Alibey köyü ahalisi köyle- rinden koğgulacaklar mı ? Köylüler ve araziye hak iddia edenler neler söylüyorlar" Bundan bir müddet evvel bizim ga-. zetede göyle hir haber çoıkmıştı: “Bir bayan uzun seneler mahkemelerde uğ. raştıktan sonra Silâbhtarağa vakfının en sön varisi olduğunu ispat etmiş ve Alibey köyüdaden başlayıp Silâhtara . ğa deresinin iki sahilini takip eden ve Kâğıthane deresinden atlayıp Ös. maniye telsizinin bulunduğu yere ka. dar uzmyan bir arazi parçasını içine alat muazzam araziye mahkeme ka- rariyle tesahup etmiş...., Hesabım pek kuvvetli aolmamakla beraber şöyle zihnen yaptığım bir he- İ sap bana bu arazinin milyonlarca li. ra değerinde olabileceği kanaatini ver riyordu. Öyle ya, Üzerinde tarlasiyle, merasiyle, deresiyle, köprüsüyle kon. koca iki köy... Gazinolar, elektrik fab rikası ve büyük telsiz istasyonu bulu. nan böyle öon binlerce dönümlük bir arazi, çiftlikleşiverince milyondan a- şağı Bir kiymetle ölçmek herhalde hata olurdu. Ben bunu böyle düşün. düm ve arkadaşlarım da benim fil. rime iştirak ettiler. Küraf edeyim ki, 6 gün bu gündür bu işin peyindeyim. İşlerin aksi git mesinden mi, yoksa benim — tembelli. ğimden midiy nedir, bir türlü bu işin bütün alâkadarlariyle konuşmuk ka - bit olamamıştı. Evvelâ bu milyonluk arariye sahib olan bayanla görüşmek istedim. Uzun araştırmalardan sonra adresini de öğrendim: Bir zamanlar İstanbul şehir meclisinin birinci reis vekilliğini yapan ve şimdi de İstan. bulun meb'usu bulunan avukat Sa. dettin Ferid yok mu? İşte onun ka. yınvaldesi Emine “Silâhtar"... Evet, Boy adı “Silâhtar". Çünkü muazzam Silâhtar vakfına mahkeme karariyle € koyan bu bayan gene mahkeme karariyle "Silâktar” soy adınr da al. mış.. Yani, ismi müsemmasıma uy. gün, Tabli ilk işim bayanın Osmanbeyde Rumeli caddesinde 53 numaralı evi . nin kapısına koşmak oldu. Fakat ne fayda ki, evvelâ Ankaraya, sonra da Avrupaya gittiğini öğrendim. Eh dedim, hele bir defa köylülerle konuşalım da elbet o da gelir, görü. şürüz Alidey köyünü bilir misiniz? Eğer yolumuz düşüp de hiç gitmedinizse *avsiye ederim, gidip görün. Halicin müntehasında, iki kola ayrıldığını el bet de bilirsiniz. “Altm boynuz” u besliyen bu iki koldan birisi, Kâğıt. hane deresi, diğeri de Alibey deresi. dir. Kâğıthane deresinin sonuna doğ. ru Kâğıthane köyü olduğu gibi, Al. bey deresinin tam bitmek üzere oldu. Bu yerde de Alibey köyü vardır. A. çeşme mesire yerleri bulunan Alibey köyü İstanbulun en yakm köyüdür, Köyün hem denizden, hem karadan yolu var. Deniz yolu çok güzel ve şa. iranedir, Haliç sandalcıları sizi köp. rüden bir buçuk saatte buraya atabi. lir. Kara yoluna gelince, pek az köyü. müze nasip olan düzgün bir göseden otomobille azami yarım saatte Alibey köyüne gidebilirsiniz. . Alibey köyü iyl manda sütünün, “aâtlü” mısırının ve karpuzunun, bir de çok mucuz etinin şöhretiyle tanım. mıştır. İşte bu güzelim köyün şen hal kı, $imdi mallarının ellerinden gitme- sinden mütevellid bir kâbusun tesiri altımda, yeis ve keder içindedir. Böylendiğine göre Alibey köyü İs. 'tanbulur fethi esnasında bile mevcut muüş. Köyün kuruluş tarihini 1200 ge. neye kadar çıkartanlar vardır. Bizi a. lâkadar eden Alibey köyü tarihi 1270 ve hattâ daha sonra tarihlerden baş. liyor. Alibey köyü ahalisine işin ta. Yi şudur: b Ali Bey köyü muhtarı Emin, Receb Ersöz, köy ihtiyar hayetinden Mus. tafa ve Mahmud baren parlamağa başlamiş. Ve niha. yet vezirlik payesine erişerek saras. ker olmuştur. 1270 tarihlerinde ende. rundan Alibey köylü Yahya (bey) muütasarrıf olduğu Silâhtarağadaki a razisini Mehmet Ali (paşa) ya satmış ve orda burada bir köşk yaptırmıştır. Mehmet Ali burada bir köşk kur . duktan sonra yavaş yavaş etrafa el atmağa başlamış. İyi ve hünbit gör. düğü her tarlayı, araziyi tehdid ve düğü her tarlayı, araziyi zaptetmeye ve ele geçirmeye başlamıştır. Eyübün ve bu civarım yaşlıları bun. dan 30 gene evvel Silâhtarağadaki Adile sultan köşkümü ve oradan her €rkek geçişinde pencerelere koşuşan genç saraytıları hatırlamaktadırlar, Bu pencerelere baktığı veya söz attığı iddiasiyle zindanlara atılan, ortadan kaybolan del kanlıların —hatıraları el. an halk arasında yaşamaktadır. Adile sultan “bilâveled” ölmüştür. Bu vaziyette arazi devlet hazinesine intikal edecekken halktar alm . miş olan 69 parça arazi 1315 farihin. de Kızı! sultan Abdülhamidin bir i. Tadesiyle Abdülhamid veresesi namı - ha tescil edilmiştir. İstibdad devrinde “hazinej hassa” nım bu çiftliğine kâhya ve başmuha- fız olarak tayin edilen cahil bir ağa. nm gşahama da vâsi salâhiyet veril - mesi ve icabında jandarma taburları. mızdan da yardım görebileceğinin bil. dirilmesi üzerine bu da gözüne kes. tirdiği civar arazileri çiftliğe ilhak etmiş ve bu suretle havadan gelen 2- razi büyüdkçe büyümüştür. Bu iami ya zilanların bayan Emine ile alâkatı yoktur, bunlar hep tarihe nit şeyler - dir. Hürriyetin ilânından sonra bu va. zâyet devam etmiş, fakat bu esnada köylü yavaş yavaş evvelce elinden a. Immrş olan araziden istifadeye başla. mıştır. Aradan seneler geçmiş ve nihayet İstiklâl harbi bitmiştir. İşte bundan sonra, Silâhtar Abdullah ağa sülâle. sinden Eminenin, evkaf ve hazine ile arasında bitmez tükenmez davalar baş lamıştır. HÜ A dit e ürüaükeer üü ürei ĞÜŞÜĞEe ei ÜRER ĞBĞ ÜTÜ ÜRETÜREÜEEĞNÜRŞELMER, GÖĞT olvarından bir. manzara HABER — Akşam postası dühtarm avukatı d'nliyelim : “— Bu davalar 17 senedenberi de. vam ediyordu. Tam 17 senedir mah. almadığı şekil kalmadı. Dört ize gitti ve dördüncüsünde karar kat'iyet kespetti. Büu karar mucibince şimdi bayan Emine Silâhtar Alibey — köyün . den Osmaniye telsizine kadar uzanan 30,000 dönümlük kadar arazinin vari. Sİ ve evkaf indinde tek mütevoellisidir. Avukat Cevdet burada biraz durdu. Bir cıgara yaktı, sonra tekrar söze başlıyarak: — Köyillerin iddlaları varid değil. dir, dedi. Çok rica ederim; eğer ortada | bir sahtekârlık olsa bu sahtekârlrk tam 17 sene Türkiye cumhuriyeti mah kemelerinde devam edebilir mi? Han. gi devirdeyiz, değil mi efendim? Davanın devamı müddetince köylü. lere kargı hiçbir hareket yapılmamış. tır. Onlarm ekip biçtikleri yerlerden todirgin olmamaları için azamf müsza. maha gösterilmiştir. Sonra mahkame evvelâ tek hâkimle, sonra üç hâkim. le, yani bütün mahkemenin orada ku. Cevdetin ağzından rulmasiyle keşifler yaptı. Nihayet temyiz kararı tasdik edip de sıra kararın tatbikr cibetine gelin. oö, iera hâkimiyle beraber köye git. tik. Doğruca köy ihtiyar odasma gir. dik. Mülâyim bir sesle köylülere hi. tab ederek vaziyeti anlattık, O zaman tasavvur edemezsiniz, ne dürüşt blr hareketle karşılaştık. Avukat Cevdet burada sözünü ke. since sordum: | — Netice ne olacak? — Netice sarihtir. Hak sahibi mey. dandadır. Mahkeme hükmünü vermiş, hazine kararı tanınmış ev evkaf mü. | tevelliyi tasdik etmiştir. Köylünün hak sahibiyle anlaşması lâzımdır. Bu müuazzam — arazinin sahib ve. kili böyle düşünmekle beraber, köylü hiç de bu kanaatte değildir. En hayı. & noktalarına temas etmesi itibariyle bu işi candan takib'eden ve icab eden her makama başvuran köylüler şöyle diyorlar: — Buradan hicret mi edelim? Her şeyden evvel işin içinde Alibey köyünün şahsiyeti maneviyesi vardır. Halbuki bu cihet şimdiye kadar hiç nazarı itibara alınmamıştır. Bu sırada başka bir Alibey köylü şunü anlatıyor: — Ötedenberi köy civarında bülu. nan yaylaya “Köpek yaylası” ismi ve. rilir. Bu işe ait kayıtları çıkartırken bir de ne görelim? Burası evvelce “köyün yaylası” ismini taşımıyor mıymış” Tabif bu isim değiştirmekte. ki maksadı anlıyorsunuz. Alibey köylüler sonuna kadar gaye uğrunda uğraşmaktan vazgeçmiyecek. lerini ve neticede Türk adliyesinin haklarını teslim edeceğini söylüyor . Jar. Şu hale göre 17 senelik dava ma* kemede değilse bile alâkadarlar arasın- da el'an bitmiş değildir ve kolay ko. lay bitmiyecektir de.. Bir de işe fab. rikasr dolayısiyle elektrik girketi ve telsiz mıntakası do!ıyııiy!e alâkadar hlro de kmhilmm lı!ıı ıçhdm Bina yalulırken U Kendisine gayçt ehemmiyet veren bir zengin, ev yaptımıyor ve her gün gele- gek işçilerin çalışmasını tenkit odiyor- du Bir gün, işçilerden birini, tuğla kırarken gördü. Ve: — Büu ne hal, dedi Bugünkü asrf Bayatta mala ile tuğla parçalamak ne iptidaf, ne aşağılık bir şey? — Fakat bayım, bundan daha aşağı- lığı var? — Nedir 0? — Isırarak pı-çıhuıık. mala ile Misafire l;' Ç,’,"w Seyyahm biri müthif ..uâ; graldıktan nf' BK :“lneuiki:ı ”E' sabibi çakt yemek verdi. Elbiselerini ç,ur'ı?ı”,-. l başına serdi. Kendi ılW"'g“ | ö ceplndll di. Oturttu. " d';_ Anne kuş yavru kuşa uçma Öğre. Bir müddet hoş bo! !"“' odayt tiyor; seyyah, kendine tahsis ""k"w geir — Heydi, niçin duruyorsunuz” Tuy. | yosunu almağa gitmişti. pön eai vyareci Lindberg bir dakikacık tered. | 4x yakudi ev sahibinin karSi” düd etseydi, şimdi ne halde olurdu? | &, ww Onu Mn;(p ibret ıüw;— Kadın elindeki süpüre* * önserde kafasmna indirip: d 5 Konser başladıktan epey sonra birçok — Hmzır, dedi. SW:”;“M kimselere zahmet vererek yerine otura- | misafir alma demedim Mi? “| çar! bilen adam, yanındakine sordu : belâsile uğraşacak Mf —- Ne çalınryor? Kadm misafiri kocast S lE — Dokuzuncu senfoni.. Karışıll “mesel! , i bif — Eyvah! Ama da geçikmişiz ha! Beraber gidiyorlardı. Erkek '! yolda başka bir kıza I”'WM tu. Sonra kolundaki kızm #i gılaştı: — Kimdi şimdi konuştuğu, / — Bırak Allah aşkıri. | ir OSA kim olduğunu anlatıncaya ıı canım çıkacak. Bir de Sef — Aşk romanlarını % — Çocuğumun Mehmede bensiyece. Görl sanıyorum. — Neden2 a — Çünkü Mehmad konama çok Len. ziyor!. Bankada hesap —— Bankanızda bir hesap açmak isti- yorum. — Pek güzel bayan. Affedersiniz ama, ne kadar para yatırmak arzusün- dasınız? — Hayır.. Para yatırmak istemiyo- rum. 15 lira kadar çekeceğim . lüm, otomodili devird Sımî..ı—”.”"fîml—a-f" bulei senin öyle değil Çalar 889 Adamın biri her güf ’M“ tesi sabah yeldi de çalmfi a izerint çi sonra saati banyo patıyordu. Wç Bir arkadaşı bunun " ., '4" ğan bir yere koy — Budılımrynn ben Y bir saatte kim kalkmak Hıısızl:f — Hüseyin niçin da ışıkları yanık ow* — Hırsızlar için! — Fakat hırsızların — — Haklan varmış karıcığım, hu ae. ıı:cpq:ıyılbmçm gcoaııum'u