<A KI ba 2 YEN ç» li Wpaye 25 e © i Bir makine- v. Ge in insanlığı efendi düğümü vurdu. Tepedeki lâm- ba söndü. Makine işlemeğe başladı. Etrafta belki Iki yüz göz, Mehmet gfendiye bakıyordu: O, o sükünetle, makaâst bir ipliğin hizasına kaldırdı ve çirt diye İpliği kesti. O anda kocaman makine durdu ve kırmızı lâmba yandı. Mehmet efendi susacaktı. kör olası dili durmadı.: — İşte baylar, dedi, bu makine, ipliklerindenbirinin koptuğunu İş- çisine haber verecek ve bozuk bez yapmamak için o anda derhel du- racak derecede inşanlaşmış bir ma- kp İ Noa tarafı dünkü müshamızda) | Ka aman. git zaman memleket- İş İ fabrikalar açıldı. Yeni ma- N ler getirildi. Avrupadan sürü sü- : solar geldi. Avrupaya sürü sü- Ma mlar gitti. #imet e ondi de bunlardan biriy İmanyada dokuz ay, bir fabrika İS gördü. Dönüşte onu, memleke ) yakın bir kasabada açılan, yep- ya dir fabrikaya usta olarak gön- ep. ' at Mehmet efendi, o ustalığın İni kurup bitirmeden tren yeni İ4, “anın önünde durdu ve istasyon Fakat kinedir! o Tötsna, eski ustası çıktı. Ne 6, Müdürün başı göğsüne (o düşmüştü ji pe demeden hikâyeyi vi ve tepedâki kırmızı ampul dilini | Ski usta da başka bir kafiley çıksrarak, ona gülüyordu. anyaya gitmiş ve avdette bu İlkan TARUS tikaya (Müdür) tayin edilmişti. ie et efendi içinden: a, yah! dedi kin yeni febrikayada diyecek h ** Pırıl pırıl makineler, güzel . klar gibi tezgâhlar... Yerler : Ny Tavan sağlam.. Kalorifer, ha #ibi.. birkan fabrika işlemeğe başlıya- dediler, Mehmet efendi yapılan Sikları hayretle seyrediyordu. ta aptanbaşa kırmızı bayraklar- x, atılmıştı. Bir tarafta müzika Srdu, Sırf amele İçin yapılmış ,, ocA sinema binasında, bu ilk ul Şerefine, beş yüz “kişilik bir * çekilecekti. Müdürün işçiler İ SN beş koyun boğazlattığı-riva- İ yiyordu. İt, âyet resmiküşat, ) ,*t efendiye: İ den müdür istiyor! i, iler. Titredi, koştu. Müdür mut ; Yomeklere nezaret (etmekle Çldü. Onu görünce: la, sen misin Mehmet? dedi. MU franga mal olan mezar Fransanın (Kan) şelirinde (Kur- riyazet) yolunun nihayetinde, kimse nin dikkat nazarını oçekmeyen bir köşk bulunuyor. Halbuki bü köşkün pek garip bir hikâyesi vardır! On beş sene kadar evvel zengin bir ecnebi, Baron “D5 T..., deniz kenarında (güzel bir köşk satın aldı: Heperida köşkü.. Burada, pek sevdiği karısı İle be- raber üç dört yil çok tatir bir bayat geçirdi. Günün birinde karısı öldü. Derin bir yeis ve kedere düşen Raron, hü- kümete müracaat etti, karısını köş- künün bahçesine gömmek için mü- sanade aldı. Ölüyü talınit ettirdi, billördan bir lâhde koydurdu. Akdenize karşı şahane bir türbe yaptırdr. £ Köşkü gezen ve lâhdi gören bir (Fransız gazetecisi İntıbalarını şöyle anlatı. yor: “Bin müşkülâtla (O Barondan bir randevu aldım. Beni büyük bir ne- Zzaketle karşıladı ve: — Pekala! dedi, mademki arzu &- diyorsunuz, gidelim, görelim.. Türbe, bahçenin nihayetindedir.. Baron, cebinden çıkardığı bir anah- tarla kapıyı açtı, içeriye girdik. Bir asansörün karşisındayız. İkt düğme var. Baron, düğmeler- den birine parmağını bastı, az sonra parlak bir İâhit yukarı çıktı. Ölen kadının cesedi hiç bozulma- mıştı. Çehresi taravetini muhafaza ediyordu. Derin bir uykuya dalmış bir kadın hissi veriyordu. Biran, bu kadının canlı odefnolunması ihtima- Wizihnimden geçti. Baron, hürmetle eğildi. Gelirken bahçeden kopardığı #ç güzel karan- fi lâhdin üzerine okoydu, sonra başka bir düğmeğe bastı, lahit, çık- tığı gibi sessizce indi, kayboldu. Türbenin ve lâhdin bir resmini al- mak istedik fakat Baron: — Hayır, dedi, olmaz. Karım fo- toğraf aldırmaktan hiç hoşlanmazdı. Hatırasma rlayeten bu O arzunuzu li saati geldi. İ kaynayan çorbadan bir ka- Arak tadına baktı. & Ahçıbaşı Acıya: b, uzu az? Sonra döndü Mehmet efen- N uz öreyim seni, © dedi, büyük a- h, ' var içimizde.. İplik kaçıra- an deme.. Sonra, bilirsin ya.. net efendi ezildi, büzüldü: | yn yaparız beğim.. Bok, e | Haya salonu hıncahınç dolmuş İ İrala haber gitti. Makineler, ». Yor, dönmeğe (başladılar. Ji efenâ! ortada, yüzü tezgühla Yo, İk, duruyor ve gözlerini dört İı, Seyirciler makinelerin a- y şokuldular ve bezleri cehen- p Ark süratle dokuyan mekikle- diy sından hayranirkla bakma- ak, dalar. i Bakir Aksi şeytan, tam gözönünde “iş, Nede bir iplik birdenbire gev b sarktığı görüldü. Mehmet İt, “zla atıldı, fakat korkarak Ot Makine birdenbire tovakkuf A TAN yukarıda, tepede bir kır- ba yanmıştı. yet efendi bunun ne demek e W anlayamadı. Fakat şaşkın ân! etmemek için hemen #timledi, makineye yol ver- , eşin ötede bir makinenin ken- ta na durduğu ve tepesinde o- Mi İF kırmızı iâmba yandığı Me, Kalabalık o tarafa doğru 0 met efendi orada da bir İp- Yama? olduğunu gördü. Kğğenln, kafasmın içinde bir dü- sa Ür gibi oldu. Demek? Kaş tarun bakalım. KR Müdür uzaktan © ellerini, ) gey iken Kİbİ havada sallı- ig, iYordu. On adım o Bteden, RA ii Bibi bağırdı; j ot aber Mehmet, No haher? Ji yerine getiremiyeceğim, Mazur gö- rürsünüz, değil mi?. Israr etmedik. Kendisinden müsa ade aldık. Ayrılırken son bir sual ö- larak bu türbenin kaça mal olduğu- nu sorduk. Paron şu cevabı verdi: — Dokuz yüz bin frankt!.. Yazan: Ali Rizs Sevfi. ; tiğim gece görmüştüm. Bu zenci *t efendi ü utnsatak mine ğında olan zayalir, ölmüş dostum vie işti, Y ödemi: Li ağn rina gelmişti. Birden- vermiş 7 avaşda ona Sor — <İiyg lm ötede gene bir mak'ne- — Ne istiyorsun, çocuk? “ Koy ys işitildi. Müdür: PL ehmet, bir sakatlık var! İn, Mİ kopmuş olacak? Sen | de bıraktı. Dokuz yüz bin | Haberin deniz ve macera romanı: 34 CD vI bana yabancı değildi.. “Acaba nerde gördüm?.. derken yıldırım gibi hatırladım. Bu çocuğu, Pa- riste Martin Hall ile kaptan Blakın odasına git- çocuğun adı Bplinters İdi. Kaptan Blakın yanında durup hiz- met ediyordu, Blak onun getirdiği bir yelken be zi torbadan para çıkarmış, Yahudi antikacı kılı- Martin Halle O boğuk bir fısıltı İle cevap verdi: — Tanrı aşkına burada durmayınız efen- dim? Sizin burada olduğunuzu biliyorlar, sizi ö)- da? #fendi. müdürün gözleri. b; May akarak: * dürmek istiyorlar!.. day NE, beyim; dedi, “bir iplik Bağka bir şey #öylemeksizin karanlık içinde diy, “cak. sürüklenip uzaklaştı ve ben! bir korku ateşi için. Dünyanın en büyük gorili! Ağırlığı 250 kilo, boyu 1,383 metredir Ameirkan sporculramdan ve kâşifle- rinden George Vanderbilt garbi Afrika daki son dolaşmaları esnasında sımdi- ye kadar eşi görülmemiş büyük bir Goril vurmağa muvaffak olmuştur. 250 kilo ağırlığındaki bu Gorllin ke- mikleri büyük bir ihtimamla sandık- lanmış ve Filâdelfiya tarihi tabii mü- zwsine getirilmiştir, “Kemikler, mütehassıslar tarafın. dan tellerle ve çelik çubuklarla “biri- birine bağlanmış ve hayvanım iskeleti meydana getirilmiştir. Bundan son- ra meşhur. heykeltraş iskeleti bir ça- murla ve tıpkı Gorile benziyecek şekil ” . kaplamışlardır. Bu çamurun üze. rine hususi bir yağ sürülmüş ve onun üzerine de birkaç kat alçı sıvanmıştır. Bu şekilde elde edilen kalıp kuruduk- tan sonra parçalara ayrılmış ve her parçanm Üzerine kat kat ıslak kâğıt yapıştırılmıştır. Bu kâğıtlar kuruyun- ca papyer maşeden bir takım selkil- Yer vücuda gelmiştir. Bu şekiller sonra biribirine hususi bir tutkalla ya pıştırılarak iskeletin üzerine giydirir miştir. Bu mukavva kalıbın üzerine hay- Yanın derisi geçirilmeden evvel terki. bi gizli tutulan hususi bir madde gsü- rilmüştür. Mütehassrslar, bu husu- si maddeyle yumuşatılan deriye tabif kırışıkları aynen vermeğe muvaffak olmuşlardır. Vanderbilt'in vurduğu Goril tet- kik'eden âlimler onun otuz beş yaşm- da olduğunu anlamışlardır. Bu müt- hiş - hayvanın boyu bir metre seksen Üç santimdir. İki elinin parmakları arasındaki mesafe iki metre seksen seksen sün- timdir. Hayvanın boynu 70 santim, göğsü hali tabiide 175 santimdir. Gorilerin hayatı halkkında bugün pek az şey biliyoruz. Afrika ormanla rınm insana benziyen bu korkunç dev leri yalnız meyve ve ot yiyorlar. Or- manların en basık köşelerinde yaşıyor lar. Bu hayvanlar canlı yakalandık- ları vakit ömürleri pek kısa oluyor. açamazdı! kapı hâlâ açık duruyorsa da merdiven ile onun arasına kalım bir demir kepenk indirilerek yol kapanmış bulunüyordu. Yüz kişi uğraşsa bunu Bu benim için korkunç bir keşifti. Bu demir kapının hususi bir maksatla kapatıldığı anlaşılı- yordu. Şimdi bir ümit kalmıştı. Oyun bitince el- bette müşterilerden birkaçı olsun gitmek İstiye. cek vero zaman kapı açılacaktı. Ben böyle düşü. nerek olduğum yerde beklodim. Nihayet oyun bitti ve lAmbalar açıldı. Gemiciler masalarını tek rar eski yerlerine getirmeğe knlkıstılarsa da zen. ci kadının çirkin sesi tekrar işitildi: — Güzel efendilerim; bu seyretliğiniz ancak birinci perdedir.. Hayır, hayır; “Koca âna,, nızın oyununu da görmeden size kapıyı açmayacağım! No sandınız ya oğullarım.. Daha yapılacak İş var. Bu işi de “Koca ana,, hiz yapücak! Karı bu “yapılacak iş var!,, sözünü söyleyin- ca ortalığı garip bir sessizlik kapladı. neden, o vakte kadar benim yanımda adamların birdenbire uznklaştıklarını olduğum yerde yapayalnız kalmıştım; birçok göz ler de bana dik dik bakıyorlardı, içinde en korktuğum dört kişi, yani Paolo İle ar. Edebimle bana çatıyor! Aç yattığım geceler kapi bulunmazken elimde pi döndüğümü görünce ma gözü dört açılıyo Röportafı yapan: Beni gördüğü halde niçin döndüğümü sormadı, Muhakkak ki sebebini anla- mıştı. Nizin sorsun, niçin kendisini yor, sun? Buraya, iş idarehanesi demekten çok hizmetçlier klübü adı verilse daha iyi olur. İş isteyenler butada toplanır. İste- dikler zamanda istedikleri saatte gelir. ler. Saatlerce otururlar, konuşurlar. Bu arada idarehane sahibi vastasiyle, hiç güçlük çekmeden, tokak sokak, “kapı, kapı dolaşmadan istedikleri işi bulabilir- İer. . İşsizlikten canları sıkılan, muhtaç kadınira çene çalmak için buraya gelir- ler. Eski tanrdıklar burada karşılaşır. dar, © Bu idarehaneden iş bularak Anadolu- ya gidenler bile, günün birinde gene bu sofada görünürler. Burası muhtaç xadmlarm uğrağıdır. İdarehane sahibi onların derdine mer- hem olabileceki bir ehliyettedir. O da bunlar yüzünden geçiniyor. Tıpkı karm. ca beyleri gibi, Madam odadan odaya çıkıp giriyor. Kimse ile pek konuşmuyor. » Kadınlar: — Zavallının hemşiresi yeni öldü, di- yorlar, üzerine Gtriyorlar, acısını u. nutturmak istiyorlar, ve hatırlatmanıya çalışıyorlar, Burada iş arayanlar arasında eli aya- ğı düzgün olân yirmi, yirmi iki yaşla- rında görünen genç bir kadındı. Müte. madiyen söylüyor, hattâ küfrediyordu.. Tabii konuştuğu zamanlarda bile ağa bir karış açılıyor, burun delikleri kısı- kyordu. Kocasından ayrılmış, Çünkü alam yalnız onun getirdiğine bakıyormuş. Böyle olduğu halde, bir de dırıltı gürül tü çekemezmiş., Ayrılmışlar. Şimdi küçük kardeşleriyle bir odada Oturuyorlarmış.. Hizmetçilik ettiğini, oturduğu mahalle sakinlerine belli et. memeye çalışıyormuş. Namusiyle evden sabah çıkıyor, akşam dönüyormuş. Mahalle, genç kadının böyle günler. ce ortadın kaybolup akşamları elinde pöketlerle evine dönmesini şüpheli gö - rüyorlarmış, Fakat o sabretmiş. Her şeye çöz yummuş. Günün birinde ev sahibi genç kardeşini elde elemiyece. ğini anlayınca, kız kardeşine dil uzat- muş ve onun bir sokak kadını olduğunu söylemiş, Genç delikanlı bütün bunları kendi. sine anlatınca kan beynine sıçramış, aç- mış ağzımı yummuş gözünü. Ev sahibi Narasile doğrularak İf büşludı. Arka erkan, salonu gittikten sonra yine oynayı yere İlerledi. Bu cadı ie ya Bilmem duran gördüm. Bu kalabalık İ Bir işçi gibi fabrikada çalıştım; bizmetçilik Genç hizmetçi dert y. çak oyunu oynayanların y — Hayda! gelmesile tehlikenin de yi duygu ile seziyordum. Yür En başlamıştı. Lâkin bu he dım görmeği ummak delili rım cebimde idi, Bununla götürecek olsam otuz tabar den üstüme çevrileceğini pe tık bu baykuş gibi öten uğ maktan başka yapılicak 1 bir ölüm seasizliği hüküm s de cehennem muzıkasının ken ben kadınm gelmesini Baş dakikadınperi be uzaktn danşetmekte olan k muş gibi büsbütün coştu. 1 yaptı; korkunç nara sttr, v cum etti. İşte tam bu anda çalış kadının Şütüneki dökmüş, Bağır; lerce, onunla ka hattâ araba tutı ken kadın odası gülemiş. Ayrılış hihayetlenmesin — İşte, diyor Yaparsan tam y dir amma, bamti namam. Kim olt ririm, Kerklisini hâl 50 lik bir kadın nünü açarak, bı — Hem canır diğiyle sevişirin bine, maballeliy bir daha gelece Genç kadın, £ lerini tasdik yol raber, vaziyetin istedi; — Ben nâmu: ken çatıyorlar, Ağzı açıldı ve tün kasıldı, — Aç yattığı maz, oda kapım elimde paketleri leri dört açılıyor Burada müthi Sonra devam eti — O kaltak, | mİ ayartamayın savurdu. Fakat lacak kadın mıyi tün çirkinlikleri tım mı, yaptım, Genç kadını reket etmiş oldu kalmıyorlardı. O oturduğu y da ayakta anlatı örtünün uçlarını çeşit çeşit küfür Bir aralık içer rehane sahibi mı basit mobüyeli Genç kadının gi bir kadın, yanımı ayaklarını uzat bir sesle anlatıy ğım zaman şunlâ — Bak, diyord de bunları kazani pandufla,. — Niçin kalma köyünde zengin da 15 lira bıraka