12 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NLK Te ae S p ;xız İKİNCİTEŞRİN — 1937 Cinayet ve aşk romanı Ağa Satha Christle'nin bü güzel raman: (VA.Nü) tarafından türkçeye çevrilmiştir. - HL S SÜ — ÜĞN Bi n di — ” Pölis cihazını ahrekete getir g # k & dat beşti, tp, o İ 9telin salonunda, elinde bir ki- Tonun ?up_d“furı'ordu ki, içeriye Pua- AŞ 'diğini gördü. li gğ "’î"' Açtı, Biriktirdiği bütün sitem dlkl&, Sıralıyacaktı. Lâkin sözler, du gu:“oxn Uucunda kaldı. hun yüzündeki : i- mquî!fordî ndeki ifade önu endi < " Oldu? - diye sordu. — p Ne Oldu, çabuk söyleyin! uır e. * .2 . . ğ C, — ” Onün iki elini avuçları içine — zelı , dlîîat. haşindir, acıdır, ma'ma- Mari #ü Şa Sne blktı — z Ne Var, ne oldü mösyö Puaro? Man, i.r tren Bulonyaya vardığı za- hiı—iımıE Si sınıf kumpartımanlardan öte, kadını ölü bulmuşlar. Ti Sarardı. : hha Moriso mu? Ve varş © Anna Moriso... Elinde bir Mıd.t' Şişenin içinde Asit prüsik... ;LYI... * dedi - İntihar mr acaba? ;70. Cevap vermedi, Ş 'mıelerîni tarta tarta! Olis intihar sanıyor. < Halbüki siz? * aei aX n_de o fikirdeyim » İsdüm eki, niçin intihar etsin? Keş- Zapta, Mek için azap çekiyordu. Bu a- Ttulmak için mi? h“;' Hayat bazan çok korkunç Iâf—ı ârzeder. İnsan tahammül edebil- ik için çök tesur olmalı. S Öldufmek için mi? Uaro: — Öleden sonraki nutuk Edcc;t.".ı gün Puaro, Mariye, ziyaret ken d'gı Msanların listesini verdi ve - Paristen ayrıldı. mîy[::: kıza, bu ziyaretin çoğu tama- Sife di dhasız görünüyordu. Fakat va- YE aldı ve işi sadakatle sonuna îr_.'»’aph_ “he:ıükere Jan Düponu gördü, Genç ışyah“_“'- beraber yapetakları şark Dün m__mden bahsetti. Mari Puaro- ümiğ'_ü_deıini almaksızın delikanlı- Mek j Sizliğe düşüren bir şey söyleme di *N Mühavere mevzuunu değiştir hnîî Eü_n Pariste kaldıktan sonra 'l'll—u bir telgraf aldı. İngiltereye » Yordu. ğ r:'mln kendisini garda karşılamak n geldi. Son havadisleri beraberce €re ettiler, Szeteler, Anna Morisonun ölümün- ır;“ _hğhsctrni;lerdi. Yalnız madam üğ b lıgmli bir. Kanadalr kadının Fay :Zehırlenerek öldüğü yazılıyordu. “lebq on satırla, Ve işte o kadar... Seki hpimmıt:. Bu kadının tayyare öun irlenen mürabahacının kızı oldu- İli T en ufak bir telmih bile yoktu. fıvkıı_ Benç, tekrar — buluşdukları için ol de_memnunduıar. Mari, artık ka Rdâ:îlenn geçtiğini söylüyor, fakat ’“*'du_n bu hususta pek nikbin olamı- q:n ha ” B_Clkî de bu kadının annesini öl- qw%dcn şüphe ediliyor. Fakat ma- % © da kendisini böylece öldür- n tik hiç kimse bu işle meşgüul ol- Zira Ovtır. Biz zavallrları düşünen yok. lep / Ptk çok insanlar nazarında, biz- şPheli kimseleriz... ;,w:'hî gün sonra Pikadelli'de Pu- den Tastlıyan Normah, bu endişelerin- Ona da bahsetti. lis hafiyesi gülümsedi. & ben; “Mek siz de ötekiler gibi... Siş ia—f_—r,' beceriksiz herifin biri telâkki e- yi?eli:_nuz' Gelin bizim eve bir yemek hut - Jap da, dcîstumu: da beraber î zuinîi dostumuz? Seğim Bay Klansi, casrm Size söyliye- — © Sök enteresan şeyler var. Şalryarak, muhatabının yü” Bazan d' - —- " Y yaşamak için! - dedi. — gml altıncı kısım Yemek gayet dostane bir hava için- de bitti. Herkes — gülüyor, eğleniyor, nükteler yapıyordu. Norman, neşeli neşeli muhavereyi takip ediyordu. Fakat Klansi, diken bulunduğu za- mandaki gibi heyecanlı - görünüyordu. Puaro, bir kaç sefer /polisiye ro- manlar müuharririni teskın için uğraştı. Yemekten sonra, kahveler içilince, Puaro, öksürdü.söze başladı: — Dostlarım! - dedi. - Burada hazır bulunan mösyö Klansi, “benim —meto- dum,, ismini — taktığı üsule fevkalâde .ktymet vermektedir. Eğer sizi rahatsız etmezsem.... Biraz süstu. Norman ve Jap atıldı- lar: — Hayıt, hayır... Alâkâdar — oluyo- ruz... Neyse biz de anlıyalım. — Mademki alâkadar oluyorsunuz, Bay Klansinin “metod,, umnu tecrübe e- delim... Madam Jizelin katilini onunla arrvalım. * Notlarıma baktı. Jap, Normanın kulağına fısıldadı: — Zekâsına ne kadar güveniyor. Fakat ben onun ne derece mağrüur bir insan olduğuna daima hayretle baka- Tim., Püuaro, arkadaşına baktı. — Dikkat! - dedi. Bütün gözler ona döndü. Polis hafiyesi devam eti: — Dostlarım, >şu Pâaris Kroöydon hava seyahati mevzuuna avdet edelim. Ben size şahsi hislerimi anlatayım. O hisler bizi nasıl yepyeni bir sahayâ çı- karatcaktır, göreceksiniz. “Kroydon' a vardığımızdan bir müd det evvel doktor Brian, garsonun — ih- barr üzerine ölü kadına yaklaştığı za- marı, ben de ona yaklaştım. Faydalı ol- mağt umuyordum... Kimbilir, belki de olurdum... Ölüm mevzuü bahsolduğu zaman, daima mesleki Lir noktai nazar sahibi ölurum. Ben, ölüleri zihnen iki fasileye ayırırım. Benimle taalluküu ©- lanlar ve olmıyanlar. İkinci cins ölüler sitemli sitemli elbette daha çoktur. Fakat ben ölü ile | karşılaştığım zaman, daima, bir âv ya- nında Bulunp da ferma eden köpeğe benzerim. “Doktor Brian, garsonun endişesini haklı buldu. Zira, madam Jizelin ölmüş olduğunu tesbit etti. Ölümün sebebine gelnice, bunu, ariz ve amik bir tetkik- ten geçirmeksizin söyliyemezdi. Bu sı- rada mösyö Düpon, ölümün bir arr 1sır- masr neticesi olabileceğini söyledi. Dikkati bu faraziye üzerine celbetmek için bizzat öldürdüğü bir arıyı gös- terdi. “Bu izah gayet mantıki görünebî- lirdi. Zira, müteveffanın boynunda da bir iğne yarası vardı. “Fakat bu esnada ben, gözlerimi in- dirmek fikrine kapıldım. Ve yerde, di- ğer bir armin e'smine benzer bit Şey gördüm. Hakikat - ise, bu, ne arıydı, ne de arının bir parçası, Bilâkis, sarı VE siyah iplik tellerine sarılarak arı hissi- ni veren bir dikendi. “Bunun üzerine Klansi ayağa kalk- ti ve bu dikenin bir tüble atılması muh- temel olduğunu söyledi. Bazı iptidai ka- bilelerde böyle bir âdetin mevcut oldu- ğunu haber verdi. “Ondan sonra da, biliyorsunuz, tüb bulundu. “Kroydona vardığımız zaman, zih- nimde birçok fikirler uyanmıştı. Aya- ğım toprağa bastıktan sonra zihnimin tazeliğini de tekrar buldum, tabii bir canlılıkla işe başladım. (Devamı var) w dır. "HABER T | HABER — Akşam nostası <— 4 Bunları Biliyor musunuz? e —e — ee —— 18 çakı yutmuş! Ameliyat yapılan bir Hindlinin mide- sinden neler Çıktı? Amerikan gazeteleri, Bombayda bir Hintliye yapılan ameliyat neticesinide bu adamın midesinden mütecaddit çakı çıkarıldığını yazıyor, Müts<addit çakı, meselâ, 3, 5, 8.. diye düşünüyorsunz; Hayır! Tamam 18 ça- ı |. Yutulmaz şeyleri yutmak süretiyle marfict gösterenler vardır. Çivi yulmak bu marifelterin en çok taamimüm etmiş- lerinden biridir, Pariste Dr. Monnier, yaptığı bir a. meliyatla bir adamın midesinden sekiz kahve kaşığı, bir bıçak sapı, bir anahtar ve saire çıkarmıştır , Cam tozu yutanlar da vardır. Fakat bu marifet diğerleri kadar zor değildir. Fiihakika cam tozu yutatlar, bu mari - fetten evvel kesif püre yeya un bulama- cı yerler, cam tozlarını yuttuktan son. ra püre veya buîamıç yemeği ihmal et. mezler. Ve bir de müshil alırlar. Bu süretle cam tozları, hem zararsız bir hâle geti. rilmiş ve hem de kâmilen çıkarılmış o- lur. Z Birde kıl veya pamük yutanlar var - 4 Çividen, çakıdan, cam tozundan son. ra'en zarasız olarak kıl veya pamuk yüt- mağı bulacaksınız, Fakat, meseel hiç te öyle değil.. Kıl veya pamuk midede birike birike keçe halini aliyor, ve gittikçe hacmini arttı- rarak bütün mideyi dolduruyor. Mide idolduktan sonra kurtuluş için bir tek çare var: ÂAmeliyat, Eğer bu kıl veya pamuklar midenin muhati gışası ile birleşirler ve biribirine iyice yapışırlarsa, o vakit te mideyi çı. karmak, yegâne kurtuluş yolu oluyor. Bu yutulmaz şeyleri yutanların hepsi de marifet için yapmıyorlar. Bir kısmı da kafalarından malül oldukları için bu tehlikeli şeyleri yapmakta bulunuyor - lar. Böyle manyaklardan birinin mide - sinde üç kilodan fazla çakıl taşı ve tah- ta parçaları çıkarılmıştır. Midenin ne kadar sabırİr olduğuna bundan iyi misal olamaz, Bu nevi mad - deleri yutanlardan yüzde on beşinin öl düğü ve bir çoğunun da delirdiği v? ağır hastalıklarla hayatlarının ıstıraplarını senelerce sürükledikleri tesbit edilmiş. tir, AKŞAM POSsSTASI İDARE Evi; Istanbul Ankara Caddesi Posla kutusu : İslanbul 214 Telgraf adresi: İstâanbul HABER idare, ilân — » : 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi Senelik — L400 Kr. — 2.700 Kr. 6 aylık 790 ., 1450 , 3 aylık 400 » 800 , taylık — 150 , 800 | Sahibi ve Neşriyat'Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIİT ) Matbaası Ton Ton amcanın karısından ruhu Elvedah, zaferleri semalara veren bayraklar! Elyeda küheylân atlarım!.. — Otelloda — Ali Ramiz paşaların büyük kızına talip olan delikanlıların haddi hesabı yoktu.Fakat iri, yeşil hadekalariyle insa na daima bir kaplanı hhatırlatan bu göz- lerin karşısında ve bu levend canlı göv- denin önünde kimse tutunamıyor ve ev- lenme talebinde bulunduğu günün üs- tünden bir hafta bile geçmeden deli- kanlılar ortadan yok oluyordu. Ali Ramiz paşa bütün taliplere ay- ni cevabı vermeğe alışmıştı: — Evlenecek olan kızımdır. Benim bu işteki rolüm, sade.e onun beğendiği erkeği bağrıma basmaktan ibaret ola- caktır! Diyordu. Hiç kimsenin arzusu reddedilmedi. Bu şahane kız hepsini güler yüzle karşı- ladı. Hatta sokakta arabasının arkasına takılarak kapmmın önüne kadar gelenle- re bile kırmızı dudaklarının © ateş te- bessümiyle güldü Fakat hiç kimse Ali Ramiz paşanın kızına koca olmak arzu- sunu sonuna kadar götüremedi. Bu iş yavaş yavaş etrafta nazarı dik kati celbetmeğe başlamıştı. Meselâ üç ay kadâr evvel ortaya bir erkânı harp zabiti çıkmıştı. Sırmalı apoletleriyle ko nağa geldiği gün bütün mahalle halkı: — İşte, demişlerdi, mahallemizin sultanına uygun bir koca! Filhakika bu adam, araba üstünde başlarını eğmeden konağa giren araba- cıların hayretten açılan gözleri önünde, büyük kapıdan girerken, başını hafifçe eğer gibi olmuştu. Esatiri bir hayvanın sırtında açılmış derin, kırmızı yaralar gibi kanlı gözleri ve küçük birer kürek büyüklüğünde elleri vardı. Amia ümitler boşa çıkti. Üç gün son ra erkânı harp zabiti arabacıların hay- ran nazarları önünde konağın kapısın- dan çıktı, gitti. Ali Ramiz paşanın kızı artık sikil- mağa başlamıştı. Kendisine koca ola- bak diye ikide bir karşısına dikilen ve onun gözlerinin ateşi altında şaşkın bi- rer kırlangıç gibi savrülarak mahvolan bu erkek müsveddelerinden artık usan- mıştr. * ** & Bir akşam koruluğun içlerine doğru bir at gezintisine çıktı. Altımda belki üç aydanberi ahırdan çıkmamış siyah bir kısrak vardı; Orman, çekilen güneşin arkasında yeşil bir bulut gibi kabarı- yor ve derin hışırtılarla esniyordu. Yap raklar ve dallar dar patikanın üstünde sıkı bir çit örmüşlerdi. Bu çitin ara sıra gevşeyen — ve delir.en yerlerinden gök yüzü koyu mavi ışığiyle görünüyor ve iri ağaç kovuklarından sarı gelincik- lerin ve ışıklı kertenkelelerin — sesleri geliyordu. Ş Genç kız, eğerin üstünde arkasına doğru dönerek bağırdı: — Ali! Ali! Ormana girdikleri dakikadanberi ha nımının emriyle atını mütemadiyen ya- vaşlatan ve çok gerilerde kalan seyis Ali uzakta, yolun karanlık dönemecin- de belirdi. — Ali, çabuk gel! Bir şeyler oluyor. Ali atını sürdü, bir dakika sonra o- radaydı. — Ali, eğer yerinde durmuyor. Ali sesini çıkarmadan yere atladı. genç kızın lâcivert cetetinin ucunu kal dırarak kayışı sıktı. Bu işi yaparken kolu hanımınn gergin, ince derili çiz- mesine süründü. korkusu Ali tekrar atma atladı. Bir seyisin 'Ka,dm ilk defa olarak bir orman, Yazan : İlhan Taru — Yanımdan ayrılma artık! — Baş üstüne efendim — Ali! — Emredin!! — Örmanın ortasından bir ses ge- liyor, duyuyoör musun? — Hayır efendim. — Ali, biraz inelim mi? — İnelim, efendim. Ve bir çelik yay gibi yere atlıyarak genç kızın üzengisini tüuttüu. * * 8 Islak çimenlerin üstüne oturdular. bir ağaç, bir yeşil ot görüyormuş gibi göz- leri parlıyarak — etrafına bakınıyor ve etli dudaklarından parlak tükrük dam- " laları hemen kopacakmış gibi sarkıyor- du. Bu Ali ne yaman ço:uktu. Seneler- denberi yanlarında çalıstığır aşağı yu- karı bir erkek olduğu halde genç kız bu güne kadar ona hiç dikkat etmemişti, İşte simsiyahı parlak saçlariyle; kalın telli, ıslak bıyıklariyle, beyaz dişleri ve esmer elleriyle hiç kusursuz bir er- kekti artık! — Ali, kaç yaşındasın sen şimdii — Yirmi üç efendim! — Çok canım, ne çabuk? atların ka- rınları altından geçen, bahçeleri kirlet- mesinler diye arkalarına faraş tutan kır mızı kadife pantalonlu çocuk sen değil misin?.. O zaman — ben de küçüktüm. Mektebe araba ile giderdim. Sen baba- nım yanında, yüksekte otururdun. Ne iyi adamdı baban!.. Sağ olaydı da senin bu arslan gibi vücudumu göreydi. Ali kızararak önüne bakıyordu. — Ali! — Efendim. — Yanıma gelsene biraz! Ali korku ile onun gözlerine bakt- yör, Çizmelerini çimenlere genç kıza yaklaşıyor. Örman, artık bir deniz gibi ötmek- tedir. dayayarak # «&« * -— Ali! — Emrediniz efendim! — Aliciğim! —. » « vi — Aliciğim!..; Genç kız yeşil saçlarını yeşil çi- menlere gömerek yuvarlanıyor. Dirsek- leriyle arkasma dayanıyor, bir ağaç gibi | hareketsiz duruyor. Ali Ramiz paşanın kızı uzüun parmaklı beyaz elleriyle Ali nin ensesini okşuyor. Ali, içinde yavaş yavaş fıkırdamağa başlıyan bir kazanm gürültüsünü duyu yor. Dirsekleri toprağın üstünde titre- mektedir. Gözleri ağaç denizinin yeşil bağrına dikilmiş, ensesinden bel kemi- ğine doğru inen kızgın bir demir şişin olduğu yerde ağır ağır döndüğünü, kıv rıldığını hissediyor. Sıcak el srtına, kol- larının altından göğsüne uzanıyor. — Ali! O sırada bir at kişnemesi işitiyor- lar. Ali yerinden fırlıyor, hayvanları bağladığı meşe ağacına doğru koşuyor. Genç kızın uzün parmaklır beyaz eli ıslak çimenlerin üstüne düşüyor... Hlhan TARUS TASSSTEL SESSSSTSESDELESDETEESES TOSSTSESELESEEESELESSNN . :::ıııııııı::.mgmıım::aı:"ml Lisan derslerimizin geçimiş formaları Gazetemizde neşredilen lisan derslerinin geçmiş formalarının iki kuruşa idarehanemizden te- darik edilebileceği yazılmıştı. Bazı okuyucuların, birkaç gün evvelki formaları istemelerinden işin yanlış anlaşıldığı neticesine vardık. Uzun zamandanberi de- vam eden ilânlarımızda bu gibi formaların iki kuruş mukabilin- de ancak gazetemize abone ola- caklara verileceği Keyfiyeti bir daha zum ruz F adai delelel HEVEDEACÜCEKMUNEUĞUCENALUE « 4 ELSESSEDEESEEĞESSESESE yazılmıştı. tavzihe lü- Tti A DEROESERE S aleleknii b llli la li -

Bu sayıdan diğer sayfalar: