16 Ekim 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

16 Ekim 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ça | — Biliyor musunuz? Garip bir başlık Bu gördüğünüz garip başlık Havayen adalarında, mercanlaâ rın bulunduğu yerleri ziyaı;et etmek için deniz dibine iner ker -giyiliyor. x * » Amerikalı büyük şirket direk törlerinin dakikaları © kadar krymetlidir ki, bir dakikayı bile kaybetmek istemezler, Hatta sırtf bu yüzden, Amerikan |lo- kanatlarında buna benzer sah- neler çok görülür, Genç bir adam lokantaya ge- lerek masasına oturur ve ye- mek ısmarlar. Yemek gelir, fakat genç adam buna dokun- maz, Bir kaç dakika sonra, gö- bı.:kli şirket direktörü — içeriye girer,bunun üzerine delikanlı yerini ona terkeder. Direktör oturur, alelâcele yemeğini yer Ve parayı vermeden çıkıp — gi- der. Hesabı delikanIr görür, E.- ş?_scn onun bütün vazifesi mü- düre 'vakit kazandırmaktır. elbiseleri işte bunlardır. | lik tahtelbahbir İlk tahtelbahir torpil şeklin de yapıldı ve bunun, Bahrimu hiti Kebiri 28 saatte katetme- si beklendi. Tabit daha ilk tec rübe, hiç bir netice vermedi. KBN Ü e Şu gördüğünüz kocaman ma bet, Vaşingtondaki — kilisedir. . Bunun inşasından evvel yapı- lan müsabakaya birçok mimar- lar girmişlerse de, müsabakayı; —-. “düğunuzü söylüyorsunuz. Pek kilise onün plânları üzerine in- şa edilmiştir. — . y ddi Amerikalı Gangsterlerin ne korkunç adamlar — olduklarını birçok 'defalar duyup okumuş sunuzdur. , Geçenlerde Nev- yorkta vuku bulan bir hâdise, bu haydutların, ne yılmaz a-. damlar olduklarını bir defa da- ha göstermiştir. Üç gangster, tiyatroya gele- rek kasayı olduğu gibi alıp gö- türmüşler, fakat bir türlü aça- mamışlardır, Bunun üzerine iç- lerinden biri, hiç çekinmeden, birkaç saat sonra tekrar tiyat- roya gelmiş ve kasacıyı tehdit ederek kasanın anahtarını da almış ve geri dönerek rahat ra- hat kasayı açmıştır. el Nota ile şarkı söyliyen maymun "Ceki,, İsmiİndeki bu maymun çok zeki bir hayvandır. Bil- nassa muz yemeği çok sever: O kadar sgever kibu tatlı mey- venin hatırı için nota ile şarkı söylemeğebile alışmıştır. Onu güzel hocasının yanında muz şarkısı söylerken görüyorsunuz. — — Senem var, — ——— < hâlde yirmi yaşım ve... On beş Şen Fıkralar Şoförlük imtihanında ÖOtomobil kulanmak ehli- yetnamesi için yapılanı imtihan da: — Meselâ, saatte 60 kilomet relik bir süratle yokuş aşağı i- nerken, frenlerinizin ikisi de bozuluyor.. Ne yaparsınız? — Derhal yere iner yolun ke narındaki büyük taşlardan bi risini alır ve tekerleklerden birisinin altına koyarım. Eibisecinin yapacağı tashih Elbisecide: — İşte 25 liraya mükemmel bir elbise.. Üstelik istediğiniz tashihatı da parasız yaparım. — Pek âlâ, şu halde bunu alıyorum. Yalnız vaaddettiği niz tashihatı etiketin üzerinde yapm.ıYini 25 lira yerine 15 li ra yazın. Işten çıkmamış mı ? Yazihane sahibi, iş —arayan bir. hademeye: — Demek ayni ticarethane de 7 sene çalıştınız. Şu halde ne diye oradan ayrıldınız? Si zi işten mi çıkardılar? — Hayır bayım!.. Afletti- lerk. . K * : Mahkeme - reisi “ bir şahidi istic- vap ediyor: — Ateş BTErDİ ., oradi bulr âlâ vaka mahallinden ne kadar mesafede bulunuyordunuz? ; T—İlk ateşte, katilden 25 metre mesafedeydim. — Ya ikinci ateşte? — Şey... Ölçemedim.... — Takriben söyleyin.. — Takriben 500 metre me- safede. ) (Gağcılara bakın! İki dağ sporcusu, Bursadaki “bir otelin sahibine müralcaat e- diyorlar: i — Yarın sabah, Uludağın z yüksek zervesine çıkacağız Bu gece kalabileceğimiz bir oda nız var mı? ; — Eyet. Dördüncü katta bir oda var fakat — asansörümüz yok!.. , — Asansör yok mu? Dört kat merdiven çıkmak doğrusu tahammül edilmez!.. Bu ne bi ,Biyrim münase- betiyle, babasrı, küçük —Ahmede Dirtaz para ver - mek istiyor. Fa- katayni zaman- da, onun para hakkında bir ma- lümatı olup olmadığını anla- mak için cebinden bir İiralık kâğıt para ile bir 25 lik made- ni para çıkarıyor ve bir tanesi- ni intihap etmesini söylüyor, Küçük Ahmed de hiç tereddüt etmeden cevap veriyor: — Babacığım şu madeni pa- rayı, bu kâğıt parçasının içine sar da bana öyle ver.... Kaç yaşında ? Mahkemede; Reis — Yaşınızı söyleyin bayan, Unutmayın ki, doğruyu ıöylîyeceğinizc dair namusu- NUZ ve serefiniz Üzerine söz verdiniz ., Şahid bayan — Pek âlâ, şu Hikâye: * —e -e —— Hint sarayının Meşhür Fransız gazetesisi Jan Rangluâ gerek, Londrada tanışmış olduğu — Bahavalpur mihracesinin davetine icabet etmek, gerekse, Hin distan hakkında gazetesine bir rö. portaj yapmak maksadile Haydar. abada gelmiş ve oradan da trene binerek Lahora hareket etmişti. Mihrâce tarafından idare edilen mıntakalara gelince, oradaki sefa. let ve halkın ıztırabı gazeteciyi hay rete düşürdü: n — Garip şey! . diye mırıldandı, halbuki ben mihracenin gayet âlice nap bir adam olduğunu ve tebaala. rına katiyen eziyet etmediğini bir çok defalar duymuştum.. Acaba bana mı yanlış anlattılar, yoksa, dostumuz idare gşeklini — değiştirdi mi? t Gazeteciyi bekliyordu. Mihracenin sarayına gel diği zaman dostunu çok ihtiyarla. mış buldü, Üstelik mihrace gazete. ciyl de pek tanımadı. Fakat nihayet hatırladı ve ona karşı nazik ve se. vimli davranmağa başladı. Maama. fih gayet düşünceli, meşgul ve he. yecanlıydı. * » & Akşam yemeğinden sonra, Jan Rangluayla mihrace, karşı karşıya geçerek kahvelerile sigaralarını iç. tiler ve gazeteci, yalnız kalmaların dan istifade derek, ona niçin müte. esir olduğunu Bsorduüu, © da şöyle cevap verdi!: — Bir şeyim yok, dostum, emin olabilirsin!.. * — Hayır, dostum, görüyorum ki soö nderece İııyecınlısın, her zaman mütebessim olan çehrende, sıkıntı okunuyor. Belki beraberce bir hal gçâresi buluruz anlat derdini.. Bana Kaf / — Bana tabil itimadım var, fakat bundan âartık bahsetmiyelim, dos. tum.. n Bu gözler üzerine mihrace ayağa kalktı ve sigarasını bitirmek Üzere olan gazeteciye şöyle dedi: — Bana müsaade-et, birâz sonra tekrar gelirim! ! Mihrace, uzun adımlarla odadan dışarıya çiktı ve Jan Ranglua, tam bu sırada yanından geçân ve eski. denberi tanıdığı hademeye şöyle Bor du!: — Böyle bakaliım Roma, efendin böyle nereye gidiyor? Hintli biran tereddüt etti ve sön. ra, efendisinin bu;ecnebiye derin bir itimat beslediğini nazarı itibare ala rak, cevap verdi: — Efendim yeraltımdaki dalrele. re gidiyor.. Esasen her gün, aynı saaâtte hep oraya gider. — Teşekkür ederim, Roma, Gazeteci, Hindlinin uzaklaşması. nı bekledi ve sonra yavaş yavaş ayağa kalkarak odadan çıktı. Öğ. leden sonra sarayiın plânlarını tet. kik ettiği için, yeraltı geçitlerine nereden inildiğini biliyordu. Biraz sonra, yart açık duran de. mir bir kapınımn önüne pgeldi ve kimsenin kendisini takip etmediği. ne emin olmak için biran durakladı fakat, yeraltı geçitlerinde İlerliyen mihracenin ayak seslerinden başka bir şey duymadı. Bunun Üzerine hiç tereddüt etmeden, sesizce fakaft hız lt adımlarla ayak seslerinin geldiği iştikamete doğru yürüdü —ve biraz sonra, on metre kadar ileride yürü. yen mihraceyi gördü. Mihrace, elindeki meşalenin ışığı altında bir hayli yürüdü ve içinde Buda (Hind mabudu) nun heykeli bulunan büyük bir mağara içinden geçtikten sonra, dar bir koridora girdi ve cebinden kocaman bir anah tar çıkararak, sağdaki bir kapıyı AÇİL... Jan Ranglua, merakle mırıldan. dı: — Büu korkunç yerlerde acaba ne yapacak?.. Mihracenin höcreye girmesini bekledi ve sonra yavaşça İlerliye. rek yarı açık duran kapıdan gizlice baktı. Mihrace — oradaydı./ Fakat yalnız değildi. Kolları ve ayakları iyice bağlanmış olan bir adam dö. şemeler üzerinde yatıyordu. Gaze. teci, bu adama dikkatle baktr ve ağzından fırlamak Üüzere bulunan bir çığlığı güç zaptetti. Yerde ya. başka sürprizler de v sinden başka - kimse değildi.. Yani hakiki mihrace!.. Gazeteci gözlerine inanmak iste. medi, fakat esir, söz söyleyince, se. sinden de, Londrada tanıdığı dostu olduğu bir defa daha anladı. Haki. ki mihrace sahte mihraceye şöyle dedi: — Gidebilirsin sefil.. Hiç kimseye bir şey söylemiyeceğim.. — Bahi mi? Şu haâlde mel!.. Bu sözler Üüzerine sahte mihrace, esirinin Üzerine doğru eğilerek, şüp hesiz. kuvvetli bir uyuşturucu maddeyi ihliva eden küçük bir şişe. yi ona zorla koklattı. Esir, mukavemet etmek istedi fa. kat, biran sönra baygın bir halde, yerde, hâareketsiz kaldı. Bununu üzerine, sahte mihrace, cebinden çı. kardığı bir kutuda bulunan yeşil bir merhemi, onunu dudakları arasma sürdü. - Gazeteci, Zayıf işığın altında, dos tunun sapsarı kesildiğini gördü. Ne. redeyse salte mihracenin —Üzerine saldıraacktı. Fakat bunun çok teh likell neticeler veı:ebi:eceğ'inl dü. şündü ve sadece heyecan içinde mr. rildandı: — Acaba ölecek miT. Fakat tam bu aırada, sahte mih.. mükem. race ayağa kalkarak höcreden çık. mağa hazırlandı. Bunun Üzerine ga. zeteci hızla uzaklaşarak bir köşede saklandı. Sahte mihrace kapıyı nedense ki. litlemedi ve çıkıp gitti. ÖO zaman gazeteci höcreye doğru koştu, ka. apıyı itti ve uyuyan mihracenin ya. nınâ yaklaşarak Üzerine eğildi. Her şeyden evvel, elektrik lâmbasını ya. karak dudakları arasındaki — yeşil merhemi —sildi. Sonra şapkasını onun yüzüne doğru sallamağa baş. ladı. Böylelikle, biraz rahat nefea almak imkânmı bulan mihrace, on dakika sonra kendine gelerek göz lerini açtı. * & * — Vakit kaybetmiyelim dostum.. Düşmanın beni yukarıda bulama. yınca, belki de şüphelenerek kaçar. — Hakkm var.. Çabuük saraya gidelim.. Başıma gelen şeyleri sana yolda anlatırım. Hemen yeraltı geçitlerinden koş. müâğa başladılar ve mihrace anlat. mağa başladı. — Bir gece, sarayda herkes uyur ken bana son derece benziyen bir adam, her nasılsa müuuhafızların göz önünden kaçarak yatak odama girdi ve uuyumamdan istifade ede. rek beni sımaıkı bağladıktan sonra bildiğin höcreye kapadı. Ö zaman. danberi, her gün müuntazaman ya. nıma gelerek servetimi nereye sak. ladığımı sormağa başladı. "Tabil söylemedim.. Bunun üzerine haydut herif, bana çok benzediğinden isti. fade ederek ve benden hiçbir şey alamayacağını anlayarak, tebaala. rıma ağır vergiler yükleterek, ben. den alamadıklarını onlardan alma. ğa başladı. Herhalde, kâfi derecede para top. lamış olacak ki, bugün yanıma gel. di ve beni ön ön beş gün uyutacak bir merhemi zorla ağzıma sürdük aB K - di LA Pi Kird A esrari ten sonra kapıyı açık D t kKıp gitti. Tabit ben u man dışarıya çıkahilecek * bulamayacaktım. Senin P ( beni kurtardı. Bunu hiçbir unutmayacağım döstüme İki dost, nihayet sarayf * Biraz sonra sahte mihr3t” * di. Cürmünü itiraf etti "'_',ı günü idam edildi. Jan Rangluaya gelinci: ” ki uzun ikametinden gorrtt mihracenin kendisine zorlö | ettiği birçok elmas ve ' diyelerle beraber Parise V Hindistandaki macer büyük rağbet gören, ! yazdı. — Şaffaf bir şeye n'lî"ıf ter bakayım? f — Meselâ.. Bahçemi’uj* maklığı. B — Daha şaffaf bir şef ” — Açık kapı! / BULMAĞ Yü --i işte size bizim alfâ”” (| bulnmiyan bir harf: Yalnız iki makas dâf | bu harfi öyle üç plfîı rınız ki, parçaları tekf;:j j tirdiğiniz zaman mey j _'(M) harfi çıksın. | Bu bilmecemizi den birinciye bir elektrir V ri, ikinsiye vazo i;indebg' üçüncüye bir briyantifi yi okuyucumuza ayrıca ? hediyeler verilecektir 44 Rakamla gösterilen yerleri şu şekilde boyayın: 0: Beyaz, 1: Açık sarı, 2: Koyu sarı, 3: Koyu kırmızı, 5: Siyah, 6: Yeşil, Açık GP

Bu sayıdan diğer sayfalar: