3 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

3 Kasım 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Diş Balkanlı müttefikleri- mizin iç siyasaları ve nazariyemiz. Yazan: Nizamettin Nazif AZI sathi görüşlüler, kendileri, I bir mücadelenin zafer çelengi olarak ba- ni, en tehlikeli lâübeliliklere | şa geçiriliyor, Yirminci asın dustan! mezun addedegelsinler, . işte bu. asır, | mânada eh son büyük muharibi Ata. geçen her günden, portresine bir parça | daha vüzuh veren yeni bir hat alıyor ve böylelikle gitgide, yaşadığımı; dey- rin siyasi karakteri beliri; On dokuzuncu asrın sonları ve yir- minci âsrın büyük bağiresi, ekonomik inkişaflardan doğan buhfanların ve re. iyor, kabetlerin seyirleri, ihtirasları, zarüret-: leri ve neticeleri hakkında bize bir fi- kir vermiştir şanryorduk, Umumi harp mütarekesinin oyirminci (o yildönümü yaklaşırken, sayısız feliketie? bakasına elde edilen bu fikrin yeni Yuhranın «ve yeni rekabetlerin seyrini ve yeni yeni beliren ihtirasların tötmin şekillerini aydınlatacak bir meş'ale gibi kulları lamıyacağını öğrenmiş bulunuyoruz. Eski rekabetler milletleri açıkça harp cephelerinde karşılaştırdı. Eski buh- ranlar ve zaruretler diplomasilere teca- vüzi karakterleri sarih ittifaklar yaptı- zırdı. İstilâ ve egemenlik tamamiyle as- keri bir hareketin parlak talihi olarak tecelli ederdi, Beşeriyet, içinde bulun. duğu günlerde tam bir barbarlık ad - dettiği bu devrenin bugün hasretini çekmektedir demeyelim amma, bügün kü mücalelerfe şartlarını yirmi yıl önceki şartlarla yanyana getirince eskisini in- sanlığın asil tab'ına daha uygun bul. unu gizlemek mümkün değildir, iliriz. Zira, şirndiki istilâ ve şim- nlik, iğrenç deretede sinsi yeri İaya ze Türk- köylüleri. arasında türkten sonra, ufukta toplanan, bomba- ların, zehirli gazların arasmda çördü- Zümüz kafalar, belki müsellâh wüca. delelerin kahramanlarıdır; fakat asla büyük muharip . değillerdir, bunlara, sadöce “muvaffak gangster, ler odını verebiliriz. Bununla berâber, Mademki bugünkü dünyada yaşıyoruz; elbette bugünkü siyasa şartları Üzerinde hassas olacağız. Tedafüi plânlarımızda elbette bugünün şartlanna uygun esaslar bulunacak ve elbette öpigue büyük muharip assletini muhafaza etmekle beraber Türk mil- Tei gangeterliğin mücadele tabiyeleti karşısında da zekâsın; işletecektir. Ya. ni yabancı rejim sempatileri ile yabancı kültür sempatileri, propağandaları ve tesirleri karşısında lâkayt kalmıyaca- gız. Bugüne kadar kalmadığımız gibi. Rejim tasfiyesi on sekizinci asırda Franc Maçonluğun arsrulusal savleti ile ilk nümunelerini vermiş ve tommüu- niste İnternational'ın muvaffakıyetsiz tecrübesi ile yirminci asırda tekrar of. tayâ çıkmıştı. Bunun karşısında beli- ren Faşistlik bu tasfiye. teşebbüsü kar- şısında sarayları işgal edilmiş İtalyan “noblesse” yinin ve fabrikaları zâpte- dilmiş İtalya büyük sanayi erbabının bir aksülümeli ken “(yahut böyle bir Nizameddin NAZİF yag Devamı 6 merda karşılaşılan hakikatler CUMHURİYET de UNUS NADİ, bugün, profesör © Afstin “Ulus,da çıkan ve Türk köylüleri aza, sunda göçirilen bir günün intibularmı tesbit eden bir makalesini yazıma mevrmu yap. miş bulunuyor; “Profesör Bayan Alet Aşağı Peçenek kö. yüne tarihi antropolojik Ve antropometrik bazı ölçüler ülmak için gitmiş. Yazan yiya- retim asl maksadı olan bu İşten yalnız şöyle öyle bir iki işareğçik var, Onlardan aalıyo, ruz kl arayerde © iş de görülmüştür. Fakat bu maksatla yapılan ziyaretin o resim halin, Geki tafalatında en çok ve bemen © umumen başka işlerden bahsolunuyor. Köy “evleri, köy kadınları, köy gelinlerinin kendi elişlez rinden mürekkep çehizleri, köyün kendi men gel hakkındaki bilgisi, köy düğünü, köy oyu. nu, köylülerimizin kendi samimiyetlerine gi. rülacs insani kucaklıyan vak kanı;ve niha yet köyün buralarda asırtârin değil, binlerle yıllarla ancak ölçületiilerek kendi halis muh. Ms Türklüğü hakkındaki sarsilmaz kanaati... Bütün bunlar profesör Bayan Afetin kalem, den #iyade fırçaya benziyen yazı (o sietinin eşsiz Lir kolaylıkla ortaya koyduğu tablolar balinde gözlerimiz önünde geçit resmi yapı. yorlar," ve biz (Onların temaşasından sar. boş, mii benliğimizin bü derin köklerini ol. dukları yerde bu kadar sapasağlam gürerek kendi kendimize güvenimizin arttığını da, yuyoruz, Köy ihtiyarları profesör Bayan Afete ba. ber veriyorlar ki yalnız Ankara vilâyetinde Deş Lan» Peçenek köyü vardır, ve bunlar başı beli olmıyan çok eski tarihlerdenberi bura, larda mekân tutmuş Türklerin o obalarıdır. Biz Peçenek Türklerini yalnız Karpat dağ. Yarı Hzerinden Tuna boylarma ve vasati Av. rupaya yayılmış sanıyorduk. İşte Anadolu. Mur içinde kt Üç adımlık bir gezi koca bir tarihi kendi ziya gellelerile o aydınlatıyor. Anadolunun ve Rumelinin köyleri üzerinde ve İçinde yapılacak müşahede ve tetkikler şüphesiz bize Türklük tarihini ve hattâ ci- han tarihini aydınlatacak çok kıymetli ve hattâ pek orijinal belgeler verecektir. Profe- #ör Bayan Afetlin son tetkik gezintisle 45. Jaşdmıştır ki tarihi için 'Türk topraklarmın altları kadar üstleri de tetik sahalarile doludur. Türk köylerinin içtimat hayatıma gelince © ayrıca, ve bir değil, bin makale ile şerh ve izah olunmak lâzmgelen başlıbaşına bir &- lemdir.,, Toprağa gömülecek sistem TAN' da HMET EMİN YALMAN, Atatürkün son nutku (ie Türk inkilâbem yeni bir ham leye başladığımı, Türle milletinin gözünde ye, »i bir afuk, Türk varlığında o yoni bir yol asıldığını Büyük Şefin mifletin derin bir ya, rasın: deştiğini kaydederek diyor ki: “Hastalik, enkiden 'kalma (© hükümet ve halk telâkkiridir ve bundan doğun çok zarar, Ws #kiliktir. Bu telâkkiye bakılır hükümet idaresi halktan ayrı bir şeydir. Kendi ken. dine mevcut bulunğenaz için bir sebob, bir hikmet vardır. Bu idare evvelâ kendini di. şünür, bazinenin menfaatini korumayı gaye tanır, Hulk, idaresinin yüşamast işin Yizdmu olan çiftilktir.. Halin işine bakmak iüzemi. tur, fakat usul dairesinde, yavaş Yavaş, hal, ka makamın ehemmiyetini ve üetünlüğünü duyurmak suretile... “İdare mekanizmasmın bugünkü işleyişin deki en büyük hatayı yukarıda anlattık. Hü, kümet »öemuru, kenditi halktan © âyrı ve #istün görliyor fddiner balk menfaati için de. gil mevhum hazine menfaati için çalışmıştır. Fakat dert ya'mız bu zihniyetten (baret de, ğildir. Mernurdan beklenen İş çok © çetindir. Biriririni tadil ve Ikial odon kanunlardan, ek kanun!ardan zeylediimiş maddelerden ma. we Menim izlen, il ok ll Ba çıkarmak ve kitaba uygun bir İş görmek için yaman bir mütehassıs olmak Mrrmdir. Her memur böyle bir o mütehassıs olamaz. Bunun için tereddütleri haklıdır. İster iata. mez İşini sağlam tutmıya, yüksek ve yardım cı makamları her işik mesuliyetine karıştır. mıya ve mesyiiyeti dağıtmıya çalışır... «Atatürkün son nutku, bütün bu Esasi dertlere dokunmuş ve hastalığın ta kökünden tedavi yolları açmıştır. Bu sayede az za, #imatıda elde edilecek neticeler akla hayret verecslt bir derecede olacaktır. Türk ileti, binlere senelik fasılasız, çe, tin mücadeleler ve bunlardan birikmiş tecr, eler sayesinde müstesna iatidatlar kazan, mış bir millettir. Dünyafim en güsel, en yal uğrağı toprak'armın sahikidir. Min kuvvet, leri boğan idare tetâkkileri, yavaşlıklar, ve. sayet ve merkaziyet doğuran 2ihniyeler tag #yeye uğrar uğramaz, umumi bayatımızm her köşesinden o kadar yeni varlık fişkıra, caktır ki bu mangara karşımda O bepimiz haklı bir #fthar ve güven duyacağız. lekette de hiç görülmemiş şekilde bir haşat, Huk ve ahenk kurulacaktır. Halk için İğlediğe Güneşin görülen bir hükümete Karşı her türlü vazış, Terini yapmak, Türk vatandaşları için en yük zevk halisi alacaktır.,, iddi Mini vim 1, | “ Seyahat müşah Mersinin Çok geniş bir hinlerlandm ihracat! merkezi olan Mersin, çok geniş por takal bahçelerile de çok zengindir. Bu taptaze ve genç şehri nasıl olmuş da © bahçelerin ortalarına, yahut bu bahçeleri onun içine serpiştirmişler acaba? Adanalılar pamuğa “beyaz al- tm,, Mersinliler de portakala “kırmızı, pamuk diyorlar ve çok doğru söylüyor Jar; sırtını Çukurovaya veren Mersin için “portakal, mahsulü bugün bile oldukça mühim bir varidat temin edi- yor; hele yarın, öbürgün servet kay- nağı olacak! Şimdi bile tiç yüz bah var; bir taraftan da birçok yenileri yetiştiriliyor. ; 25.30 bin Yafa aşısı istihale ederek daha kıymetli bir şekilde Mersin tipi oldu. Bu'yeni tipler Almanyada "Va- pington Novi, ve bilhassa İspanyanın sahipleri yerli ve 'Trablus'cinslerinden ziyade bu mevilere sarılmışlar; hatta bunları turunca da aşılayarak — fenn! bir şekilde elde ediyorlar; yalnız, bu neviler dahilde daha dolgun fiyat bal duğu İçin dışarıya gönderilemiyor. Fakat Yafs portakalları iplik, iplik, ğu için Yenmesi daha İezretli. Bugün. Yüzde onu yetişmiş olan bahçeler şimdi on milyon mahsul veri yor; 7-8 sene sonra yüzde doksanı da halde 150 milyonu bulacak ve Mersin Dörtyolu da geçerek rekor kıracaktır. Şimdiki halde Dörtyolun yerli malmm bini, Mersin Yafasınm ise yüzü 4-5 Hiraya; bu vaziyette bile Mersin por dan senede 150 bin lira kazanır. Bunlar işin tatlı yüzü; madalyanm ir de ters tarafı vardır ki o da bahçe sahiplerinin iki ve bilyük derdidir: Hastalık, susuzluk! Belediye kendi teşkilâtile dere-su- Yunu tövzt ediyorsa da su kâfi gelmi- Yor; sıcak ve suyun azaldığı zamanlar da © gilzelim bahçeler yirmi, otuz, ve ide otuz beş günde; ancak sula" mabiliyor, Böyle vakitlerde ağaç mah Sulü dökmese bile meyveleri susuz ve kıymetsiz olur. Bazân - medetallah -İ' ktrk beş elli gündebir ağaçcıklar sü 7 görebilirler! Ya bir kuraklık ursa -bütün bahçelerin öldüğü “gün- dür. Dere suyunun artırılması çaresi- Dİ herhalde şimdiden araştırmak bil- hassa ovayı sulama ameliyâtmda, Sü- a e anke, Hicri: 1856 — Şaban: 28 doğuşu Günesin batıyı 603 ıda MI. | Vakit Sabah Öğle İkindi Zikşam Yatsı Inal 510-1158 1445 1704 1828 42 di ii Md. edeleri Güzel Mersinin portakal bahçeleri Memlekete milyonlar kazandır- mak için biraz himmet bekliyor Yazan : Müseyin Rifat İle denilen görünüşü. ki ya aşık olan bir mahsulü ön safta göz önüne almak lâzımdır. Hastalık bahsine gelince: Evvelâ bir portakal ve sebze mütehassısma çok büyük ihtiyaç var. Bu mtitehas- #ının hastalıklarla dalmi surette uğ- raşması şart; şimdi merkezden gelen fent memurları da “vazifeleri icabı olacak - üç, beş gün bir tetkikten, bazı tavsiyelerde bulunduktan sonra işleri başına dönüyorlar, Hastalıkların seyrini (Okovalaya- cak böyle bir mütehassıstan başka bir de ârtezyen mütehassıs lâzım. Bazı sermaye sahipleri epeyce feda- kârlıklar ederek hususi teşebbüslerile yetmiş altı metteye kadar inebilmişler se de ne yazık ki bir damla suyu bile kavuşamamışlar; bir mütehassıs 100 « 110 metrede Toros sularma tesadüf edileceğini . haber .vermiş; , buralara kağar inebilmek icip elde kâfi derece- de vesnit olsa herkes kendisi mâsraf edip kendi suyula sahip oldcak; ola- cak ama alât, edevat yok. Zirmat dairesi birçok işlerle çok Yüklü; kendisini bu işe veremiyor. Bunlardan maada bir de “haşarat,, ile mücadele meselesi kendini gösteri- yor. Bir mücadele istasyonu, bir lâ- boratuvar, İtalyada olduğu gibi - ağaç Jarı kiyanos gazı banyosu yapabilmek için - fazla miktarda çadırlar Jâzım; hususi muhasebenin birkaç çadırı ile büyük iş başarılamıyor. serveti müsa- it olanlar ellerinden geleni yapıyorlar sa da, yapmayanların bahçelerinden mahsule yattığı zaman bu miktar her)hastalık yeni baştan sirayet ediyor; hem emekler, hem de sarfedilen paralar boşa gidiyor. Hasılı bu hagarat mese- Tesi de kuraklık kadar bahçeleri tehdit ediyor. n Başka bir ihtiyaç daha: Damızlık fidan.. Geçen sene biraz fidan getiril di; bir türlü yeri tesbit edilip dikile- meği, Halk eski fidanlarla işlerini gö- rüyorlar; ve. böyle yaptıklarından dolayı hastalığı yeni bahçelere yeni- den aşılıyorlar. 7 Mersin, bugün “evvelâ sebzecilik, sonra pamuk ve nihayet portakal yü. ünden zengin; fakat dediğimiz gibi ni hayet on sene sonra portakalm hepsine (o tefevvuku hiçde imkân sız değildir. Nitekim bundan evvel tet- kikât namı altmda buraya gelen ve fakat portakal alış verişimizi sondaj eden bir Alman mütehasatsı bu sahayı bu mibarek mahsul için “dünyanm en müsait mahalli,, diye müjdelemiş idi, Senede 160 - 170 bin liralık pamuk, 250. bin Mralık sebze yetiştiren “bu memleket - turfandacılıkta her yere İ hatta İzmire tekaddilm eder; mevsi- minde yevmiye 150 bin kilo domates yetiştirir. Buraya kadar verdiğim malümatı bağr, bahçeleri, Vasi ticareti olan mü halli tüccarlarından #Jdım; gimdi bi- Taz da kendi ihtisasatımi yazayım: Çok kıymetli vali Rükneddin o Ka- dar güzel ve geniş bir okul yaptırmış kl başka yerlerdeki emsaline birinci safta gelir; şehir hakiımda ö göre) istikbali çok parlak! 7 < Gir | ADİREN neşrettiği ”. 4 i zevkle okuduğum bif isis ş — Şimdiye kadar senin hiç < medim, dedim. Hiç a pim d < ? 1 ş ma heveş etmedin mi ri — Okuyup yazmağı, ven lerini sevenler arasında , m kere olsun şiire heves etmeni i lunur mu? dedi. Şiir, her gence, edebiyat”. kendisi gibi gözükür. Naz becerebilenler içinde hikây€ i tenkid yazmağa hiç özenmemi” j terilebilir; fakat hikâyede, corso kidde gerçekten meharet sahibi. $ kazanmış kimseler bile işe şiürie pe mışlardır, hatta yaşlandıktan o hevesi gönüllerinden eb Jaştıramazlar, İstedikleri gibi bi ç hattâ küçük bir manzume ii larını tectübe ile Di” 2 lerinde ilerlemiş oldukları İf” Og di Kalemlerinden' çıkana sar 4 bittabi müşkülpesend ge gabildikleri manzume onları 805 # mez. Bunun — itiraf — içten içe prima ve yine BE şöyle gönüllerince bir şiir söyl” Buna bir çocukluk hevesi dert, geçmeyin. Hakları vardır. Hiç Pİ ef | de, dünyanın en kudretli ormanın” , ince tahliller, en derin fikirleri? İ “essai,, ler, güzel bir şiirin yüks” ei erişemezler. Şair elbette ki dai” gif | yat öleminin başındadır. Filesi sözü, romanın bir tasviri bizi Pİ .4| edebilir, tekrar tekrar okumak yö verebilir. Fakat güzel bir man*' i sari titretir. “a Filosof tabiati, kâinatı, hilkati #0” Za çalışır, bunda az çok muvaflak Sg Romancı, Balzac'ın dediği gibi. dairesi ile rekabet” edebilir; h3*t” ürias'm dediği gibi, “insanlar a | Allah'a en Şok benziyeni” olabili ü'o da'insan yaratır ve bü baki” sadece izaha muktedir olen fil öö fikir adamından üstündür. Faki & etmiyeri, yâratmıyan şalr onda” aras dür; çünkü şair bize, hilkatin * temas ettiğimiz hissini verir. ratmağı lüzumsuz krlar, bize “ müz unutturur, etrafımızda gi ışık yaratır. Filosofun, romancı ge” uzun sözlerle, hattâ cildicrce e” anlatmak istediğini şair bir tek “” bir tek sözle izah ediverir. #ö En büyük filosofun, en kadreti y mancmm söyledikleri dalma yi riçtedir; onların söyledikleri bir zaman kendi sörlimüz 55) Halbuki şair, bizim söylemek mizi söyleyiveren adamdır. BİS ii miz — zayıflarımız gibi ku yi de — hisleri, fikirleri, şahısların çi siyetlerini anlayıp anlatmağı : insanlarız. Şair o hüneri, o Hİ; N hususiyetleri sesinin hir ihtiza”i zim ta içimizde birer resne gibi j kılan adamdır. Biz en vazık old! 5 " zaman da karanlıklır öçimdeyi nunen karanlık sözlerinde ti kendisi vardır. Narullah ATAÇ, “ hazırlanan çok mufassal ve ye ber şu satırlar okunurken belki tertemiz tar AE ç » mıştır da, Valinin konağı merdiveninin arka zırlatığı daire, elinde Bumara$”. sofi her mliracaat sahibine işlerini? cer? merkezde olduğuna dair hem?” veriyor; bundan hem iş # memnun, hem de memurlar ayi” lerindeki ileri rahatça ba meşgul, # Mersinin başka bir hususiydÜ gf ha var: Adanadan gelen tren” ç€ nalıları, Tarsusluları hep kendir, il kiyor. Öğleden evvelki trenle deniz havası almaya inenler e vakit yerlerine dönebiliyorlar? zar günü baktım ki Adanada 4 otelin bir odacısı beni Ziya pififi” zinosunda selâmladı; tıpkı : Adaya, Boğaza teferrüce arasi bi, Hastlr Akdenizin © irieisi Ni

Bu sayıdan diğer sayfalar: