——— lll KTEŞRİN —— 1937 Beynelmilelle- Sen faşizm karşısında Aşist ağızlarım- itiriz: Sulh için çalıe —Ki g . Mse kendini kötülemez. Si içlerinden biri müahedeleri & ge'!:.“'__'ll,%îf memleketi — zaptetti, Yeç mm—; ikisi diğer bir eski medeni- a “etinin dahili işlerine müsel- halede bulunup beşeriyetin bidelerinin yıkılmasına rdi ve nihayet bir üçüncü- Çini — sivil halkr da Blğ a duım'e'ı şartiyle — eziyor. 'L'P!; ?'aıı:: bu devletler şimdiye kadar iğlardı. an görünmekten fariğ olma- taki ıî!n'nderı her .Cir;:î:_n dünya efkârı umumiyesine € bir vaziyete, başkaları ta- N Küzel ta; Sebebi *btbiyet ve, SÜ, koskoca SPtoca & he- biri — kendilerini Tdan me Meselâ, Almanya: X Bizi Semlek, hukuksuz, müsavatsız Konrayı © Haline koydunuz. Harpten * muahedeleri bize zorla imzala lman milleti buna lâyık deği Fimdi kuvvetli olduk ve yırttık 8 i olduk ve yurttık Tiüahe ü ahedeleri! diyordu. a. Habeş harbi başlangıcında “stah Habeşlilerce tahrik edil- Sikalarla “ispat” etmemiş miy- Binj di Ve , İapa &h & “t Nyol dahil! harbine müdahale- €sbabı mucibesi şöyleydi: n Panyada bolşeviklik yayıyorlar, "îr.m,u"' bu yanma da komünistliğin & Ğ ? Olması bütün medeniyeti teh- " Aman mâni olalım. _î_ Yerine faşizmi getirelim!) 4 Japonya, Çini yutmak için .“4!—'-' lıi:ıub;r nazariye çıkardı dur- 'naıl-—t;m ittihadı, şarkın şarklılara Tağz n 'an murat, Japonlara ait ol- "& En şarklı onlar değil mi? A ina u g dîyü:: Manzaraya bakınca, insan şöyle Her mt Bazırla ";mı.'e hırsızı kendine bir kılıf 5 b » di leti, f_::!:hıki bütün bu yırtıcı dev- ite o zaran _"*dış anlaşmağa kalkıştılar, Yaptıkları 1$ değişti. Zira biribirleri: ik, Meşru görmeğe kalkıyor Vt sa, biğtiş, Dutuklara, makalelere, bakı- RDonyanm v AYTupa faşist olmalıymış: der "mı;::"üânnı Avrupadaki faşist *da ',h' ile görüyorlarmış. Çüönkü b 'amdülillüh — o kötü demok- Maşaylar ST Senelerde uzaklaşarak — t İyanai işte faşistleşmiş ve bu gü- ğ eyizlerini topluyormuş. faşışı, TOkrasi on dok:ııîıcıî a:ır! ve W.ımıy“jminç; &sır düşüncesi imiş. t !15:': #ey kaydedilmemiş: milât- ş Ed?lt]'l Yirminci asır mı?) İ biğy eikle, bu idarelerin mahiyet- Ütün belli oluyor. Beşeriyeti. ğ ©* sirayetten azad kısm: * taşınsın, ona göre tedbir âl- ö S ai At T İltdş, '!îfm iaracat matar — değildir! diyorlardı. Yaziyet değişti. “İster cihan ğ Sinr hanüman harap!.. Mucibince N buni - üyorlar, u herkese tavsi aizmi har, Pai beynelmilelleştirimek zi le?;._. '*Üıkhm Yalnız geri kalmış müstem- Tlletlere d"—“*—_hlt!.-eu"e değil, medeni TiYor, He îğ*;îldiîde hücuma hazırla- İi T İtavest, : Çin Atilanmak IMI.:;"AC mâni olmak — tt K“dro!ar ta istiyor- ed"'“?de sdik n valıştırıla:::;se Aşvekâlet vil, *tmiştir ; di .,Ge"k bütçe kan *” Mey, Öyetlere $u tamimi ebur edildiklerini söylüyor- | | bir | ! | &ünüz bir çok sokaklar gibi gerilm iyeyi Talimhaneye beğlıyan H foprak yığını munlazam bir yol veya merdiven haline getirilmelidir. İstanbul konuşuyor ! Feridiye bekârı pek bol bir mahalledir Burada her milletten insanlara rast gelinir, fakat bir tek yahudi Ben, foto Âli ve semtten dört genç Feridiye Talimhane meydanının arka kısmına bakan ucuna doğru yürüyor- duk, Yol üzerinde Farabi sokağı diye bir yer gösterdiler. Mahallenin — yeni yapılmış yegâne yolu burası idi. OL- Hukça muntazam bir arnavut kaldırımı yolun aşağılarına kadar uzanıyordu. Anlattlar; — Eskiden burası da demin gördü - ı imkânsız berbat bir toprak yoldu. hayet buraya - taş döşediler ve işe'ya » rar bir hale getirdile:. Bir taraltan konuşuyor, bir tarı yüzüyorduk, Nihayet, sağa sapıp ge- çe bir sokaktan daha geçildi. Sonra Talimhanenin arka kısmına düşen cad- deye geldik. Feridiye ile, Taimhane mahalleleri- ni b'ribirinden ayıran bu geniş, Takat üzerine bir taş konmamış toprak yola (Valdeçışmern' caddesi) deniyormuş . Toprak, çamur ve toz olmasına rağ- men bu yol Taksim istikametinden ge- Tenleri doğru dürüs Ferid yt'ı'clkadu getiriyordu. Fakat Harbiye istikame- tirden — buraya gelecekler da- racık bir yol b'le yapılmamıştı Öyle ki, bu yolcular, ya Talimhanenin diğer başına kadar gidip Vı:deçz;—m:sş soka- ğından sapacaklar ve böylee* bir alay yol yürümüş olacak'ar, yahut ta, yu - karıki resimde gördüğünüz toprak yı zez'nde düşe kalka, inip çıkmak yetinde kalacakları Bana bu izahatı verirken, gençler - den biri elini uzatıp, l:.ırşu'ı'ıud'a duran toprak yağınını ve buradan inip çıkan bir sürü insanı gösterd'i — Bakınızı dedi, ne işlek bir yol o- lacaktır burası.. Şiradiki kötü halinde, düşüp kalkmayı göze alanlar nasıl inip çıkıyorlar, görüyorsunuz. Buraya A- yazpaşada ve daha başka î(.".tl"Jt oldu Ku gili masralsız ıırı.'mdı::_br mer - encik yapılsa, bütün mâkalle rahat n r. ailesi bulamazsınız Ğ L lli Feridiyenin yan sokakları ne halde bulunduğunu bu resim cidden güzel göste riyor O sustuğu zamân başka bir arkadaşı bu izahatı tamamlıdı: — Hem de, dedi, mahallemizin bür tün içecek suyu bu ist'kametten gekr. Biliyormusunuz bilmem, Taksim bah - gesinin yanındaki cokakta bir Hamid- ye çeşmesi vardır. İşte bize de içecek Suyu bu çeşmeden getirirler, Burası yapılırsa, su nakli kelaylaşacaktır. Tam bu sırada toprak yokuştan âşa- Bıya bir genç kız iniyordu. Nasıl oldü, bilmem, biçarenin altındaki toprak bir- denbire kaydı, yokuşun alt tarafına doğru döküldü, ve kız tiz bir İt kopararak, palas pandıras yokuştan â- şağı yuvarlarıdı, Bütün bunlar bir saniye içinde olmuş tu. Biz imdada koguncıya kadar, zaval h kız yokuşun alt tarafma kadar gel - mişti. Yanımdaki — gençlerden — birisi, gneç bayanı elinden tutup kaldırdığı zamanı üstü başı çansur içinde kalmış- tı. Fakat vücudunda hiç bir yara, bere yoktu. Saatlerdenbezi yağan yağmur, toprağı yumuşatmış ve kız da bu su- retle yumuşak bir zeminde yuvarlan - mış, yaln'z elbiselerinin kirlenmesiyle kurtulmuştu. i Fakat bu onu o kadar müteessir et- miş. O kadar utandırmıştı ki, nerede ise ağlamağa başlayacaktı. Yüzünü ekşitti, mahzun - mahzun bize baktı. Ve sonra birdenbire — ye - rinden fırladı, arkasına bile bakmadan bütün hıziyle koşarak yanımızdan u- zaklaştı. Zavallı kızın hati hepimizin neş'esini kaçırmıştı. Buralı gençlerden birisi — Buranın muntazam bir yol haline getirilmesi ne kadar Jâzım olduğunu gimdi gözünüzle gördünüz, diye söy - Tendi. Artık Feridiyede yapacak — başka işimiz kalmamıştı. Geri döndük, geldi- ğimiz yollardan geçerek, Talimhaneye dağru gidiyorduk. Evlerinin pencere - sinden sokakları kaplıyan seyyar satı- cılarla alış veriş eden bir çok insanlara dikkat ettim, her evde'başka başka ırk lara mensup insanlar görünüyordu. Ermeni, Rum, Türk ve ilâh gibi.. Yanımdaki gençlere: — Maşallah, dedim, mizin mahalle Babil kulesi gibi, Ne millet isterseniz WÜÖN. Onlar hep birden gükdüler. İçleri> den en genci: — Evet, diye cevap verdi. Bizim mahallede her milletten bol bol vardır, amma, ilâç için olsun bir tek yahudi e'lesi bulamazsınız.. — Niçin?. O bu sualime cevap vereceğine baş- ka bir mevzua temas etti; — Hem, dedi, biliyor musunuz, bu - ranın bit husurn'yeti de kârlarının bolluğudur. İstanbulun hiç bir yeriride Feridiye kadar bekârı bol mahalle yok- tur. Daha fazla konuşamda;k, Artık yo - Jun başına gelmiştik. Yanrmıfdaktilere HABERCİ (Devamı 4 Mvdlğ k TAN'da Görüş zaviyelerinde ayar Ahmet Emin Yalman (Gürüş zaviyelerin. de ayar) admı taştyan makalesinde dünden, bugünden ve Herideki çalışma — sistemlerin. den bahsetmektedir. (Programlaşmak) ndını vordiği yazımı gazelesinde çıkınca Itirazların yükseldiğini “vay programsız mı — çalışıyo. Tuz,, dendiğini işaret ederek programın neden ibaret olduğunu anlatmağa — çalışmaktadır. Bunün büylesine biz dö #evet,, deriz. Pakat Ahmet Emin Yalmanın söylediklerini Bay. bakan İsmet İnönü yerinde kulsuydı — acaba yapmıyacak mıydı? Niçin hemen — kabinede bir tebeddül haberile Deraber böyle başı sa, nu olmuyan bir “progrumluşma,, ortaya atıl. mıştı? Tevile sapınış balünsü dühi bir baş. yazıcının görüşünü ayar etmesi insanı sevin, diriyor. Ahmet Emin Yalman — neticede di. yör ki: Memleketin inkişaf hareketi durmadan de, vam ediyor. Hergün biraz daha — olgunluk, biraz daha tecrübe elde ediyoruz. — Mazinin fena mirasını tasfiyo etmek — ve yepyeni u. sullarla daha verimli bir — aurette iş görmek tmkânı hergün biraz daha arlıyor. — Yarına ait faaliyet imkânlarından bahsederken, dün “bu neden yapılmadı?,, diye bir tariz hisal hatıra bile gölmemelidir. Çünkü, yukarda de. diğimiz gibi, (dün)' yapabileceğinin hepeini yapmıştır. Dünle yarın arasında mukayeseler yapmak, umuml bayatta çok — Jüzumsuz bir rahatamzlık uyandırır. Dün sırası — gelmiyen veya yapılmasına maddi imkânlar olmıyan geyler elbette yarın yapılacaktır. Gözümüzü düne bağlamıya seboh yoktur. 'Türk rmilletiniş karşısında milli inkişaf ba, kımından umulmaz fırsat ve imkânlar var. dır. Vazifemiz, bu imkânlardan azami netice alacak surette çalışmak, çalışma — usüllerimi zi de gittikço verimli bir hale koymaktır. Tedrict olgunlaşma sayesinde imkân da. hiline giren yeni yeni faaliyetlere atılırken, düne ve yarma alt görüş zaviyelerimizi bu şekilde ayar edersek ve ahenk ve müvazene ye hizmeti ve faydası olmıyan her nevi dü. şünceleri kati bir tasfiyeye uğratırsak ve. rimli çalışmanın ruhi temelini; tam icap et. tiği gekilde hazırlamış oluruz. KURUN'da İki mihver çarpışıyor ! Asım Us bügün İtalya notasmı tahlil eden vu başmakaleyi yazmıştır: İtalyanın İngiliz . Pransız notasına verdi. Ki cevap zahirde nazikânedir; fakat hakikat, te iki taraf nraamadartalaşma immkânı olma. değını gösteren bir vesika olarak telâkki . dilebilir. Bu ftibarla İtalyanım cevabi — nolasından sonra Berlin . Roma mihveri ile Parla . Lot. dra mihveri biribiri fle çarpışır bir vaziyet almış bulunuyar. Hakikati açık görmek için notaların ifade ettikleri maksatları diplomasi tabirlerin ha. riğik Çerçevesinden ayırarak kısa bir hülâsa haline getirelim: Nyon anlaşmasından soura buzünkü Ak. Geniz ihtilâflarının asıl membamı teşkil eden İspanya işini halliçin İngütere İtalyaya bir teklifte bolundu. Bu teklifin onaaı şuydu: İn. gültere ve Fransa Akdeniz kontrolünde İtal. yanın istediği mevkil verecektir: — gene TA. Ziltere ve Fransa Italyanın Habeşistan im. paratarluğunu tanımak için bir yol bulacak. tar; fakat buna mukabil İtalya İspanya ma, selasina MmüÜdahale etmekten vazgeçmelidir. Tspanyadaki İtalyan gönüllülerini geri alaca, gına dalr kat'i bir söz vermelidir. İtalya İngitere ile FPransanın bu teklifini başlangıçta çok iyi karşılar gibi — göründü. Pariste bir İagiliz . Fransız . İtalyan deniz konferanat toplandı. Nyon anlaşması ile İ. talyaya Akdenizde verilen kantrot mımtakası genişletildi. Konferansın kararı Nyon konfa, ransına iştirak etmiş olan devletler tarafın. dan tasdik edildiği zaman meriyete geçmek üzere tmzalandı. Bundan sonra ikinci bir Üçler konferansı toplanacaktı. Bu konferanata da İlalyanım İspanyadaki gönüllülerini geri çekmesi yar. tile Habeşistandaki İtalyan — fütuhatımın be süretle kabul edileceği — konuşulacaktı. İşte İtalyaya verilen müşterek İngiliz . Fransız botası bu makşat için bir bazırlık — hareketi mahiyetindeydi. Halbuki Akdeniz kantrolü me: risto tetkik için sadece üç devlet delegeleri toplanmış iken bü defa Tapanya meselesini konuşmak lâzım gelince İtalya dilini değiş. tirdi: Ttalya Almanyanın iştiraki olmıyan hiç. bir konferansa yaltız başma giremez!,, diye cevap vendi ve lapanya messlesinin konuşul. ması için Londra ademi müdnhüle kamitasine Bgidilmesini bildirdi. Acaba İtsiya Pariste Üçler — konleransı toplanırken Almanyanın iştirakini istemedi. Bi halde bu Gefa neden dolayı bu Ü noktada tsrar gösteriyor? Bu değişikliğin — sebebini Hitler . Müsolini mülâkatında mı aramak i. cap ediyor?,, Haa GAT lT aa 6367 kedi öldürüldü Şehrimizdeki kedi ve köpek mücado', de temmuz içinde 3216, ağuatos ayında 2858, eylül ayında 208 kedi öldürülmüştür Ki üç Aylık yekün 6367 kediyi bulmaktadır. Öldü. rülen köpekler ise şubatta 152, martta 208, nisanda, mayısta 236, haziranda 1933, tem. muzda 190, ağustosta 467, eylülde 272 dir. Bekiz ayda öldürülen köpeklerin sayısı 2670 dir, R dti Pa.