n kulaklarını, beynini, - kalbini Tuyordu. _'.'İlnu Yezdi, rchat bir nefes alı. t Ve sanki bir müslüman değilmiş | x' İslâmm imparatorluğunun Halifesi Bukası imişte o laplarık bir kâ. |o Y eibi; coıiofı!!h!ıqitir.lmlbıl- haykırışlırdarı kurtardınız. ğrııi.'mdı. Sonta ahenk w! ettikçe kızışryor, neş'esinden, ve zevkinden ne yapacağını Ayor, ellerini biribirine vurarak; hç Hzdabe, Hababe, insaf et!. - diye K Yordu - İnsaf et güzelim., Uçaca- v Uçitağım! Uçuyorum Hâbabel .. defasında güzel kız, sevgilisinin t —:”m“llçuzbu!üçnğml,_dı_ | 5&: duyunza gülümsemiş ve alaylı a- | Jğl’ıkım_-w.n.uııw Px kasınız?. '44! hiç düşünmeden şu cevabı f | çömu * bunu söylediği anda Yeztdin tam £ Eskikati ortaya koyduğuna ilirdi. Yezid, Halifeliği yalmı kavuşmasına kimsenin mâni için istemiş gibiydi. Sevgi - kavuştuktan sonra onun için feda K ona veremiyeceği, ona çekineceği ne olabilirdi? erid Fransaya sarkmış olan ör- Asyadan Avrupa ve Afrika. | TiT Z $ g ZFT F -< Ti insana hükmetmek imkân- Veren şu galtanatiyle, camileri, teri, hazineleri, dini ve imaniyle Beni Ümeyye Halileliğini der. "bıl-;c bahşedebilirdi $ 4 T H Ş İ Ü ; ff % İ l A ! ğ ! vf İ İ z $ NHNABA devgiren yüksek kudretile, Yazan : Mizamettin Nazij lababe, o ilâhi sesile sevgilisi- beynini, kalbini dolduruyordu — Efendimiz.. Artık karar vermeniz Yâzım... Ne gün camie gitmek niyetin - desiniz? Burtu halka bir müjde gibi bil- direceğiz?. Yezid, buna müsbet bir cevap verme- mek istemişti., Kaçamaklı yollardan 1b- ni Minayı atlatmmak yoluna sapmak is- temişti, Fakat esirci ayak dicemekte teredklüt etmedi: — Efendimize açılıça - söylemek bor- cumdur.. - dedi . Eğer Halifeyi — halk bu hafta içiride camıc gelmiş görmerse, doğacak Lâdiselerim önüne geçmek ko- lay olmuyacaktır. Hababenin yanından ebediyen ayrılmamak için, bir defa ol. sun camte çıkmız, efendimiz.. Sizi ca- mağle gözenler, yalırz haremle meşgul olmadığımızı söylüyenlere inanmakta devam edeceklerdir. Ve Yezid bu sözlerin aamirmnfli ğaiden şüphe edemedi. Halife olduğu günden- beri ilk “efa olarak Hababeden ve Selâ. meoden yayri bir insanm arzusunu yeri- ne getirdi. Bir cuma günü, saraydan debdebeli bir alayla çıktı. Şamın büyük tamilerfaden birine yollandı.. * .. Yollarda dehşetli bir kalabalık birik- mişti, Şam, âdeta, Halilesinin camle gi. dişini bir buyram halinde teside hazır- kanımış gibiydi. Het taraftafn: — Allah kılıcını keskin etsin! — Islâmın ordusu her yerde muzaf- fer olsun!.. — Allah ömrünü uzun etsinl.. Sesleri Yüködliyordu. Halk ile ilk te. masında gördüğü bu güzel kabul Ye- zidin hoşuna gitmişti. Hemen sokaklara altın gşerpilmesini emretmişti. Tabi o dua sesleri daha gür çıkmağa başlamış ve altın serpildiği duyulunca kalabalrk bırkat daha artmıştı. Yezid ile maiyetin'n atları La insan yığınlarının arasında sonki yüzliyoör gibiydi. Altın- lar serpildikçe gırtlaklardan daha gür sesler çıkıyordu. Halife camiin önüne vardığı zaman belki bütün Şam ayak . Janmış ve sokağa GCökülmüş bulunu- yordu. İşte böyle bir Şamır, mahşere dönmüş vir Şammn ortasında hiç umul- madık bir bâdise okdu. Halife Yezid a. tından inip te cam! avlusuna dalımca bir kenatda çömelmiş, sımısıkı örtülü bir kadının yüksek sesle bir beyit söy. tediği işidildi. p Bu ses çok tatlıydı ve bütün gürük tüleri bastırarak ayni beyti bir daha tekrar edince Yezil olduğu yerde mıh. landı, kaldı. (Devamı var) Ev ekon.misi Cevapları veren: PROFRSÖR SANERK Bütün tafsilâtiyle karakterinizi; meziyet ve kusurlarıdızı; sizi hayrete düşürecek kadar vazıh ve sarih olarakı hususiyetle. rinizi; tuttuğunur veya düşündüğünüz işte muveifak olup olmiyacağınızı; nia hayet beş farkla yaşımızı size söyliyebi. Hrim, Buna bir dazeteden, zir kitaptanı veya aklımızdan yazacağımız dört satırlık yazıyı; son aylardaki imzalarımadan - kisini gönderiniz. —ğ- Şişli: Ay: Size sadece: Çalışmağa mecbursunuz de mekle iktifa edeceğim. Ki işlerine kabili- yetiniz fazladır. Nevmit olam, on kere bed baht olur. Çalışmağı düşündünüz mü? Ve bu yoldaki kararınız ne oldu.. — Etraflıca bildiriniz. Size söylüyeceklerim var. —33— Nişanlaş Şehriyar: Uzunca süren hayat mücadelelerinden yorulmuş bir set. Muvaflakiyeli laaliyçti- nizden riyade şansla aramağa mecbur kul- mış ve bunü hergün biraz daha kuvvetle duymuş bir vaziyettesiniz. Kendinize Bü- venmemiz azalmışlır. Bütün bunlarda akla nayorsumuz. Hayat, he zannelliğiniz kadar yıpratıcı ve ne de tahayyül — edilebildiği derecede neşeli ve zevklidir. Yalnız şansa bel bağlamak ile, faaliyet kudrel ve kabili- yetinirzi azalttığınızı farketmiyor — musu- muz? Yeni ve zinde bir rub İle, sarsılmaz bir trade ile yapacağınız teşebbüslerde ma kul bir muvaffakiyet, yazınızın tahliline göre, muhakkak — görünüyor. Kafasızda mevcut teşebbüs kusurlarınızdan bazıları üzerinde — İstediğinizi — bildirirseniz — tekrar konuşurnuz. (Yaşınır vesaireniz hak kında arzumnuza Uyarak cevap vermedim,) —İ5$. İak S. $e M “E.Y.,, Orta yaşlı veya orta yaşlıya yakın.. Dol Bunca bir vücut.. Orta denecek — bir boyu Esasında nikbinsiniz. Bedbinliğiniz uzun sürmer,, Birşeyin yalınız şekline değil ruhuna ve manasına da nüluz etnteğe al- şıksınız veya buna çalışırsınız. Çalışmak- tan hoşlanırsınız. Bedeni ve ameli işlere kabiliyet ve istidadınız da mükemmeldir. Yemek ve içmek meselesinde biraz dikkat- siz görünüyorsanuz, bundan ileride sıhha tinizin zarar görmesi — mümkündür. Son zamanlarda maddi hayatınızda bir varlık göze çarpmaktadır. Veya siz böyle bir ih- timali derpiş ediyorsunuz. Bu — mütaleala- rım hakkındaki düşüncenizi hülâsa eder; bir yazı dahn gönderirseniz bü bahis üze: rinde tekrar konuşuruz, —ibl— Feriköy — M.Z. R. Yaşınız 30-32 dir. Boyumuz uzundur. Bün yece size zayıf demek en doğrudur. Sıhha- tinizden şikâyatleriniz olduğunu zannedi yorum. Sıhhatçe şikâyetleriniz, daha (az- ha son zamanlarda vükün — gelmiş ve sizi müteeskir etmiş bir hâdiseden doğmuş olsa gerektir. Bu itibarla bunların menşeinin asabi olduğu, olabileceğini söylemek müm- kündür. Gönderdiğiniz muahtelif yazı ve imzala- rTınızın tetkikinden edindiğim — kanaatler şunlardır: 1998 de hayatınızda esaslı bir lahavvül olmuştar. Öyle zannediyorum ki bu tarihte evlendinir. 1930 da da gene mühim ble hâdise göze çarpıyor: Kuvvelle iddia elmemek şar- Üle: 1930 daki İhtimal gocuğumuz olmuş- tur, 1934 denberi, maddi sıkıntı baş gös- termiş olacaktır ve halen bu sıkıntı yüksek bir dereceyi bulmuştur. Haddizatında çalışkan ve azimli olduğu- nuz İçin ba sıkıntıyı kolaylıkla ezeceğiniz den eminim. Yalnız kendinizi yelse kaptır mamak şarttır. Ve sizde ruhen böyle bir temayül belirmiştir. Bunda kal'iyyen hak- $17 ve İsabetsizsiniz! Neden bayat ve çürük yumurta yiyoruz ? ON günlerde yumurta bolluğu vardır. s gün piyasada çürük Bakkaldan aldığı altı “tadan dört tanesi çürük çıkmış, bakkala gitmiş... Bakkal da: “ne paymn, tüccar öyle veriyor!,, diye cevap vermiş. M tim, Yumurta tacirlerinin, aylardanberi ihracat için hlllk: beklettikleri bayat yumurtaları ucur fiyatla bakkalara ve küçük tüccara vermek te olduğunu öğrendim. Bu suretle, denize dökülmeğe mahküm olan yuamurtalar, mahalle aralarındaki bakkallara kadar muntazam bir yi Judan az mal geliyor, tüccar, oğer yumurtaları soğuk hava rında bekleterok olursa, büsbütün biyan edecek, yumurta şacaktır. Tabli olarak o zaman kimse almıyacak?... Demek oluyor ki, halka çürük bayat yumurta yedirmemek için, soğuk hava depolarındaki tarifeleri indirmek lâzım.. Yalnız yu murta için değil, diğer yiyecek maddelerinin de fiyatını indirmek için soğuk zilât yapmak İcab eder, bava repolarındaki tarifeleri tetkik etmek ve mutlaka ten Nitekim eti ucuzlastırmak iein sahrimizde — tetkikler — yapan, İktisat Vekâleti mütehassısı da bu netfceye varmıştır. Fonder Pertene göre soğuk hava depoları dünyanın hiç bir tara- tmda bu kadar paha'ı değildir. Maamafih bu depoları idare edenler de şu cevabı veriyorlar: — Eğer soğuk hava dopolarında çok eşya bulunursa, tarifeleri ueuzl: AŞTITITIZ. Acaba tarifeler ucuzladıktar sonra mı, denolar dolar, yoksa de polar dolduktan sonra mı, tarifeler ucuzlar? “Tavuk mu — yumurta. dan, yumurta mı tavuktan çıkar?,, gibi mühim bir mesele..,, (H.A.) YS A AAAi oi bysiei, Ö < d di L F — l eee Fi AA Yazan: Kenan Çinili — Melekzad Çinili ( BEREK — RIZ ) (Tercüme ve iktibas hakkı mah/fazdur.) — Nıtmara: 20 — Ne yapacağımı bilmiyordum Kafamdaki muam- mayı çözmeğe uğraşıyorum Leylâya bir Muallâ ilâve edilmişti; şimdi de bir üçüncüsile karşılaşıyordum Bu teklif fena bir teklife benzemiyor. du, Fakat ne yapayım ki, kadın parasi- le geçimmeye biç aklım ermedikten baş- ka onun âtadığı erkek te değilim. Bu teklifi redederken ona makul bir sebep te göstermeliydan... —. — Bu teklifiniz, cidden makul,. Fa . kat benim bunu kabul etmeme imkân göremiyorum. Sebebi de açık: Sonra ailemin beni raddiyle karşılıgırım. Sonra da, Leylâdan ayrılmam, sandığı- maz kadar kolay olmıyacak., Kendisine 4Öz vermiş bulumuyorum, Ben sözümden dönmem, v kızın mahvini bazırlar. — O halde siz Leylâyı seviyorsunuz! Hayır diyecek oldums, söylememe im- kân brrakmddı: — Anlaşılıyor, dedi. Amma o siri anlayacak, sizi mes'ud edebilecek 'bir kız değil, Size yazık olacak.. Bana doğrudan doğruya ilânı aşk e. den kadının bu sözleri beni sinirlendir- mişti.. O bunun da farkına vardr: — Siri sinirlendirdiğimi görüyorum.. Affınızı tica ederim, Bir daha size ni- şanlınızdan bahsedecek değilim.. Mevzuu burada değiştirdi.. Başka geylerden bahsetimeğe, daha doğrusu bana karşı düyduğu hisleri, kendisine acındıracak bir tarzda anlatımıya baş - ladı , Bunun içli bir kadın olduğunu görü- yordum. Kocastndan fazla alâka görme- mesi, onu böyle hareketlere mecbur bı. rakıyordu. Fakat benden başkasını ni- çİn seçmemişti?. Bende ne görmüştü?. Bunları 2e tahlile imkân buldum, — ne de sormıya cesaret gösterdim. Konuşuşumuzu, bir ikinci defa tek- rara fırsıt vermemeyi düşünerek, zahi. ten elimden geldiği, becerebildiğim kadar iyi muamcle ederek idareye ça- lıştem. Benden bir ikinci randevu iste. yeceğinide güphe yoktu, Ona fırsat ver- seydim bir üçüncüsü, bir dördüncüsü'de vam edip gidecekti. N tekim, genç kadın düşündüğüm gi- bi hareket ettl Saate baktıktan sonrâ:. — Vakit epey olmuş, İctık gitmeli. yim, dedi. Sizi bugün hiç beklemediği. niz bir vaziyetle karşılaştırdım. Pazar- tesi günü tekrar buluşmamızı rica ede- bilir miykn? O gün daha sakin görüşür ve daha iyi anlaşırız. — Pazartesi kabil olamıyacak.. Salr- ya olmar mı?, Yüzüme mânal; bir tarzda bakarak gülümsedi: —— Peki salı günü saat üçte.. Genc burada... — Hay, bay.. Ayağa kalktı.. Ben de onun hareketi. ni taklit ettim; — Müsaadenizke... — Güle güle hantmelendi.. O yıldırım sür'atiyle pastaneden çık- tu. Ben oturduğum yerden, onun karşı. da duran taksilerden birine atladığını gördüm.. Otomobil fabrika yolunu tut- tuğu arrada ben de hesabı ödeyerek pas. tancden ayrıldım. Kafam bu muammayı çözmekle uğra- | şıyordü. Ne yapacağımı — bilmez bir haldeydim. Leylâya bir Muallâ ilâve e. dilmişti. Şimdi de bir üçüncüsiyle kar- Zayıf davranmamam lâzımdı. Ran. devuya gitmemek e) münasipti. Düşün- düğüm gibi ve böyle hareket etmeliy . dim.. Salı günü — gitmedim. — Aradan jiki gün geçti. Kendisinden bir mektup daha aldım, beni çağrıyordu, Gene git- medirm. Bir sabah evime tanımadığım, halinden hizmetçi olduğu anlaşılan biri geldi. Elinde wfacık bir kâğıt parçası vardı. Acele yazılmış bir kaç kelimeyi ihti. va eliyordu. Göz gezdirince bunun Kâmuran ha- nımdân olduğunu anladım. O gün be. ni muhakktak görmek istediğini yazıyor ve bendan müsbet biz cevap rica edi- yordu. Kendisine “hayır!, iye, yahut ka. çamaklı bir cevap yazamazdım. “Peki,, dedim. Söylediği sartte gittiğim raman, onu bekliyor buldum. Beni görünce küskün bir tavırla; — Bravo, Kenan Bey,.böyle mi yapa- caktınız? dedi, — Alfedersinir, dedim, İşlerim yü- zünden gelemedim. Yüzüme münalr münalr bakarak gü. lümsedi: — Ba işleriniz, hep benim çağırdı- ğim ramatız mr rastlıyor? Tçah ve Ikna etmeyi en basit bir naza. ket kaidesi telâkki ettiğim için: — Sizden ayrıldığım, yahut - sizin benden ayrıldığınız gün, pazartesi gü- nü işlerim bulunduğunu söylediğimi ta. faryorum. İşte © işi, salı günü dahi takip etmek mezbuzriyetinde kaldım. Ancak bugün, hattâ biraz evvel bitirebildiğimi söylersem bana inanmalısınız. — Madrın ki inanmam lâz;m. Peki öy- le olsun. — Çok alaycı bir ruh taşıyorsunuz gibi geliyor bana!.. — Acayip, niçin2, — Niç'ni var mı? Meydanda — bir gey.. Alay etmekten ve insanı iğnele . mekten haz duyuyorsumuz, diyeceğim geliyor. * — Aldanıyorsunuz, Alay etmiyorum, Hem ortada alay edecek bir mevzu da görmiyorum. Ben'm gizle değil, belki sizin benimle alay etmeriz daha doğru olur. Çünkü sizi çağıran ve size içimi açan benim. — Rica ederim,. — Evet, evet böyle.. Alay etseniz bile haklısmız., Çünkü... Sözüne devam edemedi. Maamafih ne demek istediğini açıkça anlıyordum. Onu müşkül vaziyetten kurtarmak için cümlesini tamamlaması — üzerinde durmadım ; — Bü bahsi kapayalım, dedim. Ba. ma mühim bir meseleden bahsedeceği- n'zi bildirmiştiniz. — Evet.. Size cidden mühim bir me. seleden buhsedeceğim. Fakat bunu söy- leyebilmem için biraz kendimi toplamam Tâzım. Suüstü, dinleniyordu. Bu genç kadm, her hald: bir rol yapmıyordu. Söyle. diklerinde, hareketlerintler samimi ol- duğu mubakkaktı. Fakat bunu berim tervizeder görünmekliğim içime gelmi. yordu. Nihayet söze başladı: — Kızan bıy, dedi. Ben, bu bir kaç gün içinde urun uzun düşündüm. Neti- cede gene size geçen gün - bildirdiğim kararımda kaldım. Bunu şizin de kabul etmenizi rica edeceğim. Velevki beni sevmeseniz dahi.. Size kendimi zamanla sevdireceğimden eminim. Beni anlaya. caksınız.. Ne kadar samimf olduğumu, sizi nasıl sevdiğimi göreceksiniz. Size rica öden, hattâ yalvaran bir genç kadı- tü kıracak misiniz? Size nişanlınızdan ayrılmız, demiyorum. Teklifimi kabul ettiğiniz anda bü zaten kendiliğinden olacaftır. Ne dersiniz? , (Devamı var)