*RULLDADS VP EZUA UŞ LAKIZ — KA “AçtUZY 10 'YAguUNYay sozaad #a KUŞ T “Syoym 9ü UO AYUNDD Ano UT SodUd OpısLOR Om 'ddEld apısEas v uT KEpiyoy pusds 0) O öm UDUMA Kut porry aa SM *OS UYE aA ALDIŞM MOUK Y UÖP T İNT GZPUYELAADE TUNBADIZ ZU4 -- $ laycı tebessümü kenöisine maletmeye — Anlaşılan . diyordu . sarayımız kont dö Valverin pek hoşuna gitme. di. Acaba burada ne bulacağını sanı. yordu? Bizim saray kadar parlak ve rengin bir saray daha var mı? kralm kont dö Valver i8. mini unutmamış olduğunu kendi ken. dine düşündükten sonra şu cevabı ver di: — Filhakika, Fransız sarayı gibi parlak bir saray daha tasavvur edile. mez. Bunu kont dö Valver de bilir. Fakat gu var ki, bu delikanlı çok akıl. Mır Bu zenginlik içinde saklı ve kim çirkinlikleri ve ckı!klıkhrl görüyor. Netekim etrafı. mızı saran yüzlerdeki örtüyü düşüre . bilsek altından neler çıkacağını siz de takdir edersiniz, değil mi efendim? “ Kral dalgin dalgin mırıldandı: — Evet, ben meseleyi bu taraftan döşünmemiştim, Kontun hakkı var. Ri ©a ederim bana söyleyiniz, kendisini iyice tanır mısımız? — Benim yanımda büyüdü, onu tam Bbir adam haline sokmıya çalıştım, zanmedersem — muvaffak da oldum. Kendisini evlâdım gihi severim. «- Küvvetine ve meharetine artık t S Eğâğğğğği; x YAT KM bi sE V o GÜHi DHŞ İK D, Dişkirilg : KSLRA İelelşı : Di nti İi Üİi v 7 g l beşlas & ; İziDsikSi ; FF : şîıâgzşîââîğğîşğ!%ğ AErACug'LE isesti 9ğ: ş ı,ğğ sSRSELE E-”*ğâî S SİĞFİREe e Miz igğî:n *F gEf£ ğği %,Ş a *râ?:iğgs' ğşğ ğ-ğ&ş Ğra z Abirleğiş trkıkla tf : SesFilE P gi hi HNS ?ğig_ğieğsğ ğ;&%_!ı__,_ Ba 5l ğğğâîğğğî ELE, ğğ! SW '—%'ğâşğğg ğsğg İ D İİR'E Ö ha : dı, Kral, Pardayanın kolunu bıraktı ve Konçiniye hitaben dedi ki: — Yine iyi dost olduk, değil mi Mareşal? mprnanWüHümh şekküre hazırlanıyordu. Kral ona söz söylemek fırsatı vermeden sözlerine — Eğer daima bü_vu olmasını ister. seniz, unutmayımız ki, şövalye dö Par. dayan da , hem de en yakın dostlarımdandır. Fazla söyleme ye lüzum görmüyorum. Kral bu gözleri lâkayt Ve gayet sa. kin olarak söylemişti. Gözleri de ma. reşalın adamlarına çevrilmişti. Hepsl bu tehdidi anladılar ve sahte bir te . bessümle mukabele ettiler. Küçük Lui Pardayana dönerek: — Şövalye, hususi odama kadar be. nimle geliniz, Orada rahat rahat ko. nuşuruz. Burada birçok kulaklar bizi dinliyor, birçok gözler bize hkıyuı- — Bilâkis gettiğiniz bu mülâkatın ıııuı olmı. sını istirham ederim. y İNGİLİZCR KGZERSİZ İNGİLİZCR BOZERBİZ şayanı tebriksiniz. O, hayatımı kurtar unuütmuüyorum, i türm, Saat buçukta çalar saat beni uyandırdı. Dün gece, yorgundum, erken yal ve beni — Siz de bizimle beraber niçin deniz kenarına gelmi. yorsunuz? ği 'aîiîş Hi %oe5ğî ı%îğf .aI !ğığ'ğâğğg #eş DND dlip e' Ni l OD HİA Kaşıği dibi Mi Tü. Hi OKEEAE İçil THEREAR HT lit h l pıllınş: KaATTis OrENÜ — ——— ——— ——— ——— — — Burada düşmana karşı kalalım... Daâha iyi. Konçini korkusunu tebesslmle ör - terek kraliçeye yaklaşmıştı. Salondaki. rin konuştuklarını duymıya çılı-ık taydılar. Pardayan ilk defa söze başladı ve dedi ki: *— Size nasıl teşekkür edeceğimi bi. Temiyorüm. Bana karşı göstermiş ol- duğunuz fevkalide tevecetih ve hüsz. nü kabulden dolayı son derece mah . CU — İyi bir kabul göreceğinize emin değil miydiniz? — Doğrusunu arzu buyurursanız öyle. Babanız kral hazretleri, her an, her dakika yanmıza kabul edileceğimi söylemişlerdi. Kral Hanrinin boş ye. re vaitte bulunmak âdeti değildi, bi. naenaleyh, hüsnü kabul göreceğimi ü. Mit etmiştim ama, doğrusu bu kada. rmt doğil. Benim gibi bir insana ya - pılan bu muamele emsalsizdir. Kral, küçük elini Pardayanın koluna geçirerek şu cevabı verdi: — Babam, Ravayakm bıçağı ile öl. meden bir akşam evvel bana şunları söylemişti: “Oğlum, eğer tam bir er. kek olmadan yerime geçmek (elâketi. ne uğrarsanız, yani kendinizi müdafaa edemiyocek bir yaştayken krallık ta- cmı başmıza koyarsanız harikalarını size birçok defalar anlattığım şöval. ye dö Pardayanı unutmayınız. Eğer bir gün yanınıza gelirse, beni kabul e. diyormuş gibi, onu da huzurunuza alı. nız. Çünkü o, ne söylese benim namı. ma söyliyecektir... J 4 İşte babam, ban'a bu sözleri söyle - mişti. Ertesi gün de alçakça öldürül. dü. t Kral bunları söylerken kederlen. mişti. Biraz sustu, dalgin dalgm dü. gündü. Sonra kendini topliyarak lâ . kırdısına devam etti: — Evet, ertesi gün babam öldü. Ben ce pek mukaddes olan emirlerini ifa . dan başka bir şey yapmadım. Binae . leyh size karşı olan kendi borcumu he nüz ödiyemedim. — Haşmetmeap, bana borçlu oldu. ğunuzu zan buyurduğunuz minnettar. lığı fazlasiyle gösterdiniz. Kral, tashih eder bir tarzda: — Hayır, borçlu olduğuma eminim dedi —llıılımll" 1&rar ediyorsunuz, börç. Tusunuz demektir. O halde müsaade buyurursanız, sevincimi ziyadeleştir . mek için ne istediğimi gimdi anlata. yım. h — Söyleyiniz, şövalye, söyleyiniz. Pardayan hürmetle iğilerek dedi ki: — Babanızın bana lütfettiği sevgi. nin bir parçasını sizden de görmek is. Pardayan homurdandı: — Vay canıma. Ne de talihsiz Insa. nım, Kral gülerek, şövalyenin elini sıktı ve: * " v ç o Hai ölap., Vant TARADANE abasi. . sgerr uy: Pa Ş aprr RHUĞrYESYE z PLorrAR — Fena fikir değil, (bu da bir fikir) tabli, Bunun hak, - EVESELEEL. İEEEĞLESDE EELYETEESEENSESZELE ee Tiğari PiT 2 £ Z f P