“UVPNIEZ —XC0 aü & PP AYARAIRANU ) ALAOUDD CA “zrursyooopo onumd1da; İN£NYO SYASZ LKeİLed Yg9po9 eZY ngr “SAdokiye Tursedared a unu TÜTTEZEd YIL — SÂvpUOMU UA SHH 9Yi VO Kepuns y PL:ZISdaoz5a ÜPTYEGES 1S99PTEZE, J — SİYTULOU AYpUOR (ANd0dO YPVZVd VIT Vasv'TOVAa) “TuNıP9 PAZVÖŞ Liututun / TUrTEA ULNOUNOA ZTUIŞYPOU LAĞ 13508 şuoX 'epedued zyunSıp ada UPİr 901NDI9) AKIİYARL (O8 PD 2400) MEYS Premloğj aİzcon) PLLUNNLU EŞL — STUDOĞ YÜPIOZ VZEJ IPOTUÇLMOY LARO A Na 'aı:aır;ı'nşıı K “Buy Tmağonu yermyo nnzastu zisiozdo Oparuuysrap Na B (oysLAyaad ) TADANDD PpinoM PAoJTLL ge Kep * ge) (ApuyuLa) Yanop Cu ponyeylajus aP “POOYLOG g' $ ââ%wğağğî ; ÜÜRLERE ei DEREŞ İrgEBİPEEDisLEra ğgğğâğâığğğgnğ:g FİSRİDİ Broralıs HH liK â:%ğ-ğşîğğîğîğî ğ;âgîğ E& ağE? .sğğı ğ &ğğ%ğvâ—ı ç EşilEçbrişel Ew îğ % E'anıâ £ âaâağâğağğ%;ğ >e 11 FRELİİRME #43) Eygojomu wory aa rajyosyuL Ezog “a08 UOPOYĞ Tadyum3 yeapsanin) — sAvpppu KAepinyes rydpu O J0 ÇAoploşumu) YBunz 90 v0 (YaLsuydab) Sut masısgns “(DASDAD) STEALAYUŞ YE (MPELDİ) BAD 9U YOTUMA SİHUTİR ğ ğğğîî*i;%î EESErsİzE. — SHH TF $ ğlşşgğîâîğ z SİLEE 'a;;?;ğ 5 ; ğğîğğsâ ğî s T yti * RaFPi » PöR OHi “ - eE 5 Ko aeT 3 ; : £ seliru (Has; Gp aya opasaymbuJ) Korans 693 Suoure | Kupuojg ylün Keys pue umop öiN0O,, O7 OJTM sıy pus yeş Awopy punay Kut Xa (Öpuppa Puyı) popans «död 90 03 (uaypga PAĞAY) yosKU pamore T ÖYADAL TSU'T I ZISHAZDE BOZLULONİ ©3 'Keda teyureğ UMOP “PUONLL Panrt) (IPDa) afoy e Te esnoy v sdaoy pur 'prru Agumco sı 'spafans 79001 vö ((5n *p4Y983) DOTASTOYUŞ (90KS1)8)) TENOTYİSOXA JO TU B YEK B KAHRAMAN,KIZ. Kardinal tecessüsle soruyor: — Trankavel mi?.. Bu da kim? — Dücllo muallimidir ve bu işin Âstadıdır. Akademisi, kılıç öğrenmek is tiyenlerin en fazla rağbet gösterdikleri yerdir. Onu tanırım. Bu adamı da hiz- metinize alırsanız çok iyi olur, Mon- senyör! — Neyse, sonra hıhrı.ı. Raporlara bakılırsa, bu Sen - Priyak, matmazel dö Lespar'a âşıktır, öyle mi? — Eeğer jblis ona Annais'i verse, o, maalmemnuniye canını şeytana verir. Ve Raskas, içinden ilâve ediyor: — Esasen şimdiden canımı şeytana satmıştır. Çünkü kız: ele geçirmek için.. Bakışlarında meşum bir kıvrlerm beliren Rişliyö soğuk bir sesle: — Şu halde, bu çocuktan artık en- dişe etme, Raskas, diyor. Beni annesin- den kurtardın.. Sen - Priyak da beni kızından kurtaracaktır !., , — Nasıl Monsenyör? Rişliyö sinsi bir tebessülmle şu ce- vabr veriyor : —Onunla evlenerek! Ve cinayet adamı olan, casus Raz- kas, kendisini, ürpermekten menedemi yorl... Ve, bir işaret üzerine odadan çe- kilirken, şaşlım bir şekilde söyleniyor: — Sea - Priyak, Annais dö Lespar- ın kocası!... Sen - Priyak!... Nıkorhınç ne korkunç bir şey! Kardinal dö Rişliyö çana vuruyor. Bir uşak içetiye girerek, karşı karşıya bulunan iki kapıyı ardına kadar açtvor. Bu kapılardan biri cesim bir dehlize, di- Peri ise kiliseye nazırdır. Salon, nedim- ler piskoposlar, şantanlar, baş — pisko- - poslarla doluyor... Rişliyö Kardinallık alâmetlerini alı- yer ve zafer şarlıslarını andıran bir şar- kı söyliyen bu muazazım ve debdebeli a- Jayın ortasında ilerliyor. Bir sanat ve iktişam harikası olan kilesede, orglar ça lıyor, mülcevheratla işlenmiş şamdanlar içindeki mumlar, altın dekoru, göz ka- maştırıcı bir ziya aksettiriyor. Bu, ta- savvur edilen debdebe ve ihtişamla dolu bir tablodur, ve, Inanılmıyacak rüyaya benziyen bu çerçeve içinde, nazarı dik- kati celbaden haşmetli bir meelis var. On üçüncü Lül, An d'Otriş, Mari dö Me diçi ve Gaston d'Anju, Vandom ve Bur bon, Kondeler, Rokanlar. d'Egüyyonlar, Monpensiyeler, Ş"fü ler, Ornano, Suasson, lumteaıı. Şale, bütün yüksek asiller, bütün Fran- sız garayı... ve, başlı başlarına — birer haşmet, birer kudret, birer azamet olan bütün bu başlar bir tek insanın önünde eğiliyor !... Rişliyö, kilişenin methalinde bir an durdu. Dimdik ve şahane bir bakışla, bü tün bu meşhur başların eğildiğini gö- rüyor, Birdenbire, tam mihraba doğru yürüyeceği sırada, titriyor ve hayretle bakıyor. Orada, kilisenin nihayetinde, ayakta dimdik duran ve kendisine, mey dan kur gibi bakan bir kadın var!... Genç bir kız. Sarışm, siyah gözlü. Güzel, mağrur ve çehresinde büyük bir cesaret okunan bir genç kız.. Rişliyö hiddetinden sapsarı kesili. yor. Rişliyö titriyor. Kıvılcımlar için. de parlıyan gözleri en tehditkiâr, en kor kunç bir hal alıyor, Ve genç kız, gözü- nü bile kırpmadan, ayni tebditkâr bakış larla mukabele ediyor, o, ilânı harbin canlı bir timsalidir... . Ve Kardinal, titrek adımlarla Kud. das dolabına doğru çıkarken, kin ve yahut da dehşetinden Mmosmor keşil. mişti. Çünkü, bu gördüğü genç kız, hak namına, adalet namma, intikam namına oraya geliyordu ve Rişliyö bo- | ğuk bir sesle söyleniyordu: — Dördüncü Hanrinin kızı., Ö- len kadının kızı!.. Annals dö Ks Dördüncü Hanrinin mıw Demek o, Aleksandr dö Burbonla Sezar dö Vandom'un kız kardeşidir, öy Te mi? Dük d'Anju'nun kız kardeşi ıııi' x Muştür.... 2 || —N ; S 3 iz t g &v î ” — G & ” BeAİ '.’ğ:a î gOOhı.ğ :3>.eiğ. :'_ı_ıw-ga 4 Hezi UŞ ğ “ ai Çüi £ 5:0 $ ) S 5 < ) i i 3 $ vf Ho is Dit inle n B â Dir Billşl ğ%şğaîüsği B CİĞE İzişi RSĞREARİR K IĞ AA Kİ — No, sometimes 1 get back after lunch. —Duyound.lle'l—looulddoM V—Iıııppaıemıtqınbnındq. geçen derste vermiştik. Bu dersimizde 17 nci egzersiza geçmeden evvel geçen derstkilerin yapılmış şekillerini — görelim: — Fakat, hayatlarını kazanmağa mecbur olan insan« lar, bütün bu (şeyler) eğlenceler için nasıl zaman bulabi«s — E... Bilirsiniz, ticaret ve sanayi müesseselerinin bir — çoğu Cumartesi günü öğleden sonra, pazartesi günü Ba- liyorlar? Geçen derstekilerin yapılmış şekillere: -I- Çevrilecek olan ingilizce parçanın türkçeni şudur! — No, when I get home on Saturday afternon, I stay there until Monday morning. — As a rüle I cateh the 8,30, but (f T miss that, there — And T suppose you never go away from home on âs another at 8.35. — Yea, every day except, of course, Saturday. Bundays. — What train do you catoh? — Are you gölng up by train Uhis morning? Knınuuı KIZ t Pm— kralı on üçüncü Lüi'nin kız kar- deşil... » * Bu doğuşta nasıl bir facia gizlidir? Katlini öğrendiğimiz bu madam dö Lespar kimdir? Kabahati neydi ve ya- hut da nasıl bir tuzağa kurban gitti? İşte aydınlanması icap eden esrar. Annals dö Lespâar adını — taşıyan ve belki, Gabriyel d'Estre'nin kızı Han riyet gibi, tahtın batamaklarında yer al ması icap eden bu genç kız, merasimin başladığı sırada — kiliseden çıkmıştı. O, kahramanca bir istihkarla, herkesin ve her şeyin hâkimi olan adama, nazar- Tariyle şöyle haykırmak istemişti. — İşte geldim! Kendini koru!... Artık mesele bitmiş, meydan okun- Ve genç kız, nedimler, mu- hafız ve casuslarla dölu ölan oda ve koridorlardan geçerek uzaklaş:yor. Böy Je debdebeli bir yerde onu böyle tade we basit bir elbiseyle görüp hayret e- denler, onu isticvap edince, elindeki da vetiyeyi gösteriyor. Bu davetiyeyi na- Sıl ele geçirmişti? En asil insanlar bile, bu davetiyeyi ele geçirmek için, daha bir gün evvel, boğazlaşıyorlardı. Zengin ve kibar kadınlar, buralara girmek için saray adamlarına binlerce lira teklif edi- yorlardı... kız, kadife elbisesi ve ahenk- tar bir bilek güzelliğini tersim eden ceketi içinde, asil ve cesur adımlarla yü rüyor. Boz renkte fört şapkası da, erkekçe bir şekilde geriye doğru bükül- müştür. Fakat, bütün bu cüretin al. tında, vakar, ruhun mutlak bir saflığı ve, eski devirlerde, muharip bakireleri canlandıran bir ruhun himaye ettiği bir hılkatin masumiyeti görülüyr. Genç kız, bu sarayın bütün dolambaçlı yol- larını biliyormuş gibi, hiç kimseye bir $ey sormadan yürüyor, uzak, tenha bir salonda, beklediği adamı buluncaya ka- dar yürüyor. Bu adam, Kardinalla rahip arasında çereyan etmiş olan muhavereyi, perde- Annais seri ve heyecanlı kelimeler- le onu isticvap ediyor. Ve adam, göf” leri etrafı araştırarak, sözlerinden bİ£ teki, kendisini Grev meydanıma götüre bilirmiş gibi, boğuk bir sesle cevap Ve riyor! Bu muhavere ancak iki dakikâ dö Lespar da, öğrendiği şeylerin vef” aıuhıvmı;uımı.ı—nk-d' —Nlb—- Bu akşam... Gece yarısfı Ruayal meydani... Oh! Onu kaçırmır intikamınızı kağına geliyor. tokağının Tef kil ettiği köşede, metrük olduğu anlaşı” lan büyük bir bina var. Annais, #efi bir nazarla, sokağın tenha olduğuna Kü —WWMIM: mak istemiyor. ıuhı:n-*î':'* bettiğimi zannederek Anje'den dım puıu;cuıınlınüw bahma kadar (çalışmayı bırakırlar) tatil yaparlar, 4 Yenceleri