16 Ekim 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B Z CaT aa e Dış Siyasa: Garip bir hâdise arip bir hâdise ... Yazan : Şekip Gündüz M OSKOVANIN büyük gazetelerinden Pravda, İstanbula gelen son nüsha- larmdan birinde (5 İlkteşrin 1937) bütün bir sayfayı “Birinci Bal. kan harbinin yirmi-beşinci yıl dönümü,ne tahsis etmiştir, Balkanların bir har | itası ile süslenen bu sayfada dört yazı vardır: 1 — Balkan Harbleri adlı bir makale (imza: Samsonov). 2 — Cenubu şarki Avrupasında faşist tecâvüz (imza: K. Velikanav), - 3 — Balkan hükümetlerinin vaziyeti (karileri tenvir için yazıldığır kayde. dilen imzasız bir yazı). * — Tarihi vesikalar (İzvolski, Zankeviç, Benkendorf gibi o devrin mü. him işler gören diplomatları tarafmdan çekilmiş telgraâflar.) Birinci Balkan muharebesinin yirmibeşinci yıl dönümünde Balkanlarm si. yasi âleme gösterdiği manzara, acaba bu Balkanlarda bir zamanlar cereyan etmiş kanlı hâdiselerin hatırlatılmasın « lüzumlu gösterebilir mi? Balkan paktmın gün geçtikçe artan sağlamlığı ve Balkan milletlerinin ter. biyesinde Balkan devletlerinin gösterdiği insani dikkat, bu milletler arasında emperyalist garbın ve emperyalist Çarlığın tahrikiyle — kopmuş fırtımaları - velev tarihi bir gözlükle dahi olsa - tetkike vesile verir mi? Dünya siyasa platformasında sulh yolundaki devamlı alâkasını her fır. satfta tekrarlamak dikkatini gösteren Moskovanın Balkanlardaki yüksek sulh idealini görememiş ve anlıyamamış olmasma imkân var mıdır? Olmaması icab ederdi. Bahsettiğimiz yazılarm hemen hepsi, Balkanlıların geçirmiş bulunduğu psikolojik istihalelerden gafil birer kalemle yazılmıştır. O derecede ki Pravda tahrir heyetinin bilgi seviyesine böyle bir gafleti yüklemiye imkân bulamıyao. rum ve sanıyorum ki bu yazılar bir gaflet eseri olarak değil, ancak bir atzu. ya uyarak, kasten neşredilmişlerdir. Pravdanın bu sayfasiyle dünyayı görmek betbahtlığına tutulanlar Balkan- İarı hâlâ bir barut fıçısı halinde kabul etmek talihsizliğine mahküm edilmiş- Balkanlar bugün bir barut fiçisı mrdır? Böyle bir iddiada bulunabilenlerin HABER — 'Akşam postası — — & ÜĞ Sağlık öğütleri Çok yaşamanın sırları nelerdir ? “Çoh yaşamamnan sırları,, na dair | bazı yaşlılar arasında yapılmış bir anketin ilk Kkısmını Perşembe günü meşretmiştik. Buğün ayni ankete'veri. len diğer cevapları yazıyoruz: İngilterede 45 senelik mebusluk ha- yatında bir gün 'dahi hasta olmıyan Mr. O'Connor uzün ömür hakkında kaide olarak şunlarr ileri-sürmekte - . “— Hepimiz her şeyden evvel şu - rasını iyice aklımıza koymalıyız ki, in san vücudunu bölmelere taksim edil- miş bir makine telâkki etmek son de- rece yanlış bir harekettir. Bir yeri bo- zulan insanın bu bozukluğu bütün vü- buda sirayet ve her tarafını rahnedar eder.. Bu itibarla adalemizin bir kıs- mına fazla yük yükletmekle veyahut da dimağımıza kaldırabileceğinden faz la iş vermekle bütün vücudu tahrib etmekte olduğumuza mühakkak naza - *tiyle bakabiliriz. © Birçok insanların bir haftalık yor- gunluğu veya hafta içinde ihmal etmek mecburiyetinde kaldıkları idmanı haf- tanım bir gününe sığdırmıya çalışarak | fazla yorgunluklu idman şekillerine (Devamı 10 uncuda) Şekip GÜNDÜZ — " miş olan bu ecnebi profesörlerin könsültas. _-— KURUN'da Ecnebi profesörler Asım Us, tıib fakültesindekl ecnebi profe. sörlerin mükavelelere riayöt edip ötmedilde, rinin tetkik zamanı geldiğini söyliyerek G.I yor ki: “— Şüphe yok ki Viyanada, Berlinde, ya. hut Pariste bulunan pr?;mrıer ders haricin de konsültasyon hakkinı dâ haizdirler; fa. kat o profesörlerin vaziyetleri İstanbul Üni. versitesine hususl maksat ve şartlarla geti. rilmiş olan ecnebi trp profesörlerinin vaziyet lerine kryağ edileblilir mi? İstanbul Üniver. sitesine sadece yüksek çapta adam yetiştir. mek, bu noktadan Türk tababetinin yüksel. mesine hizmet etmek için gelmiş ve getiril. yon adı altında çalışmalarının tamamile ser best brrakılması asıl maksadın tahakkukuna engel teşkil etmez mi? Şu halda yapılacak şey nedir? Fikrimizce bir kere mevcut mukavelelerle açık ve kati bir hüklüm yoksa könsiülltasyon Mmüsaadesini bültün bütün kaldırmak, hiç olmazsa her defasında üniversite rektörün. den almacak mMmezuniyete bağlamak suretiy. Şı miüsaade hududumu mümkün olduğu ka. dar daraltmak lâzmıdır..., Universitede ecnebi profesörler Ahmet Emin Yalman, Iki gün evvel Cum huriyet başmuharririnin Üüniversitedeki ec. nebi profesörler hakkında yazdığı bir baş. makaleden profesörlerin büyük bir teesslire kapıldıklarını, kendisinin 6 makâledeki lddi. aları ve varılan netleeleri hlç de — hakikate uygun bulmadığını söyliyerek diyor kl: Her ciheti gözönünde tutmak süretile va, racağımız netice şudur: Ecnebi profesörlerin çoğu krymetli âAlimlerdir. Gene çoğu, Üniver. siteye ve memlekete faydalr olmak İçin bü. yuk_hlr hüsnliniyet beslediklerini her suret. le göstermişlerdir. Buna rağmen kendilerin. den tam verim almmamıştır. Çünkü profe. sörlerin yeni Üniversiteyi kurmakta reyle. rine pek az ehemmiyet verilmiş, kendi bildi. ğimiz ve alıştığımız yollarda — yürünmüş ve bilhassa eksger profesörlerin yanma, yotişe, cek seviyede muavin verilmemiş, — verilenler de maddi! sürette Üniversiteye bağlanmıya. rak bir müddet sonra çekilmelerine meydan bırakılmıştır. Yani iş gördürmek üzere dişa. rıdan getirilen bir takım makinelerden tam CUMHURIYET'de Ihracat İşlerimize verdiğimiz ehemmiyet İncir malisulümüz üzerinde — bazı ihracat tacirlerimizin oyunboranlık etmiş oldukları hı!lkmdı çıkan haberlerin tashihe — muhtaç mübalâğalı noktaları olduğunu söyliyerek ya zışmma başlayan Wünüs Nadi, bükümetin — mımmetin İstihsal ve nırıç l;lmne atfettiği dikkâat ve ehemmiyete dair de bir ikt söz söyliyebhiliriz. Alâkâdarlarım şikâyet. lerinden evvel hükümetimizin. ehemmiyetle durduğu buü meseleleri son zamanlarda belki daha büylk bir ehemmiyetle gözönünde tut. maktan biran bile hâli kalmadığını herşey. den evvel kaydetmeliyiz. Hükümet — yalnız incir mahsulümüzle değil, bütün ihraç mal. larımızla alâkadar olmakta ve bu meyanda bu yıd meselâ tütüne dahi fazla'bir — dikkat meyvkil vermiş bulunmaktadır. Hakiki malü. mat Üzerine müstenit bir keyfiyet — olarak şimdilik gu kadarımı kaydetmekliğimiz kâ. fidir ki hükümetimiz — incir için de, tütün için de tedhirler almıştır ve almakta devam ediyor. Bu tedbirler maddi ve mücasir ted. birlerdir, ve onlar maddi tatbikatta — azami, müessir olmak için alâkadar istihsal ve ti. câret erbabrmızm beyhude telâş va endişeye düşmeksizin vaziyetlerini soğuk kanlılıkla muhafaza ederek neticeye emniyetle intizar eylemeleri lâzımdır. İkidebir dillere destan olduğunu gördüğü- müz Almanya vaziyetinde bizi asla — büyük endişelere düşürecek bir cihet yoktur.. İtha- lâtmı kontenjana tâbi tutan — Almanya ile muhtelif eşya üzerinde varılan anlaşma hüd- leri, asgarl hadlerden ibarettir, ve hadler bi- zim Almanyadan mübayaatımıza — nisbetle asla — geçilmiyecek — hadler — demek de değildir. Kaldı ki Almanyayı Türkiyenin bi. ricik ihraç piyasası gibi telâkki etmekte de isabet yoktur. Hülâsa Türkiyemizin ihraç işlerinde müs. tahsil ve tacir olarak halkımıza düşen Vazi- feler olduğu gibi hükümetimize terettüp eden vecibeler de vardır, ve hükümet — kendisine düşeni daima fazlasile yapmıştır, yapmak. tadir ve yapacaktır Müstahsil ve tacir ola. rak halkımızın da kendisine düşen vazifeler üzerinde dikkatli olması ve ezcümle yersiz telâş ve endişelerle vaziyeti karıştırmaması lâzımdir, Memleketin umumt menfaati gibi herkesin husus! menfaati de bünu âmirdir. Herkesin menfaati hükümetle halkın umumi ve sıkı bir elbirliğile yürümelerindedir. MA îm"ıt,;îbı dar bir vakte igiki Yita CÜzunt- ve sıhhatli &nâr İ verim almacak şekilde tertibat, vesıta ve imkân hazırlanmamıştır. Bundan dolayı pro fesörleri mesul tutmıya hakkrmız yoktur. Bundan sonrası için gu noktayı gözönünde tutmak Jâzmtdır ki, profesörlerin verim im. kânı buüglün dört sene evvelkinden çek ziya. dedir. Büyük bir kısmı dilimiz! öğrenmişler. dir. Blr kısmı türkçe takrir veriyor ve tale. besile vasTtamt temasta bulunuyor. Memle. keti de tanırmışlar ve kendi sahaları dahilin. de tetkiklere girişmişlerdir. Eğer, bu profe. | sörlerin krymeti dör! sene evvel — trremleket İçin gümüş isşe bugün ıltıpdu'. Kendilerini —. l Bi ll el mmeh&mu sar. fetmek lâzımdır. Çünkü az verim içinde ge. çen döşt senenin acısı gelecek seneler içinde bir Alim zümresini gücendirmek ve çok fay, dalr olmıya hazırlanmış bir âlim zümresini gücendirmek ve kaçırmak, memleket hesa bima çök yanlış ve zararir bir. hareket olur, Şurasına şüphemiz yoktur ki, arkadaşımız da meseleyi derinleştirecek olürsa Çok hak, sızca hareket ettiğinin farkma varacaktır.. heves etmeleri doğru addolunamaz, Vücüdü birdenbire fazla yormak mu « hakkak suürette yıprandırıcı. tesirler yapar, Şurası da unutulmamalıdır ki, dima- ı ği yorgun bir insanın ayni zamanda a- dalesi de yorğundur. Yorgün bir di - mağla fazla idman yapıldığı takdirde bir ifrattan öbür ifrata düşülmektedir ki bu, iki kat bir yorgunluk demektir, Bu nevi yorgunluklar muhakkak su- rette ömrün kıisalmasını intaç etmekte- dir. ; Dimağla meşgul insanlar idman hu- susunda son derece itidal ile dayran- malrdır. ÂAyni zamanda idmmx birhç yınh;tır meghur Gladstone 70 yaşında olduğu halde bir günde 45 kilometrelik yolu yaya katedebilmiştir. Bu ihtiyar ha - yatında her sabah mutlak surette bir saat yaya gezmelere çıkardı. Her ne kadar kötü olursa olsun vaziyete gö- re giyinerek muhakkak surette sabah gezintisini ihmal etmezdi. Diğer taraftan sabık Yunan kralı ve yine sabık İngiliz Başvekili Lloyd George'da zikrolunabilirler. Bunların da Gladstone gibi yaya gezintileri ih- mal etmeleri ihtimal dahilinde olmı - yan bir şeydir. Muhakkak surette ya- ya yürürler. Şu halde uzun ömür sü- renlerin idman hususunda itidalle dav randıkları ve idmanın en tabif ve mu- vafıkı olan - yürümeyi tercih ettikleri görülmektedir. Ben de kendi hesabıma yürümekten elde ettiğim faydayı hiçbir şeyle elde etmediğimi söyliyebilirim. İdman hu - susunda itidal ve bu itidalin de yürü- mekle temin edilebileceği düşünülerek vücudu fazla yorucu idmanlarla ezme- mek lâzımdır. — * Uzun ömür sürme meselesinde uy- kunun hususi hayatımda, büyük rolt Oynamadığını itirafa mecburum, İlk İ- şim olan gazetecilikte ve bilâhare me- busluk hayatımda vasati olarak gün - de beş saatten fazla uyuduğumu tah- min etmiyorum. Buna rağmen hiç de bundan yana şikâyetim yoktur. Yemek hususunda itidal uzun ömür Üzerinde mutlak sürette müessirdir. Mideyi fazla yörmak, hazim — cihazını Yıprandırmak ömrü kısaltan — birinci detecede âmillerdir. Bunun için kuy- Vetli fakat az yemek yemek ve içkiyi Hicr!: 1856 — Şaban: 10 Guneşin doğuşu Güneşin batışı 17,31 Vakit Sıbıh Öğle İkindi /.kşam Yataı İmsal & < li Çi at - Si de son deretede az ve uzun fasılalar- la içmek şarttır. * Çalışmanın da sıhtat üzerinde bü- 'yük tesiri vardır. Yemekten — sonra derhal çalışmıya otürmak zararlı oldu- ğu gibi iş hususunda fazla haris ol - 'mak da tehlikelidir. Çünkü hirs şinır— leri bozar. Sinirleri bozuk bir insanın dâa uzün-yağaması çok güçtür.,, Idman, uyku, yemek ve içki hakkında Sir William Orpen'in | fikirleri “— Hiç şüphe yöktuür ki hayat ü- zerinde en mühim âmiller idman, üye ku, yemek ve içmedir. Bu dört mesele üzerinde birçok saçma şeyler yazıl - mış olduğu da yine şüphe götürmiye- cek bir hakikattir. Ancak şurası da bir hakikattir ki, bu dört mesele hak- kında en doğru malümatı bize şahsi tecrübelerimiz vermektedir. Bir musi- bet bin nasihatten tam bu hususta ev- lâdır. Gençlikte insan birçok ihtaflara ve hatta ikazlara bile kulak asmaz. An- cak orta çağdan — sonradır ki tabiatin ikazları daha sıklaşmış ve bizi bunlara kulak asmıya icbar edici bir inat . ve ısrar göstermeğe başlamış bulunur. Maamafih şurası da bir hakikattir ki medeni hayat şartları ve bugünkü yaşayış tarzı sıhhatli bir hayat sür- mek kaideleriyle taban tabana zıddır. Geceleri uykusuz kalmak, sinema, ti- yatro ve dans salonları gibi havasız yerlerde saatlerce vakit geçirmek, bu da yetmiyormuş gibi mideyi envai içkilerle zehirlemek elbette ki uzun Ömür üze- rinde müthiş menfi tesirler îrıpmıkta— dır. Bazr insanlar da şehirlerdeki me- deni hayattan vukua gelen kayıplarını kazanmak üzere hafta sonu bir sayfiye- ye gidip yıpranan asap ve adalesini dinlendirmek yerine orada müthiş yo- rucu &por,ve idmanlarla güya , sıhhat kuanmak. daiyesini ghtmektçdırler v Bilhassa orta yaştan sanra ş:ddetıl'î ve fazla yorgunluğu Açap ettiren idman- ların müthiş zararlı olduğuna nazarı dik kati celbetmek isterim. Orta çağ ve on- dan sonrası için en tabii idman yürü- mektir. Bunun kadar faydalr hiç bir idman tasavvur edilemez. Uzun ömür için bence uykunun oy- nadığı rolü hiç bir şey temin edemez. Bana sorarsanız insana günde sekiz sa- at değil, on iki saat uyku lâzımdır. Boş vakitlerinde şöyle bir şekerleme yaprvermek gsıhhat için son derece fay- dalıdır. Cigaranım sıhhat üzerine, bil- hassa bazı tabiatler üzerine müthiş za- rarlr olduğu muhakkaktır. — Nefsimde yapmış olduğum bir tecrübeye nazaran — Çünkü ben yedi yaşında cigaraya başlamıştım — günde on cigaradan fazlasr, adamma göre fazla veya az miktarda nikotin zehirlenmesi yap- maktadır. Bu, tedrici olduğundan insan ne kadar zararlır bir şey olduğunun farkma küç varmaktadır. Hafif yemelidir. Bence günde dört övün ve hafif yemek en doğru hareket- tir. Bir defada-fazla yemek yiyerek mideyi doldurmak mutlak surette za- rarlı ve hazım cihazını yıpratmak itiba- riyle telâfisi gayri kabil zararlar yap- maktadır. Âyni zamanda hiç kimse, hatta ben bile bir ressam olduğum halde ağır bir kahvaltı yahut yemekten son- ra çalışmak hususunda gon derece arzu- suzluk hissederim. Bunun sebebi ,hiç şüphesiz ki midenin fazla çalışması. ile hasıl olan vütuttaki ümumi yorgun- luktur. Yemek hususunda hence ınıınlır, daha ziyade hoşlarıdıklarr şeyleri yeme- lidir. Şu veya bu yemekte fazla vitamin. varmış diye hoşlanmadığınız şeyleri ikrahla yemekte hiç bir manâa ve fıydı yoktur. “İçki meselesine gelince, burada son derece itidal şarttır. Çok içen adamın uzun ve sıhhatli ömür sürmesine mad- di imkân yoktur. Maamafih bazrı insan- larım diğerlerine nazaran daha fazla iç- ki kaldırdıkları da muhakkaktır. Her | ne olursa olsun bir insar hiç bir zaman sarhoş oluncrya kadar içmemelidir. Sar hoşluk en iyi halinde bile insan - için 451 11,59 15,08 17,31 1900 4,33 Ş manen ve maddeten zararlı bir haldir, ! <| | bahâödiyor: 'halbüki Bu y Yağmur PAZA.R ile pazartesi ara&” gece gürültü ile başlamıştı ama sabahleyin di biz - barometreye bakmağa bif * alışamıyanlar, daha doğrusu IB diremiyenler - hava açılacak gir » nüide düştük. O gün Büyükadö * zarlığına Ahmed Refik'i bırakt”” gittik. Ahmed Refik, karanlık b" altında, şimşekler çakarken ceğini bilseydi bunu, romantik Ğ na uygun bulup memnun olurdu: | kürek toprak da atılıp Kural * yanlar sustuktan sonra ilk olâ“’ neler düşmeğe başladı. Cenaze!" len kadın, erkek, çolük çocük ” köyü'nden iskeleye doğru koslf acele acele iniyordu: sanki bir kelimenin hakikfi manası ile bir, nik, yani Pan tanrınm gözüküv&e sile yürekleri sarıveren — ürptt y0 Ahmed Refik'in cenazesi öyle J ;' olmadı; büyük bir kalabalık 3* fakat pek sevdiği İstanbul'un * S1 o gün elinden geldiği kadıf betli olmağı esirgemedi... Saat beşe geliyordu... O gün " yan yağmur bugüne kadar ” dinmedi. Bazan hafifliyor, artik | silecek gibi gözüküyor, sonra . şiddetleniyor. Karda bir nese '3 dir: fakat yağmur, bir türlü df bilmiyen bu yağmur içimize KA “ veriyor, bunaltıyor, hiç bir gey © dürmez oluyor Bir parçacık o selli bulmak “için hafızamda mur şiirlerini arıyorum: Tevfik " | ret'in: “Küçük, - muttarid, müh y darbalar, - Kafeslerde, camlardâ / ihtizaz,, diye başlıyan manzi mi) “Yağmur yağıyor titriyerek y nalan - Düşmekte teravide hut& » zemine,, diye başlıyan manzum” , den başkâ bir şey hatırlıyamıyo?'" | Bir de Nazım Hikmet'in Şeyfhi reddin destanı'ndaki: “Yağmur *i liyor...,, parçası. Fakat bunlari? , biri beş gündür yüreklerimizi Kt 4 yan sıkıntıyı besteliyemiyor: * Y in mâanzumesi de, Ali Ekrem" | yağımlırun sâhki — çocukluk 'dafi ı .| Ü 'körküklık Ve nalanlık var,'he de* cacık pencereye vuran bir lnlf"_ li.. Nazım Hikmet'in ı:ıa.nı'.ıılî'ld | büsbütün başka bir şey. İçimi?” | yorgunluk çökerten, hasım Un? arasında kimsesiz, yapayalnız “ şız gibi bir his veren bu nürekl mur hiçbir şairimizi söyletme! Nurullah ATAG 4 ! Piyano konsel". Beynelmilel bir şöhreti haiz " yf nan, Âtfna koönservatuvarı pi bayan Sofi - Zafiropulonun geldiğini yazmıştık. . Kıymetli san'atkâr, önümüzdeki koönserden sonra, birer konser ver? 4 zere davet edildiğ? Viyana ve P" gidecektir. SA Kred[ Fonslye ikramiyeleri / Kahire, 16 (A.A.) — Yüzlde üî— ' ve ikramiyeli Mısır kredi fonlİY' '” villerinin dünkü çekilişinde: j;i 1903 senesi tahvillerinden - *? u numaralı tahvil 100,000, 1O1T SÜİ > tahvillerinden 306.466 numaral! 50.000 frank ikramiye kazarn .- .-” * İ w L ” ü - labilirler. Bunu her ne bahasına olursa 015" mamalıdır. İçkilerden likörler mutl.ıık.ki rarlı olanlarıdır. İyi cinsten a yah şaraplar yemekle bırııktG yE miktarlarda alınmak şartiyle fâ —aka — Ö e ll

Bu sayıdan diğer sayfalar: