— ——— —— A â!ıptüı:m Yağ flatları geçen — seneye toptan '& Pahalıdır. Trabzon yağı Halbuki ” 5 kuruşa - Batılmaktadır. &t 79 | 7?".“ sene bu mevsimde fi. © kuruşa ge Ttatu, Hattâ bir aralık SA hu kağıdar düşmüştü. Bu aylar. Otasmıda, AF pahalr olan yağın kişin ha $iinhe Güha ziyade pahalılaşacağı. d'îth-" Yoktur. Bunu yağ satanlar kttın N"'“ektedır. Demek oluyor ki Tek hti 1 100 . 110 kuruşa kadar ye. Tali çok kuvvetlidir. iyop> h_“ Pahalılık nereden İleri ge. Bene L,.,_'*C”ırm ifadesine göre, bu bıı.,_m"m Ve Kars yaylâlarmda Ürreceğe O'düğu için, hayvanları kâfi tir. B ” Peslemek mümkün olamamış daha uyüm'" geçen yıllara nispetle Geleli Yağ elde edilmiştir. Zytin ım_"—'ninyağlara. . Bu sene Tnyağ, ösulü bol olduğu İçin, zey- Reçen seneye nispetle ucuz İt Şişe NYağım ğrı Yıllara nis "““ydı_ Öyle müyeplin uk yağı karıştırmak, te. bir usul olduğuna göre, üN daha ucuz olması Heab pamuk mahsulüi de di . petle pek bol ve bere - olduğu halde, gerek saf İz ve gerekse — içinde pa. Yaj Olduğu itiraf edilen zeytin . Pekf, da geçen seneye nispetle bir kî—,hud"' Halen perakendecilerde T Zeytinyağ 60 . 65 kuruştur. hffğ"h Beten seneye göre, biraz pa. w:în sebebi anladık, fakat N pahalı satılryor? eq:_u;'htkm söylediğine göre zey- Satışlarını yapan toptancılar a- y.mm.ğ'i hususünda bir anlaşma yalır. Zeytinyağ fiatları bu &n. Tiat anıa 0Te Satılmaktadır. Bu - gibi &2 Bi yük larınm hayat pahhlılığın. tr yi Bir vol oynadığı muhakkak. Ülesiler aj tikârı ve fiat anlaçması ve Va Hmıîmbh ki, halkm yiyecek Bah €Syasınm fiatını hiçbir se. “Sb ol; Vö m:ğı:ı Arttırmak bir cürüm te . ü ERün . “TYeactl - kamilllılğa N tadit v g"::ağı bir sırada, hukuk. Yi nokta: i 'et v“'melcrını mmy: pek ehemmi. Zehirli gaz kursları akşam derslere başlıyor e8 Şl:::—'de zehirli gazlardank orun- Tüzta Ati bu akşamdan itibaren ted- R'Hııı, _’!'îyıu):m. Sıhhiye Vekâleti Sin bir ders proğramı hazırla- tâk “' pğrıkrde tayyarelerden atıla - Fürye _ı"l' Kazlarla yangın bombalarına 8: lâzım gelen tedbirler öğ- s_,ho Dersleri kimya hocaları, Sraj T Ve eczacılar verecektir. Dere Tibaş 'nda zehirli gazların yaptığı tah. lçr Terilecepıd” yapılan nümünclerle gös Teti tn'“ktîr. S * *.ıcol'ffk Kurslar 44 tür, Kurslar da kişi Okuyacaktır. Vergiler Ankarada bir komisyonca ” letkik ediliyor k')x“ı.l;" vekâletinde toplanan bir ki "-"—kloı:' vergi kanunları üzerinde- VYo vi lerine başlamıştır. Komis- Zakgıç'Ellerin birleştirilmesi ve n- Bur yopa *i üzerinde çalışmakta ve bu E'rı. n': bir proje hazırlamaktadır. Tüya '!ö“"kll Celâl Bayarım Anka- lar, t"_““l*“ne kadar hazırlanmış o- l("dlkö_v Atlı spor klübü açıldı îı;îl:r” :*Wn sant 16 da Kadıküy At- Yüna, Oübünün kiraladığı Kadıkö- Mektoj ',“ğle civarında eski İtaiyan Ü "wb"m::ndn küşat resmi yapıl- Üretiyee Pirçok azaları ve mümlaz Sök ga 'trin iştirak ettiği bu merasim Va Timi geçti. Geç vakte kadar da- m;: dansederek iyi bir vakit ge - ik,naı'_'dRı'—.hkîxynnun bu noksarmı Eeriz, *A klüp Müessislerini tebrik Bozdoğan kemerinin baştangıcı ve M usaffer caddesin *« bekliyen arabalar... İstanbul konuşuyor ! Temiz bir cadde Arabaların ve hayvanların en çok bulunduğu bir yer olan muzaffer caddesi saraçlarla doludur Yazan : Habeici Fatihteki durakta tramvaydan inince malmüdürjüğünün bulunduğu sokağa doğru ilerlemeğ: başladık. Burası ve bi. raz ileride bu soağa amut olarak Fatih camiine kadar giden cadde epey düz - gün ve temizdi. Ya'nız burayı geçip karşı sokağr girince manzara değişi . yordu. Arnavut kaldırımı döşeli yol, bu eivarın her halde en bozük sokağı idt . Burasını geçip sağa doğru biras kıv- rılımca karşıya tarihi su kemerleri geli. yor. Hemen hemen Üniversitenin yan kapısına kadar uzanan bu kemer galiba gocukların bir oyun yeri heline gelmiş- ti Biribirinden az kabaca iki çocuk bu sırada taşlardan tırmanatak — kemerin üstüne çıkmağa uğraşıyorlardı. 'Tâ eskiden ben bu civarda oturur - ken bu kemet serserilerin, kumarbaz - ların iltizagâhı halinde kullanılır'fı. Bu gün artık eski vaziyetten kurtulduğu söyleniyor. Yalrız, daima göz önünde bulundurulması imkânı olmadığından buralara tırmanan çocuklartdarı bazıla « rifin afasıra uynarker. düştükleri ve Bu yüzden bazı kazalar olduğundan şikâ - yet edildi. Pek ateşli bir zat ta beledi- yenin kemerin dört tarafına parmaklık yapması lâzım geldiğini iddia etti. Kermerin başlangıcından sola dönünce Muzaffer caddesi başlryor. Burası sa- raçlarla dolu ve temiz bir yol.. Kendi. siyle konuşmak - ictediğimiz bir saraç, bize vakti olmadığını - zira apdes alı - yordu - ve kargıki sırada bulunan Kadri ustaya müracaat etmemizi söyledi. Kadri usta güler yüzlü ve ilk bakış- ta insana emniyet telkin eden bir adam. Beygirlere mahsus türlü türlü koşum ve eğerlerle dolu dükkânında epey ko- nuştuk. — İşler ,diyordu. Tabif cakisi kadar yok. Zira hayvana rağbet azaldı. Eski meraklılar kalmadı. Bu yüzden evvelce 60—70 liraya gattığımız takımları şim- Wi 35 liraya veriyoruz da gene tek tük Alter çıkıyor. Dükkânın önündeki kaldırımda dükkânın içinde geniş ve çok kalın be- yar renkte deriler vardı. — Bunlar nedir? diye sordum. — Manda derisi.. — İşlenmemiş değil mi?. — Biz kendimiz işliyoruz. Bunlar Av rupadan gelir. Bizde çıkmıyor, çıksa bile kâfi gelmiyor. Bunlar da övendere- ler yüzünden bozuk çıkıyor. — Neden hazır maj getirtmiyorsu. nuz?. — Pahalı oluyor da onun için.. Biz bunları alınca deri fabrikasına gider ve &z bir ücret mukabilinde orada terbiye ederiz. Bu suretle epey istifademiz o- huyor. — H-ma'lık kalktıktar son a ar-ba- ların işleri çoğaldı. Bu vaziyet, dolayı. #yle size de yaramıştır, ber hâlde Kadri usta her an içi gülen gözlerini bir an bilinmiyen noktalara dikti, son- ra cevap vesdi: — Vallahi bayım, vakia arabacıların işleri düzeldi amma, bunların çoğu borç içindeydi. Şimdi biraz bellerini doğrult- mağa başladılar. Buna mukabil binek arabaları kalmadı, binek hayvanları kal. madı. Bizim atıl işimizi azaltan — şey makinedir. Makine hem ucuz, hem de çabuk yapıyor. Amma elle yapılan da- ha sağlam öoluyormuş, bunu da arayan yekkdser <. ve 1 Muzaffer caddesinde n Dir görünüş.. Kadri usta Habe vol ile konuşuyor — Bu dükkân sizin mi yoksa kira'ile mi tutuyorsunuz? — Kira ile. Ayda on liza veriyorum. Burası gazete fotoğrafçılarından Ce malindir. : Bizim foto Âli ile, bitâbirimizin güki züne baktık: — Görüyor musun, dedim. Senin mesleketaşlar mal mülk sahibi öluyor - lar, sen böyle dolaş dur, Kadri usta ile biraz daha konüştuk - tan sonra ayrıklık. Yolda tamire gel - miş bir kaç araba ve beygirleri vardı. Hayvanların en çök uğradığı ve hek- lediği bir yer olmasına rağmen bu cad- de gayet temizdi doğrusu. Buradan tam karşımıza rastgelen At pazarına girdik . HABERCİ Istanbu'un fethindenberi kazma görmeyen bir sokak Bir okuyucumuz, gene Bozdoğan ke, merinin geçtiği hat üzerindeki bir so- kağın feçi halini şöyle anlatıyor : *Veznecilerden doğrulunca kargınıza gelen Bozdoğan kemerinden yukarı çı- kâan Kaptanpaşamektebi sokağı “çok, amma pek çok berbat bir haldedir. Bü. tün Üniversite ve bitişikteki iki ilk Mektep talebesinin geçtiği bu sokakta açılan yarmışar metrelik çukurlar, bil - hassa gece karanlığınıda burasını aşıl « maz birer tehlikeli mıntaka haline getir- miştir. Geçen akşam bu bozüuk kaldırımlar - dan yuvarlanan bir çocuğun ayağı in - cildi. — Zavalir yavru feryatlar içinde hastaneye götürüldü. Bu sokafın Boz - doğan kemerindeki çeşme yanından yu- karıya çıkan kısmı bilhassa ö kadar bo- zuktur ki belki İstanbulun fethinden beri kazma ve ka mer yüzü görme- miştir, denilebilir. Çok rica ederim, be- lediyenin alâkadar memuru gelip şu s0- kağa bir baksın, vaziyeti görsün.. Bütün imkânsızlıklara rağmen buranın hiç de- gilse kaldırımlarını düzeltmek derhal, yapılması lâzım gelen ilk iştir.,, Karadenizde fırtına Şile açıklarında bir motör battı Bvvelki akşam, Zolguldaktan li- manımıza gelmekte olan sekiz ton- luk Kasap Tarla motörü Şile açık- Jarmda, dalgaların şiddetino daya- namıyarak — batmıştır. Tayfaların hepsi kurtarılmıştır. gimdiye kadar bundan başka bir kaza haberi gelmemiştir. Fırtmmanın tazlalığından evvelki — gündenberi Büyükderede — havanın yatışmasını bekliyen yerli ve yabancı posta va- purlamndan sekizi dün Karadenize çıkmışlardır. Karadenizde hava he- nüz tamamen düzelmediği için, Bü- yükderede bekliyen — bir çok kücük nakil vasıtaları dışarı çıkmamışlar- dır. Bu sabah llmanda oldukça kesif bir sis olduğu İçin vapnr — seferleri müşkülâtla yapılabilmiştir. Tramvay kazalarına karşı bir tedbir ' Tramvaylara (dolmuştur!) lev- hası asıldıktan sonra kimse binemi- yecek, vatmanların yanında pasolu- Jarla, rosmi elbiseli zabit ve zabıta memurlarından başka kimse bulun- mıyacaktır. Belediyonin kazaları ön Jemek için aldığı bu karar pek ya- kında tatbik edilecektir. 3 Tatih diyort ki: . ——— Anarşi içinde Iİstanbul Adam öldürmek, piliç boğazlamak kadar ehemnmmiyotsiz... Hicrl 1236 yılırm Anadolunun, Arabistanın lif yerlerinde olduğu gibi, İstani da, anarşi içinde çalkanıyordu. Hükü . met satveti, hükümet kuvvel sarsılmış- tı. Kanuna kimse ehemmiyet vermiyor- du. İkidar mevkiinde bulunanlar ener. jik insanlar olmadığ: için, serseri ve külhanbeyi güruhunun taşkınlıklarına mâni olamıyorlar, bunların rezâletleri- önleyemiyorlardı. İstanbulun böyle anarşi içinde çal- kandığı günlerden birinde, bostancılar. dan Yusuf, yolda bir fahişe ile gider- ken, Recep adında bir hamal, kadının yanma yaklaştı: — Şu herifi başımdan sav da beraber gidelim.. Sana çok para veririm! diye teklifte bulundu, bunu duyan Yusu! hemen kamasını çekti, Recebin karnına sıpladı, barsaklarını dökerek öldürdü., Sonra, fahişeyi de yanma alarak bir kayığa atladı, Boğaziçine kaçtı. Arka- daşlarının yanına gizlendi. Daha bir kaç kötü kadın buldular, bunlara göbek attırarak karşılama oynatarak, vur pat- lasım, çal oynasın eğlenmeğe — başladı- lar. İçtiler, güldüler.. Sarhoş oldular, sız- dıdlar. Onlar rakılı, içkili eğlençelerin. de devam ederlerken, hamallar boş dur- madı. Kötü bir karr yüzüzlen, ortada fol yok yumurta yokken, arkadaşların - dan birinin öldürülmesi, hamalları aşı. rı derecede sinirlendirdi. Recebin inti- kamını almıya and içtiler, Ayaklandılar, silâhlandılar. Bostan- cılarla kayıkçılart öldüremk için hücum ettiler. Kan gövdeyi götürdü. Bir çok kişi yaralandı, sakatlandı. Şehir içinde bu arbede devam edip dururken, hükü- met mutlak bir aciz içinde çırpınıyor, dövüşün önünü alacak todbirlere baş vuramıyordu. Esasen hükümeti dinle - yen kimdi?. Bazı tedbirler almıya başvursa da ne faydası olacaktı sanki?. Mesele, nihayet, iki tarafın ileri ge - denlerinin araya girmesiyle halledildi, hâdisenin önü alındı. Ya Yusul?. Ona ne oldu?. Uzun zaman Boğazda arkadaşlarının yanında kaldı. Mesele unutulduktan son ra meydana çıktı. Ne olduysa zavallı Recebe olmuş, kötü bir karı yüzünden canından olmuştu. Bu vak'adan sonra, (Hasköy) de ter- sane vardiyalarından — bir kürt Haha öldürüldü. Katil bir humbaracı idi. Bu sefer de, kürtler toplandı, humbarucı. ların kahvesini basarak dört beş kişi öldürdüler. Bu vak'a, humbaracıları da sinirlendirdi. Önlerine gelen kürtleri kestiler!. Nerede rastladılarsa, kestiler — kafa- larını!.. Bu vaziyet kargısında kürtler durur mu ya? Onlar da toplandılar, humbara- cı kışlasını basmıya kalkıştılar. Humba. racılar, bu kürtlerin ayaklanmasından haberdar oldular, silâhlandılar: — Kürtler gelmezse, biz gideriz on- ları buluruz!., Diyerek tersaneye hücum etmeğe kal kıştılar.. Öteki vak'alara, uzaktan seyirci ka- ları hükümet bu defa telâşa düştü. alı. nacak, tedbirleri “teemmül ederken,, başka bir mesel patlak verdi, Karaköy kapısı ile Meyit iskelesi arasındaki bek- çiler arasında bir semer alrp verme me- selesinden dolayı bir kavga çıktı, bir a. dam öldürüldü. İki taraf biribirine gir- di. iş büyüdü, bir tekrmı bir Rum ge- misi zaptederek oradan silâh atmıya baş ladılar, Bir takımı abacı ve fermeneci dükânlarını yağma ettiler, Harp üç gün üç gece sürdü. . Yeniçeri ağasını dinlemediler. Me. seleyi bastırmaya memur eklilen kaptan- paşa hic bir iş yapamadı. Sonuna kadar seyirci kaldı. Nihayet sergerdelerden biri mektul düştüğü için, ustalar, kol- Tukçular araya girdiler; ancak bu suret. le haydutları, serseriler arasında barış oldu. Hükümetin, ve devlet icalinin aczini, Devamr 10 uncuda par Hüseyin Rüştü TIRPAN mühte- l ni