Dış Siyasa Pacifi#oue meselesi ve ko münist düşmanlığı Yazan : Şehkip Gündüz RÜKSEL konferansında Sovyetli nofun Belçikayı birdenbite terketti; Birliğini temsil etmekte olan Litvi- ği haber vetiliyor. Acaba Sovyet birinci delegesinin bu ani hareketi Pa ngoxsedıj — xıy — Urulsurdağmor LÖO suretinde telâkki edilebilir mi? Bunu henüz bir hüdise halinde teshit etmiş bulunmuyoruz. — Yani, Litvi. nof Belçikadan çıkmış İise de ikınci delege Potemkine konferans işlerine hâlâ devam etmektedir. Bununla beraber bakımından hem de bilhassa ve bin: Pacifigue meselesi gibi nem >dünya nefs Sovyetler Birliği Dıs siyasası ba- kımından harikulâde ehemmiyetli bir siyasi iş müzakere edilirken Sovyet birinci delegesinin bu müzakereleri şahsen takibe lüzum görmiyerek kendisine Belçikadan uzaklaşma mezuniyeti bahşedebilmesi nazarı dikkati celbetmek- ten hâli kalamaz. Bizco bu hareket ile Londra ve Romadaki son siyasi hâdiseler arasında bir ilgi bulmak kabildir, Dünya siyasasının Londrada görülen Sovyetler Birliğine, herhalde, müttefiki Fransadan büyük Ümitler beklenemiyeceği kanaatini ver miş olsa gerek. Fransa İspanya işlerinde bifçok zikzaklar - çizdikten — sonra, Londra henüz Frankoyu tanrmadı ama İngiliz nihayet, İspanyada hükümet cephesine faydalı olamayacağını ihsas etmiş bu unmaktadır. İ adasının ortasımda türeyen bu “Mantar devlet,, le herhüngi bir diğer Avrupa Gevleti ile olduğu kadar açık bir diplomatik münasebet kurmuş bulunmakta- dır. Londra bankalarınm Frankoya açtığı krediler ve Frankonun elinde bu- lunan topraklarda İngiliz sermayesinin giriştiği istismar, bu diplomatik mü- nasobetlerin itimat devresine dahi ulaşmış bulunduğu zannını veriyor, acaba bu vaziyet, garpte mühim bir dünya meselesinde, Sovyetlerin mevcut bazı ittifaklara rağmen infiratta kaldıklarına mı delâlet eder? Japonya ile Almanla arasmdak! antikomünist cepheye İtalyanın son resmil iştirakl ise açıkça Sovyetlerin karşısında İlk “Mukaddes ittifak,. n teşekkllll manaaıma gelir, 1815 de Napolyon tehlikesi karştem da Viyananım oynadığı rolü şimdi Sov- yet “Tehlike?,, si karşısmda Roma İşte Litvinofun Brükselden uzak masada bugünkü “Moakova,, nn bir mesi gibi telâkki edilebilir. Bu vaziyet rikan murahhaslarının Brükselde acık rini göstermektedir. oynuyar, laşması en ziyade bu “Roma,, ile bir anlaşmaya ulaşamayacağını kabul et- Amerikanın açık konuşmalarını, Ame- tehditler halinde ifadelendiremedikle- Şekip GÜNDÜZ ö Sabalı ( ni düşerlar? Tiftik nesli tehlikede KURUN'da SIM US, bugünkü başyazısında, mem. dekete yılda beş buçuk, altı milyoa lira bulamıyan köylüler, banları kesmek yolunu tatmuşlardır. Sebebi de şudur: Yemi orman Konunu bir takım hayvanların ormana gir. merlerini yasak etmiştir. Bu hayyanlar ara. sırda tiftik keçisinin de adı — konmuş oldu. Buadan, muhafaza memurları tiftik keçileri. ni de ormanlara yaklaştırmıyorlar. Hattâ, Tidanlıldara bile uğratmıyorlar. — Asım Un diyor kiz “Fikrimizce Bırrı İçözün tasvir ettiği bu yoksa orman! — muhafaza etmek isterkan geno orman gibi Müli servetlerimizden olan hayvanların nesillerini tehlikeye — düşürmek değildir. Kaldı Ki alelâde kara keçinin tedri. el Burette koyuna çevrilerek imhasr matlup olga bile tiftik keçisini gene Istisna etmek iâzimgelir. İ Bir Iki yıl evvet — memleketimizde tiftik fiyatları düşmüştü. Bir kilo tiftik yirmi bel kurugşa kâdar inmişti. O vakit, asir co, 00 beş lira kıymetinde olan bir teke bir buçuk versin, bükümet tehlikeyi vaktinde gördü. 'Tifik cemiyetinin aldığı tedbirlere müzahe. ret etti. Bu sayede tiftik nesli de kurtarı!la. bildi. Anlaşılıyor ki bu defa da orman kanunti- mun tatbikatma ait bir takım zorluklar VÜ- zünden tiftik nesli gene bir tehlike ile kerşi. Taşmıştır. Herhalde biran evvel vaziyeti tet- kik ederek teklikeyi bertaraf edecek tedbir- leri almak gerektir.., Yeni hükümetin programı CUMHURİYET' de —— UNUS NADİ, Colâl Bayara Mecliste it. v eltiği hükümet için bir parça — mufamalca böyle bir iş programı tanzim etmişti de mu, arızları kendisine bu bir kükümet programı mt, yoksa:bir amonim şirketin meclisi idare raporu mu diye tenkidler Andârd Tardicu'nün renllat hareketine karşı bu yolda tenkidlerde bulunanlara göre, hü, kümet az çok esrarlı bir tiyaset kombinezo. nudur. Bir siyaset — kombinezonu, ki değme fanilerin akir öonun harimine girmek şilyle dursum, hattâ uzaktan ömü ihata eden serar * h N ü <BS İLERİ Ai D7 * KSa e aa gebekesinin aralıklarından — bakmada — bile haklı değilterdir. Bu kühnae Hazariyeye güre hükümet başka, mitlet başkadır. Atatürk elatemi, Celâl Bayar hükümetile eski usulü bozan yepyeni bir vadiye girmiz balunuyör ve ba yeni tarzıh — tatbiketimda | dahi yalnız Türkiyemize deği, bütün dün. ı yaya yeni bir örnek veriyor. Bu örnekte hü. kümet, millet işlegini milletin görü — önünde ve mülletle berader haşaran bir idare şekli demektir, Bu Ildarla Atatürk kendi yübağı nutkunda anahatlarını çizdiği yeni blkümet. le dünyaya âdeta yeni bir inkılâp hediye #di. yör diyebilirir. Bu yeni sstamdo, hHüktmet hâlk nazarında enrar küpü tir vmaer elmak tan siyritip çıkıyor, işi gücü meydanda ve | herkesin güzü önünde bir faatiyet MATZumasi | haline geliyor. Zâbirde, biran — besit bir iş Gibi görünür ama hakikatte bunun — esrarlı bükümet şeklinden daha zor olduğuna şipne yoktur. Çünkü hükümeti esrarlı bir Sİyaset kombinezonu hatinde tutan'ar, fan'iyetleri. nin muvaffakiyetsiz Rafhalarını, perde arka, Hinda saklıyabıldikleri halde, hükümeti mem l Teketin görülecek işleri üzerinde Açık çalışa. Cak bir miltt kayet olarak alan'ar, datma o ı işleri behemehal muvaffakiyetle yürlitmenin manevi meçburiyeti altında calışırlar. Herhangi takdirde oltursa olaun Milküme, tin esaşen siyas! bir heyet demek olduğu ma. lümdur. Fakat siyasetin mutlaka halka kar, #t esrarlı perdalerle #rtülü biür kumkuma ol, mast neden icap etsin? İrte — Atatürk sis. teminin mantıki neticeni şimdi eszarsız, a, eli v—ı.i.li:“.'ı..» Tulüat sahnelerinin e garabetlerinden.. Süflör birdenbire deliğinden fırladı: “Amanın arslan boşandı, geliyor1,, Yazan: Hüseyin Rüştü Tupan — Bski Ramazanları yazarken, Rama - zanlarda sahnelerde geçen garip vaka. lardan bahsetmemek bir kaç misal ver. memek hiç şüphesir bir ekaiklik olur - du, Bunun için bu seriye sahne garabet. lerinden bir kaçını ekliyorum : Komik Kel Hasanın bir aktörü vardı: Agâht. Gündüz, Atpazarında cambarlık, ge- celeti de sahnede aktörlük y'ıp:rdı A. yağı bıçılgan ,tırnağı kacıncalı hayvan- lınılupılîı:,ıhn bir zamanda iyi ede. rek yüksek fiyatlarla satardı. Bu usta. lığı cambazlar arasında bir darbimesel kadar şayi olmuştu. Agâh, hezarı marifetti. Ona hangi ro- Tü teklif etseler: — Olmaz, ben yapamam!.. Demerdi. Pervatız, falan — oynardı. Tabit baştan başa falsolu.. Yalnız (Zemire) oyununda baş rolü, (Cahut) rolümü muvaffakıyetle başarırdı. Tulâat kumpanyalarının oynadıkları piyes (!) lerin kahramanlarının adı bi- ribirine benzerdi! Kasım ağa, zengin bir ihtiyar, Ceylân genç bir Aşık, Gülfi. dan hizmetçi kız, Tiktak uşak.. Bearha, carha, darha, varha, silva, nirva, zerda, selsebilâ, vahşiler.. Vahçiler Kasımağaya Marsilya lima - nında rastlarla. ' Valişinin - Marsilyuda bulunamıyacağı düşünülmez. Tulüatçır larca olmuıyacak şeylerin vuku itibariyle hoş sayılması lâzım gelir. Alâkayı çe. ker, bu itibarla hoştur. Bir gün Hasan, en dehşetli bir kome. di dramınt (!) oyrnüyordu. Agâh bu o- yunda mağdür rolünü almıştı. Bir mu. hasara sahnesinde vuruldu, düştü yat. tı. Zavallı adam, gündüzleri Atpazarın- da, geceleri geç saatlere kadar sahne . Jerde zıplamanın yorgunluğu ile biraz kendinden geçti. Zaten ihtiyardı. Yat. tığı yerde adamakıllı uyumuıya başladı. Katiller sahnede öldürülecek adamı bıçakladıktan sonra, Agâhım doğrülması ve katillerin gittiği tarafa doğru tehditle elini sallıyatak ; Demesi Jüzemgelirken, Agâh kalkma. dı. Biraz beklediler, gene kalkmadı, Süflor delikten dikkat etti. — Kulağına ::' horultu geldi. Biraz uzandı seslen. — Gittiler, kalk!.. Agâh, birden uykudan uyandırılan bir adâm şaşkmnlığı ile doğruldu. Bane- di. gerindi, melül melâl etrafına bak - tı. Sonra kendine geldi, fokat uyku ser- semliği ile sanki uyandırıldığından mü- tevellit hiddet ve kızgınlığına — süflörü hedef etmek ister gibi ona doğrü elini sallıyarak rolünü tamamladı: — Sende bu intikamımı bırakmıya . tiğım! , Vahram Papas- yanın şakakları Bir Ramazan, Şevki de Ötelloyu oy. Nuyorladı, Otello rsolünü Vahram Pa- aa paaaa ” SY OB B ©tik hükümet geklini bülün — bir sarahat ve Kat'iyetle (htiyar etmiş bulunmakta ve hat. A bu üşülü memleket ve millete kargı ilaar TAZım ea tabit ve eğ zaruri bir vazife say. maktadır. Onus içindir ki Atatürk, yılbaşı Dutkunda, dabüli faaliyetlerimize ve harici TMünasebetlerimize bu zihniyelle — yeniş hir Ölçüde temas etmiş ve bu Dutku — kendisine nna direktif tutan Naşbakan Celâl Bayar da kendi progrâm . nutkunu, memleketin hü. kümetçe ve milletle beraber — görülecek bi. tüm işlerini hamen bemen tek noktası eksik bıralıdmıyan ve gimdiye kadar hemen biçbir yerde mişil tafsilâtin — yazmış, memlekete ve Meclise büyle arzetmiş bulun. | maktadır., & ALAKRSL IN Miği pasyan yapryordu. Öyün esnasında bir baygenlık: geçirmesi izap ediyordu. O . tello bayılacak ve beş altı kişi geli zını ve şakaklarını ovarak kerzdi yütacaklardı. O gün için bir kaç (figü, ran) da bulmuşlardı. Fakat bunlara rolleri hakkında bir fikir vermemişlerdi. Otello atı bir feryattan sonra düştü, bayıldı. Kulisteki figüranlardan dört beş kişi sahneye fırladı. Çıkarlarken biri seslendi: — Şakaklarını sıkınış!. Figüranlar şakak kelimesini — ayni kafiye ve ayni verzinde başka bir uzvum akdiyle karıştırarak zavallı Vahram Pa. pasyanın en nazik yerine sarıldılar, Ta. bif bu tedavi taraı birdenbire tanirini gösterdi, derhal ayıldı: , — Aman!. Diye yerinden fırladı. .. * Arslan geliyor! Bir Ramazan, Kadıköyündeki Zamba oğlu tiyatrosuna vahşi hayvan getirdi- ler. Daha halka gösterilmeden 'demir ka, fesler içinde sahnenin altına koydular, O sırada gençlerden müteşekkil biz kum panya öyün oynuyordu, Süflör ayak . Jarının dibinde vahşi hayvanların bu - Tunmasından korkru. Kendisine hayvan larmn. kafeste olduğu; - korkulacak .. bir şey olmadığı söylenidi. Fakat, teminata rağimen, aslanların, kaplanların, timsah ların hayali kalasından çıkmadı. Oyunun en heyecanlı bir yerinde, kafesinden çıkarılan aslanlardan biri, birdenbire gükredi. Süflör yanı başında bir aslanın böğürmesini işidir işitmez, muhayyilesinde canlandırdığı felâketin vuku bulduğunu zannederek birdenbire delikten sahneye fırladı: — Amanın, aslan boşandı, geliyor!. Diye haykıtınca, sahnedekiler kulis. tere, ahali de kapılara doğru kaçmıya başladı. ğ Sahiden vuruldum | Rahmetli Baba Saffet, — hürriyetin ilânı etralarınida hevtokâr geriçlerle be- raber oynuyordu, Bir Ramazan akşamı Şehzadebaşında oynarken, 701 icabı o. larak kendisinin tabanca ile öldürülme. si lâzım geliyordu. Katil rolünü yapan - galiba Hakkı Necip . meseleye daha tabit bir şekil vermek için bir bronvning tabancasının kurşununy çıkarmış, yerine mantar koymuştu. Katil, tabancayı? — Al alçak!.. Diye patlatınca, Baba Saffet, birden . bire yere yuvarlandı. Fakat iki eliyle baldırını tutarak!: — Aman vuruldum! , Diye bağırdı.. Btrafında zlâkasızlık görünce daya « namadı: — Bakmayın yahu! dedi, Vallahi vu. ruldum, sahiden vürüldem!,. Kulislerdekiler merak içinde iken, se. yirciler şiddetle alkışİryorlardı. Perde indi. Zavallı Saffet bir taraf- tan ı:.cle ile pantalonunu çözerek meci. diye çeyreği büyüklüğünde bir çürüğe parmağı ile tükrük sürüyor, bir taraf. tan da! —— Böş ta olsa tahanca sıkılır mı - dama? İçi ki suratıma nişan almamış.. San'at uğrunda bir gözden olacaktım!. Diyordu. Hüseyin Rüştü TIRPAN Şi 'da doğru ama ya geceleri uy ——— ——— ; y) Çalgı ve uykl EHİR. meclisinde yml# s talimatnamesi tetkik çe evlerde de saat 24 den sonra ::, lmrp gürültü çıkarılmasını © madde itirazla karşılanmış. :::l“ zetelerde okuyunca evvelâ j kendi kendime gşöyle dedim: , — Elbette değil mi ya! Geci y sına kadar çalgr çalmağa, I“fw; müsaade olunur mu7 F'renkl“’ 10 da: “İş güç sahibi, akıllı ul’“y larm yattığı saat geldi,, derler. pek de birçök işler sabahleyin 9 de M— lar; demek ki 7 de uyanmak / Yüz yıkamak, kahvealtı, sabah " lerine göz gerzdirip dünya ll." dair biraz malümat edinmek, işe kadar gitmek.. Bütlin bunlar 4 iki saat çok mu?.. Aferin Şehl:' lisi azasıma! Çalgıya nihayet on buçuğa, on bire Kadar m! meli.. Fakat sevincim çok sürmedi. maddeye itiraz edenler öyle mişler: Meskenler her şeyden olduğu için bir evde sabaha çalgı çalmıp gürültü edilmesin? çıkarılamaz miş. Zengin olmadığıma rüm ya! Bu sofer bir kat dahâ " düm, Zengin olsaydım o azadâf 'çt birinin evleri yanmda bir “# oturdukları apartımanda tam w katlarınm üstünde bir kat tutar » rImn gecesi davul; zurna çaldıri? van dövdürürdüm. Sıkılıp gi mi arkalarından ben de.. Yani ;, değil, adamlarım. Onları rahatsif teğim diye ben de uykumdan oll"i ya! İtiraz ettiler mi: “Bay mesken her türlü müdahaleden —— sundur,, der çıkardım. | Neyleyim ki zengin değilim. ( gönlümce ders vermek kabil * dığına göre ricadan başka çare — Yapmayın, etmeyin. Kendi finizi düşünün ama bizim uykull da vüsbütün Hilçe saymayın. her türlü -müdahaleden. masu” buyuruyorsunuz. Ne güzel söz! bizim evlerimiz de sizin gürültünüzden masun olmalı mi? Hoş! Biz sabahleyin dokuzdâ. ta daha erken işimiz başında bult cağımız için akşam um;:j ğa mecbuür olanların ne G!J var ki rahatrmız düşlünülsün! ğımız için sinirlerimiz bozulur U; zin mesainizi takdir edemez bif ı gelirsek ne olur? O zaman tulü/ haf heveslere kapılıp belediye 0'5 lerinde reylerimizi size değil, liy' olmayanlara vermemiz kabildir. " km, geceleri uyumamızı temin maddeye ges çıkarmayın da ımld miz bozulmasın, münasebetsizlik — <| miyelim! i & SÜ * sümel ' y Nurallah ATAY , j Lübnan parlamentosu Hükümete itimat reyi verd, Beyrüt, 9 ÇAŞA,) — Lübnan p bugün, iki muhalif reye karşı diğer T” 4 İttifakile yeni hükümete itimat beyif — miştir. | Mısır Kralı Kânunusaninin 20 sinde evlenly;';f Kahire, 9 (A.A.) — Resmen bi? | diğine göre, kral n 6 da yapılması hm:ınhnıç olan — ğünü 20 Sonkânuna bırakılmışt”" / Za ÇARŞAMBA * İKİNCİTEŞRİN — 1987 Hiert! 1356 —- Ramasar: 6 Güneşin doğuşu Güneşta A .a 1644 gf Vakit Sabas Öğle İkindi /.kşam Yatsi V) SSAT, TLAS 14,30 16,56, 18,36 ü 4 # M eai SN yti » Tf l ÖL e HOA / K EREDEER K OT DNY — V SST FAMETELA a - w