3 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

3 Kasım 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

nakliye bis İki " tayyaresiğir. Acemtlere, leri bu tayyarenin rn hava işleri mü sıslarından lord Car- m tyyarelerin yarının ka) YE Vasıtaşı olup olmiya- in hakkında da dikkate değer , Yüz meşretmiştir.. Okü- ç anmıza naklediyoruz: m za umumi nakliye dair o kadar çok söz asnda yerleşen bazı yan- dün İtmek hissine kapılma eli. İnsan ister iste- betli bir surette tah- Yl yleri başkalarına da diiaği e a düşüyor, in Yârın harcialı Ak ği reralem ni Sik Mi olütağna dair lehde ve - ti e» kadar söylenen sözleri an *mde bir tarafa bıraka» Bağ eki edelim: e m şartlar altında nz, den he suret ve şekil vi #tmektedirler? Tayyare- Mim ml ii iel > Bisiklet şeklinde is- Pe Sevap verebilmek için tay- i wi. € kısma ayırarak tetkik un de na ender, Meselâ harp tayyare- vd arın sivil hayatta hiç “ ur, Mine rekoru kırmak üze- z e MİŞ olan, tayyareleri de şöy 4 Pi iktiza eder, mn başka büyük tayyare is ye İhtiyaç hissettiren nakli- areleri de ferdlerin şahsi işleri lar. Bunlar çok büyük ve İnemezler, düncü kâtagori tayyareler Xi, zenginler için hususi ola- amaktadırlar, a 3 Yöre ür ve Yere e ea iler. Çünkü fazla se- bilmek İçin büyük mey- — meselâ elli kilometre. a miye, ahilinde uçuşlardan isti sinei ekler mi? Bunu cevabı ma T lik kati olarak zenfidir, Yün Yare tinlerinden, hangisi olursa wa , Yapabilmek hususunda çok “dg rm r yale ihtiyaç. göster” yor. ca hası > bilg gd İçin deği laaarAğMie vir ba ai Sö & N GN aşağı Yüz dönüm mu. iy iy zlile lâzsendır. Bundan da planda bir amatör inip ük OpmaĞA ceseret edemez, Yön bir rasıd için ise bu. £ bir düzlük kâfidir. ri ki, AE öörilimi murab- #ehirler» yakın yerlerde Bir İbgiliz hava mütehassısına göre âVyareler yarının time, Mr iy bunlar da pratik maksad | » bk EMEL 2 a e yin ln vasıtası a, Slabilecek mi? lerden, otomobil, motosiklet, * Seklinde istifade kabil midir? | havalanmadar uçmanın bütün incelik. üzerinde göşteriliyor her kes bu tarladan istifade için eker, bi ger yahudda kiraya verir. Şu halde, hu susf tayyarelerin en ziyade İriş noksanı yüzünden henüz pratik bir hale gelme. dikleri muhakkatır- Hususi tayyarelerden sonra tutogy ro tiplerini tetkik edelim. Bunlar çok usta raside ihtiyaç göstermiyen ve dar yerlere iniş yapabilen yegâne tipledir. Aymi zamanda amud olarak da iniş ya pabilirler. Çok kısa mesafelerden hiz & larak kalkınabildikleri gibi derhal dik olarak da yükselebilirler. Bütün bunlara rağmen âutogyroda hehiiz mükemmel bir makine olmaktan uzâktir. Evvelâ çok pahaldır. Sonra az Yük alır, Bunlardan başka bir mMikine olarak son inkişafını bulmuş addoluna maz, Yalnız bu tayyarelere selâmet ve in tizam bakımından bir şey denemez. Bu iki bakımdan emsaline her su- retle faikdirler. Belki tenkid edilecek noktaları var- dır. Fakat her halde pratik bakımdan şimdiye kadar keştolunan uçakların en iyisidir. Bir başka tip de, son derece hafif ve beygir kuvveti mütedil olan tayya relerdir. Sade ve basit şeklinde bunlar | plânörlere benzerler, Bunların iki kişi | lik bir kamaraları da vardır. Beygir kuvveti 40 dır. Maamafih hafif tayyarelerde tehli | ke nisbeti fazladır. İçlerinde iyileri var | sa da ekseriyetle kuvvetsiz oldukların- dan kaza ihtimali çoktur. Ancak bu hafif tayyareler inkişaf ettirildikleri ve selâmet nisbetleri art tırıldığı takdirde ve saatte 60 ilâ 70 mil #ürüt üzerine seyretmek şartiyle son de tece ekonomik ve pratik uçaklar bâlini alabilecekleridir. Geçenlerde bu makine lerle yaptığım tecrübe uçuşlarında bur ları yukarda saydığım noktalardan sor derece elverişli buldum. Kontrolu sor derece kolay olan ve hemencecik gis lanan bu makineler bence. istikbalin hususi makineleri olmağa “hazırdırlar. Ancak yukarda da söylediğim gibi iyi &e inkişaf ettirilmek şartiyle. 1937 modeli hafif tayyareler; “belki de ykm bir zamanda bu inkişala maz har olarak uçakların her halde şimdi kinden çok daha kolay taammürzüne yardım edeceklerdir. | Miili İİ iğ li veli iki ni” Me mdnisil > < Bunları Biliyor musunuz? musunuz? 19 uncu asırda Amerikadan Hindistana buz sevkediliyordu 19 uncu asrın başlarında, henüz ne buharla işliyen vapurlar, ne de sun'i buz dolapları mevcut olmadığı bir zamanda Boston'dan Hindistandaki Kalküta şehrine kadar buz yollandı. ğı İnanılmıyacak hakikatler arasında. dır. Amerika ile Hindistan arasmdaki mesafe, yelkenli ile katödilmek şarti. 1e 12,000 mildir, Blok halindeki buzlâfı 12,000 mil mesafeye. eritmeden sevketmek haki. katen çok güç bir iştir; Kakilerin bu işte nasıl muvaffak. olduklarını fen. nen İspat da 6 kadar Yordur. Manma- fih insatlarin arzu ile her işte mu - vaffak olacakları düşünülecek olursa, buna pek de gaşılmaz. Maymunları ürkütmek için mükemmel bir USul Fransaya ait müstemlekelerden Ka | byle'de maymunların © öldürülmesi kat'i surette momnudur, Fakat çiftçi. ler, ziyan gördükleri bu müz! 'iç mah. iüklardan son derece gikâyetçidirler. Şu halde ne yapmalı, bunların elinden kurtulmak İçin hangi çareye başvurul malıdır? Şeytan bir köylü, diri olarak yaka. ladığı bir maymuna kıpkırmızı bir el. bise dikerek siki sıkıya “ giydiriyor. Elbisenin içine de yirmi otuz tane 3il yerleştirerek maymunu tekrar salve - riyor. Arkadaşlarının yanma avdet ©. den hayvan: diğer maymunlar bü ga. r'b kıyafetinde ve her tarafmdan 808. ler çıkar bir halde görünce o kadar ürküyor, o kadar korkuyorlar ki, hep. 8i birden Kabylede ziraat olunan ara. ziden bir gece içinde hicret ediyorlar, köylüler de maymunların İz'acından bu suretle kurtulmuş oluyor. Atlara da yas tutturuyorlar Asırlarca evvel, birçok memleket - lerde ve bilhassa İranda meşhur bir adam öllince sadece aile efradı ve dost larma yas tutmaları kâf; gelmez; mutlak surette ölen adamın atlarma da yas tutturur, güz yaşı döktürür - lermiş. Bazı katr yürekli yahut da & sabı sağlam insanlar ağlıyamadıkları gibi, hayvanlar da ağlamak imkânın. dn mahrımdurlar. Bunları muhakkak surette ağlatmak ve gözyazı döktür - mek için hardaldan istifade ederler. miş, İnsanların gözlerine bir miktar soğanla karışık hardal tozu serpilir, atların da burunlarma hardal Siçeği. nin çekirdekleri yerleştirilince mesele tamamiyle hallolunurmuş. Gerek at . lar, gerekse insanlar bundan sonra #aatlero? gözyaşlarını zaptademezler. mişi Tonton amca aşk uğrun- da postacı Çeyiz Fabrika, dertler ve dertliler kayna . gıydı sanki.. Yıldız, orada öyle insanlar tanıdı, öyle hâdiselerle karşılaştı ki, en taş yüreklileri bile âğalatabilir. Bir, Aliye vardı. Hastalıklı kızcığız- dı. Sırtında dirsekleri, omuzbaşlar! yol yol süzülmüş eski, kürklü manto. Tüyleri dökük kürkünün ortasnia min nacık, sapsar: bir surat. Kumaş dairesinde çalışıyordu. Ye- nikapıda, ufacık bir evde oturuyorlar. dı. Babası hayırsız bir alamdı, Varını, yoğunu içki ile yemiş, bitirmişti, Aliye, sabahlarır sokak Tâmbaları sön- meden yollara düşüyor, fabrikaya işe gi diyordu. İhtiyar ana, gece yarıları u- yanıyör ve ölü bi: lâraba ışığında, buz gibi mutfakta, aşüre kaynatıyordu. Babanın sattığı aşüreler ve Aliyenin altmış kuruşu tutan gündeliği bu küçük ailenin tek geliriydi. Hayırsız bahsı çok kere aşüreden kazandığını meyhanede İ yer bitirir ve evin ekmeğini düşünmek tasası Aliyeye düşerdi. Veremdi Aliye.. Yıldır, ona bir gün patronun kapısında rastladı. İri siyah gözlerinden boşanan yaşlar sarı, sıska li üzülüyor, tüyleri dö. kük beyaz kürkünü ıslatıyordu. — Ne oldun, Aliye?. Genç kız, Yıldızm ellerine. sarıldı. Karanlık koridorda » elele . ilerlerken, anlatıyordu: — Halsizim, Yıldız Hanım. Bacak - larım tutmuyor. Dermansızlıktar biti- yorum. İzin istedim patrondan.. He. men bir iki gün için. Bir iki günlük istirahatten sonra daha iyi iş çıkarırım, daha iyi çalışırım diye kandırmağı uğ- râştım. Diller döktüm, nefesler tüket tim... Patron, dudaklarını sarkıtmış, saa. tinin altın zinciriyle oynamışi — Sana ben bir şey söyliyeyim mi kızım, » Memiş, - Sen bir iki günlük is. tirahatle iyileşemezsin.. Sen hastesim.. Sen adamakıllı hastasm, kızım. İki günlük istirahat hiç olmasın daha iyi. Aliye veremli, bunu kendisi de bili, yordu, en sonunda bir gün ölecekti. Bu- nu bildiği içindir ki, on yıldanberi ha- zırladığı o cânım çeyizini, çoktenilir, patça parça babasına verip sattırıyor. du. Gör nuru dökerek işlediği bu ipek- liler, en sıkıntılı zamanlarında — baba- smın aşüre sâtamadığı, Aliyenin çelişa. mâdığı, ekmeksiz, katıksız kaldıkları günlerde — öyle bir imdatlarına yeti şiyordu kil. Evet./ O öleceğini bilirdi, Ve, çok sevdiği annesine her vakit söylerdi pe Anneceğim, sakın üzülme benim ölümüme.. Zaten dertli bir kadınsın... Büsbütün üzülüp şaşırma. Kendini ye. yip bitirme, Ben nasl olsa öleceğim .. Hiç veremöcn kurtulan görülmüş mü - dür, anne? Hem kuzum, şu evden çık. sak artık.. Bü daracık odaya tabutumu nasıl sığdıracaksınız? Mutfağa teneşir konur mu?. Anası ne söyliyeceğini bilemez, uzun Makam satın alma usulleri 18 nci asırda İngilterede siyasi mâkamlara gelmek için heveslileri 2 rasında adeiâ müzayede yapılırmış. Hükümet memuriyeti almak istiyen - lerle, istifa etmek İstiyenler arasında da hava parası almır, evrilirmiş, Hat. t& bu maksatla gazeteler» ilân veril. diği de tesbit olunmuş bir hakikattir. Makem elişverişleri arasmda en bü. paranın (15.000) sterlin olduğu Mn sabit bir keyfiyettir. — ———— — Me lm Yazan: Reşat Enis uzun ağlardı. Aliyeye herkez acırdı.. Bazan, işle « rini önce bitirenler ona yardım eder. lerdi. Bir defasında bunu ustabaşı gör- di. Kızcağızın gündeliğini ceza d'ye a. lakoydular o gün.. e Aliye, izin istediği ve alarıcdığı günden sonra artık gün aşırı gelmeğe başladı. Hastalıkir kız, eskisinden da- ha büyük bir gayretle çalışıyordu. Bayram yaklaşıyordu. Çok kumüz çi. karmak lâzımdı. Patron, fazla çalışa- caklara mükâfat adadı, Aliye o gün, koskoca bir top kumaşı elinden geçir di; cımbızladı. O gün ona tam iki Jişa verdiler. Fabrikadan çıkarken marka - sını başkası bastı. Gözleri. kararıyor, sarhoş gibi ayak üzerinde sallanıyordu. Evi güçlükle buldu. Aşüreler para etmiyordu. Ekmek pa. rası yoktu, Üstelik çöp ve tenvirat ver” gisini veremedikleri için belki de tahsil darlar hacize geleceklerdi, Ve, bir kaç pılıpırtılarını şatacaklardı, Konukom şuya rezil de olacaklardı. İki lira gündelik, babayı büyük bir sıkıntıdan kurtardı, Aliye ertesi günü genc fabrikaya git. ti.. Saatlerce, açaçına hiç durma. dan didindi. Bir top kumaş aha elinden geçirdi. Amma, o gün, gürdelik vermediler? — Bugün para yok! Dediler, Aliye üç gün sonra göründüz Çalışa. mwyacak haldeydi. Yüzü büsbütün w- falmış, sararmıştı. Kır biyrkir kapıcı- ya: — Bugün çalışamıyacağım. Paramı almağa geldim... Diyet gülümsedi, Kapıcı omuz silk, ti: srmn — Herkese parası verildi, — Bana?! — Dün para dağıtılırken bulurma « dın; bugün para günü değil. Aliyenin söz söylemeğe bile takat yoktu, Ağlıya ağlıya, ters yüzüne döndü. Anasiyle, o gün, nişan mübalekesi için komşularına gittiler. Şom ağızlı bir koca karı, hep ölümlerden, ölüler - den bahs açtı, Dertli Aliyecik, o akşam vie düştü, Ve, bir (daha kalkama - Aliyeyi yoklamağa gittiği gün, Yıl dıza, kapıyı, gözleri şiş, saçı, bazı karz. şık bir kadın açtı. Aliyeciğin anası: — Kızımı gelin etim; Aliyemi: gelin. yolladım!ı. Diye başını yumruklıyor, tâ sokağın nihayetinde kaybolmak üzere olan ce- naze alayınm ortasındaki tabutu gös- teriyordu. Göznuru dökerek hazırladığı çeyizi. sin son kalan parçaları, Aliyeciğin ta- butunu süslemiş, dönanmışir. Ve, sarhoş baba, bir saat sonra tâ- butun üzerinden kaldırıp bir çıkın yap. tığı bu ipeklileri çırşı pazar dolaştır - dı; sattı. ÖNÜ yıkayıcı Hafız kadının, imamın, mezar kazıcılarının Ücretlerini ödedi. Reşat Enis AKŞAM POSTASI /bane Evl: Istanbul Ankara Caddesi Puslu kutusu » İst 24 Telgraf si: istanbul HADER Yazı işler telefonu; 288732; idare,Nân O, o: 24870 Türkiye Ecnebi 1400 Kir, « 2.700 Kr, ABONE a adi Senelik 8 aylık $ aylık 1 aylık 700 4 , 0. 1450 809 , vey Sahibi ve Neşriyat*Müdürü Hasan Rasim Us Basıldığı ger (VAKİT) Matbansr | e , Gl e,

Bu sayıdan diğer sayfalar: