r a e Dış Siyasa: Bulgaristanda yaşayan Türklerin -mektepleri Yazan : Şekip Gündüz Bülgâr devleti kraliyosinin ordu m1 lara iştirak eden kırmızı ve mavi tar - lü kuvvetleri, bindirilmiş fırkaları, avı ceye kadar mahirdirler? Bunu anlamıya henüz imkân bulm : maarif nazırı olan Gospodin Nikolayorfi miş bulunduzlarını sezdiğimizi sanıyo İIzah edelim: Dün gece Anadolu ajansı Bulgar aj *“İktisadi buhran neticesinde hususi müşkülâta maruz kalmışlardır. Bunla: muntazam rurette verememişler”'ve diği mnevraları bugün başladı. Bu manevra. fların kumanda heyetleri, &caba motör. tayyarelerini idare etmekte ne der> & değiliz Fakat Köseivanof kahinesini ün cidden mahirane br manevra çevir. uz, - ansınm gu tebliğini neşretti: Türk mekteplerinden b rçoğu mali n bir kısmı öğretmenlerin aylıklarını er masraflarını da karşılıyamtyacak bir vaziyete düşmüşlerdir. Kültür bakanlığı bunları bir kolaylık olmak üzere ve esas masrafın da öğretmenlerin aylı; mekteplere . gimdilik bir yardım olmak Bğretmenler tayinine karar vermiştir.., Bu resmi cümleler düz türkçeye anı Bilirler: “Maarif nezareti Türk azlığına ait Bulgar ajansının tebliğinden en nik gıkarabilmek mümkün değildir. Bu hareket acaba tamamiyle Bulga! Bir edilecektir? Bir milyonluk Türk azlığınım kültü! istikamet değiştirtmiye Bulgaristan net Teceye kadar mezun addedilebilir? Nikolayefin tebliği ile tahaddüs ed poliklr olarak azlıklara gösterdikleri in; peye kadar telif edilebilir? Biz sanıyoruz ki bu hal, Bulgaristan Jeklerine uygun olmıyan bir istikamete Gevamlı ıszrarın bir yeni tecellisidir, Ve rif nazırının ânf hareketi bizzat ve bin harekettir. *“İktısadi buhran neticesinde hususi ği olduğunu nazarı itibara alarak bu üÜzere . haz.neden maaş alan Bulgar cak gu suretle ve kısaca tercüme edile. mektepleri İşgal etmiştir.., * bin bir mantıkla dahi bir başka mana a ristanın dabili bir işi suretinde mi tef. rel inkişafma tek mahmuz darbesile den lüzüum görmüştür? Ve buna ne de. en vaziyet, Balkan devletlerinin kar. sani dikkat ve müsamaha ile ne dere. daki Türk azlığının seciyesine ve di. doğru sülrüklenmek — istenmesindeki peşinen kaydedelim ki, Bulgar maa. nefis Bulgar temel yasasına aykırı bir Türk mekteplerinden birtçoğu mali müşkülâta maruz Kalmışlarmış..., Kalabilirler a! Tasası Bulgar kabinesine mi Büştü? Yahut Bulgaristandaki azlık m narif nezaretine müracaat edip: “— Aman açıklarımızı kapatın, öğretmenlerimizin maaşlarını verin!” diye yalvardılar mı? Tebliğde azlık tarafından bir müracaatta bulunulduğu söylenemediğine bakılırsa bu mekteplerin öğretmenlerine maaş veremediğine inanmak da pek kolay olamıyor, Bulgar.hudutları içinde yağıyağ bir milyon Türk dermeçatma / Hört mektebi idare edemiyor mu? Edemiyorşa Bulgaristandaki bütün ekono. mik buhranın birtakım kanallardan dosd. 'Türk azlığa saldırıldığı ve hattâ bu azlığı idâre eden cemaat teşkilâtimm ve vakıfların ehil olmryan ellere geçi. yilerek Türk halkla birlikte mekteplerin de bu hale düşürüldüğ' neticesine va. rılab'lir. Hem Türk azlıktan marif vergisi alınmıyor mu ki, nezaret bu hareke. ti fevkalâde bir yardım suretinde de tefsire kalkışıyor? Goöspodin Nikolayefin hareketini tebliğdeki ifadeye uygun addedebilmek için dürüst tek şekil düyü. nülebilir: Bu mekteplerin kendi öğretmen kad mesi. Eğer böyle olsaydı; Bulgar maarif olurdu. Halbuki şu şekliyle bu “yardım' yor. rolarına Bulgar devletinin yardım et. nezareti tâkdire şayan bir iş görmüş * daha fazla bir “Ambargo” ya benzi. Şekip GÜNDÜZ Günün sahnesi — Oluş ve görüş Yazan : Ensari Bülent BiRiNCi MECLİS Tİki dost arasında) — Duydun mu? — Neyit z * Evleniyorlarmiş.. — Kim? Kiminle? — © sarışın ktz o esmer delikanir fle. — Sanmam. — Ban! Zaten seninle birlikte gördüğümüz giln ber hallarinden belliyei.. — Ben bir şey farkettiğimi batırfayamıyo. rum. — Beviştikleri besbelli dağilmiy di canrm? Erkek durmadan konuşuyordu, kız da dur. madan gülüyordu işte. h — Durmadasn konuşmağa ve — durmadan gülmeğe ne zamandanberi sevgi adı veriyor. dar? — Anlamamaalıktan gelme; dün gene bir otornohilde barabermişler. —Olur a. Delikanlı yolda rastlamıştır, gi deceği yere kadar ona refakat etmek — İata. miştir. — Dün de sinamada beraberdiler. Geçen salı günü plüjda elele tutuşup dolaştıkları. : da ben gizlerimle gördüm — Avni de geçen pazar Ada — vapurunda Tastlamış. “Pek atki fiki — Konüşüyorlardı. Oğlan abayı bu sefer adamakillr —yakmışa benziyor., dedi. — Olal Fakat gimdiye kadar göster. diğin delillerle sen davanı dabat — edebildim sanıyorsan yanılryorsun, İRİNCİ MECLİR VBlr' dontü ve kendisi) — Dedikoduların farkında mısın ? — Hayır ola? — Bugünlerde kadınlarla çok düşüp kalkı, yormuşgun ? — Kimden bu rivayet? — Önüne gelen söylüyor. — İnasma, — Gözlerile görmüşler, — hem... Ben de Bördüm ya be birader! Adeta bir nümayişe Birişmiş gibisiniz. —ittt — Her yerde sizi beraber görüyorlar. — Anladım, anladım.. — (Kendi kendins #öylenir) Acaba bunun için mi bütüm dostlar bana acalp —acalip bakmağa başladılar? (Yükaek sesle) Sakın bahsettiğin kadın Ley. VA olmazın ? — Tam kondlı — Fakat onunla aramda hiçbir fevkalâde. Hik yok. * — Birergen — delikanlı ile bir genç kızın sevişmelerini ben de fevkalâdelik nddetmem. — Iarar etme canım. Gayritabil addedile. cek bir münasebetimiz yok demek istiyorum, — BSevişmek “gayritabi,, değildir. * — (Hiödetle) yani Heyişmek, — aşk, maşk Kiİbi şeylerden pek uzak olduğumuzu söyle. mek istiyorum. (Gülerek) yani şenin anlaya. cüğın manada fevkalidelik — gösteriyoruz KAyTİLADİ! bir haldoyla. — ©O halde neden hergün berabersialz? — Rergün değü. WFakat çok züman birle, şiyoruz. Dostlarımın — dedikodularından bekx. tım. Hiç birisinin orijinat bir tarafı yok, Ezy lâyı tanıdıktan sonra bugüne kadar doatla. rımı bep erkeklerden-seçip kadınların yalnız “gevgili,, olmbilaceklerini sanmamdaki hata. yı anladım. Temin ederim — seni... Dost gö, züyle konuşabilecek, arkadaş olabilecek bir kadın bütün erkek doatlara tercih edilebilir. Bir tecrübe et anlayacakam.. ” Ha iki moclisin kahramanlarından hangisi, HABER — postaar - Günün içinden : Kanatlanan kitaplar... — Bu şehirde aşırılmış eski kitaplar ve kaçırılmasına müsamaha edilmiş antikalarla zengin olanları hatırlarız Yazan : Nizamettin Nazif Bir Ayşecik bir Mehmetçiğe kaçar. sa bu nihayet köyün birinde sekiz on gün süren bir dedikoduya mevzu olur, Sonra kapanır, unutulur gider. Fakat ya Mısırlr, ya İraklı, ya Holandalı ve. Yya Hotantolu bir prenaea “filân", deli. kanlınım birine tutulursa, yahut mil. yarder bilmem kimin biricik kızı ba. yan “falan” adamın birine kaçarsa Bu bütün dünyada çalkalanan bir hâdise olur; kapanmaz, unutulmaz, herkes i. Şini gücünü bırakır, bununla uğraşır. Neden bu böyledir? Zira Ayşeciğin Mehmede kaptırdığı şey yalnız gönlünden ibarettir. Halbu. ki prenses “filân” m gönlü ile birlik. te mutlaka bir tae ve milyarder kızı olan bayan “falan” n gönlü ile bir. likte de mutlaka bir çek defteri hare. kete geğer, İ Tıpkı bunun gibi, bir dostun kütüp. hanesinden araklanan elli kuruşluk bir kitap da yalnız üç beş kişinin dili. ni bitkaç gün yorar, sonra unutulür, gider. Faket umumi bir kütüphaneden nadir bir cildin havalanması mutlaka herkesin gözünü faltaşı gibi açar. Zi. ra bu nadir çild, vatandaşm hem milli servete, hem milli kültüre karşı olan hassasiyetini tâhrik eder, Yani bu İtem bir “çek defteri” meselesidir, hem de bir “manevi tac” meselesidir. Dün gazetelerin “Süleymaniye ki. tapsarayrndan sırra kadem bastıkları. niı” haber verdikleri üç cild, işte bu bakımdan üzerinde durulan bir hâdi. Bedir. Söylendiğine göre bunların kıymet. leri üçer beşer liradan ibaretmiş! OL sun. Bu memlekette kâh kaybolmak, havalanmak, kâh unutmak veya düpe. düz araklanmak suretiyle o kadar çok kıymetli ve nadir kitab aşırılmıştır / ki, kitab ve caki <eser' — hırsıslığmdan öyle todehhüş - etmişizdir ki, birçok vatandaşlarm, şu anda, faltaşı gibi açılmış gözlerle bu üç liralık kitapları dahi aramakta olduklarına ve bu es. rarengiz hâdisenin — aydınlanmasını beklediklerine inanmaktayız. Sütten ağzımız yandığı için yoğurdu üfliyerek yiyoruz. Türkiye vatandaşında memleket şu. uru, ötedenberi çok yüksektir. Buna fikri seviyesinde beliren müspet deği. şikliği de katarsanız vatandaşın bu nevi hâdiseleri ne derece tahammül. süzlükle karşıladığı ve böyle hâdiseler den ne büyük bir azab duyduğu ken. diliğinden anlaşılır. Aşırılmış eski kitaplar ve kaçırıl. masmma göz yumulmuş antikalarla zengin olanlar kendilerini ve macera. larmı bu diyarda asla unutturamamış. lardır. Arkadaşlarımızdan çok defa göyle sözler işitiriz: “— Malüm a.., “Filân” eser çalmdı. ğt zaman “falan” kütüphanede hafızı kütüp oydu.,, *“— Şu kocâ ev bilmem ne kütüpha, nesinden aşırılmış kitaplarla yaptırıl. mıştır.,, Bu sözler umumt vicdan tarafından bu nevi hâdiaelere verilen kararların bu memlekette ne devamlı bir ısrarla infaz edildiğini göze vurur. . 'e Filvaki Süleymaniye kitapsarayın. dan kitap çalındığı henüz ne iddia, ne de ispat edilmiştir. Bu bakrmdan kimseyi hatalı veya cezaya müstahak görebilecek bir vaziyette değiliz. Biz burada, gazetelerin yazdıklarıma ba. karak yalnız şu iki esası göze vurmak istedik: 1 — Nadir kitapları vakfedildikle. ri ikütüphanelerde — bulundurmaktan vazreçmeliyiz. Bu tevi kitaplar dün. yanın hiçbir. tarafında umumun İsti. fadesine arzedilmiş değillerdir. Bun. ne inababiliriz? Kat? bir kannat için mut. laka bir tecrübeye girişmek lAzımgeleceği anla gülryor. Böyle tacrlibalar çok defa ateşle oy. namağa bensamez mi ? Aşk bazan hilr erke, gin dir kağımı bütün dostlarına tercih etme. Ginin derun! ve devamir bir İfadoai manasma gelmer mi ? Ve çok kere izdivaç bu nevi mü. nasebetlerde maşukanm tadbirti davranma. sından doğmuş değil midir? Ensari BÜLENT Kızını öldüren Sonbahar AZETELER haber yeriyor: © kây idaresi, önilmüzdeki PET tembe günl sönbahar tarifesini tatbl ke başlıyacakmış. Bizim köyler (gğ Yahya Kemal'in verdiği adla Adalar) yavaş yavaş boşalmağt baf liyor demektir. Zaten her gün W*ğş göç gözüküyor; bazıları da S0 mehtab sefası için yirmi gün, DİF J daha kalacak, serin ve belki de Y'ı' murun tehdid ettiği bir gecede BÖY bir gezindikten sonra eşyalarını t0f layıp evlerine çekilecekler. Ömi den bir yaz daha geçtiğini, her gölt kışın biraz daha ihtiyarlık getirdiğin duyup üzülenler kendilerini: "E"’iı' zim, sen bilirsin halceğizim” diyt * vutmağa çalışacaklar. Ta bir dahâ y za kadar... Fakat günler tekrar u.—'; da ortalık yemyeşil kesilince rahât” yanlız evlerinde, yıllardır MM,L eşyalar arasında olduğunu unutüp * ne adalara dönecekler. Sonbahardan, kısa günlerden DUf lanmadığımı kaç defa - söyledim, / tekrar edecek değilim. Hatta, sunü jsterseniz, bugün içimde oti için muhabbete benzer bir. his di7 yorum. Geçen gün zerzevatçıda WÜk bir baş lâhna gördüm : kışm bu yusyik varlak habercisi içime bir ürpeftli salacağına adetâ — yüzlümü ııld“"’, 4 Altp yemedim: konservadan dü, vaf lar gayet dikkatlo saklanırlar, ve an. tak tetkik ve tetebbülerinden ferdi veya umumi bir fayda melhuz olacak kimselere (hiç hatır gönül tanımıyan) azami bir kontrol kordontı içinde gös. terilirler. f Faraza — Vatikan kütüphanesinde eski ve nadir bir kitabın yaprağını açmak bin deveye hendek atlatmaktan Bgülctür. Böyle eserler bir ihtis.s tasni. fine tâbi tutulduktan Bonra bahsetti. ğimiz kontrolun ve inzıbatın gurtla. rında en ufak bir “idarei maslahat”a sapılmadan, ait oldukları ilim akade. milerinin Istifadesine arzedil isler 2 — Süleymaniye kitapsaraymmoca 30 memur varmış ve bunlar biribirlerine dış ©.liyorlarmış da, zaman zamaı bi- rine kötülük etmek istediler mi, onun muhafazasına verilmiş eserlerden biri. ni bulamıyacağı bir yere saklayıveri. yorlarmış, Kitapsaray mr burası, yoksa fincahla yüzük oyunu oynanan bir “haremi hümayun” mu? Bizde bu işin en sakat tarafı umum! kütüphanelerin hafızıkütüplerini umu. mi hapishaneye gardiyan tayin eder $ ,.y' S ümE izd 'andadan da hoşlarmam, Her SÖLşÜNe seçi . meysiminde İ r.hpılıpık'f' “Hafızıkütüp” lük ancak ferağat ve kanaati mücerrep âlimin işi haline geldiği gün kitapların askeri bir inzı. bat ile raflarda duracaklarına inana. biliriz. Bu kanaatimiz gahıslara tev. cih edilmiş bir emniyetsizlik suretin. de tefsir edilmemelidir. , Nizamettin NAZIF Barken çilek, kayısı yemek II"J hiç' duymadığım gibi 'bol biberli K, puskaya da . tadına doyum ğ hi bildiğim halde . bu sıcak günle” tahammill edemem. g' ! Tlkbahar, yaz gibi sonbaharla da niçin sevmiyeyim? e terseniz beni sonbahardan şairlef ü Ruttu: onda veremli bir kızm Bd' kuru yapraklarda ölümün uehıf; görmeğe kalkarlar. Ne münasebet' p, tm rengi, ağır üzüm salkımların! — şünün: onların neresinde — ölüm * dir?... Şalrlere, kendi kurduğum Yiğ BeŞEKİL AAA X ği et y Do DÜ ğim birtakım nazariyelere aldaniP | sonbaharı yermeğe kalktım: çobi her an güzel, her an hayatın ta K y si değilmiş gibi... İntikam almasın! p ne güzel biliyor! hem de uill:îuı&' niz bir hali, bir manzarası bir gönlünüze sonsuz bir. hayranlık Guruveriyor ve siz, söyledik! tanryorsunuz... ç Bu perişan, biribirini tutmaz !*:, ları niçin yazdım?... Doğrusu ben bilmiyorum. Eski talebem ve doft 'Nevzad Celâ! Özen'in canını ”h:ı!" da göze alarak, bu sonbahar 54 g nın, kalemimin ucuna getirdiği keli leri yazmak hevesinden kurtulam' Ne zarar var? Onlar da kuru y gi larla beraber uçar gider ve kwdı“' sonbahar manzaralarına . birkaf ka olsun . muhabbetle keder. Nurullah adam ! intikam: beğenmediğinizi ilân gel W Öldürülen savallı genç k z Kadıköyünde Maarif —- müdürlüğü xahık mamurlarından Cevat isminde bir — adamın 17 yaşındaki Üvey kızt Reyhanı bıçakla ül. dürdüğünü yazmıştik. Reyhanm babası baş Sene evvel ölmüş olan Darlilbedayi artistle. riadan Celâl Yakuptur. Annesi Sabiha Ce. vatla bundan bir de çocuğu olmuş. tur, Cevat son zamanlarda fazin — sarboşluğu yüzünden işlen çıkarılmış, buna rağman ra. Kıyı brrakmamıştır. Sabiha — kocasından ay. rımak için mahkemeye başvurmuş. bstidaaı. n dm daktilo bilen kızt Reyhan — yazmıştır. Be birkaç gün sonra takarrür etiniştir. Reyhan evveltki gün bir daktiloluk imtiha. nında kazanıp da evine dönünce — annesitin boynuna sarılmış: — Üzülme anneciğim sana ve — kardeşle. rime artık ben bakacafım, demiştir. Cevat bu aözlarden alınarak üvey kızı a kavgaya tütuşmuş, sonunda da bıçkalıyarak öldürmüştür. . Elektriğe kapılarak... Üsküdarda bir manav öldü Üzküdarda Toptaşında manav. Sa- Tih oğlu Osman dün gece saat yirmi bir- k) Z de dükkânmdaki elektrik ampulünü ta. | — Avcı (hikdyosine devam edert a karken cereyana kapılmış, baygın bir oıımhmaelııqw halde yere düşmüştür. dım ve kuyruğunu kestim. Oıînın dükkân — komşuları — tara- — Neden kafasım değil de h””y—" fımdan hemen bir, otomobile atılıp Hay- | nu? £ e darpaşa hastahanesine kaldırılmışsa da | — — Aslanın kafasını daha evvel yolda giderken ölmüştür. Kaza hakkın- | mişlerdi! İ g da tahkikat yapılmaktadır. eee