Cinayet ve aşk romanı Artida Carteti'nin bu günl soma (VA.NO) tarafından türkçeye çevrümiğtr. Eği Dre ona döndün İ “Vaziyet tehlikeli bir hale giriyor. O A6 bir saman * du, yana? “Kati surette şiddetli bir harekette ye karilsiniz. bulunmak lâzımdi, münasabet? “Esasen niyetiniz, karmızı, cinayet — İzi, Az sabır edin de bütün vaziyeti » .*Pim. Geçen hafta Jap ve ben Mesleği boş yere geğirmedik. Dişgilik NE dayınıza hoş görünmek için Taka ani doğrudur. Onun adr kendisiyle ortak olarak bu. İsmi Mm siz önun hemşiresinin Ür, “2. Hakiki isminiz Riharde. i a Moriso ile bu isim altında - Geçen kış, Niste.., "Ba kadının rem imsiyle bilirdi. n Yüziyeti öğrenince, kumarbaz tl raperest Azim bir servete könmak eme- e Bars dayız, Berkan Moris sizi, atnesiyle Ledi münasebetleri hakımda ma “ Mpa oni hakiki bir. izdivaç Haya Benç kadın sise delice © Aiğıktı. La w #iz ancak parayı düşlürüiyordu- ianlmız: değil. S»İ bir katışılılk meydana geldi. e matmaâzel Mari Grey'e rast Onu birdenbire deli gibi sev- k . Bu İngilir kızına kar- ağikanaz daha teblikeli oyunlara gir- Sizi sevketti, va, em parayı, hem aşkı bir hamlede #tmek fikrine kapıldınız. N “Para için bir cürüm işlemiştiniz.. her ne bahas'na olursa Olsun 4 istemiyordunuz. Na Möorisoyu şu suretle kor- Ney : Eğer hüviyetini cürmün he- Beş abinde bildirirse kendisinin Ne, 7 olduğundan şüphe ederler dedi- avsiyeniz Üzerine birkaç gün Birlikte Roterdama gittiniz. “B ek maksadiyle... mlilddet zarfında, kendisine mi- Konma Üzere, ne yapmak icap et- yg idiniz. Damdöşambrlık vazi Mad bahsetmeksizin, cürüm esna- kokasının ve kendisinin — genebi ay etlerde seyahat etiğini söyliye- İl il Magi isin payanı esef bir hâdise tgalnna Moris mirası için müracaat kıy. Rün, Puaroda, kâtibesi Mis Grey- m Parise gelmiş bulunuyordu. j bu, sizin işinize gelmezdi. Mat a Mari ve ben Anna Morisoyu gö eğ, yyaredeki Madlen'i. hatırlıya- iile irat verin edip bu Mn haber verdi. “AGO ay etmiş v7 ten sonra yok etmekti. Cinayetten son- ra, miltekabil vasiyetnamelerle biribiri nizi emniyet altına aldınız. Bu vasiyet- nâme de sizin elinizdeydi. “Ne kadar ihtiyatkârsınız. “Artık Hâdiseleri zoraki suretle ace- leye sevketmemek Tâzımgeldiğini dü şüniiyordunuz. Karadaya gidecektiniz. Herkes bu seyahatinizi, Londrada iş lerinizin fana gittiğine hamledecekti. Orada, Rihards ismini alacaktınız. Ka- riniz yanınıza gelecekti. Çok geçmeden heyhat, Madam Rihard» vefat edecekti Arkasından ağlayan ve * bulamı- yan şevtine mükemmel bir o servet br- rakâcaktı. “Bir müddet sonra, İngiltereye, Nor- man Gef ismile avdet edecektiniz. Ka nadada mükemmel bir ticaret yaptığını za âlemi ikna edeçektiniz “Fakat bu plânlar hep suya düştü, Zira, Pariste, zevcenizle bizim yüzyü. | ze geldiğimizi anladınız. o Kaybedecek bir saniye kalmamıştı. Puano sustu. Norman Gel, omuzlarını kaldırdı Kahkahalarla gülmeğe bağladı. — Siz, çok kurnaz bir zattınız.. Kur naz değil, iftiracı... Başkalarının kuyü- sunu kazmak için meler neler uyduru- yorsunuz. Tavsiye öderim: Bay Klan. #imin mesleğine sülük ed'n de bari kim- seye sararınız dokunmadan bu işi gö- rün. Pudro, den; — Bu sizin fikriniz olabilir. — Sizinkisi hayal, — Elimde vesikalar var, #esinin perdesini indirme sip —Yaktanim!.. — Kağalki — Var. — İhtiyar mürabahacı kadını öldür düğümü nasıl iddin edebil'rsiniz ki, bü- tün yolcular, ova vaklaşmadığıma şa hittirler, Puaro: — Cürrwi ne suretle iş'edişmizi ta silâtile size söyliyosekler! - dedi, - Çan tanızm muhtev'yatına gelelim şimdi. Tatli deyediniz. Öyleyse bir dişçi ce- ketini beraberinizde *aşımağa ne mec » Bunu kendi kendi- — İşte bütün cevabı. — Neymiş bakalım?.. — Zira bir dişçi ceketi (o beyazdır ve ve garsotların ceketine benzer. — İşte şu suretle hareket ettiniz! “Kahveler verllâjkten ve garsonlar öteki kompartimana geçtikten sonra Jâ vaboya geçtin'z ve derhal beyaz ceketi sırtınıza giydiniz, Yanaklarınızı da pa- mukla doldürdumuz. Yüsünüzün şekli- nini değiştirdiniz. Kilerden elinize bir kaşık aldınız. Ve garsonlara o baş seri bir yürüyüşle madam Jizelin masastna yaklaştınız.. Onun açık boynuna ankı- zın zebirli dikeni batırdınız. Kibrit ku tusunu açarak ârıy! kaçırdınız. Sonra, aceleyle lâvaboya döndünüz, Ceketinizi çkardımız ve sakin bir tavırla yerinize döndünür. Bütün bu hareketleri yapma niz Için iki dakikalık bir zaman kâfi gel di. “Garsonlerin gidip gelmesine kim dik kat eder. Bilhassa kahveler (içildikten şönra. Mari sisi teşhis edebilccek yegâne şahsiyetti, “Fakat siz kadınların ahvali ruhiye- sini gayet iyi biliyordunuz. (Devamı var) Müflis amerikalı Servelini ve ilibarını yeniden nasıl kazandı ? Amerikalıların para kazanmak husu sundaki dehaları herkesin malümudur. AAnlatacağımız hâdise ,bunun cidden şa- yanı hayret bir nümünesini teşkil et . mektedir. Nevyorkta / ticaretle meşgul olan Andreas Pivinski adında biri, iflâs et - mişti, Elinde ancak birkaç dolar kalmuş- tı, Açıkgöz tüccar, derhal bir plâkçıya gitmiş ve namuslu bir işi adamı iken na. sıl bir talihsizlik neticesi iflâs ettiğini anlatan müheyyiç biz hikâyeyi plâğa al. dırmıştır. Sonra, işlek bir caddenin köşesine *yetişemiş ve burada plâklarını bir gra - mofonla çalmağa Başlamıştır. Acadan bir kaç gün geçmiş, Pivinaki, bu mliddet sarfında sattığı plâkların tu- tarı olan 300 doları bankaya yatırmış » tr. Nevyorkun profesyonel dilencileri, bu zeki meslektaşının muvaffaksyetle » rinden haberdar olunca derhal kendisi - ne müracaat ederek plükları sarmasını teklif etmişlerdir. Kurnaz Amerikalı da dilencilerin en zenginine bu plâkla- rın beherini 100 dolâra satmıştır. Bundan #ora tekrar ayni plâklardan otuz tane yaptırmış ve bunları da diğer dilencilere okutmuştur. Açıkgöz Pivinski, böylece 10.000 do. lar kazandıktan &onra dilencilikle, plâk satıcılığını birakmış, eski işine dönmüş, ve mevkiini servetini elde etmiştir. Yeni. neşriyat Ülkü Halkeveri Dergisi Ankarada 57 süshüdır. İntitâmln heğtolu, nan Balkevleri dergisi Ülkü, (o bübassa son sayılarında dahk olgun, SABA derli toplu bir mecmus olmuştur. Ülkünün Gumhuüriyetin 14 üncü yıldünü. müne rastlıyân sayısı daha dolgun ve böğme münderecatiâ beşrölrlinuiştat, Başta Atatürkün allik! resimini bir Türk kaltinin içinden görünüyor o gibi bir hayal halinde gösteren şefat bir klğıda Falih Rıf kt Atayın 14 Üncü cumhuriyet yeldömümü sin yazdığı içli ve heyecanlı makaleyi bulu. yorus, Atatürkün meclisi açma mutlu İnsanı bir daaa okumağa bir Kat daha ezberlemeğe teğvik eder bir itina İle Sik saytaları süslemiş bulunuyor.Dahniye vekili ve parti genel sek reteri Şüxrü Kayanın (Türk takılâbıy adlı konferanst, putuktan snra Üükunün en de. gerli ve özlü yazısıdır. Bunda #okılâbımiz en Keniş snühiyetie €n toplu izanint bulmuş tur, ki Aİ İDARE EVİ; Istanbul Ankara Caddesi Posta hutusa : İstanbal 244 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ernebi Sezniti yi VR Kn, aylık Bayık 400. 800 z taylık (56, O 300, Sahibi ve Neşriyat! Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) Matbüası “Ton Ton amcanın Imdat işareti Evine misafir olduğum Ihtiyar Şaban da. , — dala sabaktan — o gün yapılacak peh- ivan güreşine gidecöğimizi söylemişti. Öğ. leyin — cuma namasmdan dağılan cemaxta katılarak — uzun bir katar balinde “Har. manlık,, yoluna düzüldük. Ev sahibim Atik Şaban, bana “havaya, suya,, dâir şeyler am. ha , epeyce süreceğini sık sik tekrariadı, güya bu m. nda Iki gece süren ahengi, #n küdük taferrü atına kadar hatırlayordum. Kafam isti çıralarla aydınlatılmış, ahenk yapılan bir köy meydanı giliydi. Hava sıcaktı. Sık ark yüzümü sildiğim ke. ten mendil, — beril suralıma yapışıp çamur. Yayan tozdan — kapkara olmuştu. Yolun tözları, yazlık kukdurulatımdan çeri dölüyar ve ylürüimemi güçleştiriyordu. Şaban dayı, havı dökük, renkniz Kasketli hin altında omuzlarına, endesine Zadar sar, kat ve yüzünü gölgeliyen bohça kadar büyük mendilini düzeltirken: — Nasıl bey, köyümüzü yavuz buldun mu bari? diya sordu. Ona basit edmleierle köylerindeki bakım. «z güzelliği kısaca anlattım. Bözlerim pek hoşuna gitiniş olacak ki, ba. gını sallıya sallıya gülümsedi. Ancak Türk köylülerinde görülen bir tevekkülle: — Ne yapasan bey. Bu kadara da şükür. Rabbim yokluğunu göstermesin, dedi, Çene çalmaktan, yürüdüğümüz yolun far, kanda bile olmamıştık. Nihayet £ki tarafımda mk ağaçlar diz0i dar bir yoldan sonra har. manlık göründü. Uzaktan bellibelirsiz kulağa çalınan çalgı sehlörina oldukça yaklaşmıştık. o Harman karı, kızan doluydu. Kadınların finitilı hası üşlükleri ve Ayrı aytı renkleftdeki yazmaları uzaktan İnsahn Çeşit çeşit çiçeklerded ibaret bir bahçe hissi veriyordu. Daymın söylediğine bakilırsa, son günler alari bensin gibi parlayıvatın “ÇANDIR. İh çâpraz Malile, “Ova Harman): filiz Me. ge sırf bu düğün için köye gekirilmişlerdi. “BAVAKLAR in kalbur ostu ağılarından ÇÖVEN Abdulahm ik oğlan o mürüyvetine, enikanlı Usendiğini, daha © başkalarından da duymuştum. Başa dana, başaltına düve, Miyük küçtüle ikramiyeler vardı. - i Ortada “leblebi Ürüm,e tutuşan çocuk giftöri yuvarlanıyordu. Nihayet deste ve or. talardan sonra, er meydanına Iki başpehlivan ikta, Biraz evvelki güreşi bitirir bitirmez bitlbir lerle kucaklağıp öpüşen pehliyanlır Parsa toplamağa çıkmışlardı. Merkesin önünde du. rüyor, birer ellerini “kisbet Jerine vurarak parşa istiyorlardı. Çalgı artik havayı değiştirmiş, davulcu tokmağı daha hizli vuruyor, zurnacı biraz evvelkindrı daha Uzun stiren nota oyunlarile / bu başlıyadâk güreşteki hususiyeti anlatmak istiyor gibiydi. Geytinyağı kazanmda birbirlerinin sırtia. pe yağiayıveren iki başpohlivan ortaya gel. ir. Çapmızlamasına elele tutuşarak, birer diz. lerini yere dayadılar, Çalgı süsmüştü. Peh. Uvanların kisbeleri güneşte rogan gibi par, tyorda, Bu sirada Giz çöken iki pehlivanm yala. rında beyaz sakallı bir ihtiyar belirivermişti. Bu daha #2 önc; yere çömelerek göreşen. lere bakan, su İbriği, gözlerini o siimek için paçavra tatuşturan adamdı. — Sonra öğrendim; buna Cüsme denir, Moli Yazan: Mustafa Niyazi gıverdi. Ve “çapraz Eialki,, alta düştü, Güreş gittikçe uzamaklaydı. - “Kimi alta, kimi üste geçen her iki pehlivan de ie gk “çaput, “mu, İstiyor, ortada dolaşan Cağgır pehlivanların gözlerini kendi eliyle siliyordu. Bir saatlik güreş, beraberlikle bitti. Hava, karazmak Üzereydi. Yanımda dalgın udıntlarla yürüyen dayıya: — “Cazgır,, kelimesini yenil duyüyorum.. ne tuhaf şey bu böyle? dedim. » Yüşlı dostum tipik bir gülümseyişle cevap verdi; — Öyledir ya., Nerden bilecen.. Sizin koca köyden (1) kiş arıldığınız (2) yok ki, Bunu da teftere yazacan mı? “Evet, manasına bâştmı salladım, Dayı bir gey unutmuş gibi Birden kolümu tutarak devam etti: — Emme biz “Cnağır,. diye, İki şeye dü. riz. Bir böyle küreşlerde “işe, yapan “Birl de hani diyecem.. nasıl divesem birden ki, me?! ortalık karıştıran, undan sönacağımıa söyleyim ara bozan. fitne. HAMA Cdbıta İşte biyle İki kişiyi birfbirine kepıştran. İki parmağiyle fındık kıra Kira, gözlerini krrpaştarıyori — Hay kör olasıca şeytan, sözlerini tekrar hyordu. — Dur, dur. Sana bir bilkâye aydrverem de anlayan. Geçtim Masal sanısm? 'Tübeler olsun olmuş mukuattır oba. Yalanım Vasa taş çarpsın. Durdu, bir zaman düşündü, Dudaklarında acı bir gülümseme belirmiş. vu. 4 — Vallaha bundun kaç yıl ürce olduğunu pek Mlemeyesen.. emme biz yitişgin kızan, dik. Bu köyde bir Ayan İsmel vard. O va. kitisr ekip biçtiğimin masulii yalm vergiye Yatırmınzıdık. Buşmmızda söz temasi bit gis bi bir de öşürcü belâdı. Vebali baynuna gay ri, bizim köyün s'yanı öşürcüye ci altnda tohumluk kaçıranlar: gamağlar, tahafidira yataklık dermiş. Bunlar eski yarnlafın İrin ieri bey; anlatmakın tükenmezkine.. Hangi birini aydiverem?.* Tahsildar köyden bir yıl sonraki vergiyi bir yü önceden toplar da, a'yanın elijle gene bizim köylüye 'ayızla verirdi. Orüamı pet İyi bilemiyorum emme, mâdra dağında gezen eşkiya Boşnak Cibrallo yataklık ettiğini kü, nim çenem bülyom,, Dul karardan "verin, sizin parşlanisı pan. G ge yatıran, diye, paralarını alir da, İç #der. a. Yetitlerin bağını, bahçesi kendi üstühe çevirirdi. Herifin tapu meinuru (o ölhelğer dostuydu. Bu #ayede herif dünyayı yedi âün, yayı ayana bu oyunluluğundan ötürü “Gan, gir, derlerdi işte. Gel zaman, git zamiân Yıl. lardan bir yıl Rabbim bereket vetmeyiter. di. Çay kurudu, kuyulardan #u çöküldü Bi, sul topraktan bir karıştan yukari boy alda. di, geğingece kızanlar gibi arık külü. Eğe ekin baylamazsa, ileçberin hall kötüdür bey Kötü. Suman olmaz. Baman olmayınca hay, vanların keşlik yemini nerden bulacan ? © yü harman lek çalıma koştular, Tınaz savururken rüzgün ufarak taneleri saman gibi aldı, aldı götürdü. Bir yandan da ısıtma belâ etmedi ani Xi biribirlerine.. At gibi iki kardeşiiler. İkisini de “HANAY erin! sen olacan, ben alacam,, diye ayak dirediler.. Ayan sik sık kasabaya gidip geliyordu. İhtiyar biraz durdu, sonra başımı salliyarik devam etti: Mustafa Niyasi ya Devamı 11 ibcide (4) İstanbul, (2) Ayrıldığmız, demek, (8) 'Timarhâne A Mi İ -