”' A nkara ve İzmirdeki maçlar Ankarada: Muhafızgücü Ankaragücünü 4-2 kazandı. Izmirdeki en mühim maçta Üçok Ankara 21 (AA.) — Bugünkü x maçları , dutbol sahamızda bıilhassa milli küme için, iki yıldızm parlamakla olduğunu göstermiş tir. Bunlardan biri Harbiye diğeri de ııuı.l fızgücüdür. Bugünkü Muhafız ile Azkaragücü arasın daki ilk maç birinci devresinde çok sıkı bir geklide cereyan etti. Derkâl — söyüyelim ki Hamdiden ve Bilksssa takımın — belkemiği vazifesini gören Bemihten malırum olarak or taya çıkan Ankaragücü bu devreyi Eaven de kaybederek oa Kkişi kalmasına Tüğmen, gok sıkı Bücumlarla geçirdiği — balde Muha, fızm 38 inci dakikada penaltıdan yaptığı göle mukabele edemiyerek 1—0 mağtüp bi tindi. İklaci devrede Muhafız 17 inci ile 20 inci dakika arasında üstüste 2 gol daha çıkardı. Fakat Ankaragücitiler de #vvelâ penaltıdan bir ve onu mütcakip Musanımn ayağı ile ikinet golü yaptılar. Vaziyet 32 olduktan sonra Ankaragücü için biraz Omlt — görünür gibi oldu ise de Muhafızgücü son dakikada da bir sayı daha kaydederek sahadan 4—2 galip vaziyette çekildi. Burdan soora yapılan Harhiye — Güvenç spor maçı birimei devrede 2—2 beraberlikle bitmişken çok üstün oyun çıkaran Harbiye nin tazyiki Je Hkinci devrede 6—2 Harbiye Tehine neticelendi. Izmirde İzmir 21 ÇAŞA,) — — Bugüa lik maç likin en kuvyetlilerinden Alsancak (zabek Altay) takımile en zayıflarından biri olan — Demir apor arasında yapıldı. Demirsporun birinci devrede attığı yeğâne göle mukabil Alsan cak tüçü birinci, yedisi ikinci devrede olmak üzere 10 gölle mukabele ederek maçı 10—1 kazandı. Bundaa soara Doğanıpor — (sabık Gözte p*), e Yamanlarspor — (sabık Karşıyaka), takımlarının karşılaşması daha — büyük bir. şekilde cereyan ettikten sorra Doğansporun son dakikada penaltıdan yaptığı gölle 2—1 oDun lehine neticelendi. Son maç günün en mühim müsabakası idi. Bunda Üçok smini almış olan (sabık Altın ordu), e İsmirspor nammı Ateşspora kal betmiz olan saki maruf takım kargılaşıyor etmeğe başladı. Nitekim üstüste yaptığı alım) Jarın birisinde oyunun ilk golünü kaydederek) devreyli bu şekilde, yani 1—0 galip vaziyette bitirdi. Hayata dair .. . Şiir meselesi Ber- Baştarafı 3 üncüde ton, Paul Eluard, Henry Michaux, Tristan Tryara gibi şairleri zikretmi- yorum, çünkü onları, surrealismayı ben de anlamıyorum. Fakat bizim an- Tamayışımız onların kıymetsizliğine bir delil değildir. Hatta aksi olması- na imkân vardır: her yeni şiir zuma- nında anlaşılamamış, alayla, omuz silkmelerle kargılanmıştır. Bay Ziya Osman Saba'ya Brunetiğre, Faguet, Doumlc, hatta Lanson gibi münekkid- lerin Baudelalre, Mallarm€ hakkmda yazdıklarını okumasını taysiye ede- rim: anlayışsızlığın daha iyl nümune- erini bulmak müşküldür. Biz bugün Yandelalire'in, Mallarme'nin — yalmız vz edebiyatında değil, bütün dün- ya yllri ve fikriyatındaki ehemmiyeti- m anlıyamamış olan hemzamanlarına bayretle bakıyoruz. Michauxyu, Bre- ton'u anlıyamıyan bizlerin de yarm öyle bir hayretle karşılaşmıyacağımı- zı kim temin edebilir. Genç ve imanlı şalre bir tavsiyem daha var, hatta bir rica: ankete ver- diği cevabm çıktığı sayıfada, bu yıl Nobel edebiyatını alan Fransız roman- cısı Roger Martin du Gard hakkında yazılan şu satırları okusun: — “İlâve edelim ki fransız edebiyatında bu de- Tece ehemmiyetli bir mevki işgal eden bu romancı memleketimizde pek az tanınmaktadır..." Yine o romancı hak- kında Andr& Thörive'in şu #özlünü bir okusun “Onun Fransız sınırları öte- sindeki şanı belki Fransa'daki göhre- tinden de üstündür.,, (Sa glcire au delâ des frontlörgs est peut-Ötre supirleure ö la ctlebrit& dont I1 jovit chez nous.) Bunları okusun, bir de bugünkü Türk şilrine Altın devir diyenlerin ne kadar az olduğunu düşünsün, bilmem yine Fransa'da, Almanya'da, İngiltere'de | büyük şalr bulunmadığı kanantini ıhafaza edebilir mi? muhaf! ATAÇ v ÜN A hi vitğyale, LÜ b vi N vi galip İkinci devreye aynı enerji ila başlamak sı rası Üçoka gelmişti. Bunun meticesi olarak soldan bir ukınla daha iik dakikada beraber liği ve aZ sonra fkinci ve üçüncü gölleri kay detmakte gecikmedi. İki taraf da sik sık göl vaziyetlerine geçi yorlar, faakt bunlardan istifade edemiyarlar di Nihayet daha bteerülbeli — ayunculardan türekkep olan Üçok seri bir inişle dördüncü golü de Ateş ağlarıma takarak maçt d—2 gülbiyetle bitirdi. Vefa : 3 Süleymaniye * 2 Şeref stadında günün son ve en mühim oyunu Vefa ile Süleymaniye arasında oynandı. Takımlar şöyle sıralanmıştı: VEFA: Muahhit » Saim, Süley - man - Abdi, Lütfi, Namık - Adnam, Şükrü, Hüseyin, Muhteşem, Mustafa. SÜLEYMANİYE: Muvaffak - Bur- han, Hayri - Reşit, Orhan, İbrahtm - Refet, Daniş, 'brahim, Süreyya, Ham- di. - Hakem Nihadın idaresinde bağla- yan maçın ilk gölünü, daha ilk daki- kalarda Vefalılar yaptılar. Biraz son- ra ant »bir Süleymaniye hücumunda, Soliçten aldığı bir pasa, güzel bir gütle Vefa kalesine yollayan Süley - maniye solaçığı takımının beraberli- ğini temin etti. Bundan sonra neticesi- ne devam eden kargılıklı hücumlar - da, Vefa yavaş yavaş ağır basmağa başladı. Lütfi, Muhteşem ve Şükrünün hesaplı paslart Süleymaniye kalesine fena dakikalar yaşatıyordu. Bu srrada Vefa lehine üstüste iki de korner ol- du fakat bunlar da çok gilzel bir oyun Dakikalar ilerledikçe açılan Süley- maniyeliler yavaş yavaş açıldılar ve hâkimiyeti almağa başladılar. Siyah beyazlıların mütemadi akınlarını kes- mek için, Vefa müdafaası epi müş- külüt çekiyordu. Birinci devre neti- îuumwmmuxmmw İkinci devre başladıktan pek az son- ra, solaçıktan aldığı bir pası çok iyi kullanan Daniş Süleymaniyeye ikinci göolü kazandırdı. Mağlup vaziyete düşmek Vefayı si- nirlendirmişti. Oyun sertleşmeye baş ladı. Bu sırada ortadan inkişaf eden bir Vefa akınında Süleymaniye müda- faası, Vefa merkez muhacimi Muhte- gemle yaptığı faul, penaltı cezasına 8e- bebiyet verdi. Fakat Muhteşemin &t- tığı şütü, Süleymaniye kalecisi kur - tardı. Bundan sonra Vefa birkaç gol fırsatı daha kaçırdı. Süleymaniye de beş durmayor Re fetin akımlarına mukabele ediyordu. Fakat Vefanın üstüne kaçıyordu. Süleymaniye mü- dafaası ise, gol yememek için vakit Beçirmeğe bakıyor topü, sağa sola sa- vuruyordu. Oyunun neticesine pek az kala, Ve fa goliçi uzaktan topla Üç Süleyma- niye oyuncusunu geçti ve ortaladığı topu kapan arkadaşı da nihayet Ve- fanın beklenen golünü attı. Aradan bir dakika geçmeden bir korner fır- satından istifade eden Vefalrlar üçün- eÜ göllerini de yaparak galip vaziye- te girdiler ve oyun da 3 . 2 bitti. sında çok canlı ve güzel bir oyun çı- karmağa muvaffak oldu. —ai ZAYİ — İçinde nüfus cüzdanı, Hu- kuk fakültesi hüviyet cüzdanı, İsltan- bul ve Üsküdar Tramvay sirketlerin den aldığım malâl zabit pasolarını Ihtiva eden pörtmenimi zayi eyle- dim. Sözü keçen vesaiki yeniden çı- kara, dan eskisinin hükmü olma düfini ilân eylerim. İstiklâl harbi malüâl zabitanından ve İstanbul belediyesi mürakiplerin. den Nuyeddin Behiç Altındağ Hâdiseler, fikirler | | ! | gösteren bedbaht bedbaht HABER — ostası — Bana kalırsa ———0 a Iki cins muamma Buştaraı 3 üncüde alryorsunuz. Suçlu diye gösterildiğiniz bu kırmızı kâüğatta falan günde mahke- meye çağrılıyorsunuz. Mübaşire soru- yorsunuz. Bir şey bilmediğini söylü- yor. Saatinize bakıyorsunuz $,30. Dai- reler kapalı.. Ö saatten gonra öğren. mek, merakınızı gidermek imkânı mev- tut değil. Sonra ertesi günün pasar ol- duğunu da - hatırlıyorsunuz.. Çaresiz kâğtdı büküp cebinize yerleştiriyorsu- nuz. Fakat içinizdeki kurt oynamaktadır. Hiç kimseye beş para bile borcunuz yoktur. — Beni kim dava edebilir? diyorsa nuz. Bu sual kafanızdan geçerken eliniz cebinize giriyor — ve o kırmızı kâğıdı tekrar çıkarıyor, evirip çeviriyorsunuz. Anlamanın imkânı yok. Öyle bir mu- amma karşısındasınız ki şu kalem kâ- tibinin muhteşem eseri celpname yanın da, Zil İzzetin muamması sılırdır. Acaba bu celpnameyi dolduran “davacının adı ve sanı,, karşısını neye boş bırakmış... Bak bak bir kayıt daha var: Aleyhine isnat olunan suçun mahi yeti... Bu kaydın kargısında da bir şey yok. Ey muammadan anlar, mü- ammaları çözebilmek iddiasında bulu- nanlar! Geliniz bu muammayt çözü- nüz. Elinizdeyse rahat uyuyunuz. Geliniz ey muammadan hoşlarmı- yanlar! Elinizdeyse bu muammayla alâkadar olmayınız ve rahat uyüyuü- nuz, &.. Sözlin kısası, demek istediğimiz şu: Kanun, davacının adınrı; aleyhine isnat olunan suçun mahiyetini celpna- melere yazmıya lüzum görmüyorsa bu kayıtların kırmızı kâğıt Gzerinde işi ne? Şayet lüzumlu ise kanunun emri niçin yerine getirilmiyor. Bir vatandaşı, velev ki bir saat için olsun üzüntüde bırak mak kanun iktizasımıdır? İnsan muamma çözmiye hilkaten belki meyyaldir ama, böylesine değil sanırım. Sim- Us Hasta ruhlu mektep çocukları Be- Baştarafı 2 incide kaslıyan tahammülsüz yaramazlardan; ihtiyar dedesinin tekalit maaşını sandı- ğından aşırarak kendi yaşındaki metre sine hediyeler alan duygusuzlardan bahsetsem bu yekâün çok kabarır, Bu grup dejenere çocukları ayrı bir müsa- habe ile tahlil etmek fırsatını kollryo- rum, Bütün bu ruhi anomalilerin baş gös termesinde derece derece hepimiz: dü- gen alâkasızlıklar ve kabahatler mev- Cüttür. İrşiyeti arryan bir anketle bu çoğunun babalariyle a - nalarında ve yahut hiç değilse atalarm- da bir çok ruhf nakisalar buluruz. Nite- Kim hasta ruhlu çocuklardan birinin babsı devamlı bir içki iptilâsı neticesi baş bir beyin kanlanması ile ölen idi; çocuğunu da miras olarak - biraktığı ruhi yara İle büsbütün p etmiştir. Fakat ruhli gayri ta. billikleri daha hafif ve bazan da geçici olabilen çokukların günün birinde işe yaramaz hal almalarını kamçılıyan se- beplerin mühim bir kısmı da muhite, terbiyenin metotsuzluğuna alddir. Şu günlerde Yunanistanın kültür hayatını altüst eden çok acıklı bir vaka yı gazetelerde okudum. Bir mektep mü- dürünün kızı olan terbiyeli, ve çalışkan bir talebe, iradeyi sıfıra indiren bir te- essür saikasiyle lisenin on metre yük- sekliğindeki taraçasından kendini boş- luğa atmak suretiyle ölüm derecesinde yaralanmıştır. Anketler ve araştırma- lar buna sebeb olarak bu kızın izzeti nef sİni birdenbire kıran acele bir hükmün tebliğinde buldular. Diyarbakırda, Mer- sinde, ve bilmem daba nerede hocala- tırın hayatlarına kıyınak süretiyle ken di hayatlarını da mahveden talebenin ruhlarını meşhur Kriminoloğ Lom'trozo gibi "bütün katillerin bir cinayet işle- mek veya fanalık yapmak — istidadiyle Şikâyetler, Işçiye zorla yemek temenniler: 4 verilmesi yasaktır Havuzlar idaresinin tabldotunda yemeğlı mecburi oluşundan şikâyet ediliyor İmzasının mahfaz tutulmasını işti- den ve; yen bir işçi okuyucumuzdan — bir mektup aldık, Şayanı dikkat bulunduğu- muz bu mektüpta deniliyor ki: *“Ben senelerdenberi İktisat Vekâ- letine bağlı fabrika ve havuzlar idare- sinde çalışıyorum. İş kanunu hüküm- terine tevfikan, fabrika idaresi, bizim iyi gıda almamız için bir lokanta yaptı. Burada her öğle yemeği için 15 kuruş- luk bir karne veriliyor, fakat her gün değil de kameler ay başlarında her iş- çiye bir aylık, yani tatil günleri hariç, 26 gün için 26 yaptaklı bir defter halin- de veriliyor. Bu karneyi her İşçi alma- ğa mecbur tutuluyor. Karne almayıp yemek yemiyenlerden dahi ay başında bu karnenin parası kesilir ve hiç bir iti- raz kabul olunmaz. Ön beş kuruş mukabilinde verilen yemek her gün iki türlüdür ve iki kap- tan ibarettir. İçinde et ve yağdan e- ser yoktur. İki kap yemekten birini mutlaka sade suya makarna, çorba ve- ya plâv teşkti eder. Öteki kap İse cn HCuz sebze neyse odür. Meselâ kapus- da, sade suya prasa veya mohut, ya - hut da fasulyedir. Bakır kâseler içinde verilen bu yemekler miktar itibariyle de o kadar azdır ki blitün gayretinize rağmen elli dirhem ekmekle katık ede- mezsiniz. Bununla bir adam değil, hir çocuğun bile doyacağı şüphelidir. Hay- di bunları bir tarafa bırakalım, onlar iyi yemek verdiklerini iddin — etsinler. Pakat ben niçin buradan yemeğe mec- bur tutulayım ve yemesem bile parası- nı vereyim? İş kanununun 27 inci mad- desinde şöyle bir kayıt var : İşçilere veya bunların ailelerine yi- yezek, içecek, giyecek ve yakacak gibi ihtiyaçlara ait maddeleri satmak üzere doğrudan doğruya veya — dolayısiyle, her ne şekilde olursa olsun “Ekonoma,, far açılması bir takım şartlarla ve İktı- sat Vekâletinin izniyle kabildir. Bu şartlardan biri de Ç fıkrasında gösteril miştir ki şudur: *“İşçiler Ekonomalardan alış veriş etmeğe icbar edilemezler..,, Demek ki bu kabil yerler ancak bütün işçinin alış verişe icbar edilmeme «i şartiyle açılabiliyor. Bu şarta rlayet edilmediği görülünce de alâkadar ida- renin hemen bu teşebblsten menedilme- si iâzım gelir. Şimdi soruyorum: Fabrikalar ve havuzlar direktörlüğü Türkiye hudut- darı dahilinde değil midir ki, bu kanunu nazarı itibare almıyor veya tatbik et- miyor. Devletin masraflarına karşılık olarak aylığımızdan kesilecek her ku- Tuş vergi Üzerinde tam —üçyüz küsür mebusun — günlerte müzakereler - — — TI Ni süren nazariye ile af- fettirecek kadar ileri gitmek İstemem. Fakat muhakkak ki, bazı öğret- menler ellerindeki tahsil pragramları 1ı ve imtihan notlarını riyazi bir ölçü gibi kullanarak karşılarındaki bütün ço tukları ayni hükümle bir elekten geçi- rirler. Gerçi mektep sırası en mesud bir aileyi olduğu kadar içinde bir çok hajlelerin cereyan ettiği en betbaht at- Jeyi de temsil eden bu yavrular için bir müsavat sembolüdür. Fakat ne çare ki biültün bu çocukların ne kafaları ve ne de hayat şartları birdir. Mektep dönüşünde çocuğun birine münevver ve müşfik bir baha, ajle ter- biyesi ve dersi verdiği halde, başka'bi- rine de ayyaş ve hodbin bir haba hir to- kat akşederek rakt ısmarlar. Binaena- leyh memleketin bütün öğretmenlerine düşen vazife çök büyüktür. Talebeler- de gördükleri clemleri, durguntukla- tt ve bir sünüi gayri — tabillik. leri hissiyata kapılarak derhal — bir yaramazlık nasına almadan yetleri dahilindeki içtimaf ve ruhi tahlil leri yapsınlar ve icabında bu memleket yavrularını daha salâhiyettar makamla- ra havale etmekten çekinmes'nler. Bu içtimat tehlikeye karşı fert itibariyle hepimizin ve cemiyetin whdesine düşen vazifeleri ve alınması mümkün olan tedbirleri basşka bir yazı ile şerhetmek bortum olsun! Dr. A.R. ADASAL en —ince tetkik V€ miklerden — sonra karar verebil * diği bir memlekette, resmi bir idarenii bel tabildotunu kiralıyan iki- KRMİ şahsi menfaati için yüzlerce İşçiniü : Tu ekmek yemeğe mecbur edi Yük bir Cüretin ifadesi sayılmaz Kanuna rağmen işçinin hakkının itibare alınmaması ne demektir? BaYf zırar belki de tekzip ederler, yen*u'd' nin iyi olduğunu söylerler. Fakat dar makam derin bir araştırma gırtlağım sıkılmadıkça sesimin dığını anlıyacaktır. Yağlı tulum yorum, fakat esir değilim. Eclim züm kirli, fakat alnım açıktır. emeği, gözümün ışığı, alrımın le kazandığım parada kimsenin yoktur. Bu müşkül vaziyetimizi fen alâkadarlara anlatınız.., ka %ı-'iîîı% veriy” zarı dikkatine vazediyor ve bu işt$ halde bir yanlışlık olabağını sanıyoft” Bomonti şirketi s0? günlerinde... z B irketinin imtiyaz kâ '"l".'.ml öbicektiri elinde birçok stok bira bulunduğ hıuıvemıu'veımılenhvıif.'_ nidıwtmkidıww tibat almak üzere nafıa p maımızm,qnummım:_, keti satmalmak veya imtiyazını mak noktasından da istifsari te fikrini Bormuştur. w Bnkümu.muhvılımnw’_ nhtedllecılhl.ııtmılmık'q'd tiyazı uzatmak meselesi etrafında T" | ğm»yumımmww*' Niçin toprak dolduruluyor?, Altınbakkalda sun bir bataklık meydana geldi da bir bataklık halini aldı. GG:M ranlığında yolu buraya düşen yendi” ki bu bataklığa saplanmaktan * ç. ni güç kurtarır. Kurtarır ama d7 ( paklarına kadar da çamura xo tadır. Üstelik buraya bir çars ';Ş nebilir. Binaenaleyh somtte * g. halkın mutlaka geçmeye mecb:'d,, duğu böyle bir sokağa yağmur mâyalı hamur gibi kabarmış dökmenin ne faydası var, !”"’1; dık. Bonra yokuş olduğu Oğa aşağı açer â topraklar yağmurlarla kağın alt yanımdaki temiz kal rı da berbat bir hale ko)'“)"’;w diye buraya bir müfettiş W biz eminiz ki, o müfettiş de gelilt” hayrete düşecektir. Çünkü, öyl? iyoruz ki bu, bir fen adamınm yalr edehileceği bir iş değildir. B*'::u_ M $ trran belki de bir iş başi Kın , lâkadarların nazarı dikkatini €0 hizi rica ederim.,, yaklf Okuyucumuz dilşünrgla.rludc görünüyor. Beyoğlu kaymakt buraya bir milfettiş gönderert yeti tetkik ettireceği muhak Bu takdirde işin mahiyeti caktır. â