K İ b 24 EYLÜL — 192 —. Bmim Hissedilen Ürmet ifade edilmelidir Büzetcci ilik. Türk Tarih Kuru! dünkü celsesinden h Y3 olan çok iktidarlı, çok muhte- f" generalımız yanımıza yaklaştı. İlinizde gazetelerinize yazmız! Ütatürk gibi emsalsiz bir devlet İştirak ettiği bir toplantıda, ilel şöhreti haiz — profesörler. Köyliyor. Bu nutuklar, radyo il dta, Kurultayda ekseriyet değil- fhl konuşulan dili anlamayanlar Tmetle susmağa mecbur — sayıl- l_n'm'.' Eğer dinlemek istemiyorlar çıkabilirler. En ufak bir mın!- bile h / tevaz verilemez ilen hürmet, sül tla ifade edi!- ... YNKOPRUDEN GEÇİŞ... S Çakılan çiviler, dün, köprü- Hüne görülmemiş bir manzata N h &ma hiç mübalâgza etmiyorum: Han bir başa kadar, tramvaylar i. Ben betbaht, o sırada, bir arabasına binmiş — bulunuyor- Azimetim Kabataştan tarafa idi. b i bizim tramvay dahi durdu. Ühürdeki arabaların nöbet bekle- görerek manzarayı temaşa İçin irkaç adım yürüdükten sonra, *Haraba, ötede bir Bebek tramva- & ır'dııun'_— görerek, ona binmeğ? üdim. Fakat ne hacet? Daha ? de bekleşiyor. Kendi kendime ” dedim. Bir Beşiktaş, diğer bir M tramvayını geçtim. l’t. Saprast ve düz noktalar öi Aritma ve ilmicifir halleder gibi *. ne ciheti takip edeceğini şaşı- Bir müddet onları seyrettim. 4 Akkıma potin boyatmak — geldi. m # w M , l 4, Snada, tramvaylar, geçiyor, du- Otomobillere, halka, yine tram- : YOl veriliyordu. Yet, potin boyatmam bitti. “€ ne bakayım? Bizim Ortaköy /_’ zelip yine orada durmadı tm? .ş İçine., k Ttiniz? Bundan daha âlâ, dahâ Teyrüseler olur mu? "'lanımızdan Skenderuna » ilk sefer ı günü Konya N ğrile yapılıyor özdeki salı günü limanımızdan S.yq*lıt;yxn limanı İskenderuna Nhlhukur. İlk postayı Kon- k Yapacaktır. ;b:“â ile Antakya konsolosumuz v * könsolosu Firuzun İskende- *Ceği bilinmektedir. h L_*ımdın Denizyolları acenta- y © Glilen Kadri Nuri bu mü . * Merasim tertip etmiştir. De- ),k:: idaresi İskenderun için ayrı !u, Ve navlun tarifesi yapmamış- B J4 aynen Payas limanma kadar * tatbik edilecektir. kuz doğuran kadın h 2':ı"ekoı'u 14 gün tMında kırdı ! __'"*. (İspanyada) 23 (AA.)— DçiEne memurlarından birisinin %fluıden 14 eylüle kadar yedi ayet dün de iki n getirmiştir. Bu ço- Xxııı. ikiri yaşamaytadır. H L , Çivili geçitler xky’ğ:öpıuden sonra dün Kara . 4 hp ünda yayalara mahsus çivili Xdz"r-m.. r ay içinde TE e Pangaltı, * Sipakiocağı, Tokatliyan önü, Tüyda Dörtyol ağzı, İngiliz se- p, önü, Tepetası, Perapalas, Şi- lâ ve Karaköypalas önle. gözüşüm: |© çıkryorduk. İdün büyük bir kısmını Avrupada| ? *Ya ilân ediliyor. Gerçi Almanca Yemiş vapur iskeleşinin harab halini bu resimde görüyorsunuz. Bu iskelenin yoktur.. etrafındaki pisliğin de haddi hesabı İstanbul konuşuyor ! Yemiş iskelesi Kokmuş yemiş çöplerile dolu... Yazan : Haberci Yürdüğümüz yolun kenarmdaki de- niz o kadar pis, © kadar iğrenç bir hal- deydi ki, çıkan müthiş kokuyu iduyma. mak için burunlarımızı tıkadığımız mendillerle, kabil olsa, gözlerimizi de örtecektik, Denizi baştan başa kaplıyan kayun, karpuüz kabukları, çürük yemiş yığın « ları arasında, asll kokuyu yayan, bu semtin havasını teneffüs edilmez — bir hale sokan çöpler arasında kimbilir kaç . gündür suda duran şişmiş ve kokmuş palamut balıkları idi. Bunlar dünkü ya- zımda da bahsedilen, balıkaneden piya- saya fazla geldiği için denize dökülmüş olan mallardı; ! Midemiz bulana bulana , bir hayli yürüdükten sonra, nihayet su Üzerine kurulmuş, harap bir binanın önüne gel dük. Arkadaşım foto Alit — İşte, Yemiş vapur iskelesi, dedi.. Yukarıki resimide de pek güzel göl ceğ'niz, bu bina, o kadar harap, o ka- dar göçmüş ve bakımsız bir halde idi ki, şimdi resmi bir idare olan Haliç şirketinin böyle bir vapur iskelesi olma- sını aklım evvelâ kabul etnedi. Binanın çökmek Üzere bulunan kr- smlarına, kiremitleri kırılmış dökül . müş damrmna, yarısı kopup denize düş- müş parmaklıklarına baktıktan sonra, arkadaşıma ? — Burası, dedim, kullanılmıyor. © güldü — Kim demiş, diye söylendi. Hem de oldukça işlek bir- iskeledir de. Fakat bir gün gel'p üzerindeki insanlarla be- raber denize çökmeden tamir edilmiye- cek galiba... İskelenin harabeden farksız man . zarası, hemen kenarıma yerleştirilmiş pis bir çöp kutusu ile ve etrafındaki de- nizi kaplıyan yemiş kabuklariyle tamam Janıyordu. Ali, çöp kutusundaki ve Henizdeki kavun, karpuz ve daba binbir çeşit çü- rük meyva süprüntülerine baktı, baktı, sonra bana dönüp: * — Burası, dedi, tam müânasiyle Ye- miş iskelesi doğrusu.. her halde şimdi Yemlş iİskelesi olvarında çürük kavun salışı... Demindenberi anlattığım vapur is«ke. lesinin yanıbaşında, bir de küçük kayık iskelesi vandı. Burayı İda kaplıyan çöp- leri iki yana ayıra ayıra pazar kayıkları gelip yanaşıyor, sonra 6—7 yolcu ala- rak, karşıya geçiyorlardı. Bu kayıkçılardan birisi Ali ile beni tanıdı, galiba.. Arkadaşlarına: — Bak, bak, gazeteciler gelmiş, di- ye haber verdi. Bir an içinde altı Ka. radeniz çocuğu etrafımızı almışlardı — Buyurun, dedim. Ne derdiniz var- *a siz de söyleyin.. Buna içlerinden en genci cevap ver- di? — Hani dert çok bizde amma, ilk şu denizdeki çöplerin kaldırılmasını yazı- nız. Hele iskelenin yanındaki çöp kutu. su da kalkarsa, daha memnun olacağız.. Düşünün bir kere, bie bu pislik arasın- da sabahtan akşama kadar çalışmak, nö bet beklemek mecburiyetindeyiz. Zaten bu Haliç baştanbaşa pis; berbat bir yerdir. Nereden düştük buraya.. Boğazdaki, Modada ve Adalardaki sandalcılar yaşıyorlar. Her gün temiz hava, temiz müşteri, bol bol gezme, eğ- lence.. Bizim halimizi ise görüyorsunuz öşte.. Çocuk yana yana anlatıyor, ya: nmdakiler de , mütemadiyen baş sallı - yarak genç arkadaşlarının fikirlecini tasdik ediyorlardı. Biz böyle konüşürken, nasıl oldu bil- mem, yanımızda, içi kavun Holu bir el arabası belirdi. Arabamın sahibi: — Çifti çeyreğe, çifti çeyreğe diye malını satmıya çalışıyordu. rüşa — satılan bu koca — kavunlar bizim dişarda tanesini 15—20 — kuruşa zor alacağımız büyüklükte idi. 'Tam bir hayretle yanımdakilerden ayrılıp, ka - vun arabasına doğru yürüdüm. Bir an #çinlle kavunların başına 4#—5 müşteri üşüşmüştü. Ve işin garibi çifti beş ku. Tuşa satrlan bu koca kavunlar üzerinde üzerinde hâlâ da pazarlık edenler var- di.. Hayretim büsbütün artmıştı ki işin hakikatini öğrendim. Satılan mal çürüktü. Hem de nasıl? kavunun dörtte üçüişe yaramaz bir hale gelinceye kadar çürümüştü. Fakat kavuncu mallarını o kadar iyi istif et- miş, o kadar iyi yerleştirmişti ki, e- ğil uzaktan, tâ yanıma sokulduğunuz zaman bile, işin içyüzünü anlayamıyor. dunuz.. Ancak pazarlığına giriştiğiniz zaman kavuncu, arabasmadan ikisini kapıyor ve sanki bir meziyet söylüyor muş gibi — Bakınız, diyordu. Bunların ne kadar az çürüğü var. Çifti beş kuruşa bedavadır vallahi... Çürük, çarık olmasına rağmen, bu sa- tış hakikaten de ucuzdu. Fakat — buna rağmen, uzün pazarlıklar conunda bu kavunlardan çiftinin dört kuruşa satıl- dığı da oluyordu., Kapısının önünde satılan yemişler gi bi, çürümüş Yemiş iskelesinin hem gü . lünecek, hem de ağlanacak haline bir kere daha baktıktan sonra, arkadaşım Ali ile beraber, Meyvahoş istikametinde yolumuza idevam ettik. HABERCİ YARINA: Soğan ve Yağ iskeleleri. Dünokü sıcak Marmara havzasında bir alçak — taz- yik dalgasının dolaşmasından dolayı dün İstanbul, çok sıcak bir gün yaşa- mıştır. Dün süihünet 34 dereceye kadar yükselmiştir. İzmirde dün gölgede hararet 38, Bur sada 35 derece , Sabalı gazelilei Nyon kararları bozuluyor mu ? İtalyan Başvekili Musolini Alman Cumhür Teisi ve Başvekili Hitler De — konuşmak için Bertine hareket etti; hareketinden evvel da İngiltere ile Pransaya İtalyanın Akdemiz an. laşmasına gireceğini resmen bildirdi. Bu hildise Nyon anlaşmasını — icap odea Ahvll ve şermiti asasir bir surette değiştire. cek bir mahiyeti halzdir. Diye makalesine başlayan Asımı Üs Nyon konferansı neticelerinin İtalyada hir. bomba gibi patladığı ortada bir hakikat gibi durur. ken İtalyanın, İngiliz ve Fransız teknisiyen. İ! lerinin kabul edebileceği bir tarrda Akdeniz anlaşmasına girebilcceğini bildirmiş olması, na akıl erdiremiyor gibi gürünmektedir. A, sım Üs kerüyor: İtalyanm böyle bir vaziyet alması Almanyanın muvafakatde mi olmuş. tur? Soara da makalesini şu satırlarla biti. riyori Şimdiki halde hatıra gelen bu mühim su. alleri aydınlatacak surette elimizde malümat yoktur, daha doğrumu İtalyanın mı Alman. ya ile olan anlaşma rabıtalarını gevşettiği, yoksa İlgiltere Ile Pranaanın mı Nyonda im. Z8 edilen anlaşmayı sadece kendi kararları tde değiştirmek istedikleri henüz anlaşılamı. yor. CUMHURİYET'de: Fazla ümlidin fazla Inkisa- rından korkulmalıdır Yunas, Nadi, Akdeniz emniyetini temine iştirak edecek devletlerin, İtalyanm da ara, Jarma katılması haberinden büyük bir sevinç duydükları, Adeta bayramı yapddığını söy. lüyer, Vakat fazla timidin fazla inkisarından da korkulmak lâzım geldiğini işaret ederek diyor klı Avrupada intilâfir mesele sadece Akdeni. zin eraniyeti işi değildir. Bunun arkasmda ya şöyle veya böyle hallolunacağına — göre çok mühim netioeler verecek olan bir — İspanya meselesi vardır. Halbuki İspanya — meseleri de hakikatte sadece bir remizden — ibarettir, ve mesole andan da büyüktür. 'Tahili — oluna oluna mesele evvelâ Avrupanın ve giderek bütün dünyanın hegemcnyası tddiasına kadar gider dayanır. Mösyö Musolini vaktile (ht Jafı Ümümt! harpten memnun çıkan ve çık. mıyan devletler arasındaki muvazenesizliğe irca ediyordu. Nitekim Habeş seferinden son. rk İtalyanım artık doymuş devletler sırasına Kirdiğini açıkça Ifade ederek bu ganimetlin Avrupaca da tanmmasını — istemiştir. Butu rağmen şimdi bir taraftan bir İspanya mese. Jesi muvacehesinde bulunuyoruz, diğer yan. dan adına Roma.Berlin mihveri denilen İtal. yan . Alman ittifakı kargısmdayız. Almanya 1se kolonilerinin fadesi suretile kendisi mem zun edilmezse Avrupa — meselesinin de asla balledilemiyoceğini açık söylemektedir. Görüyoruz ki mesele Akdenizin emniyetin. den daha başka bir geydir. Hattâ — İspanya meselesinden bile jleri bir geydir. Hattâ Al. man kölocilerinden bile Ayrıdır. Komünlst. Vk . Faşistlik cidali bile vaziyeti tamtamma anlatmağa kâfi gelemez. Yunus Nadi makalesini şu dikkate değer cümlelerle bitiriyor: Japonya Uzakşarkın yegâne hâkimi almak iddlasında ve yolundadır, Varsaa baksan o. nun kalbinde bütün Asyanın — hegemonyası yaşadığını bile görürsün. Avrupaya gelince orada da birçok Kalpler. de birer nalan yatıyor, öyle devletler var ki Avrupa hegemonyasını — kendilerine küçük bile görüyorlar. İşte tam bu hakiki vaziyetin orta yerindedir ki İngiliz . Fransız matbu. almı: — Aman çu İtalya Akdeniz Birdi de ne iyi oldu! Diye ellerini çırpıyor görüyoruz. Gülünecek bir çocukluk! Seyit Rızanın oğlu Görülen lüzum üÜze- rine tevkif edildi Elâziz 23 (Hususi) — Adliye, görü- lden lüzum üzer'ne sergerde Seyit Rıza. nn oğlu Hüseyni de tevkif etmiştir. Şimdi baba oğul, isyandan dolayı, biri- birlerine suç isnadiyle meşguldürler. Seyit Riza ilk karısı Elife telgraf çe- kerek kendisinden para yazdımı istemiş- tir. Muhakeme harırlıkları görülmekte. dir. Irak erkânı harbiye relisliği Bir müddet evvel Trakya büyük ma- nevralarında bulunmak üzere memle - ketimize gelmek üzere iken Musul hava meydanında öldürülem Bekir Sıtkr Pa - şanin yerine Irak Erkânıhartiye Teis. e ikinci reisin tayin edildiği yazıl- mıştı. Şimdi bu vanifeye, Şakir Şabani- nin tayin edilmiş olduğu Bağdattan gelen bir habreden anlaşılmaktadır. Şakir Şabani, Osmanlı ordusunun er- kânıharp zabitlerindendir. emniyetire