10 Eylül 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

10 Eylül 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Soğoman Tehliryan — Çeviren: 5.Ş. — İktibas ve tercüme hakkı mahfuzdur — v Öüze Taşnak komitası reisi, sakallı Ermeni casu- sunu nasıl tuzağa — Namussuzlar beni tuzağa dügüxdü nüz, diyerek. Elini arka cebine götiirdü 'Tam bu sırada bir tabanca patladı. Ge cenin karanlığı içersinde Hraçın ağzın dan çıkan şu kelimeler elân kulağımda çınİryor: — Hainlerin cezası budur. Sakallı ada mses çıkarmadan otomo bilde yığılmış derhal ölmüştü. Gece yarısında kırda cereyan eden bu facia bende tarif edilemiyecek tesir ler husule getirmişti. Meselenin içyüzü nü bilmediğim için bu cinayetin sebeb! ni de anliyamamıştım. |— Fransız generalının yaverinin çaldığı düdük üzerine bizim otomobilin şofö riyle muavini koşüp kelmişlerdi. Yaver sakallının cesedini göstererk bir şeyler söyledi ve Hraçla benden ayrıldı. Biz de otomobilimize dönerek İstanbula doğru yolumuza devam ettik. İlk anlarda ikimiz de konuşmuyor duk, Derin düşüncelere dalmış olan Hraş nihayet söze başladı ve dedi ki: — Bu akşam cereyan eden hâdiseler den bir şey anlamadığmızı tahmin edi yorum. Meselenin bu şekilde biteceğini bilseydim sizi buraya getirmezdim. Fa kat taliinizde bu da varmış, Muhatabım geniş bir nefes aldıktan sonra devam etti: — Bu keratadan uzun müddetnberi gşüpheleniyorduk, fakat elimizde müsbet bir delil yoktu. Üstelik general Moris de onu şiddetle müdafaa ediyordu. Ge neralın evine her zaman serbestçe girip çıkan bu adamın düşman teşkilâtlariyle münasebette bulunduğunu haber almış trk, fakat biraz evvel söylediğim gibi bu nu bir türlü ispat edememiştik. Şüphe lerimizin ne dereceye kadar doğru oldu ğunu öğrenmek üzere bir hafta evvel generala hitaben imzasız bir mektup gönderdim. Ermenice olarak yazılan bu mektupta bazı mühim malümat vardı, Her zaman olduğu gibi general mektu bumu sakallıya göndermiş, o da tercü me etmişti. General derhal bana telefon ederek bir randevu istedi, vaziyeti anlat tı. Bu hususta şimdilik kimseye bir şey söylememesini rica ederek gizlice tahki kat yapacağımı söyledim. Bunun üzeri ne general: — Merak etmeyin bizim Jaktan baş ka kimsenin haberi yoktur. demişti. On iki saat sonra generala gönderdi ğim mektuptan düşman teşkilatlarının | h olduğunu t t larımızla teşriki mesai ettiğini gayrı hâdise sakallr Jak Deronyanın düşman kabili inkâr bir şekilde ispat ediyordu. Böyle olmakla beraber bu adamın hı yanetini gözümle görmek istiyordum. Bu sebeble seni de bu gece ziyafete ge tirdim. Seninle fazla alâkadar olması daha ilk dakikada nazarı dikkatimi cel betti. Derhal plânımı tatbik ettim ve te lefon masalını uydurdum, Hain evinde kimsesi olmadığını söyliyecek yerde muhayyel telefon muhaveresini bir « mir telâkki ederek bizden — ayrılmıştı. Evvelce aldığımız tertibat mucibin ce bir adamımız yolda otomobilin önü ne çıkarak sakallıya: — Size telefon edenler beni buraya gönderdi. Diyerek ona bir mektup uzat nuştı. Bu mektuptâ sadece: — Bu gece ziyafette bulunan yabancı genç kimdir? İki satırla cevabinızı hami li varakaya bildiriniz. Kelimeleri yazılı idi. Sarhoşluğun tesiriyle uzun uzadiva düşünecek vaziyette olmıyan Jak bu nun bir tuzak olduğunu farkedememiş ve şu cevabı yazmıştır. Hlraçın yahancı bir adam getirmek diğini evvelce arzetmiştim. Bu genç in çok hürmet ettiği nufuzlu bir a damdır. İrandan geldiğini ve oraya dö neceğini söylüyor, fa'cat Erivandan gel diği ve firkada mühim bir rolü olduğu muhakkaktır. Yarın şahsen görüşürüz. Sakallı şeytanın hıyanetini artık göz lerimle gördükten sonra şüphe kalma maştı. Üst tarafını biliyorsunuz. Otomobilimize birdenbire bir suküt düşürüp öldürdü ? çökmüştü, Bütün pencereleri açık olma sıma rağmen havasızlıktan boğulacağı mı zannediyordum. Arkadaşımın da ay nr vaziyette olduğu mendilini mütema diyen yelpazelendirdiğinden belli — idi. İkimizde bir cenaze merasiminden dö nen adamların bulundukları ahvali ru hiye içersindeydik. Otomobilimiz Kab ristan sokağının başında durunca Hraç ( beni bir dakika bekle) diyerek atladı ve Ünyon Fransezin karşısındaki bü yük binanın kapısından içeriye girdi. Kapıda duran İngiliz polisinin Hraçı selâmladığına göre Arkadaşımın bu bi nada yabancı olmadığı anlaşılıyordu. Beş dakika sonra adeta koşarak geldi ve beni çağırdı. Otomobilimiz geriye dö nerken biz de, Ünyon Fransez klübü nün daima açık duran kapısından içeri ye dalryor ve malum yollardan malüm daireye giriyorduk. Burası tamamiyle bir yatak öodası haline getirilmişti. Ben etrafı tetkik ederken Hraç tele fona yapıştı ve Tarabyada — bulunan Hanriyeti aradı. Onun Tarabyada bu lunduğundan emini olunca bana dön dü ve: — İkimizde istirahata muhtacız. Ar tık yatalım. Ben yarın öğleye kadar bü raya gelmiyeceğim. O zamana kadar sen de istirahat edebilirsin. Fevkalâde bir hâdise olursa şimdi sana vereceğim numaraya telefon eder, beni bulursun Şimdilik Allaha ısmarladık. - Allah Ta satlık versin. Yarın saat on üçte tekrar görüşürüz, dedi ve gizli kapının arka sında kayboldu. Cinayetten sonra aşk macerası Odada yalnız kalınca derhal soyunup yatağa girdim, fakat bir türlü uyuyamı. yordum.. Akşamdanberi cereyan eden hâdiseler bir sinema filmi gibi gözümün önünde canlanıyor, uykumu kaçırıyor. du. Bilhassa Jak Deronyanın alnından kan fışkırarak otomobilin içerisine yuvar . lanması bir türlü gözümün önünden gitmiyordu. Ara sıra elinde namlusun . dan henüz duman çıkan bir tabanca tut müuş vâziyette Hraçı görür gibi olu. yordum. Birkaç saat evvelki cinayetî:::n sonra Hraç nazarımda büsbütün başka bir adam olmuştu. Zahiren şık ve zarif bir salon adamı zannedilen bu ge.l'ıç ayni zamanda çok cesur ve iradeli bir adamdı. Hraçın kelimenin tam mânasiyle bir koömiteci olduğuna şahit olmuştum. Bu hâdise onun İstanbulda ne derece bü . yük nüfuz sahibi olduğunu isbat ediyor du. Jak Deronyana karşı kurdüğü tü. zağa gelince, yalnız bu hâdise, Hraçın kurnazlığını meydana çıkarmıya kâfiy. di. Bütün bunları — beğeniyor, fakat Hraçın bizzat adam öldürmesini doğru bulmuyordum. Benim kanaatlerime gö re, hakiki bir komiteci cinayet işleme. meli, bu işi başkalarına terketmeliydi... Hraç bir haini cürmümeşhut halinde yakalamıştı.. Bu muvaffakıyeti elde et. tikten sonra, cezanın irifazını gayri mes ul ellere birakmalıydı. Fırkada, mesil vaziyetlerde bulunan adamların - elleri. viedanları temiz olmalıydı.. Bunlar be. nim, şimdiye kadar değişm'yen karaat lerimdir , Yatağımda bunları düşüne düşüne, nihayet yorgunluk galebe çalmış ve uy ku gözlerime çökmüştü. Ne kadar uyu duğuümu bilmiyorum, Birdenbire kula. ğtma garip bir ses geldi. Gece cereyan eden hâdiselerin tesiri altında hemen yatağımdan doğruldum ve gayri ihti . yari elimi yastığımın altında bulunan tabancama — uzattım. Aldanmamıştım. ııııı yatağımdan kalkarak, kryolamın altına girdim. tabancamı elimde tutarak bek. ledim. (Devamı var) HABER e-_'Akşam postası —- Hsi ) Haber, okuyucuları arasında bir fıkra müsabakası açmıştır. Gönderi. lecek fıikralarım kisa ve hiç olmazsa az işitilmiş olması lâzımdır. Fıkralar, gönderenlerin imzaları yahut müstear adlarile nenredilecek ve her ay o ay içinde — çıkacakların en İyilerinden beşine muhtelif ve kıy, metli hediyeler verilecektir . Bize bildiğiniz güzel fıkraları yönderiniz. Bir papağan meraklısı Adamcağızın biri yetiştirdiği bir papağana (şüphesiz efendim) kelime. | sinden başka hiçbir kelime öğretme - | miş, nihayet satmağa karar vermiş, Müzayede yerinde tellâla demiş ki: — Bu papağan çok güzel mevlüt o- kur, hikâye anlatır, talip olan müşte. rilere böylece anlatırsın demiş. Tellâl * da vazifesini yapmış, gayet meraklı bir müşteri çıkmış. Papağana sormuş: — Sen mevlüt okur musun papağa- nım ? Deyince papağan: — Şüphesiz efendim! Cevabını vermiş. Adamcağız müzayedede kırk altma papağanı alır, doğru evine gider. Bir taraftan davetliler çağrılırken, bir ta. raftan da şekerciye mevlüt şekerleri ısmarlanırmış. Akşam olmuş, davetli. ler gelmiş ve her gey hazırlanmış. Pa- pağana sormuşlar: — Kitap ister misin papağanım? Papağan: — Şüphesiz efendim, demiş. Hemen rahleler, müsahhah mevlüt kitapları, şamdanlar, mumlar ve saire... Papa - ğana: — Haydi bakalm, her şey -hazır, başla, demişler: Papağan yine: — Şüphesiz efendim... Kelimesini tekrar etmiş. Adamca . ğızın ayakları suya ermiş. Davetlile. re karşı gayet mahcup kalan adamca. ğız papağana: — Ya... Demek benim kırk altınım yandı ha! deyince papağan: “Şüphe- siz efendim,, cevabını vermiş. Cemal Başar Bektaşi hikâyesi Aç kalmış bektaşi dedelerinden biri derenin kıyısına oturmuş, dereden al. dığı çamurları yoğurduktan sonra bir çok biçimlere sokarak dizermiş. Ora. dan geçmekte olan birisi dayanamayıp sormuş: — Kolay gelsin erenler, ne yapıyor. sun? — İnsan yaratıyorum evlât. — Ama yaptın ha, insan yaratmak için Tanrı olmak lâzım. Sen tanrı mı. sın? Bektaşi dedesi karşısındakini şöyle bir süzmüş, sonra karşılık vermiş: — Hey oğul, insan yaratmak için Tanrı olmağa ne hacet var. Yiyecek, içecek, giyeceğini vermedikten sonra sen de yap, koyuver, İ. Ş. S. Karşılaya cakmış Kendini beğenen yaşlı bir #ehirli bir köye gitmek ister. Yolda ereğini önü. ne katarak şehre doğru gelmekte o . lan bir köylü çocuğuna raslar, alayla: | — Böyle kardeş kardeş nereye gidi. yorsunuz? der. Çocuk da: — Siz babamızı karşılamıya cçıktık, der, Servet Ölcay Geçer m:? | Bir gün adamları padişahın huzu. runa gelip: — Aman sultanım, Marmara boğa. zından düsman gemileri geçiyor. Mem leketi istilâ etmiye geliyorlar, demiş - ler. Padişah: — Getirin haritayı diye hağırmış. Harita gelm'ş, açılmış. Boğaz bulun - muş, Padisah: — Behey koca serseriler (haritada boğazı göstererek) benim serçe par - mağım gecmiyor, koca koca gemiler geçer mi? demiş. Süheylâ Yalkın | .| İngilterenin tanın. mış Truhiyatçısı Ha, | ça ae Evlenecek gençlere .. Mesut yuva kurmala!! tavsiyeler velocek Ellis, evlen. .. - -çi melere alt, şayanı ti Gikkat bir — makale yazmıştır. Kadın er. kek, her genci alâka., dar edeceğine şüphe olmryan bu makale. yi, aynen alryoruz.., Şüphesiz, mesut iz * Civaçlar vardır. Fa. hat öyleleri de var. dır ki, oradan saadet pek çabuk kaçar,.Dev Timizde, dört izdivaç” Üzerine, ancak biri. nin hakikaten mesut telâkki edilebileceği | ni ve eskiden, mesut * izdivaçların daha faz la olduğunu - söyli. yenler var. Bence bu, pek de doğru'olmasa gerek. Fil. hakika, eskiden evlenme, ekseriya her türlü romantik haleden uzaktı. Hattâ — saadetle izdivacın, o devirde, hakikaten ayrı bir şey olarak mı telâkki edildiği sorulabilir. Evle. nirken, daha ziyade, aile Teisinin iradesine göre, iectimal veya monderüi bir vazife görü, lüyordu. Elimizde, eskiden yazılmış bir -çok aşk mektupları, romantik, hassas, ihtiraslı mek. tuplar var, Fakat bunların arasında sevdik. lerile evlenmiş erkeklerin ihtiraslı aşk mek. tupları, yok denecek kadar azdır. Ve zanne. diyorum ki, bundan bir müddet evvel, çocu. gu olan evli bir kadından aldığım mektuba benzer bir mektup bulmak için, tozlu arşiv lerde uzun müddet araştırmalar — yapmak lâzımgelir. Bu kadın bana şöyle yazıyordu: “Bahtiyarız. Aşkımız cidden güzeldir. Her gün, yekdiğerimize biraz daha yaklaştığımı. zı hissediyoruz.,, ! Eskiden, izdivacın devamlı bir karakteri vardı ve anlaşamamazlık, açık bir ihtilâfa müncer olmadan, aile yuvasını içinden kemi, rir dururdu. Devrimizde, izdivaçlar bazan, — daha az mesut görünür, çünkü, şimdi, insanlar, ge. çimsizliği bir riya tabakası altında gizleme. ğe daha az mütemayildirler. Artık ıstırabın, yavaşça ve âdeta merhametsizce ruhu ke. mirmesine göz yumulmuyor. Kadının huku. ki, iktisadi ve cinsi müsavatı, tahli, asri iz. givaçlarda, kendisini hissettiriyor ve zevcin işlerile, dini meseleler, artık zevceyi — ağır sikletleri altında ezemiyor ve önüne bir ma. nla dikemiyor. Böylece, evliler, şimdi izdivacın güçlükle. rine açıkça karşı kayabilirler. Fakat kadın. lar her zaman, buna hazır mıdırlar? Burada da, tıpkı harp âleminde olduğu gibi, hücum vasıtalarile müdafaa vasıtalarının ayni zâa. manda İlerlemeleri lâzımdır. Birlik, hücuma daha fazla maruz kalınca, korunma metöd. lâarının da daha fazla müessir olması lâzım. dır, Hakikaten müessir olan bir tek korunma usulü vardır: Münasip bir hayat arkadaşı intihap etmek... eğer bu intihapta isabet yok sa, evliler, bilâhare, biribirlerile uyusşmakta boğuboşuna uğraşmış olurlar. Çünkü, anane, ahlâk ve fikirler, onları daima ihtilâf halin. de bulunduracaktır. Aile yuvasında Çok güzel bir kadın, kısa bir müddet cv. | vel, bana şöyle dedi: *“— Nişanımırzı bozduk, çünkü din ve sanat hususundaki düşlincelerimiz tamamile fark. hydı,,. Böyle hareket etmekte büyük bir isabet gösterdiklerini zannediyorum. Bu asırda bi. le din hususundaki fikir ihlilâfları aile yu. vası için meşum olabilir. — Sanat için de, ayni şey vaki olabilir. Demokrat olduğumuz için, sınıf farkı de. nilen şeyi nazarı itibara almamakta haklı. | yız. Fakat ne de olsa, meselâ, kültür sahibi olan bir kadınin, tahsilce aşağı seviyeden bir erkek — meziyetleri her ne olursa olsun — bazı kaba vaziyet ve hareketlerine taham. mül etmesine imkân yoktur. Birçok tecrübeler isbat etmiştir ki, en iyi izdivaçlar, ayni içtimal muhite mensup olan ' erkek ve kadınlar arasmda yapılanlardır.. Evlenmeden evvel, iırk ve milliyet farkla. rını da iyice düşünmek lâzımdır. Bu farklar bafifse, cazip ve lâtif olabilir ve güzel bir nesil verir; farklar çok büyükse, iki evlinin urasına aşılmaz bir mania diker. mak için en iyi usul hayat arkadaşını Mükemmel olması icap eden bazı ızdivıç_' larım, evlilerden birlsinin cinsi — cahaletinin büyüklüğü ve ya Mübalâğalr “iffetperverli. ği,, neticesinde bozulduğu dâa vakidir. Zifaf gecesinin ehemmiyeli büyüktür. Fe. rA _ı:ıııçi_::o_r veren ilk tecrübe, kadında bazan tesiri uzun müddef hissedilen bir &inir bo. zukluğu tevlit öder. Tanınmiş kadın doktor * Katarin Davis, "2.200 kadında tetkik edilen, cinsi hayat âmilleri,, nam eserinde, bu husus ta bize çok şayanı dikkat malümat vermek. tedir. | Ekseriya gelen cevaplar şunlardır; “Bu, aa .. anlaşamâmazlıklar çıkmds ketir: v t #panda' bana korkunç göründü. '::;m!.ı "'u.; sindim,, veyayahud — ÜİT "'M:'# Bazan da, kadınlar ııııu_n türlü “Bu beni eğlendirdi. “Büşkü İ vaplar ı' edemezdim.,, ”mmd. ce ler. p M Bu. şekilde izdivaçları ul“’w' u,.g# netice veremezler ve Dik cins yadın F nalığından ileri gelir. Sf bir zevce olamaz. Gençleri, katt intihpların! vel, izdivaca hazırlamak | gö Cinsi terbiye çok mühim hi:rm % w cünkü bunda, müstakil çoouâ M | mevzuubahstir. Hayvanlar ;;er" e | kanunlarını takip ederler :îsıyetmi F:r cemiyeti,, bu hususun eh€ evw“'“x çib it olarak takdir ettiği İÇİN I vgorb' lere yardım mı.kıadil*âr veli,, vücuda getirmiştir. Bu cetvel büyük bir m“m'î:.pu:iı' mıştır. Ve yalnız sıhhi Ve ırlîdı çinsi "i #il, ayni zamanda, WĞ"“]“M sebata temas ederek, nl#“mmık i ri bir çok noktalarr aydımla ” ei kendilerine gon derece taydali bevd" " Her aile döktoru bü eseri, ;"_rın“' siye etmelidir, çünkü Yant GOK tini alâkadar ı:tım'—k';'d:;;ıL çökrek gll Yeni neşriyat Ol't a Balkan V€ Ti yje” Avrupa güıl;;;t:ıede rinde mi ve tetkikler » degeru  vu,t'll i Gümrükçülük yadisinde Si tanmmış olan Ahmet Esâ nan #d Macaristan, Yugoslavyaâ: YU mıııllı M manya gümrüklerinde yaptif” VA tetkiklerin mahsulü olan PU A, ye Y y Bizim gümrüklerimizin t0f bimsl!’ ıı,41!" leri hakkında mütalealar VE — yomst | yağı &, yeselerle dolu olan bü eı:fddı dö W hakkin ” leketlerin gümrükleri ı.li“'dır dalı tetkik yazıları bulünmü larımıza tavsiye ederiz. '!ı PolikliDİK, u7 Bu isimli aylık Tıp mecw sı da çok tanınmış doktör intişar etmiştir. riz: Tıp adamlarma tavsiy? o0 Göz hekim' Dr.Murat Rân'ı’:,ıw Muayenehanesini Tâk? , pt. Tarlabaşı Cad, URF A aw nakletmiştir. Tet Ow —T K i : : ğ evvelki formaları ist H î | derslerinin geçmi! darik edilebileceğ! Bazı okuyucuların, işin yanlış

Bu sayıdan diğer sayfalar: