“ 4| j 22 İKİN .x— EEP_ŞB_!H_ıgu Eıx__ Görüşüm: , pa'ı harbinin Eaek OYaması ;"* kuş bapç, etelerden biri Çin harbi- ;Mn afşilı'h!r Panoramasını çizmiş, Bf aa övvel, sö ihin, Çin harbi başlamaz :_' I'İıı: küst'ahyı(;_sğ?lediğini yazıyor: milileri : İ | b ?h“ a ilileri tedip edeceğiz. y p . h el lll A rt kac d Ötürü Saç darbe, bu memle- n.akî İ lîm *Ştirmek ve amana getir- Tni ,, eafı gelecekt l k—!da,_. vlet adamlarını ifsat etmeğe K İ üçm:h;âg ayırdık, ığ“ntdü,—y"â a bu işin halledileceği L Ve resmi şahsiyetlerin ile ç Brkun, TU şekilde plânlar hazır- , ımlh?tmdu : plânlar hazır Çln_ ön thde geri ir. Çin generalle- srafını Çinlilerden alacağız. Şimali ğluuhm':sne. zaf'fmda. parîuk isîîhsal'ı [.:"d a vaı Uistandan ve Amerika- | ; h_fade ü e"f'_"lî olatak ve bundan biz — Tniz îçineıîegız. Mançukudaki sanayi- Sika taş aZI_m olan kömürü buradan Ç;:- Bütün ordusunu da- € ordusu olmadığı için Çın_ ğtmuha"-bc etmeyiz,. g dü;eî“_makısadlarla ve kolay- k isteniyordu. Ve evvelâ birHa Na Ylohcağı sanıldı. Müddeş E_kat_! başladıktan — sonra, ;:ğı etti. * Nikbinane vaziyetler de- GA e atta Japon menabiinin şu Çin gazetesine bile girdi: ; ta aa PüN Çoçof cenubunda îl;d v aiz;î*tımesî bir kaç saatlik iş- *i ai İnci Japon gazeteleri, Japon nanın tağabrlar çıkararak, tam ku- h nîk_kuk ettiğini bildirdiler. lt Baklmz tice böyle çıkmadı. lıtAme'ikaı'-ı €w-York Journal isim- Yör Bazetesi vaziyeti nasıl an- “Çinlileri î;ğa hi;î;îı]n 1?“_ ağır bombardımana Pin-l ..rünü *Ti iİnan:lımıyacak bir şey k İh lopîarîor | Japonlar, evelâ, gemile d:nh’ ilt:m faaliyete geçiriyorlar. îe: ird V'C sekiz pus büyüklüğün- L_Jnlne L ” ki, Yang Tse ve Vanpü ü- J_Ddıır sâ’;(h“t yirmi mil uzaklıktan ah ör e VE patlayıcı madde kusu- b tebe çıı a Japonların ağır topları h:nlar ©r. Gemilerin endahtıha hfhhard' Arıştyor. Bütün gün, hava hr Ve nt devam etmektedir,. Tay- h Bam y Müthiş bombardıman ve yan '?”“Heq Arını atmaktadırlar. Koskoca d:“âr, irlI: darbede imba ediyorlar. İ uçmakta.d aç Yuz kadem yüksekler- B Möni ir. Çin muhariplerinin etra kt'dir İYen alev sütunları yüksel- Vvetleri s Hu aPon mitzalyözleri — dolu K Yağd hhhp““lar î.rmaktadır. Bundan son- VU slaar düşmanın mahvolduğunu SU gir_k_a&î“ğım sanmaktadırlar. kapay d *iyorlar. Halbuki yolları ha ' ıkaçman;g;r hepsi ölmemiş ve hiç * * 6 'îi% Üvaffak » Japonların Çinde mev- rqekîa_"rı Z Iyetler kazandığı ve —AL- fah Üzere 7 — Japon harbini dindir- uj Jâabponlar nezdinde tavassut- v Diğe, ':îa bildiriliyor. ; teı:k bark ;' af_ta.n da Brüksel toplantısı, | le-" Eu n Aciasına dair kararlar vere- İş ee aklettiğim panorama, iyi bir bi L-şhyo,. k İc Çin mitralyözleri ateşe | W' YOT sanırım. J YK (Vâ-Nü) >.#Nanistanda Zab ROlta vakal | “*8mt bir statlstiağrı: h_athgö"e azalıyor “dir;yu'rîl (A A) — Atina ajansı ;%7 ıhîğiîşzareti, 1934 senesinden . N ilk altı ayma kadar ği:ğamâtanîh vukua gelen vukuat yi By ç Pir statistik neşretmekte - 5? R'apa,, Gtistik, Yunanistanda cinaf Üügur, “ Mahsus surette azalmakta Vğg4 î göstermektedir. ğî“e*iıı'ıngşs ve 1936 seneleri ile 1937 H Ve yya " AYI zarfında, 498, 544, * val 3 katil vakası vukua gelmiş. &%hbügl Müddetler zarfında, katle Üötmükgakaları, 277, 295, 854 ve 91 W Ve B ” Katil vakaları, 267, 243, M Alapı, ge AMmütsüz katle teşebbüs 2['% S7 681, 668, 602 ve 125 ftaam - W> tazır Vakaları 837, 572, 654, ve vo'löo_ ;g;müdâüz cerh — vakaları, aa“ Sirkati 1, 9,665, ve 3,333 ve hay- Mdr a _a'ız*şlîğan da 7,188, 6,393, M t iğ Lâleli Taşhanda Haberci ile Konuyanlar.. Insanları, hayvanlar a Lâleli semtini dolaşırken, bize o Gi- vardaki Taşhandan bahsetmişlerdi. — Taşhan diyorlardı. Sefaletin, pis. liğin, en garip yaşama tarzlarının bir a, raya toplandığı yerdir. Yol gösteren bir mahallelinin delâ . letiyle nihayet bizde cidden büyük te. cessüs uyandıran bu meşhur hanın önü, ne vardık. Taşhanım karanlık suratlr kapısı önünde bir kaç tane üzümcü, bir kestaneci, bir cimitçi, bir İde şekerci o- turmuşlardı. İ Bunları gördükten sonra “Taşhan,,. da oturanlar, anlattıkları kadar fakrü se faletin içinde olmasalar gerek.. Bak işin eğlencelik tarafına verecek paraları var ki, bu esnaf kapı ağzına yerleşmiş, diye düşündüm. g ; Fakat hani gezmeğe başladığım za - — puyası bir ahır değil, yüzlerce İnsanın man, tamamen yanlış fikre sapmış oldu. ğumu anlamam çok gecikmedi.. Ne pis, ne berbat yerldi burası Ya « | ” ordr:ı. WT a Yabbil.. Sağımızda, solumuzda ikinci derecede daha dar bir koridor, uzanıyordu. Bun - ların çoğunda örümceklerin kota koca ağlar kurduklarına bakılırsa hiç kullan- 4 i . DE mac 'dlarını anlamak güç olmazdı. Gene ğe başladı ki, bir anda mendilimi çıka. | hu koridorlarldan birisinde çirkef sula . rıp, ağzımı burnumu zor tıkadım. Ka- | çından etrafa binbir türlü koku —saçan pıidan hana girebilmek için 20—25 met- patlak bir lâğrm da gördüm. r_elık bir koridordan geçmek lâzım ge- Koridor, geniş 'bir avluda nihayet bu. liyordu. luyordu. Son kısmında hanm ikinci ka- Karanlık oluğunu yukarıda yazdı « | tıma çıkmak için, geniş taşları aşınmış ğım bu koridorun zemini, bombardıman | bir merdiven vardı, Biri çoraplr, biri ço- edilmiş bir araziye benziyoru. İçi su do- | rapsız ayaklarına eski takunyal;r geçir- lu derin çukurla: şuradan buradan sip- | miş, iki üç yaşlarında mini mini bir yav sivri uçları çıkmış, kaldırım taşları kâfi | Tuyu bu iri merldivenden yukarıya tır. değilmiş gibi, her adımda tabanınızım manmağa çabalryor bulduk., Daha harap kapıdarı içeri girer gir - mez, önümüzde uzanan kapkaranlık ko. ridordan öyle mülevves kokular gelme. | Istanbul Belediyesinden İ — Fenni muayeneleri netice. sinde hiç bir suretle kullanılmağa elverişli olmadığı ve şehrin hayatı ve sıhhati bakımından dalmi bir tehlike teşkil ettiği anlaşılan Kırk- çeşme sularının artık tamamile kesilerek şehre sokulmamasına ka- rar verilmiştir. 2 — Halkın sağlığını korumak | için Vilâyet Hıfzıssıhha Meclisince iİttikazına mecburiyet hasıl olan ve Yüksek Sıhhat Vekâletince tasvip buyurulan bu karar 15 / 12 / 987 günü Kırkçeşme suları şehir dışın- dan tamamile ve katiyen kesilmek süretile tatbik olunacak ve bundan sonra Kırkçeşme sularının Istanbul şehrine akmasına imkân kalmıya- caktır. 3 — Keyfiyet alâkadarlarca ma- lüm uolmak Üzere ilân olunur. € W v altına bir okka hayvan pisliği yapışı | İstanbul konuşuyor ! rasında ya- şamağa mecbur bırakan bir han! Evkafın, yalnız kira almayı düşünüp, mallarına hiç bakmadığı iİddiasına nedersiniz Yazan : Haberci oturduğu Lcîıelı'deki Taşhan avlusudur — İsmin ne yavrum'senin? diye sor dum. Peltek peltek bir şeyler söyledi. Amma hiçbir şey anlamaldım. Tek ço raplı küçük; merdivenleri tirmana dur. sun, biz de, hanın avlusuna çıktık. Bu iki katlı taş binanınm ortasında geniş, Zemini, gübrelerle dolu olan meydan. da, bir kaç ta yülk: arabasının bülunmasr buüraya tam bir ahır manzarası veriyor- du. Arabalarda dizili duran iyi su dama- canalarının, bu pis gübreler arasındaki haline bakıp ta, acı acı gülmemek ka . bil değildi. O gün sanki herkes birden ŞÖZICŞİP toptan Ççamaşır yıkamışlardı galiba.. Çünkü avlunun dört tarafımda, çeşit çe« şit çamaşırlar atılmıştı. t Avluyu henüz tamamen gezip görme miştik ki, hanın Üüst katından acı acr sesler duyduk. Fotoğafçı arkadaşımla beraber, he - men biraz evvelki taş merdivene koşup harım üst katma tırmandık. Biraz ötemizde ufak bir kız çocuğu avaz avaz bağırarak ağlıyordu. Yanma sokulup: — Ne oldu yavrum, diyecek oldum. Gözlerinden akan yaşlarla, ıslanıp her tarafa yayılan kirlerden evvelâ pek ga: rip bir şekil almış olan yüzünü bize çe- verdi. Bir an vahşi vahşi baktı. Sonra y e HABERCİ Eaç- Devamı 7 incide | Taşhahın' Kapısı n hem de çok geniş bir meydanlık varldı. | 3 ——— Tarih diyor ki: — Osmanlı saray- larında Çerkes kızları Osmanİr padişahları, ekceriya hü. kümdar, ümera ve vüzera kızlariyle ev. lenirlerdi. “İstifraş,, pek nadir olurdu. Birinci Selimin karısı Kırım hanının kı- zı, Fatihin anası bir Sırp prensesi idi. Birinci Süleyman bir Fransız pren - sesiyle evlenmişti. İkinci Osman, Müftü Esat Efendinin kızını almıştı. Kösem Sultan, Trabzon eşrafından , bir aileye mensuptu. İkinci Mahmullun anası ile NaPolyon Bonapartın ilk ka. rısı olan Jozefin kardeşti. Osmanlı Pacişahlarının mevki ve şahsiyet sahibi, asil ailelere — mensup kızlarla evlenmeleri 1050 tarihine kadar devam etmiş; © tarihten itibaren Çer - kes hizmetçileri nikâhla, yahut okalık olarak almak âdeti başlamış, hattâ asil âilelere mensup kadınlarla evlenme- mek kanun hükmünü almıştır. 1050 yılından sonradır ki, Osmanlı saraylarının harem Maireleri âdeta bir Çerkesistan halini almıştr. Genç, körpe, Çerkes kızları sarayların süsün olduğu kadar, şakrak kahkahaları, olgun ve dol. gun vücutlarının dilber bükülüşlerile pa. dişahlarm, şehzadelerin, hattâ hazine - dar ustalarının, kalfalarım şehvet iştiha- larmı kabartmışlar, saraylarda bir sefahet ve eğlence hayatımım başlamasına âmil olmuşlardır. t Sultan saraylarının her birinde en aşağı iki 'yüz üç yüz kadımn bulunur, bazan bu sayı dört beş yüze yaklaşır- dı. Bunların yüzde dokson beşini Çer. kesler teşkil ediyordu. Padişah saraylarından başka veziria. zamların, kaptanpaşaların sarayları da böyleydi. Vezir Rüstem Paşanm bir saray de . mek olan |dairesinde bir kaç yüz güzel “cariye,, vardı. Aşağı yukarı önde gelen hatırr sayılan ricalin, ülemanın evinlde bulunan hizmetçilerin, odalıkların sayısı oldukça kabarıktı. O devirlerde âdetti: Osmanlı vezir - leriyle hatırlı “tical ve ekâbir,, yeni tahta çıkan padişahlard Nermek üzere süz - gün gözlü, berrak gülüğlü, çapkım ve neşeli Çerkes kızları bulundururlardı. Genç yaşında tahta çıkan İbrahimin, cinnet getirmesine, bir çok rical ve ekâ. birin birer cariye hediye etmeleri sebep olmuştur. Genç ve kanı kaynıyan pa . dişah her akşam, bir başka Çerkes kıziy- le halvet oluyorldu. Yatsı ezanı okun . duktan sonra, gpündüzden gözüne kes . tirdiği bir cariyeyi, esir pazarından ye. ni alınmış, ricaldan birinin takdim et . miş olduğu bir Çerkes kızmı istiyor: — Bana Gülfidanı gönder!. — Mehpareyi 'yolla!.. — Bu akşam Servinazı isterim! Diyerek baş kalfaya emir veriyorldu. Bu hal, 1050 tarihinden en sonuncu. larına kadar devam etmiştir. Acaba bu kızları nasıl tedarki eder . lerdi?.. Bu cihetin incelenmesi cidden enteresan mevzudür. Asyanm bir çok yerlerinde olduğu gibi Kafkasyada kız kaçırmak âdet ha. lini almıştı. Bunun iki sebebi vardı: 1 — Bazı kabilelerde kız çocuflara itibar edilmez, krymet verilmez, hakir görülürdü. Bunun için aileleri bunları elden çıkarmayı âdeta bir kâr sayarlar. dı. 2 — Bazı iPtidaf kabileler kendi kız. lariyle evlenmeyi, uğurlu saymazlardı. Bu itibarla, kızlarınr başka memleket. lerde koca bulmak için esircilere satar. lardı. Kafkasyada, küçük yaştaki güzel kız larr ailelerinden satım almak ve satma - yanlardan kolayını bulup kaçırmak, el. lerinden zorla almak için uğraşan, bu süretle para kazanmak istiyen bir çok esirciler vardı. Bunlar, Kafkas dağla . rırlın karlı eteklerinde, çiçekli vallilerde, dar ve sarp yollarda atlariyle dolaşır . lar, ovadan ovaya geçerler, köylerde misafir olurlar, beğendikleri kızların a. ileleriyle pazarlık ederler, paralarını verirler, sonra satın aldıkları yavruları, atlarımın eğerlerine oturtarak, dağları aşırırlar, İlereleri geçirirler, ve haykı . ışlarına acı, acı, ağlamalarımna ehemmiyet vermeden sevkiyat merkezlerine geti - rirlerdi. Kızlarını satmak istemeyen ailelerin çocukları da kollanır, gözetlenir, suya gittiği, kapısınm önünde oynadığı za . (Lütfen sayıfayı çeviriniz )s eli a e lll Pa dB Va d DÜ Ü L