S Aşk ve macera tomanı — iyorum. ! bey değil- Öğrenmek arzusunda- ü Ni i hıd'"mll. adama doğru iler- t h,:“*neı erkek, ona vakit br- $ %Zlnde bir yastıkla, üzerine Kh St Hem yüzünü — gizle- KA ,':"'""-u söndürmeğe çabaladı. « "Mh— Müdafaa etmek istiyor- &« bir kol a ati erkeğe doğru tuttu. *ıh—ıp Tenecekti. Kim olduğunu Ü bir h:ht erkek arkasını dönerek, YVan gibi, odadan dışarı bir K Sey varsa ,gelen kocası de- Ddini A " tan; k P h.:“;ln'! itmak istemiyordu. Yi İK taç ı,;*i %îı:":;” kendini teşhis ettir. "!w."m ut Noh An tü im da tarif ederse Rüş- bundan — malü- e ::ı'ddfide mahal yoktu. Sa- İçd? kocasını bu vakalardan Ü'_'d.:ı“*"- Çok şükür ki, bu ya- "::;7! aa arasında sili W—"yın etmemişti. Onu mu- Kt © çılgın korkusu ve VVvetiydi. . . b Çğo'*vi».. Tüte _"*Rzlı _l”'_:di, kimseler yoktu. v S ;i:sikün birçok odalarmı a- * Uşak ve hizmetçiler da- Nermin, — giyindikten Üğtü beyin yazı odasına ı in; ) arayıp bu gayri - tabil 'ürenmek istedi İne: ö ü ** ne oldu? Nereye - gitti- bi Boni *Girlik hişsetti. Bu sek k, zaten zayıf olan asabı- gç, Cakti. t 'J.%"bi.u Yür. yöt bi 6, üdü. Orası da boştu. o T Palto alarak ahırlara doğ a Tüfta da kimseler görün- St Boj çadizı garip bir his kapla- ! halde mutlaka bir fe- Yordu. - O sırada çobanlare Hemen seslendi Ortalıkta STÜn Ö Kakdın, efendim herede?... —Arkadaşla- V Hansi AAA çıktılar. ibeyiş Ai vey Sötdü. İizahat © atlar tamam ol t ar;;ial—ıh bir tane: g* e ta ileride h :.','*’nî_:" Olarak bul B y p Hayvanda ürkek bir Ka Ça anlıyamadıkları - için gölün şlar. Bir ahi ler. ola' Pir nefes alarak: ti> “BU zaman, bek evdey. *li x"ıu;.""'m Fakat — herhalde Olmuş ki, deliler gibi Fak koştu. Heyecan ! “Süvariyi bulmalı, .;:İı" yere düştü, yara- telg & Tahir ağpa da kar, *Ü? örünüyor YA uğrryı ' iN 'ııu..,,,,g""“ kimdir a bilmiyorum. Onu herkalde tanıyor. ' hayretle: İyice | e see BB miyecek bir be ü tmem.. At eğerli ola» | Nakleden : (Vâ -NO_) TERZ Ve biraz düşlünd — Bu ismj nereden öğrendin? — İkbal kalfa, boyuna bağırıyordu: “Zavallı Celâl bey! Ah bulabilsek....,, diyordu. — Sen çiftlikte Celâl bey kimseyi tanımaz mısın? — Hayır efendim, tanrmam. Nermin, dönmek üzereyı bir fikir geldi. — Şu atı bana göstersene, zan! — İşte bu, efendim. Nermin hayvana yaklaştı. Bu, yük- sek boylu, beyaz, güzel bir attı. Üstün- de fevkalâde kı bir eğet, gümüş bir tek üzengi vi Diğerrinin kop muş olduğu belli Buna binen mut- lak zengin bir süvariydi. Genç kadın daldı, Geceleri onu ziyaret mıydı bu kazaya üğrr dü. Pencereye avdetini bekledi. İzah edemediği bunu kaplıyordu. Sahipsiz dönen bu e- ğerli atın bir felâket habercisi olduğunu aniryor ve bu felâketin zy ark ediyordu Biraz sonra, uzaktan gürü ten sonra: Aklına Rama- eden adam 2, Köşke dön yaslanarak — kocasının derin bir hüzün ru- Çıkıp baktı. | Bir kalabalık yaklaşıyor. Önde İkbal kalfa, köşke doğru koşuyordu. Yaklaştık kadıncağızın ağlamış olduğu, yüzünün gözünün şiş olduğu seçiliyordu. Nermin seslendi: — Ne var, İkbal kalfa? Kadın, yüreği yaralr bir hald rını sallıyarak: — Kaza... Öldü, Koştu, kapıları açtı. Arkadan gelenler, sedye Üzerine yatırılmış bi: Şıyorlardı. Genç kadın, şaşkın şaşkın ilerledi. Kocasıma yaklaşarak sordu: — Kimdir bu?... Bu felâket nasıl ol- du? Rüştü bey esefle: — Dikkatsizlik olacak.. - dedi O, çok cesurdu. Cesaretine kurban git- ti.. Bir uçurumun kenarında bulduk, Sabahtanberi arıyorduk. Ne facia! Genç kız, heyecanlı bir sesle: — Celâl mi? - dedi. , kol- uydu mun bu ismi telâffuz edişi, © an içinde erkeğe hiç garip gelmedi. Bil. Ââkis, müteessir bir seşle: — Evet! - dedi. ön bu cevabı, nç kadını sarstı: Nasıl olüyordu da Celâi bildiği- ne şaşmamıştı. Fakat ses çıkarmadan, o da yürüme- ğe başladı, Nermin ilerledi. Cesedin yanma yak laştı. Üstündi Ü yavaşça kal- dırmak istedi. Bu esrarengiz Celâli bari Sölümünde tanısaydı. Fakat Rüştü hemen iler tuttu. — Yok Nermin, yök! Ona dokunma yın. Mademki hayattayken yüzünün bi- rdüğünüzü istemiyordu, ölmünde de görmeyin, muydu? Hayatmday- Fakat bu adam kim ratınt ken istemedi mi? di? Siz niçii — O benim kardeş'm. Benim küçük | kardeşim... B nun İçin bi m her şeyimdi o.... O- liğimi, bayatımı fe- da etmiştim. İşte o benden evvel öldü. Celâl, ah zavallı Celâ » Niçli kadar cesurdu? lerine niha' de vermedi? in o delice gerin Nermin bir facia dinler gibi, ciddi. yetle ve hayretle bu sözleri dinliyordu. (Devamı var) isminde | vereceğini vaadettiği hal- | HABER — Akşam postası 371 sene evvel bugün - ' Kanuni ÜÜldü Padışahın zabıta nizam- namesi çok enteresandı Bir öpüşe bir akçe ceza 68 yılı 6 eylü! aabah: » Ve “muhtapem, her hüdise Aldiği git bir çok de mühtelif uğurlar izafe a. bazı Zamanının o ön evlât babası ve nişundi, 10 fıkıh ve âlim, 10 e gelmiyti. Bötün Bbunlardan başka da Süley. man on evsafa sahipti: 1 — İştikamet, Ş hissiyat, 4 — Lâtif, & gat, 7 — Bünya kuvveti, & — Mrzrak kullan makta müharet, 9 — Kılıç kullanmakta ma. hâret, 10 — Ök atmakta maharet. zamanında Süleymaniye camlindan btşka altı büüyk tami daha yapılmıştı. Buz lardan başka bugün muslukları kurumuş ©. lan kırkçeşme suları da anun eseriydi. Yapı. Hışından 800 küsur sene geçen bu sular, ba. kımsızlık yüzünden vaktiyle şekirliye en bi yük nimet iken hastalık aşılıyacak hale gel, di Fakat yüzlerce sena İstanbullular bu su ile beslendi. 'Tu: d ki: “Kostantaniyeyi inşa eden Kostantin ve bu payıtahtı fath vi yeniden imar ede: istisna olunursa bu gehrin, tezyin mda en — ziyade Jüstinyen ile — büyük 3 — Merdane tırırdı. ta Şillerin yıktıkları İmamı azam Ebu Hanifenin türbesini imar ettir. # ve bu türbenin civarında — bir cami İle karalara yemek düğıtlacak bir imarot yap Gene Bağdatta Kadiriye — tarikati mücastsi şeyh Abdülkadir Geylâninin türbe. 5 bitişigindeki camii yaaiden yaptırmış;Kon yada Mevlünanın dergâhı yanında Iki mina. reli bir camli ile dervişler için bir semahane, hücreler ve fukâalar için imarethane, Se. yit Gazi kasabaaında cami, hastane, imaret urdurmuş ve hepsini kurşunla örttürmüştü. Kantni, fethetliği har yarda yeni bir e. T vücüda getirirdi. Radsata kaleler, Ku. m kale düvarları, yaptırdı. ve ği yerde rastladığı barap ol: ta bulunan tarihi ece: r ettirirdi Mekkede müthiş derece susuzluk vardı Bir Mmaşraba su bir dükaya satıliyor ve bu yüik. vok paraya da bulunamıyordu. Halk müsu Tuktan hastalantyor, ölüyordu. — Süleyman Bodir, Harnin ve Ara yol k. lar ve çeğmeler tnşa ettirdi. Süleyman parayr muharebenin asabı sa, e gnadet ve refalı rğl. Onun için p k yolunda çalışırdı. nn ilk sezelerindeki Abtiyacı olmuş ve bi verki almıştı. tekrar ettirm Kanuni sön zamanlarda şarabla kahveyi de menetti. Kahve İstanbula yeni girmişti. Kahvehane mekteydi. — Müfta , fakat kahvenin menedil mesi hakkında fatva vermedi. Kanuntnin zabıta nizamnamelerinin çok en, leresan olanları var, Moselâ bir delikani: ve. çırılması erkeğin mah. | ' yahut kzmmt tarassut eden veyahut öpen | sğer oaeza g: gibi her Öpüş için bir Bakdi ceza T olursa bu cezanın yarısı alınırdı. Niyazi Ahmet Teoentanamca kral Süleyman yaptırdı. Bundan başka kozr da birçok havuz | Vi ile cezalandırılırdı. Bir başkasının karısı | Tirei. Hğer kadın a. | Fırça — Bu genel direktörlük varifesine naarl geçtim diye soruyorsunuz, dağli mi? Neden bunu bt kadar zerak efiyorsunuz* Şünkü sizin hayata ı biliyoruz. Küçük bir mualli Böyle mü him bir vazifeye geçmek için kim — bilir ne küvvet, ne enerji sarfedttiniz. no çalıştınız. canTM.. Bea bu mevkii bir fırçaya medyunum — Ne dediniz? - Rir fırçaya, dığınızı — Yirmi yaşlarında babamın ve büyük ba nin israrile ufak bir mektebe — musllim dum, AZ maaşlı, asüde bir hayat yaşıyor Belki © şernit tahtında devam ets dim bugün bir mektep mü lurdum. Fa, kat işte araya fırça meğelesi girdi, vaziyet değişti. — Aman Allah aşkına., Bu hikâyeyi anla. tın. Merakımndan deli olacağız!... b fırça meselesi - Anlatmak hoşuma gitmiyor. İndinizde iüdATIMAI kaybedeceğim — Yok vallahi hiç kimsaye bir gey söyle. meyiz. Anlatı —Ketumluk ne olduğunu demek ist fında ortalığa yayılacağına 8 gün sonra ya. yılacak — Yok efendim.. Benim kimseyle gürüştü yoktur. İşim gücüm vazifem! meşgul bilirim. Yani Biümem bunun manasın! anlamadı mı: diye devam etti. . Haydi, süy kınca yukarda söyle. diğim giti, Ufak bir memur olarak işe başla. dm, İçim arkılıyordu. Bir güz, bir mart ayı idi zannederim, odamdan içeri, uzun boylu bir erkeğin girdiğini gördüm. Güler — yüzlü bir adamdı. Mektebin karidorlarında kaybal. Guğunü, bir türlü yolunu bulamadığını, beş muallim beyi aradığını söyledi. Sokağa çık. tığını bildirdim, fakat arzusu neyse hana söy ağini H Yeni icadım onu her. halde altkadar edecekti. Fakat — mademki yök. “Kapıya doğru yürüdü. “Bir kaç dakika tereddüt ettim. — Vakat tonra gençliğim galebe çaldı. Merakımı yo. memiyerek sordum: “— Tcadınız nadir? | Adamcağfız hamen Cöndü. Ve büyük bir | coşkunlukla aslatmağa başladı. * Beğim! Ben bir fırça icat ottim. Bu, dünyanım bütün elbise sanayfellerini altüst edecektir. Fabrika sahipleri bunu meydana gıkarmamam için, dünyalar kadar — paralar » feklif ettiler. Fakat bende insani hlaler gale. ba çalar, Böyle bir keşfi sırf menfnatime kurban etmek istemedim. İyi de ettim, Çün kü fırçamın öyle bir hususiyeti var ki, otuz JA eizin gibi bütün oturan İnsan. larin pantaloalarının bir kısmımdaki hav ka, çar, Kumaş ollâlr gitt partamağa başlar., Öy le değil Dolmabahç Ömrün arın vasifelerini tashih ile geçiyordu.. #— Bvet. Hakkımız var. O yüzdendir ki, a burada en eski elbisemi giyerlim. Gördünüs mü? Şiradi sizin bu panta. lanunuzu yenilemek benim elimde. Haydi şu pencerenin karşısında durun. Biraz öne dağ ru eğilin. Birat daha eğilin. Başlryorum *Ben bi asafiyetimle adamın söyledi lerini yaptım. Pencerenin kenarına — çıktım, eğildim. Herif bütün coşkunluğuyla fırça'a, mağa Köyüldu. Manzarayı tasavvur edersi. niz. “Tam © sırada, kapı açıdr. ben dal Başmunllim ! Bu ze rezalet.. Mektep içinde böyle alay olur mu?.. Hoca da olacal tolik.. -Ban burada böyle şeyler istemem “Aramızdaki dil kavgası uzadı — İsti: vertp çıktım. üs. “Tabil artık başka iş aramak mecburiya: tnde kı ım. Az müddet zarfmda şim müdürü olduğum şirkette bir — memuriyet buldum. Ve işte örada yavaş y mevkile. ri, merhaleleri katettim. Gördüğünüz mev deyim. aö “Evvelâ fonn halde üztlmüştümü üwüi zam hayatım bozuldu diye içim içime sığma mişti. Fakat şatr Tevfik Fikret: “Bazan felâketin de olurmuş hayır *“Der.. *“Benim vaziyetim de onun gibi. — Peki. . dedim. . Bu şirket. — Evveli bu girket pelk saçma, pek w durmasyon esazslara dayanıyordu Bizim fırça ndanmış.Fakat göz boya; yapa, soaradan “tscari iti, sın,, diye kazandığımız ilk işlere koyduk. Fırçacı büyük enel direktörü kteden: Hatlce Süreyy ede — Patron ve ben g açılacak müze Tablolar getirildi, Güzel Sanatlar Akademisinde tasniflere başladı Dolmabahçe sarayının eski veliaht sinde kurulacak büyük serim ga- | lerisi için hazırlıklar büyük bir hızla idân İlerlemektedir. Galeri için 1 devlet dairelerinden toplana getirilen iki vagon tablo ile İstan- | blos getirilmiştir. olar muhtelif bakımlardan ki mücsseselerden toplanan t de bir araya bir tasnife t tutularak galeriye gire- cekler ayrılmaktadı Tasnif işiyle meşgul olan heyet mü- zeleri de gezerek gâlerinin trihi kısmı- nr teşkil edecek tabloaları ayırmıştır. Diğer taraftan şimdiye kadar devlete tahlo satmış olan — ressamlara maa- rif vekâletince birer mektup yazılarak r ellerinde galeriye girmeğe daha lüyık gördükleri tablolar varsa onların gale konulması için verilmesi isten- miştir. r taraftan da Dolmabahçe sarayı- şe tahsis edilmiş olan kısmında hummalı bir inşaat faaliyeti Sarayın asli mimari tarzına halel gel memek şartiyle akademi mimati şube: nin nezareti altında vardır. tamirat ve ta ni ve zevkini yurdun her — tara- fina yaymak için yeni bir program hazırlamıştır. Birlik Halkevleri teşkilâ. tından da istifade ederek yurdün her tarafında sergiler açmak kararındadır. Müstakil ressamlar şimdiye kadar sırasiyle Zonguldak, Bursa ve Balıke- sirin Halkevlerinde sergiler açmışlardı. Şimdi de bu ayın on beşinde Samsunda Halkevinin yeni — yaptırdığı pavyonda bir sergi açmağa hazırlanmaktadırlar, Bunu diğer sergiler takip edecektir. TETAMEEOEAEYEE GUT TEUNAMNCER— Göz Hekimi Dr. Şükrü Ertan Cağaloğlu Nurucsmaniye cad. No, 31 (Cağaloğlu Eczanesi yanımda) ' Telefon. 22566 '