“ — Akşama icra komitesi toplanacak, Agop hakkında orada karaft veririz !,, Bir dağın tepesinde Hanriyetle yan - yana saatlerce bu eşsiz manzarayı söy. rettikten gonra, gece yarrsına doğru e- ve döndük. Pazar yeri halini almiış o- lan Taksim meydanı alkol ve ter koku. yordu. 4 Sabahleyin bizi uykumuzdan Hraç eyandırdı. Meğer Agop Serkisyanın İngilizlere sretiği raporu biz. teel'm et meği unuttuğu için bizi Fransız zabi - tinden daha evvel görmek istemiş imiş. Buna mukab'I, biz de kendisini zorla kahvaltıya alıkoyduk. Birar — sonra Fransız zabiti de geldi. Hanriyet, Hraçın getirdiği raporu a- larak zabitle konuşmıya gitti ve yirmi dakika sonra sevincinden oynayarak ya fumrza döndü. Hanriyet, sevincinin sebebini şöyle izah ediyordu: — Ağgobun raporunu kendisine ver - diğim zaman, zabit az kalsın boynuma sarılacaktı.. Ne kadar memnun olduğu- mu tarif edemem. Durmadan bana te. gekkür ediyor ve hayatını kurtardığımı söylüyordu. — Neden, yen! bir şeler mi cereyan etmiş yoksa?, — Hayır, yeni- hiç bir şey yok. Yal- nız zabit Agoptan fevkalâde korkuyor. muş.. Tasavvur edin.. Zabit, Ağobun mühim bir raporunu kaybetmiştir Agop bu rapor hakkında mütemmim malümat getirerek 1000 lira istiyordu. Zabit 1000 lirayr nereden bulacaktı? Bulup verdiği takdirde Agobun raporunu da Amirlerine vermek — mecbüriyetinde kalacaktı. Bin lirayı vermezse bu sefer de Agop gidip büyüklerine kendis'ni şi. köyet edebilirdi. Zavallr adam bir ta - raftan bana verdi; ü —tutmak için fedakârlıklarda bulunurken, diğer ta . raftan, işini ve belki'de hayatını kay- betmek tehlikesi karşısında bulunuyor- du. Bu derece müşkül vaziyette bulu. nan bir adam verdiğim müjdeden se- vinmez olur mu idi? Zavallı adam görz yaşları dökerek mütemadiyen ellerimi öpüyor ve: — Artık bu beriften korkmam, iz- tediği kadar hakkında şikâyette bu- lunsum.. Caşus olduğunu bildiğim için raporlarına, sözlerine ehemmiyet ver . medim, der kendimi kurtarırım, diyor- du. Yanımda fazla duramıyor, bir dakika evvel daireye dönmek iştiyordu. Kendi- sine bir miktar da para verm:k istedim, bir türlü kabul ettiremedim.. Hraç müdahale ederek- — Bir daha sefere muhakkak para veriniz. Para almazsa vereceğimiz para ile bir hediye alıp veriniz. Unutmayınız ki dünyada menfaatten sadık dost yok. tur.. idiyordu , Hepimiz — neticeden memnunduk. Tehlikeli bir düşmandan kurtulmuştuk. Ancak Agobun, fırkada vaziyeti, hetüz kararlaştırılmamıştı. Bunu Hraça sor- | duğum zaman şu cevabı aldım : — Bu akşam saat altıda lera kömite- *i toplanacaktır. Münasip fırsat zuhur ederse, bu meseleyi orada mevzuu bah. sederiz. Olmazsa onu seninle ayrıca dü şünerek icabrna bakarız . — Bana kalırsa bu gibi meselelerin meclislerde görüşülmesi doğru değil - — Ne demek istiyorsun? — Jak Deronyanın davasını mecliş- Jerde mi gördünüz? Hraç bu sualime cevap vermedi. Sa. dece ayağa kalktı, elimi sıktı, ve: — Allaha ısmarladık hakikatli arka - | daşım.. Akşama görüşürüz.. Sen, beş buçukta bana gel.. dedi ve Hantiyeti de selâmiryarak yazıhanesine gitti. Saat tam beş buçukta Kabristan so- | kağındaki 37 numaralı binaya - gitt'n. Kapıctı kimi aradığımı sorunce dişçiye gideceğimi söylüyerek Hanriyetin daire- sine çıktım. Hanriyet beni görür gör - | mert | — Nereden köldın, Hraç sevi bekli- | yor, çabuk yanma çık, diyerek beni giz- | H taeridivene doğru götürdü. ı Hraçın odatma girdiğima zarsan arka- $ | daşem telefonla konuşuyordu. Beni gö- rünce telefondaki muhaveresine devam etmekle beraber, eliyle beni yanına ça gırdı. Ben masasına yaklaştığım zaman, © da mükâlemesini bitirmişti. — Nerede iset şimdi öteki arkadaşlar da gelecek, halbuki ben seninle mühim bir mesele görüşeceğ'rü, dedi. Meselenin mahiyetini sordum. Şu iza hatı verdi: Yarım saat evvel Cenevreden çok mühim bir mekttp aldım. İşte mektup burada duruyor.. — Neden bahsediyor?. — Talât Paşadan.. — Ne münasebet?. — Variyeti sana iki satırla hülüsa edeyim.. Karaliste meselesinden habe- rin vardır. Tiflis merkezin'n bu.işi na- sıl bize terkettiğini de biliyorsun., — Evet bunları biliyorum.. — Bu mesele hakkında Kafkasya ile aramızda cereyan eden muhaberatı be- rtayı malümat fırkamızın Cenevredeki Avrupa merkezine de bildirmiştim. Ce- nevre merkezi de bu işin tarafımızdan olmasıma muvafakat etmiş ve neticeden kendisinin haberdar edilmesini istemiş - t Bugün aklığım mektup bütün plân- larımızı alt üst edecek mahiyettedir. — Tehblikeli bir variyet mi var? — Derhal önüne geçmezsek tehlikeli bir vaziyet ihdas olunabilir. Cenevre merkezi Londradan aldığı mevsuk ma- lümata atfen İngilizlerle Talât Paşa arasında gizli müzakereler cereyan et- tiğini haber almıştrr? — Müzakerelerin maksad: neymiş? — Tttihatçıları, bilhassa Talât Paşa- yı ve en yakın rakadaşlarını yeniden Türkiyede iş başına get'rmek.. — Siz buna imkân veriyor musu - nuz?. — Dünyada her şey mümkündür. Ce nevre merkezi de telâşa düşmüş, İtti - batçıların tekrar iş başına geçmemesi için derhal tedbir alınmasını ve ilk iş o larak karalistenin tatbikini istiyor. — Karalistenin tatbiki meselesi ayrı bir iştir, fakat ben İngilizlerin İttihat- gıları tekrar Türkiyede iş başına getire- ceklerine inanamam. —Bu hususta mektupta sarahat var dır. Biraz sonra mecliste mektubu oku- yacağız, görürsün.. — Ne olursa olsun, ben şahsan buna ihtima! vermiyorum. Merkezi ica komitesi azasından - iki kiş'nin odaya girmesi Üzerine muhave remiz kesilmişti. Hraç bunları bana arkadaş Amakluni, arkadaş Savarş ad « lariyle takdim etmişti. Birincisi Kaf- kasyalı olduğu şives'nden belli olan şiş- manca, orta boylu ,sakallı bir adamdı.. İkincisine gelince, tatanbula geldiğim- denberi adını en çok işittiğim adamdı. Bunun sebebi de arkadaş Savarş'ın fir- kamızın nâşiri efkârr olan Cağadı. mard gazetesinin başmuharriri olması idi. Bu sana't ona mümtaz bir mevki te- min etmişti. Kalemi çok kuwvetli olan bu gençar- kadaşm yazıları fırka muhit'nde ve u- mumiyetle ermeni mahafilinde emir te- lâkki edilirdi. Biraz sonra kendis'ni Kafkasyadan tanıdığım Vahakn adın . daki arkadaşla bir daha görmediğim için ismini hatırlayamadığım bir doktor daha odaya girmişlerdi. (Devamı var) ESKİ FRANSIZ TİYATROSU ŞEHİR TİYATROSU OPERET KISMI 1 . 10 . 937 Parartesi günü — E'f ıkşamı sast 20,30 da TO. dF KA, ERTUĞRUL SADİ TER Bu gece — (Suadiye) plâjında (Kapalı) iış. 4 İLKTEŞRİN — 1037 Buakşam SAKARYA sinemasında Eski Ruaya.. Göz kamaştırıcı saraylar... Baletleri.. Entrika ve sefahetleri Çarın Yaver #a Büyük bir aşlın bütün sevimliliği ve bülün hü. zünleri Baş wollerde: Komodi Fransezden VERA KORENE ve PİERRE RİCHARD WiİLLM Hâveten: PARAMOUNT JURNAL va (3 dakika) şayanı hayret öğretici Film Yerlerinizi evvelden aldırınız. Telefon: 41341 Bizd forunuz.liz Cavap Vaeralim. 13 senelik Kocanızdan ayrılmayın! 26 yaşındaki delikan- lı sizi mesat edemez | “Şenay,, imzasiyle aldığımız bir mek- tupta deniliyor kiz “31 yaşındayım. Ön üç senedenberi evliyim iki çocuğum da var. Beş aydan beri 26 yaşında bir delikanlı ile tanıştım. Aramızdak! samimiyet ve sevgi gittikçe ilerliyerek nihayet gidetli bir aşk şekli- ni almıştır. Bu delikanlı, dinimiz ayrı | olmasına rağmen beni çok sevdiğini ve mutlaka medeni nikâh yaparak benimle evleneceğini söylüyor. Ben de bunu muvafık görüyor ve onunla evlenmeğe razı oluyorum. Çünkü ben de onu se- viyorum. Fakat benimle evlendikten | #onra yalnız olarak hiç bir yere gitme- me müsâade etmiyeceğini söylemesi ve bunu şart koşması hiç de hoşuma gitmi- yor. Ben çok serbest bir hayata alışkı- Tum. Kimseye danışmadan her istedi- ğim yere gitmek isterim. Birkaç kere- ler bu delikanlıdan vargeçmeği tecrü- be etim, muvaffak olamadım. Onun bü- tün hırçınlık ve kıskançlığı da benim ev N olmamdan ileri geliyor. Beni çılgın- lar gibi seviyor, beni düşünmediği bir tek dakika yok, tabil benim de onu.. Si- ze bir şey daha söyliyeyim: Şayet ben bu gençle tanışmış ölmasaydım gene kocamdan ayrılmak — niyetindeydim. Çünkü kocamla katiyen — anlaşamadık ve zerre kadar da sevmİyorum. Sırf ço- cuklarımın hatırı: için on Üç sene kahrı- mr çektim. Şunu da ilâve edeyim: Ko- camdan ayrılınca beni geçindirebilecek kadar gelitim var. Bana, samimi! bir ar- kadaş gibi, ne yapmam Jlâzım geldiği hakkında bir fikir vermenizi rica - ede- rim,,, CEVABIMIZ; Kocanızdan ayrılıp sevdiğiniz deli- kanlı ile evlenirseniz mesut olamıyaca- ğıhızı söyliyebiliriz. Çünkü evvelâ ara- nızda mühimce bir yaş farkı vardır. 26 yaşında bir genç, bugün şiddetli bir ih- tirasın tesiri altında sizinle evlenmeği göre alır ve mesut olacağınızı belki de elAdiyetle ve samimiyetle idia edebi- lir. Fakat heves ve sevginin ilk hızı geçtikten sonra vaziyeti büsbütün baş- ka bir gözle göreceği — muhakkaktır. Bilhassa aranızda din ayrılığı da mev- cut olması diğer âmillerle beraber ku- racağınız birleşmenin pek çabuk yıkıl- masına yardım edecektir. Sizi kıskanı yor ve şiddetle seviyor, olabilir; fakat, inanm ki size sahip olduktan sonra kıskançlığı kalmıyacak ve şimdi sevgi sandığı heves de uçırp gidecektir. Sonra ©n Üüç sene beraber yaşadığınız kocanız: dan ayrılmanız da dürüst bir hareket sayılmaz. Eğer anlaşamamışsanız bu- mu daha evvel, hiç değilse çocuklarınız olmadın ve siz 31 yaşın: boylamadan düşünmeniz lâzımdı. Şimdi kocanızdan ayrılmağa kalkışmakla bem kocanızı, hesr kendinizi ve hem de hiç günahları olmıyan zavallı çocuklarınızı bedbaht etmiş olacaksınız. Sizin için yapılacak en makul hareket kocanızla anlaşama- mazlık sebeplerini ortadan — kaidırmak için her defakârlığı yaparak evinizde kâalmak ve onu sevmeğe — çalışmaktır. Sevdiğinizi sandığınız delikanlıdan der hal ayrılırsanız bu yolda muvaffak - ol- mamanız icin sebep kalmaz. En buh- Tanlı zamanlarınızda yavrularınızın saa- detlerini düşünmeniz slze kuvvet ve ce- SHİRLEY Zarif tebessümünü ve altın renkli TEMPLF'in buklelerini görmeğe hazırlanımız. SARAY sinemasında Önümüzdeki PERŞEM ZENGiN MBE akşamından itbaren ÇOCUĞU en son ve en güzel filminde görlnecektir. Geç kalanlar !.. Müsterih olunuz !.. SUMER Parlak bir muvaffakıyetle Sinemasının göstermekte olduğu TiNO ROSSİ'nin Son zafeti ve şayanı hayret temsili Kitaralar Çalarken Aşk ve musiki fümi BIRKAÇ GÜN DAHA gösterilecektir. Acele ediniz, gidirfzr görünüz, &iz de alkışlayınız. saret verecektir. Şikâyetler, temenniler: e EATEERL DA L S AŞ AA ÜYU T Darüşşifa Dikilen bir geçidinde kaç direk Bir buçuk senedenberi lâmba takılmasını bekliyor ! 'Taşkasapta oturan okuyucularımız - dan biri bize gönderdiği bir mektupta, bir kaç semt halkının geçmek mecbu- riyetinde bulunduğu bir sokağın ge - celeri aifiri karanlık içinde bulundu gğundan şikâyet ederek diyor kiz “Biz Taşkasapta Nevbehar mahıl - lesi Darüşçifa sokağı Gövarında otu - ruyoruz. Bütün Haseki, Cerrahpaşa, Alipaşa, Davutpaşa ve Çukurbostan semtlerinde oturanlar buraların yegâ- ne nakil vas:tasr olan tramvaydan İn « dikten sonra zifiri karanlık içinde bu- lunan Darüşşifa sokağından geçerek düşe kalka evlerine gidezler. Bu sokak bütün bu semtlerin halkı- gu tramvay caddem'ne ulaştırır. Bu yol üzerinde elektrik vardır. 2534 numara ve 19—5—0936 tarihli ve 60 imzalr bir dilekçe ile İstanbul belediyesine müracaat ettik, Bir buçuk senedenber' benüz bir ne- tice çıkmadı. Dileğimiz mühim birşey değildir. Esasen dikilmiş olan direkle- re Tâmbaların bir an evvel konulma - sıdır. Bir kaç lümbanın hazır direklere asılması her halde senelerce sürükle - nebilecek mahiyette bir mesele olma- sa gerek. Alâkadarların bizi bu önü- müzdeki kış mevsiminde olsun artık geceleri çamura batmaktan kurtarma- larmı rica ediyoruz.,, & aü SAt Prs S Ö 6 Direkleri ble dikilip hazırlanmış ©- | len bu sokağa bir buçuk senedenberi bir kaç lâmbarnım nasıl ve niçin takıla- mamış olduğurna cldden hayret etmek Tüsımdır. Bilhassa kısmen yangın ye- ri olan bu tahanitn asayiş ve emniyeti noktasından da ne kadar ışığa muhtaç olduğu meydandadır. Alâkadarların nazarı dikkatlerni çekeriz. Bu mesele ne olacak ? Belediyenin arlık Beşiktaş olobüslerine makul bir tarife fatbik ettirmesi lâzımdır Bu sütunlarda üç defa yazdık, al- dırâr madı; bunu da henliz vaziyette hiç bir değişiklik olmamasından anlıyo- ruz. Fakat okuyucularımız şikâyette devam ettikçe biz de bunları neşretmek- ten geri kalmıyacağız. Neden bahset- tiğimizi belki anlamışsınızdır: Beşik- taş — Taksim otobüslerinden, Bakınız, bu defa da Beşiktaşta o- | turan bir talebe okuyucumuz nasıl dert ] yanıyor: *“Beşiktaşta oturuyorum ve Nişan- taşta kız orta mektebine — gidiyorum. 'Tramvay şirketi otobüslerinden başka vasıta olmadığı için mecburen her gün bunlara binerek mektebe — gidiyorum. Fakat bu otobüslerin aldıkları 14 kurüş dcret pek fazladır. nın indirilmesi dolayısiyle bütün taksi otomobillerinde tenzilât yapıldı. Emin- önünden Emirgina kadar 10 — kuruşa otobüsle gidilirken Beşiktaştan Taksi- me kadar 14 kurüş alımması pek fazla değil midir? Sonra tramvay şirketi sa- bahları bu otobüslerine binmek mecbu- riyetinde olan talebey> ayrıca bir kolay- lrk ve tenzilât da göstermiyor. Babam emekli bir subaydır. Bütçemiz bu oto- büslere her gün bu kadar para vermeğe hiç de müsait değildir. Ayni mektebe giden diğer birçok semt arkadaşlarım namına sizden bu hali alâkadarların na- zarı dikkâtine koymanızı, hiç değilse talebeye tenzilâtk bir tarile tatbik edil- mesinin teminin! rica ederim.,, ... Maçka ile Bayazıt arasında 12 kuru- şa otobis işletiliyor. Beşiktaşla Taksim arasındaki mesafe bu yolun yarısı ka- dar bile olmadığı halde tramvay şirke- ti otobiülslerinde 14 kuruş alımması doğ- ru değildir. Buna daha fazla göz yum« mak, halkın mütemadi rararına aldırış etmemek olur. Belediyenin tetkikat ya- parak bu otobüslerin — ücret tarifelerini makul nisbetlerde yeniden tanzim ettir- mesini bekliyoruz. b BUÜLÜN z Istanbul balkına: İşte Alkazar sineması bu sene seçtiği ve bununla iftihar edeceği fimlerden BİRİNCİSİ: Wi CiCiL MAHALE Önümüsdeki çarşambadan iti- baren sinemamızda - görecek ve takdir edeceksiniz, Benzin fıyatların — 4