——— — — n — M z L G LA — Delikten bakmakla yakit geçir- dim. Ve çok gözel bir kız olan Anna- isi, Sen Priyakla konuşürken gördüm... Korinyan bir şeyler daha aöyliye- cekti. Fakat, birdenbize, yumruğunu alnına vurarak bağırdı: —— Aman yarabbim, ne abdalmışım ben... Nasıl oldu da bunu akıl edeme- dimt.... Raskas, müstehai bir tavırla: — Ha şöyle! dedi. Şimdi görüyo- rum ki, düşüncem'zi anladınız. Korinyan mağrur bir eda ile ba- Bardı: — Bu düşünce ilk defa olarak be- nim aklıma geldi. Bu düşünceyi size ben verdim. — Şu halde, ne anladığınızı bana söyler misiniz? — Söylerim ya... Görüyorum ki «!- zin tenvir edilmeğe ihtiyatınız var. Şu halda dinle, kirük Paztoacıfım! Anna- is Sen Priyakla beraber orada bulunu- yordu. “Bu #blisler cetesi, Sen Priya- kon emrivle irerive hücum etmişlerdi. Binaenaleyh, Sen Priyak, bu genç kazı kaçıtmıştır. Hem de kardinelin hesa- bena değ'i, kendi hesabına kaçırmıştır. î;nıadıyh Sen Priyakı takip etme- hci Reskas sörünü keserek: — Mükemmel bir mantık. dostum. Binaenalevh vola kopyulabiliriz. Evvelâ. at bulalım, çöünkü bana öyle geliyor ki bir heyli seyahat etmemiz lâzım sele-- cek. Diğer taraftan, Sen Psiyakın evi- ni ygözden kaçırmamak lâzım, Bunun üzerine beraberce, alelacele yürümeğe başladılar. Bir saat, sonra, iki gilasl at, Ras- kasın ahırında yer alıyordu. — Atlarım ikisi de ayni boydaydı, Bir tanesi Ko- rinyan için küçük, diğeri de, Raskas için çok büyüktü. Maamafih. ikisi de gayet iyi koşuyordu ve iİki casusun çök İşine yarryacaktı. İki casus, bundan sonra, Ruayal meydanma gittiler: Beş dakika sonra, 126 KAHRAMAN Kız —ai ea Sen Priyakın evini biliyorlardı. Bu ev, Raskasın sefil kulübesi karşısındaki Gran - Kardinal oteliydi! Binaenaleyh Raskasla Korinyan, bu oteli gözetlemek için, evin pencesesi- ne yerleştiler. Nihayet, akşam saat sekize doğru, Sen Priyakın geldiğini ve atımı bir ha- domeye verzdikten sonra, otele girdiği- ni gördüler. — Mükemmel! Gece tahat edebili. riz. Varın sabah, şafakla beraber gene oteli gözetlemeğe başlarız. ğer dışarı- gıkarsa, onu takip ederiz. — Peki bizi sabahleyin kim myan. dıracak?... — Korinyan! Size söylememiş miy- dim ki,ontı serf bu iş için terhiye ettim? Korinyan hiddet içinden düşündü : — Ahi Sefil herif, gimdi... Fakat, birdenbire, henliz nefretini — Korinyan mı?...'Ha... Şu hayvan. cikt... — Ta kendisi!... Şimdi, icterseniz, yemek yiyeb'liriz. — Pek alâ!... yiyelim? Bunun üzerine masa hazırlandı. Karşı karşıya oturdular. Korinyan hiç konuşmuyordu ve intikamı — hakkında projeler kurmağa başladı. Yemekten sonra, Raskas, odada bulunan yegâne yatağa, elbiselerini çıkarmadan — yattı. Rahip de gandalyede oturarak — ve ba- şını masaya dayıyarak uyumağa çalış- #ı. — Şafakla beraber, birinci Korinya. mın havlamaları sayesinde kalktılar ve ÜNT DS No 'ESJ)J Z Z KAHRAMAN KIZ yf termeden, bir hayli gittiler ve nihayet Raskas müstehzi bir tavırla: — Artık takip etmeğe Tüzum yök nereye gittiğini biliyorum! —— Şu halde, bu handa biraz durale- Tyalım. —Atlar susamış. — Hayır! Maderm ki, atlar sosamış, vakit kaybetmiyelim.. , Bunun üzerine — döndüler, Raskas, yolda, bir Jokantanım önünde durdu: — Bu defa ben-de susadım, dodi Binaenaleyh burada — duraklayıp bir şgeyler içebiliriz. İçeriye girerek masanm karşıama kuruldular ve şarap içmeğe başladılar. İki saat sonra, yani Korinyan beşinci şişeyi boşaltırkan, Raskas — birdenbire yerinden sıçradı: Malüm yetrden dön- mekte olen Sen Priyakı gütmüştü. Sen Priyak lokantanın önünde durdu. A- tindan indi ve olkantaya girdil... Raskas bir küfrü güç rabetti. Ko rinyan, Sen Priyakı çağırıp, ona, Raş- kası ihbar etmeyi düşünüyordu. Fakat sonra, kendisinin de kardinalin belâ- sına uğriyabileceğini nazarı itibare aldı! Raskas mırıldandı: — Eğer bizi görürse mahwolduk. Korinyan ds cevap verdil — Canım, bize karşı me yapabilir ki? Raskas, rahibin kolundan yakalı- yarak bağırdı: — Susun? Ba adam, artık hiç bir şeyden çekinmez. Susun; çünkü Sen Priyak tehdit etmez! Öldi sürl Korinyan ürperdi. Kapmım ince bir tül perdeyle örtülü camm arasından, Sen Priyakın bir masa başına oturdu- ğunu gördüm. Sen Priyak son derece düşlünceliydi; kendisine getirilen — şa- raba dokunmuyordu bile... Rahip mırıldanı' : — Galiba hakkınız va- tottum. Va- Kra ben cesur bir adamım. Rakat bu a- dam beni korkutuyor... Raskas sarararak düşündü: — Bu bir katildir! Raskas bir casustu. Casuştan btf ka bir şey değildi. Belki üe, hayattf' 'başka bir şey olamadığı için casus müuştu. Buna rağmen kafasında, zan, namuslu ve şerefli insanların Lisi güncelerinden bazıları mücadele ç deydi ve 'bm garip düşünceler onu rette brrakryordu. — Katil hııııwdf di ve ölünün kozı, bu katilin elindek di. Eğer Raskas, içinde hafifçe yet ve kendisi için yeni olan bu leri toparlıyabülseydi pu neticeye V) caktı. — Ben; Annas dö Letparı ııııdi’: götürmekle tavzif edildim. Kardinsi yapacak? Onu da, annesi gibi, öl ,Ö' cek mi? Hayır. Bana: ondan küj mak İstediğini söyledi. Ondan Pi ikurtulacak? Sen Priyak vasrtasiyle! mu da bana söylemişti :Genç kır. sini öldüren adamla evlenecek.. Korinyan, Raskasım şöyle mlfdv dığını duydu: — Bu korkunç evlenmiye Hef Bebebiyet vereceğim? 'f' Rahip, garip 'bir 1strrap içinde ”) ranan Raskasa hayretle baletı. Üirperiyordu. — Raskas — yumruk sıktı.. Ve birdenbire, Korinyatı, V garip bir tavırla şöyle bağırdığını dut — Kendilerini yükseltmek ıçfı temadiyen dehşet içinde hayat "f mesi lâzım gelen insanlar kimler' Korinyan yüksek sesle: gf — Aklımı oynattı, dedi. Hey, tum, uyan bakalım, bizimki gitti! Raskas derhal — ayağa h;:: kend'sini sarmağa başlıyan ’ lerden kurtulmak istiyormuş gibi' y detle başını salladı ve samimiyeti? j tarladı: j — Evet, ben deliyim?! Atlarını birakarak, yaya d""/f Ta koyuldular, — Yirmi ı!ıklkld/ ormandaki evin önünde, Sen P: