Yüray, çi rikideki ez teşrinisani nutukları gl aliye, ve daha uzak is- in bu Programını İşaret et- e Şöntereç, uklarından da, Istik- Keş Sin Parçaları okuyarak, ğ mak tecrübesine girişi- Men, İN ayy AFİRE, balk klar, karşı daha müş- NİzİN merkezden kik bürç * i mik büro kurulacak vedeniz sö : ticaret kanunlar iğ TE “yemizdek iş ha i inkişaflarımıza İni E€tirilecek “Yet hak v. İZ by İilerile ag Mili m çabuk iy cak, eni n My ti, Palkin kolayca kavrıya- çig nl rejimi kurulacak. rg enin, Sİ birakılmıyacak. Bir ta Ri dan ei toprak, hiç bir su- ak * Yerine unmıyacak Öküz ve kara Hale, Srleşg, v* Pulluk teşvik edile ei © müşterek harman maki- Mimlacak maki: © bu meyanda ie kal usul ve kanun nik, açıklık ve ke Ta İklim, su ve toprak inde e bölgelerine ayrıhp Day iran Üye örnek vazifesini ete sine Gkezleri o kurulacak. Permiyeni teşekküller bütçeye &- i ek ve kendi gelirleriyle ik sokulacak, iy leri id Eday olmak üzere zira eşkiya İMİZ iy Bing ecek, miktarı arttırılıp cinsi ek, © Hüstalıklariyle mücadele İR, », Alta & mak olmak üzere belli yi İMİZ İçin birlikler kuru- da peş çen ite kala Yillik programda olup Sak y, ,. Sörikalar süratle tamam- . ! Büy vi Plân hazırlanacak, ua büygy mâyeleri yahut serma- Müren, ir kısmı devlete âit © e <E ttari zihniyetle çalış Güme ki “e tarifeleri kanununda bu temayüllerimize uygun is, Rar Yapılacak, — hali tay halılığını önlemek için Büy da X yapılacak ve hayat pa- diş Bir ça Tan sebeplerle radikal ve Si Künü kill, mücadele edilecek. bye ala ve küçük sanayi er- Le Yeraitle kredi verecek bir Sağ Vag v getirilecek. ii ecele Arama işimize ehemmiyet ai İçin — bulunan madenlerin mü ii ç Senelik bir plân yapıla- el leçiz demir madenimiz deni AnaY ve Karabük demir - vok ii ihtiyacından artan ki, Yeni unacak, Pa ta a ae İnşa ettirilecek. Es- te bükana SİN Ve yeni gemiler inşa bek, * “Sİ tersane faaliyete ge Bu , ün gö eyolu Erzindana ulaş- ee ai Vüâgan mevcudu ve sair müz cak. Kara yolu inşaa- il i devrelerde teksif ve ğ ! Seki tevsi olunacak, İy dir Tiğ arası telefon muhabere- AL yeni | tamamlanacak, An vi Tadyo istasyonu faaliyete agyr hava tu Meray, Fümız Si iy a kn ae buhran ve müvazene ver- e z Müvazenesinde bozukluk ta! en tedricen hafifletilecek. :etimizde Yetişmiyen ipti- Titiel > ve yerli mamxilât Uze- lara * olupda bunların ecnebi ld Fekabetini gücleşti i lacak Süçleştiren vergiler yokuluğu bütün şehir- mümkün olacak. Üvazenesini muhafaza İ Bayi diy, akid . ax Yerine Kalma Nefi hazine, zih- etk, hazine ile milleti bi DE devletçe nazarı a Gemi hâkim olacak, Paça, DEvELAK rde tesisat, çalışma ve bakımından wlahat ya- ğ ! İnhisaz i Bilip ni mamulâtında ucuzluk te eceğ,, tışların artması yoluna gi- menâ- itibara İ Bay dir; Biri İstanbula, Merk, AN Bölü dziy imiz o 3. “biri Ankarada, kenarında üç irfan » Van gölü, çi eği gölü, civarın- Miyte i riyle ve nihayet üniver r kültür şehri kurulacak .. 4 kez " . Mutkunda bütün bu nok- İ vey gr Eski Mecidiyeköyündeki ahşap evlerden bir görünüş... i Istanbul konuşuyor! a a Mecidiye köyüne ışık lâzım! Eski köyde sokaklar öyle çamur olurmuş ki, burada oturanlar: « Yağmur yağdığı zamanlar, yollarımızda yürümez Mecidiyeköyündeki Jâğımlı derenin başında daha fazla durmadık. Mevlüt çavuş. Bay Şeref, foto Ali, arkadaşım Talât ve ben oldukça kalaba, ik bir grup halinde tahta bir köprüden geçerek eski köyün kaldırım görmemiş yamrı yumru toprak yollarından birisi- ne girdik. Mevlüt çavuş lâğım meselesini hâlâ unutmamış, mütemadiyen söyleniyor - du: — Verdiğimiz paralara yazık oldu., İş yarıda kaldı . Künk döşenemedi. Hâydi buna neyse, şimdi Dimyata pi. rince giderken evdeki bulgurdar. da olduk, ona yanıyorum. — Neye Mevlüt çavuş?. — Neye olacak evlât, eskiden hepi - mizin lâğım çukurları vardı. Pislikleri oralara akardı, Yeni lâğım (teşkilâtı yapdıyör diye o çukurları da kapadık, şimdi bütün pislikleri ister istemez de- reye, açığa akıtıyoruz. Mevlüt çavuş bir dakika kadar sus - tuktan sonra: —ili kere istida verdik, diye devam etti Bay kaymakam, işi Başmüherklise havale etti. Yakında bizi bu pislikten kurtaracaklarına eminiz. Bu sırada hatırıma geldi. Bana Me- cidiyeköyündeki ahırlardan, ve ah kokularından şikâyet etmişlerdi. Mev- 1ât Çavuş arabacı olduğu için bu hu» susta bana en iyi izahatı verebilirdi. — Bu köyde çok ahır varmış ve bun lar koku yapıyor, etrafı rahatsı? edi- yormuş, doğru mu çavuş? diye $ordUr!. Muhatabım yüzünü ekşitti? — Niçin rahatsız oluyorlarmış san ki, dedi. Köyün yansı zaten arsbâcü Sonra burası, köy, şehir içi deği kin. Arabacılar böyle yerlerde de oturma sınlar da, gitsinler dağ başlarmâz mr yaşasınlar. Hem bizim ahırlarımız çok temizdir. Hiç koku yapmaz. ) yüzeriz!, diyorlar yazan : Haberci Baktım adamcağızın adamakıllı ca- nı sıkılmıştı. OFazla israr etmedim. Mevzuu değiştirdim. Yollardan bahset. meye başlaklım. Bütün sokakları, yal nız ve yalnız toprak olan eski Mecidi - yeköyünde yağmurlu havalarda yürü- menin her halde pek güç olacağı fik - rinde ouduğumu bildirdim. Gerek Adanah meslektaşımız Bay Şeref, gerek Mevlüt çavuş, gereksö o sırada yanımıza sokulmuş olan köy « den bir kaç zat, hep bir ağızdan çek - tiklerini yana yakıla anlatmağa başla - dılar. İçlerinden birisi diyordu ki : — Öyle büyük yağmurlarda, yolla - rımızda yürümez, yüzerir. Eğer müba . lâğa ettiğimizi - sanıyorsanız, Jütlen böyle bir günde siz teşrif ediniz de, bir tecrübeye girişiniz. Hem bütan, çi- muru bambaşka bir çamurldur, İnsanın ayağına bir kere yapıştı mr, dünyada bir daha bırakmaz. Mümkün olra lâs- tik çizmelerle gezeceksiniz sökakları - mızdâ.. Mevlüt çavuş, köylüsünün sözünü kesti: — Hem de geceleri her taraf öyle talan “olmalıdır” zında işaret ediyorlar Fakat Onun işaretleri, ilhamlar da- v kite edil ride 5 ima tahakkuk eti çin, “olacaktır”ı “olacak,, tarzına çevirdim. (V-ANA) | evler de kurulmuştur... dtiri bir karanlık içindedir ki, ferersiz adım atmanın imkânı yoktur, Kaç kere- ler müracat ettik, Sokaklarımızı bir kaç lâmba konsun, dedik. Fakat hep ayni vaziyet devam ediyor. Bu gözler üzerine başımı havaya kaldirip baktım.. Bütün mahalle havai elektrik telleri ile örülmüştü. O zaman: — Hem de, sizin mahallenin her ta. rafından elektrik (telleri geçiyor diye söylendim. Bu sözlerim, bir kahkaha ile karşılandı. Yanımıza sokulmuş 0©- lan köylülerden bir genç: .— Bay, diyordu. Üzerinde lâmba 2- sılı olmadıktan sonra tellerin bize ne fayklası olur ki. Sonra dahası var. Şu gördüğünüz teller yok mu, fırtınalar. da sık sık kopar, arıza yapar. Oİşteo zaman köyün büyük bir EA veya hepsi saatlerce karanlıkta kalır. Yani ya buraya havai tesisatı gitmiyor. Ya - Hut ta tesisat fena yapılmıştır. İkide bir bozulur. Karşımdakilere, elektrik işinde ta- mamen haklı olduklarını söyledikten sonra: — Ya su meselesi, Mecidiyeköyün. deki bu dert ne oldu, dedim. Sualime Bay Şeref cevap verili; « İki üç senedir, su işine tamamen halledilmiş nazariyle bakılabilir, terkos evlerimize kadar geldiği gibi köyümüz- de umumi çeşmeler de vardır, Hamidiye suyuna gelince, buyurun biraz yürüye- lim de size onu da göstereyim. Toprak yolda hep beraber ilerlemeğe başladık, Bir köşe döndük. Yeni bir top- rak yola saptık. Ayni çeşit bir yolu'da geçtikten sonra, yıkık bir duvarm yı kık kapısından köy camisinin avlusu, na girdik. Boş avlunun bir köşesinde, cami duvarının kenarmda bir çok ka- dınlar, çocuklar toplanmışlardı. Hepsi - nin ellerinde destiler, kovalar, bakraç. lar vardı. Muntazaman akan çeşmelen hepsi sıra ile kaplarmı dolduruyor ve sonra, dll lk in inin san 98 sene evvel bugün Tanzimatı Hayriye ilân edildi Osmanlı saltanatı tarihinde birçok inkrlâplar, ihtilâller ve isyanlar var . dır. Bunlarm bir kısmı çok enteresan. dır. Patrona Halilin Saadabad'kasır - larını yakıp yıkarak sefahat devrine nihayet vermesi, yeniçerilerin aylık - ları veyahut herhangi bir hâdise se. bebiyle kazan kaldırmaları tarihin heyecanlı mevzularıdır. Yalnız bu is. yanların çoğunun şuursuz olduğu in. kâr edilemez. Yeniçeriler çok defa manasız bir teşvik neticesinde kazan kaldırırlar, bazan da uzun seferlerden bıkınca: — Artık yeter, şimdi dönelim! Diyerek kumandanlara karşı gelir. ierdi. Yenlçerilerle sipahilerin biribirleri. ni kıskanarak çıkardıkları kargaşalık lar ise kazan kaldırmaktan kat kat tehlikeli olurdu. Çünkü böyle bir va. ziyet tahaddüs edince her iki tarafın arasma giren bulunmaz, Daha doğru. su bulunamaz ve hükümetin ordusu ikiye ayrılarak biribirlerini mahve » derlerdi. Sultan Mahmud yeniçerileri kaldır. makla muhakkak ki, tarihte çok mü. him bir inkılâp yapmıştı. Bazı tarihçi. ler bu hareketi Mahmudun inkılâpçı. lığına hamletmezler, muhtelif sebeb » lerle izah ederler. Biz burada bu cihe. ti münakaşa edecek değiliz. Yalnız ye. niçerilerin kaldırılması tarihin bir in. kılâbı olduğunu tebarüz ettiriyoruz. İkinci mühim hâdise de, Tanzimatı bayriyedir. Kırım harbinden on beş sene kadar evvel okunan Gülhane hat. t hümayunu, memleket havasını cez. ri bir surette değiştirmekteydi. Hattı Hümayun, 1839 yılı 3 ikinciteşrin gü. nü (98 sene evvel bugün) okunmuştu. Tanzimatı hayriye bir sene evvel ilân edilecekti, Fakat Akif paşa padi. şaha: — Hukuku şahaneniz tahdid edile. cek... diyerek tehire uğramasına 5€. beb olmuştu. Bir sene sonra Hattı Hümayun o. kunacağı vakit Reşid paşa kürsüden İnebileceğini ummuyordu. Bir rivaye. te göre paşa bir gün evvel vasiyetini hazırlamıştı. Nizamı cedid askerlerine Rami kış- lasında bizzat talim yaptıran Sultan Mahmut, birçok ıslahattan sonra Ni. zipte uğranılan mağlübiyetin acısı 1. le hastalanarak Üsküdarda hemşiresi Esma Sultanın saraymda istirahat e. derken ölmüştü. Niyazi AHMET Açık konuşma Bay Hüseyin Rıfkıya: Yakm bir zamanda bu süturu istediğiniz şekilde göreceksiniz Alâkanıza teşekkürler ederiz. Teşekkür Altmer ilkokul baş öğretmesi Ne- dim, on ikinci ilk okul öğretmenlerin. den Talianın pederleri ve Vakit mat- baası entertip şefi Rıza Koşkun'un ka- yinpederi Karabaş camli Imamı Avni Dirit vefat etmiş ve cenazesi merasimle kaldırılmıştır. Ailesi, Cenaze törenine iştirak ve taziyette bulunmak lütfunda bulunan Obütün dostlarına alenen teşekkürler eder, Ailesi namına Rıza Koşkun evlerine dönüyorlardı. — Bir tek çeşme köye kâfi geliyor mu? diye sordum. — Evet, dediler. Yalnız suyumuzun hiç aksamadan akması şartiyle .. Cami avlusundan çıkıp köyün tam ortasından geçen Mecidiye caddesin « den asfalt yola çıkarken, Adanalı mes lektaşımız: — Burada, artık su diye bir dert kal, mamıştır. Diyordu. w HABERCİ us. YARINA: MECİDİYEKÖYU —4,