Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
%" EYLÜL — 1937 x”* görüşüm: hSıızlanma | ı_ım;m“lmıız setlehva!,, diye hay- Sııhq e de gülmeyin. Ç*ke 'güzlerımzı bu lâti/, bu iç a- ehi “zennde bir dakika, hatta | Z: * daha fazla dinlendirin... :.'.ı Özlerini iz, şiphesiz ki, son .' bire | BöZetelere her çevrilişinde %i i düman, t Tesmi, -to Hülma geçit T j p, *1. h, tank, tayyare, muhasara, h%çp © gibi kelimelere rastİryorz, aîi'uı lııdtn sonra bu serin yaha: Bit t qnma! l'ı a k Ökdi Taalesef bunu hiç bir konfe- Ylap ADerine,yahut statistiğe is- —?“tv ahl'lkav:ıcşrlcn de, beşeriye- her üzviyeti üzerinde öy- h"kt. Sarını kurdular. Harpçula- gî' $ Hi Barpta “âlâ,, harp ettiri- ül“ Iî:lin da dişlerinden tırna- qu inden kadmlarına kadar .411 Ba mecbur ettiler. M bu gümbürtü srrasında, lışı, benim hayalimin, tahmi- “hekte" âciz se Id ; '.%ı sesi vizildiyor: P ?2:;! ciğa, bu yalnız bemm te- şNîl mk"ie nice milyonlaraca hat "İh tarında fertlerin vicdan- Ş “zlanma emeli bu şuriş ve N&Wkslt“ın halinde uyanmıyor Yör mu? ql'*âqd belâhati beşeriye,, nin de ;:“'i“ Yardır. Elbette bulaşık su- kş Üa Yanlara insanlık bir gün “le mhhı'na *ktir, Harpçu propaganda- ı%':luh TUş, büyük bir rehberin ve A W Esinden dünya ahvalini so- e&' Börmekte olan bizler bu- ) Yürekten hissediyoruz. & Mma, ik h_ ği K ?;)':& ? reaksion halinde kuvve- &M“El günü bekliyoruz. O l%ı © zaman geniş bir oh de- ı,h dtn, Sasen silâhlanmanın mana- İkl hquorl“ mı?. İşte İspanyol l“h da ayni derecede silâh- îı Stekini kımıldatmıyor. ’*lı%*hı! *t& daha müthiş masrafla &i ı“e“lahla daha fazla tahrip 'M Zak şark harbi. 16 gün- hq:’hr On tayyaresi düşürmüş. H"'le,:q"h? Ortadan kaybolmuş. Bu d Tağmen, Japonla Y aa Ş gAY Ühı., latamadı. Çünkü onlarda İ Tette silâhlanmış bulunu- 1_%1 *A :f. Habeşleri yendi, rikalıl HP d!ğlldi_ alılar Ienm sürette Kt b htı!rî'l :;ıh"eleı dünyadaki bütün âîz%q, lanmasına bakıyor. Hep *Hl. Ribi hetice, kimse müsellâh 5% Olacak. Kimin milletçe ııı.c’_ı küvveti büyükse hâkimi- th, Yânı mesele, eskiden V Etne insan adedinde ve Nü EUI.GJ_ ğuh':ıi “Inak da her milletin '%ı Sina kadar silâhlanmasına 'f ' Ola a basite irca ancak on- '—'CEk"' %:lı da İşi İnden tırnağına kadar si- Çi ıdı 3rtik aşağı yukarı işba n 'h,:llh zı * görd, hu patırtılardan t il' nına aksülâmeli başslrya- E h*? '“îne bir hayale dala- | l * & Ü Üt L N ."?or“z;yeuerden bile çıkarma- ( Vâ-Nün ;% haîazm’lv'onım Bilâkis, silâh- :'mglı Heri blrıbırmı takip ediyor... :b’lirı hi Mevcut — kuvvetinin bütün ıı htk teslihata sarfediyor. Harp n*lı Yeti, inek gibi sağıyor: Ha- .,;'“ı Tek hayvanın sütünden deri- uq“zla N gübresine, patiklerinden — _r, tilş kadar her şeyden istifade kadişlarmırı sulhçu siya- | €cisi ölmüş; 56 Japon | Böyle bir mantık yürütüle- | _"'iğt öyle muhtacız ki, | çaı &ncı dille yasak M,:%u Sâyri dille satıcılık _yap- q kisi Dlm bu yasağa rlayet İ t“llî' Zabıtaca yakalanmış, 'bata haşlanmıştır. Davutpaşu orta mektebi köşesindeki manzard.. İstanbul konuşuyor ! Kafesler kaldırılmalıdır Asırlardan beri sürüp giden bu sakim âdete bir nihayet vermek zamanı bugün gelip geçmiştir Vaga n" Habercl 10 — 15 gün evvel bir mektup al. mışt.m., Bu okuyucumuz mutlak Cer. rahpaşa civarını gelip gezmemizi isti . yordu. Bu mektubu da diğer mektuplar gibi dosyaya, straya koydum. Aşağı yukarı bir hafta sonra sırası gelecekti.. Fakat okuyuzumuz artık oldukça sabırsızlan. mış olacak ki, evvelki gün telefon etti: — Ne oldu, hâlâ gelmediniz, bekleye bekleye bir hal olduk, diye si. tem üstüne sitem yağdırıyordu. Bu vaziyet karşısında sırayı bozdum, yanrma arkadaşım foto Âliyi alarak Cerrahpaşanın yolunu tuttum, sizi Bizi çağıran okuycumuza hastane . nin önünde buluşmak üzere söz vermiş. tim. Ben kendisini tanrmıyordum. Fakat otobüsten iner inmez o bizi tanıdı, be . raberindeki bir âarkadaşiyle beraber ya. nımıza geldi: — Size, dedi, temtimizi gezdirmek isteriz, nereden başlamak arzusundası. nız.. : Ben buraları tanımıyordum, onun için ne söyliyeceğimi şaşırmıştım.. Bereket versin Ali imdadıma yetişti: — Buraya kadar ge'mişken, evvelâ Davutpaşayı gezelim, sonra dolaşa dolaşa Cerrahpaşa, Haseki semtlerine ineriz.. Bu makul tekiif tabii de hal kabul edildi. Hastanenin önündeki caddeden, ileri, Davutpaşa orta mekteLinin bu . lunduğu kısma döğrü iler'dik.. Aksaraydan, hastaneye kaldar kısmen doğru, düzgün uzanan vol, hastaneden sönra gittikçe bozuluyordu. Bilhassa pislik gözle görülür bir şe - kilde etrafı kaplamıştı. - aa ae | Yasak oldu,qu halde her evde hâlâ bulunan aslan ağaı su boruları Bugün Davutpaşada su veren Orta mektebin karşısındaki köşede yöl baştan başa ıslanmış, âdeta çamur olmuştu. Yaya kaldırımının üzerine konan bit masanın Üzerinde iki bardak duruyor. du, yanındaki bir damacanadan bu bar. daklara, etrafa döke saça, habire su dol. duran bir çocuk mütemadiyen bağırıyor du: — Sebilüllah, sebil, sebil.. Gelen geçen sudan birer bardak içi . yor, bir taraftan artıkların, bir taraf . tan da bardaklar dolarken taşanı suların yardımiyle de kaldırımdan başlyıp bü. tün yol sırılsıklm ıslanıyordu. Maamafih bundn hiç şikâyet etme. mek lâzımdı. Çünkü böylece hiç olmaz. sa yolun müthiş tozu kısmen bastırılmış oluyordu, Bu semtte bizler için ilk fena manza ra daha başka bir şey oldu. Davutpaşaya daha yaklaşırken, etrafımız sinek bulut. Irr ile kaplanmıştı. Hele mektebin önü ne geldiğimiz zaman sinekler öyle bir | hal aldılar ki, şapkalarımızı, mendilleri mizi sallayıp onları âdeta kovalamak mecburiyetinde kaldık. Bütün bu manzara arasında, mekte . bin közesindeki bir çeşmenin yanına yerleşmiş, seyyar bir köfteci de, insana hakikaten pek garip geliyordu. Bize refakat eden gençlerden birisi: — Belediyenin çöp ve sulama kam. yonları Aksaraya kadar geliyorlar da, buraya çıkmıyor, bu yüzden hem toz içinde yaşıyor, hem de temizliğimize pek itina edilemiyor diye dert yandı.. O söylerken, orta mektebin bulun , duğu sokağa saptık. Ayni genç, sözleri. ne şöyle devam ediyordu: . — Size bir şey daha söyliyeceğim amma bilmem sadet harici olur mu? Efendim şu bizim orta mektepten de şikâyetçiyim doğrusu, İstanbul mektep. leri içinde en çok talebe döndüren mek. tep budur. Bu sene 500 talebeden ancak tek çeşme buduür.. 102 talebe doğrudan doğruya sınıf ge . çebildi.. Öbürleri, ya ipka, yahut ta ik . male kaldılar, Karşımızdakinin yaşı bu mevzu üze. rinde daha fazla konuşmasına müsait de ğildi. Sonra, ben de işin içyüzünü bilmedi. ğim için, bu mevzu üzerinde haklıyı ve haksızı tayin edecek mevkide bulun . mıyordum. Gencin sözünü kestim, lâfr başka mevzua ğeçirdim. — Davutpaşanın bugünkü en esaslı derdi nedir? diye sordum. Buna bir kaç dakika evvel yanımıza gelmiş olan baş ka bir zat cevap verdi: Bu. radaki çeşmeleri, (Yerine Terkos ve « receğiz) diye kestiler. Halbuki gele ge. le bir tek çeşmeye Terkos geldi. Hepi. miz büyük bir su sıkımtısı içindeyiz.. (Devamı 11 incide) HABERCİ — Südür, bayım, sü.. diyordu.. Bu kafesler artık kaldırılmalıdır ——— ——— S: CUMHURİYET'de: Tecrübe sokakları Server Bedi yazıyor: Belediye tecrübe olarak İstanbulun — bazı parçalarını asfalt döşemeğe karar verdi ve İş Bankasının önünde işe başladı. Ben bu as. falt inşaatına neden birer tecrübe mahiyetl verildiğini bir türlü anlamıyorum. — Tecrübe edilecek olan şey nedir? Asfaltın — Arnavut kaldırımından daha iyi olup — olmadığı mı? Yoksa, belediye tarafından yaptırılan asfalt ların dayanıp dayanmadığı mı? Bu iki tecrübeden birisini bütün Ayvrupa, ötekini de İstanbul belediyesi çoktan yapmış. tı. Asfaltın Arnavut kaldırımzıdan daha iyi olup olmadığı merak ediliyorsa, bütün mede. ni dünyanın tecrübesine istinat — ederek tek kelime ile cevap—iferelim: İyidir! — Belediye tarafından yaptırılan asfaltların — dayanıp dayanmadığı merak ediliyorsa, gene Beledi. yenin tecrübesine İstinat ederek tek kelime İle cevap verelim: Dayanmaz, Tecrübeye ne lüzum var? Bunlarm hepel tecrübe edilmiş şeyier, Şu halde Arnavut kaldırrmlarmın üzerini Yontmaktan başka çare yok! ğ AKŞAM'da: Nazmi Ziyaya dair Mülâkat muharriri Hikmet Feridun mer, hum Nazmi Ziya ile yapmış olduğu muhta, lif görüşmelerin umumi bir intibamı verirken şunu yazıyor: Hakikaten Nazmi Ziyanım en büyük hu, susiyetlerinden biri de bu idi. Çok çalışmak., Bugün hâlâ açık olan sanatkârm sergisinde beş altı resim vardır ki bunlar ayni manza. ranın günün muhtelif zamanlarında, muhte. lif ışıklar ve muhtelif gölgeler içinde yapıl. mış resimleridir. Ayni manzarayı — beş altı kere ayrı ayrı yapmak için bir — sanatkârın ne kadar çalışkan olması lâzımdır. Nazmi Ziya bizim memleketin — ışığına ve bol rengine hayrandı. Sön gördüğümüz za. man: — Dünyada Avrupa şehirlerinde bu kadar gBüzel ışık va renk yok.. Bizim memlekette güneş kuvvetli ve berrak olduğu İçin renkler çok fazla ve cazibelidir.. Hattâ — Avrupaya götürdüğüm bazı resimlerime oranım ressam lart baktılar, baktılar:! “Tablatte böyle renk lerin bulunması şayanı hayrettir.,, dediler. İşte büyük ve en eski resim üstadmın sa. nat hakkında birkaç fikri.. —- Nazmi Ziya Bugün toprağa verildi Vefatını dün teessürle haber verdi. ğimiz ressam Nazmi Ziyanın cenazesi bugün öğle üzeri merhumun dostları, akademi hoca ve talebelerinin elleri üstünde Süleymaniyede Avni paşa so. kağındaki evinden kaldırılmıştır. Beyazıt camiine getirilen cenazenin namazı orada kılmmış ve oradan Sir. keciye indirilmiştir. Cenaze Kadıköye geçirilecek ve ora - dan Erenköyünde Sahrayıcedidde bu. lunan aijle kabristanma defnolunacak. tır. Suadiye yolunda ; Bir zavallı ezildi Kazayı yapan şoför yakalandı Dün gece saat yirmide Bağdad cad. desinde Suadiye kısmında ölümle neti. celenen bir otomobil kazası olmüştür. Süratle giden bir otomobil yolda yü. rümekte olan Trabzonlu Salih ismin. de bir yolcuya çarpmış, Salih sademe. nin şiddetinden yere yuvarlanmıştır. Vak'ayı görenler derhal yetişmişler, Salih otomobille Haydarpaşa hasta - nesine nakledilmişse de bir müddet sonra ölmüştür. Şoför hakkında tahkikata başlan . mıştır. Bir deniz kazası Iki motör çarpıştı, biri battı Dün Marmarada iki motör çarpış. miş ve bu çarpışma motörlerden biri. nin batmasıyla neticelenmiştir. Saadet ve Yıldırım motörleri, yük. lü oldukları halde Silivri civarımda Anbarlı mevkii önünde karşılaşmışlar ve her iki tarafımn da manevra hatası yüzünden çarpışmışlardır. Neticede Saadet motörü batmış, ve mürettebatı diğer motör tarafından kurtarılmıştır.