Ağata Bütün Gi 5 Böle cikarını akrekete getir e e Me bt 3 «Otelin salonunda, elinde bir ki- Bong Yup dsruyordu ki, içeriye Pua- Ağı ini gördü. X le Aştı, Biriktirdiği bütün sitem “ük, Siraliyacaktı, Lâkin sözler, du Pür ucunda kaldı. Mesai un yüzündeki fade önu endi- yordu: e oldu? - diye sordu. Tiğ ya oldu, çabuk söyleyin! al, e Onur iki elini avuçları içine < vay dagi haşindir. atıdır, ma'ma- M tün, bay liyarak, muhatabının yü — ONE varine'öidü eööeyö Puaro? Man, y tren Bulonyaya vardığı 2a- diring, bi Ci sınıf kumpartımanlardan Mi 'T kadını ölü bulmuşlar. dr. © Anna Moriso mu? iye yat. Anna Mori... Elinde bir Mari; Şişenin içinde Asit prüsik... Pu, X > dedi - İntihar mi acaba? mi Cevap vermedi. il eMelerini tarta tarta: buki siz? U MTO, başını salladı: a ve de o fikirdeyim , Ted eki, hiçin intihar etsin? Keş Metne; Yaban, ik için azap çekiyordu. Bu a- e için mi? lar Hayat bazan çok korkunç saf- ha, 3€der. İnisan tahammül edebil "çin Çole cesur olmalı. > Öldürmek için mi? Jâro; ve Y ma da yağamak için! - dedi oni altıncı kısım Üleden sonraki yi nutuk gün Puaro, Mariye, ziyaret Bayi İnsanların listesini verdi ve isten ayrıldı. miz kizâ, bu ziyaretin çoğu tama- Hit, iy görünüyordu. Fakat va- ka > aldı ve işi sadakatle sonuna ir yapt e kere Jan Düponu gördü. Genç Muş tinden bahsetti, Mari Puaro- Mak gişe di di aç yn Pariste kaldıktan sonra ir telgraf aldı. İngiltereye Satyandu © Ümlri a kendisini garda karşılamak Müzay, Eeid. Son havadisleri beraberce Te ettiler, dep sekel, Anna Morisonun ölümün Daş bahsetmişlerdi. Yalnız madam ege İsimli bir Kanadalı kadının P. aka, zehirlenerek öldüğü yazılıyordu. Bea, e on satırla, Ve işte o kadar... de reg Pam Bu kadının tayyare â lenen mrabahacının kızı oldu- İki en ufak bir telmih bile yoktu. teyi, genç, tekrar (o buluşdukları için ta an memnundular. Mari, artık ka Ny, Fönlerin geçtiğini söylüyor, fakat Yed.” bu hususta pek nikbin olamı- Re bu kadının annesini öl şüphe ediliyor. Fakat ma- 5 da kendisini böylece öldür. Artik hiç kimse bu İşle meşgul ol ter. Biz zavallılar düşünen yok. Şok insanlar nazarında, biz- kimseleriz... gün sonra Pikadelli'de Pu- Da da bahsetti, e e : ON hafiyesi gülümsedi. ye beceriksiz herifin biri telâkki e- Yiye huz, Gelin bizim eve bir yemek bulu,» Jap da, dostumuz da beraber üren bir şey söyleme 777 Hangi dostumuz? eği, A Klansi, cam Size söyliye- gok #nteresan şeyler var. va. beraber yaptcakları şark | almaksızın delikanir. | N mühavere mevzuunu değiştir k siz de ötekiler gibi... Siz Cinayet ve aşk romanı Serlatle'nin bu güzel roman (VA.NO) tarafından türkçeye çevrilmiştir. Ne Zi — Yemek gayet dostane bir kava için- de bitti. Herkes (o gülüyor, eğleniyor, nükteler yapıyordu. Norman, neşeli neşeli takip ediyordu. Fakat Klansi, diken bulunduğu za- mandaki gibi heyecanlı - görünüyordu. Puaro, bir kaç sefer “polisiye ro- manlar muharririni teskin için uğraştı. Yemekten sonra, kahveler içilince, Puaro, öksürdü.söze başladı: — Dostlarım! - dedi. - Burada hazır bulunan mösyö Klansi, “benim 'mete- dum,, ismini (taktığı «sule fevkalâde setymet vermektedir. Eğer sizi rahatsız etmezsem.... Biraz düstü. Norman ve Jap atıldı- lar: — Hayır, hayır. Alâkadar oluyo- tuz... Neyse biz de anlıyalım, — Mademki alâkadar oluyorsunuz, Bay Klansinin “metod,, Unu tecrübe e- delim... Madam Jizelin katilini onunla arıyalım. * Notlarına baktı. Jap. Normanın kulağına fısıldadı: — Zekâsına ne . kadar güveniyor. Fakat ben onun ne derece mağrur muhavereyi | insan olduğuna dalma hayretle baka. İ sm. Puaro, arkadaşına sitemli baktı. — Dikkat! - dedi. Bütün gözler ona döndü. Polis hafiyesi devam eti: — Dostlarım, “şu Paris Kroydon hava seyahati mevzuuna avdet edelim. Ben size şahsi hislerimi anlatayım. O hisler bizi nasıl yepyeni bir sahayd çı- karataktır, göreceksiniz. “Kroydon' a vardığımızdan bit müd det evvel doktor Brian, garsonun ih- bâcr üzerine ölü kadına yaklaştığı za- man, ben de ona yaklaştım. Faydah ol- maği umuyordum..; Kimbilir, “belki de olurdum... Ölüm mevzuu bahsolduğu zaman, daima mesleki Lir noktal nazar sahibi olurum. Ben, ölüleri zihnen iki fasileye ayırırım. Benimle taslluku ©- lanlar ve olmiyanlar. İkinci cins ölüler elbette daha çoktur. Fakat ben ölü ile karşılaştığım zaman, daima, bir #v ya- nında bulunp da ferma eden köpeğe benzerim. sitemli “Döktor Brian, garsonun endişesini hakir buldu. Zira, madam Jizelin ölmüş olduğunu tesbit etti. Ölümün sebebine gelnice, bunu, ariz ve amik bir fetkik- ten geçirmeksizin söyliyemezdi. Bu 8r- rada mösyö Düpon, ölümün bir arı ısır- mas: neticesi olabileceğini söyledi. Dikkati bu fârariye üzerine celbetmek için bizzat öldürdüğü bir arıyı gös” terdi. “Bu izah gayet mantıki görüdebi lirdi. Zira, müteveffa boynunda da bir iğne yarası vardı. “Fakat bu esnada ben, gözlerimi in- dirmek fikrine kapıldım. Ve yerde, di- ger bir armin c'smine benzer bir Şey gördüm. Hakikat | ise, bu, ne arıyı, ne de arının bir parçası, Bilâkis, sarı ve siyah iplik tellerine sarılarak arı hissi- ni veren bir dikendi. “Bunun üzerine Klansi ayağa kalk- te ve bu dikenin bir tüble atılması muh- temel olduğunu söyledi, Bazı iptidai ka- bilelerde böyle bir âdetin mevcut oldu- ğunu haber verdi. “Ondan sonra da, biliyorsunuz, tüb bulundu. “Kroydona vardığımız zaman, nimde birçok fikirler Zım toprağa bastıktan sonra tazeliğini de «tekrar buldum. bir ganlılıkla işe başladım. Vo Aya zihnimin tabii (Devamı var) bir Hindlinin mide- sinden neler çıktı? HABER — Akşam nostası Bunları Biliyor musunuz? 18 çakı yutmuş! Ameliyat yapılan Amerikan güzeteleri, Bombayda bir Hintliye yapılan ameliyat neticesinde bu adamın; midesinden müteaddit çak: çıkarıldığını yazıyor. Mütsaddıt çakı, meselâ, 3, 5, 8.. diye düşünüyorsunz: Hâyır! Tamam 18 ça“ kıl, Yutulmaz şeyleri yutmak suretiyle marfıet gösterenler vardır. Çivi yutmak bu marifelterin en çok taamimüm etmiş» lerinden biridir, Pariste Dr. Monhier, yaptığı bir a meliyatla bir adamın midesinden . tekiz kahve kaşığı, bir bıçak sapı, bir anahtar ve saire çıkarmıştır, Cam tozu yutanlar da vardır. Fakat bu marifet diğerleri kadar zor değildir. Fiihakika cam tozu yutanlar, bu mari - fetten evvel kesi! püre veya un bulama” cı yerler, cam tozlarını yuttuktan son. ra püre veya uulamaç yemeği ihmal et. mezler. Ve bir de müskil alırlar. Bu suretle cam tozları, hem zârarsız bir hâle geti. rilmiş ve hem de kâmülen çıkarılmış 0- lur. Birde kıl veya pamuk yutarlar var - dır. z Çividen, çakıdan, cam tozundan son- ra en zarasız olarak kıl veya pamuk yut- mağı bulacaksmız, Fakat, mescel hiç te öyle değil. Kıl veya pamuk midede birike birike: keçe halini alıyor, ve gittikçe hacmini arttı- rarak bütün mideyi dolduruyor. Mide dolduktan sonra kurtuluş için bir tek çare var: Ameliyat, Eğer bu kıl veya pamuklar midenin muhati gışası ile birleşirler ve biribirine iyice yapışırlarsa, o vakit te mideyi çı. karmak, yeşâne kurtuluş yolu oluyor. Bu yutulmaz şeyleri yutanların hepsi de marifet için yapmıyorlar. Bir kısmı da kafalarından malül! oldukları için bu tehlikeli şeyleri yapmakta bulunuyor Jar, Böyle manyaklardan birinin mide - sinde üç kilodan fazla çakıl taşı ve tah- ta parçaları çıkarılmıştır. Midenin ne kadar sabırlı olduğuna bundan iyi misal olamaz. Bu nevi mad. deleri yutanlardan yüzde on beşinin öl düğü ve bir çoğunun da delir: veağır hastalıklarla hayatlarının ısteraplarını senelerce sürükledikleri tesbit edilmiş. tir, AKŞAM POSTASI İDARE Eyi, Istanbul Ankara Caddesi Posta kutuna © İstanbul 214 Telgrat adresi: istanbul HABER Yazı işleri telefonu; 23472 idare.ilân B4a7o ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi Senelik 1400 6 aylık © 730 $ aylık oo 400 e Sahibi ve Neşriyat" Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (YAKIT) Matbaaşı Ton Ton amcanın karısından i korkusu Bir seyisin Ne 4 ruhu Yazan : Ilhan Elvedah, zalerleri semalara veren bayraklar | Elveda küheylin atlarım!., — Otelloda — Ali Ramiz paşaların büyük kızına talip olan delikanlıların haddi hesabı yoktu.Fakat iri, yeşil hadekalariyle insa na dalma bir kaplanı hatırlatan bu göz- lerin karşısmda ve bu lcyend canlı göv- denin önünde kimse tutunamıyor ve ev- lenme talebinde bulunduğu günün üs tünden bir hafta bile geçmeden deli- kanlılar ortadan yok oluyordu. Ali Ramiz paşa Bütün taliplere ay- ni cevabı vermeğe alışmıştı: — Evlenecek olan kızımdır. Benim bu işteki rolüm, sade.s onun beğendiği erkeği bağrıma basmaktan ibaret ola- caktır? Diyordu. Hiç kimsenin arzusu reddedilmedi. Bu şahane kız hepsini güler yüzle karşı- ladı, Hatta sokakta arabasının arkasına takılarak kapımın önüne kadar gelenle- re bile kırımızt dudaklarının © ateş te- bessümiyle güldü Fakat hiç kimse Ali Ramiz paşanın kızına koca olmak arzu- sunu sonüna kadar götüremedi. Bu iş yavaş yavaş etrafta nazarı dik kati celbetmeğe başlamıştı Meselâ üç ay kadar evvel ortaya bir erkân: harp zabiti çıkmıştı. Sırmalı #poletleriyle ko nağa geldiği gün bütün mahalle halkı: — İşte, demişlerdi, mahallemizin sultanma uygun bir koca! Filhakika bu adam, araba üstünde başlarını eğmeden konağa giren araba- cıların hayretten açılan gözleri önünde, büyük kapıdan girerken, başın: hafifçe eğer gibi olmuştu, Esatiri bir hayvanın sırtında açılmış derin, kırmızı yaralar gibi kanlı gözleri ve küçük birer kürek büyüklüğünde elleri vardı. Amiz ümitler böşa çıktt. Üç gün sor ta erkânı Harp zabiti arabacılarin hay- ran nazâarları önünde konağın kapısın- dan çıktı, gitti. Ali Ramiz paşanın kızı artık sıkık- mağa başlamıştı. Kendisine koca ola- vak diye ikide bir karşısına dikilen ve onun gözlerinin ateşi altında şaşkın bi- rer kırlangıç gibi savrularak makvolan bu erkek müsveddelerinden attık usan- müşte. Ee Bir akşam koruluğun içlerine doğru bir at gezintisine çıktı, Altında belki üç aydanberi ahırdan çıkmamış siyah bir kısrak vardı. Orman, çekilen güneşin arkasında yeşil bir bulut gibi kabart- yor ve derin hışırtılarla esniyordu. Yap raklar ve dallar dar patikanın üstünde sıkı bir çit örmüşlerdi. Bu çitin ara sıra gevşeyen (ve deliren yerlerinden gök yüzü koyu mavi ışığiyle görünüyor ve iri ağaç kovuklarından sarı gelincik- lerin ve ışıklı kertenkelelerin — sesleri geliyordu. a Genç kız, eğerin üstünde arkasına doğru dönerek bağırdı: —AKLAN! Ormana girdikleri dakikadanberi ha rumunın emriyle atını mütemadiyen ya- vaşlatan ve çok gerilerde kalan $€ Ali uzakta, yolun karanlık dönemecin- de belirdi. — Ali, çabuk gel! Bir şeyler oluyor. Ali atını sördü, bir dakika sonra o- radaydı. — Ali, eğer yerinde durmuyor. Ali sesini çıkarmadan yere atladı. genç kızın lâcivert ce'cetinin ucunu kal dırarak kayışı sekt. Bu işi yaparken kolu hanımını gergin, ince derili çiz- mesine süründü. Ali tekrar atma atladı. in N m A Tarus — Yanımdan aycılma artık! — Baş üstüne efendim — Al! — Emredin"! — Ormanın ortasından bir ses ge. iyor, duyuyor musun? — Hayır efendim. — Ali, biraz inelim mi? i — İnelim, efendim. Ve bir çelik yay giti yere atlıyarak genç kızım üzengisini tuttu, *.. , Islak çimenlerin üstüne oturdular, Kadın ilk defa olarak bir orman, bir ağaç, bir yeşil ot görüyormuş gibi göz- leri parlıyarak Ooetrafma bakınıyor ve etli dudaklarından parlak tükrük dam- laları hemen kopacakımış gibi sarkıyor- du, Bu Ali ne yaman çozuktu. Seneler- denberi yanlarında çalıştığı aşağı yu- karı bir erkek olduğu halde genç kız bu güne kadar ona hiç dikkat etmemişti. İşte simsiyah parlak saçlariyle; kalın İ telli, ıslak bıyıklariyle, beyaz dişleri ve esmer elleriyle hiç kusursuz bir er- kekti artık! — Ali, kaç yaşımdasın sen şimdi! — Yirmi üç efendim! — Çok canım, ne çabuk? atların kâ- rınları altından geçen, bahçeleri kirlet- mesinler diye arkalarına faraş tutan kır mızı kadife pantalonlu çocuk sen değil misin?.. O zaman ben de küçüktüm. Mektebe âraba ile giderdim. Sen baba- nın yanında, yüksekte otururdun. Ne iyi adamdı baban!,. Sağ olaydı da senin bu arslan gibi vücudumu göreydi. Ali kızararak önüne bakıyordu. — Ali! — Efendim. — Yanıma gelsene biraz! Ali korku ile onun gözlerine bakt- yor, Çizmelerini çimenlere (dayayarak genç kıza yaklaşıyor. Orman, artık bir deniz gibi ötmek- tedir, ... — AN! — Emrediniz efendim! — Aliciğim! — Aliciğim!... Genç iksz yeşil saçlarını yeşil çi- menlere gömerek yuvarlanıyor. Dirsek- leriyle arkasma dayanıyor, bir ağaç gibi hareketsiz duruyor. Ali Ramiz paşanın kızı uzun parmaklı beyaz elleriyle Ali nin ensesini okşuyor. Ali, içinde yavaş yavaş fıkırdamağa başlıyan bir kazanın gürültüsünü duyu yor. Dirsekleri toprağın üstünde titre- mektedir. Gözleri ağaç denizinin yeşil bağrına dikilmiş, ensesinden bel kemi- ğine doğru inen kızgın bir demir şişin olduğu yerde ağır ağır döndüğünü, kıv rıldığını hissediyor. Sıcak ei sırtına, kol- larının altından göğsüne uzanıyor. — Al! O sırada bir at kişnemesi İşitiyor- lar. Ali yerinden fırlıyor, hayvanları bağladığı meşe ağacına doğru koşuyor, Genç kızım uzun parmaklı! beyaz eli ıslak çimenlerin üstüne düşüyor... Iban TARUS İki b kii eki isen isis kli kti itti iebeesiğii i Lisan derslerimizin # geçmiş formaları Gazetemizde neşredilen lisan derslerinin geçmiş formalarının dar Gllebieceği ykm e yazı! ie Bazı okuyucuların, birkaç gün evvelki formaları istemelerinden vardık. Uzun zamandanberi de- vam eden ilânlarımızda bu gibi formaların iki kuruş mukabilin. de ancak gazetemize abone ola” Keyfiyeti bir daha tavzihe lü- ere DYO ii GEZEREK Bam!