3 Eylül 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — 7 Yazan: Soğoman Tehliryan — Çeviren: S.Ş. — İktibas ve tercüme hakkı mahfuzdur — Taşnak komitası lstanbuldakı mesu! murahhası vasıtasile bana yeni talimat göndermişti — Olamaz, bu gece muhakkak sizi beklîyor.— — Rahatsızım, derhal yatmak ihti . yacındayım. « Otomobille gideceğiz, yorulmazsınız. — Rica ederim, fazla israr etmeyiniz. Bu işi yarına bırakalım.. — Vallahi ben bu hususta bir karar verecek vaziyette değilim, — ©O halde telefon ediniz ve vaziye- ti bildirerek mülâkatın yarına tehirini tarafımdan rica ediniz.. Delikanlı bu teklifimi kabul ederek telefon odasına koştu ve beş dakika sonra gülerek odaya girerek: — İşiniz oldu, dedi.. Arkadaş Hraç yarın sabah saat 11 de sizi bekliyecek- tir. — Nerede? — Siz merak etmeyin.. Ben sabah - leyin gelir, sizi götürürüm, Delikanlı benden ayrıldıktan sonra bu yeni vaziyeti tetkike başlatdlıım. E- rivandan hareket ederken İstanbulda kimse ile temas etmemeği sıkı srkı ten- bih eden hocam neden daha ilk günden beni fırkanın İstanbuldaki —mesul a- damiyle temasa sokuyordu?, Her halde Ertivanda mühim hâdise - ler cereyan etmişti. Fakat bu takdirde bile benim hüviyetimin meydana çıkma sr bir fayda temin etmezdi. Olsa olsa İstanbulda halli lâzımgelen bir iş zühur etmiş olabilirdi. Komitenin İstanbudaki mesul murah hasr Hraç ile İstanbuldaki icra kömite- si azası arasında bazı ihtilâflar mevcut olduğunu biliyordum, Bu meyanda E- Tivanın Hraçı tuttuğu için İstanbulda- ki erkânın Hraçı çekemedikleri, hattâ ona verilen vâsi salâhiyeti protesto et- tiklerini biliyordum. Bizzat Hraç bun - ları mahrem bir raporla bize bildirmiş, biz de bunlara kulak asmamasını — ve her şeye rağmen İstanbulda yegâne mes'ul olarak işine devam etmesini, icabında İstanbuldaki İngiliz ve Ameri- kan makamatından da yardım görece- ğini bildirmiştik. Erivanldan ayrıldığım sırada vaziyet bu şekli arzediyordu. Hocam Hampar- sum bütün bunlardan benim haberdar olduğumu bildiği hâlde İstanbulda giz li hayat yaşamamı bana israrla tavsiye etmişti. Halbuki biraz evvel okuduğum tel « graf evvelki kararların bozulduğunu ve yepyeni bir vziyet karşısında bu- lunduğumuzu ihsas ediyofdu. Bu düşünceler arasında uyudum. Sa- bahleyin uyandığım zaman henüz müs bet bir karar vermiş bulunmuyordum. Hocam bana ayrıca direktif vermiş ol- saydı ben de ona göre hareket ederdim. Halbuki bu müphem vaziyette ne yapa cağımı bilmiyordum. Kahvaltı ederken kendi kendime yeni bir formül buldum. Hraçla görüşürken herhangi bir taahhüt altına girmiye - cektim, hozamın ergeç bana direktif göndereceğinden emin — bulunduğum için, vakit kazanmıya çalışacaktım. İs- tanbuldaki adresimi bilmediği için hoca mın beni vaziyetten haberdar edemcıdıgı müuhakkaktı. Bu şerait altında belki de Hra çvastıasiyle bana direktif gönder- mişti. Saat 10 da Garo Tatulun geldiğini haber verdiler. Delikanlı beni götür görmez hatırımı sordu, geceyi nasıl ge- çirdiğimi öğrenmek istedi ve: — Daha vaktimiz varidır, fakat is - terseniz çıkalım, geze geze gideriz... dedi. Hava almıya ihtiyacım olduğu için de likanlının bu teklifini kabul ettim ve biraz sonra Yüksek kaldırımdan Bey- oğluna çıkıryorduk . 37 numaralı binanın esrarı İstanbulda geçirdiğim müddet zar- fmda Taşnak fırkasınır mes'ül murah hlı Hraçla yakından teşriki mesai etti- i hemen hemen kimse bilmiyordu. Hraçın yerleştiği binada o kadar - iyi tertibat alınmıştı ki, hariçten zerre ka - lar nazarı dikkati celbetmezdi. Bu bina - da cereyan eden hâdiseleri daha iyi an- ] laştlabilmesi için, gerek binanınm dahili tertibatı, gerek orada faaliyette bulunan lar hakkında bilâhare elde ettiğim malü- matı burada kısaca anlatmak istiyorum. İstanbula ayak bastığım günün ferda- sında Hraçı makamında ziyaret ettiğim zaman bu binanın esrarengiz mahiyetini ben İde anlayamamıştım. Beni 37 numa - ralı binaya götürmiye memur olan Garo vakiâ Kabristan sokağının esrarengiz mahiyetine işaret etmişti, fakat o daki - kada bana verilen izahatı tahlil edecek vaziyette bulunmuyordum. Vazifem icabı olarak Hraçla teması sıklaştırdıkça 37 numaralı binanın bütün esrarına vâkıf olmuş bulunuyordum. Aylarac devam eden sıkı bir teşriki mesai neticesinde elde edilen bu malü - mattan sırası geldikçe bahsedilecektir. Ancak, mütareke devrinde geceli gündüz lü devam eden faaliyetlerin merkezini teşkil eden Kabristan sokağındaki 37 numaralı binaya kuş bakışı bir nazar at- fetmek lâzım geilyor , Gelecek sayfalarda görüleceği gibi 37 numaranın Şşayanı dikkat sakinlerinden | bulunan bir Fransız kadını ile tesis etti- ğim dostluk sayesinde, fırkanın merkezi umumisinde evvelce cereyan eden hâdi- seleri de olduğu gibi tesbit etmek imkâ- nr hasıl olmuştur. Fransız kadınına ait olan kısımlar bizzat kendisi tarafından bana anlatıl - mış olmakla hemen hemen aynen bura- ya nakledilmiştir. Bü kadının bana verdiği malümatın tamamile doğru olduğunu hâdiseler bilâ hare isbat ettiğinden doalyıdır ki, sözle- rini aynen kaydetmekte bir saniye bile tereddüt etmedim. Bu satırları yazar- ken, daha İstanbula ayak bastığım ilk günden itibaren bana büyük yardımlar- da bulunan bü fedakâr Fransız kadınına alenen teşekkürlerimi bildirmeği bir borç bildim, Şimdi gelelim asıl hâdiselere: Taşnak komitesinin İstanbuldaki Mesul murahhâsr henüz otuz beş yaşın daydı. Komite muhitinde büyük bir nü- fuzu vardı. Merkezi icra komitesinin kararlarını tatbike memur olduğu için geniş salahiyet sahibi olan Hraç ayni za manda Taşnak fırkasiyle İstanbuldaki İngiliz, Fransız ve Amerikan işgal kuv vetleri arasında irtibatı temin ediyor- du. Tahtr emrinde şehrin her tarafında ağ kurmuş fırka teşkilâtından başka teld hişçiler, fedailer ve yüzlerce istihbaratı memuru bulunan bu genç komiteci, mü- tareke devrinde İstanbul Ermenileri a- rasında küçük çapta bir diktatörlük kur müştu. Beyoğlunda, Kabristan sokağında 37 numaralı binanın üst katında yerleşmiş bulunan Hraçın odasına, komitenin mer kezi-umumisi azasından ve parmakla sa yılacak kadar miktarı az olan emniyetli adamlarından başka kimse giremezidi. Amerikan sefarethanesinin tam kar - şısına düşen bu binanın alt katında Taş- nak fırkasının nâşiriefkârı bulunan Ca ğadamard gazetesinin mürettiphanesi, birinci katında da bu gazetenin tahrir ve idare heyetleri yerleşmiş bulunu - yordu , Binanın üçüncü katında da Kilikya a- dında bir kitapçı İdükânkı vardı. Taş - nak fırkasr erkânından Ağop Serkis - yanın idaresi altında bulunan bu kü - | tüphanede münhasıran Ermenice kitap lar satılmaktaydı. Zahiren kitapçılık yapan Agop Ser - kisyannın yazıhanesi hakikatte komi- tecilerin gizli toplantı odası idi. Kitap almak maksadiyle Ağobu ziyaret eden koömite-iler, kitap yerine talimatlarını alır ve kimsenin nazarı dikkatini celbet meden oradan ayrılırlardı . Binanın dördüncü katını Bayan Henriette adında bir Fransız kadını iş- gal etmişti. Dişçi olduğu kapısındaki ufacık ta- belâdan anlaşılan bayan Henriette uzun boylu, mavi gözlü, sarışın bir Fransız dilberi idi. (Devamı var) Güzel Türkiyeden Manzaralar Sinop Belediyeden iki dilek Şehrin geçit yerlerinde buIu iki sokak çok berbat bir Şehrin sokaklarından memnun olan bir İstanbullu yoktur denilse hiç de mübalâğa edilmiş olmaz sanırız. Fil. hakika parke döşeli birinci s;nıf cad. deler üzerindeki apartımanlarda otu .- ranlar bile bu şehirde mutlaka bozuk. ve kaldırımsız yo!lardan geçerek işle. rinin başına gitmeye mecburdurlar. Çünkü bozuk kaldırımlı veya büsbü - tün kaldırımsız sokaklarımız o kadar fazladır. Netekim aylardanberi devam eden ve “İstanbul konuşuyor,, başlığı altında her gün bir başka semt halkı. vın ihtiyaçlarını, dertlerini ve şikâyet. lerini gözlere vuran üçüncü sayfamı. zın orta sütunlarındaki yazılarda so - kakların bozukluğundan, kaldirimsız - lığından, çamurdan veya tozdan dert Yanılmamış bir gün geçmiyor. İşte size bir tane daha: Tophanede oturan okuyucularımız. dan bayan Emine bize yolladığı bir mektupta diyor ki: “Tophanede Boğazkesen yokuşunun hemen alt tarafından başlayıp Ağaha. mamynı katederek Beyoğlunda İstik - lâl caddesine ulaşan Türkgücü soka - ğında oturuyorum. Bu sogkak Topha- ne ve civarını Beyoğluna bağlıyan en kestirme yoldur. Beyoğlundaki 12, 31 ve 29 uncu mekteplere giden yüzlerce talebe kışın her gün bu sokaktan ge. çerler. Bu çocukların hemen hepsi de fakir ailelere mensupturlar. Yağmur yağınca veya karlar erimeye başla - yınca bu sokak bir çamur deryası ha. lini alır. Düşenin, kalkanın, ayağı ka. yanın ve yüzü gözü çamurlara bula . nanım haddi ve hesabı yoktur. 12 nci mektebin etrafı kaldırım döşendi. Fa. kat mektepten üç metro ayrıljnca kal. dırim biter ve çamur deryası başlar. Bilmem ki bu kaldırim çocukların ü: zerinden rahat geçmeleri için mi, yok- sa sadece mektebin etrafımı güzelleş. tirsin diye mi yapılmıştır? Benim ço- cuğum yok. Fakat kış mevsiminde e. vimin önünden geçen çocukların yü - rekler acısı hallerine dayanamadığım için yazıyorum, Yaz mevsimi bitme - den bu sokağa kaldır;m döşense her | gün birçok insanların, çocukların ça .- murlara yuvarlanmalarının önüne ge. çilmiş olacaktır. Belediyemizden her şeyden evvel bunu bekliyoruz.,, Bu da bir başkası: Üniversitenin yan kapısından Boz. doğan kemerine inen Kaptanpasa mek tebi sokağında oturan bir okuyucu - muz da söyle dert yanıyor: “Oturduğumuz sokak adetâ bir pa, sa'dır. Bir taraftan Unkapanı, Vefa, diğer taraftan Sarachane ve Falih semtlerini Üniversite bahcesinden ge. çerek en kısa yoldan Mercana, Sul - tanhamamımna ve civarına bağlıyan so. kağımızdan giünde binlerce kişi geçer. Bilhassa sabah ve aksamları ise baş. lama ve paydos saatlerinde hu sokağı âdetâ bir insan seli kaplar. Üniversite kapısından barlıyarak bu sokağın bir yanı boyunca Bozdoğan kemerine ka. dar uzanan besinci ve altıncı ilkmek - teplerin bahçe duvarı ve beşinci mek. tebin bu sokağa acçılan yan kapısı di. binde ve önünde yüzlerce cocük bulu. nur. Bu sokağın senelerdenberi bir kerecik olsun tamir yüzü » görmiyen arnavut kaldırımları o kadar bozül - müuştuür ki, burada yürümek için ade- tâ tanbaz.olmak lâzımdır. Eğer bu de irecede meharet sahibi değilseniz, bil. hassa geceleri zifiri Karanlıkta düşüp - kolunuzu veya bacağmız; kırmak iş - a ve tenha sokak ile sok bir iki arsa hava karâ kak kadmlarının adetâ j lur. Yüzlerimiz kızal'm:m pencereden d:şarı uzat be jnin jyin akta tale SI ha sa küçük mektep ontl” e bü versitelilerin gözleri bi devamına göz Vümmak dereceye kadar doğrudur. ortasındaki kıvr;m )erm ba konması orasını bü çirk lere sahne olmaktan, seyirciliktem kurtarac hassa kışın binlerce V€ şinin her gün bin m“şku diği kaldırımlarının hiç bözuk olanı ve Bozdogan kın olan kısımları biraz t y.u;ü İ"l' inanımız ki, binlerce kişin ” j bllr',ıılı ' a lecektir. Öyle sanıyoruz edebiıif.?' j beş amele üç günde tamir ti wf fi ğ lediyemiz bari böyle kuıfe çe W w e kat faydası geniş naks ; di"' | mamlayıverse ., AY y i İşte, İstanbul yollal'întık Beıediy; ği daha yukarıya kaydet tıreblw j E nin bu dilekleri yerile odt *, î imkânmı bulabilmesini t77 E lim. i - tr Üsküdar . Kadıköy bâlk . rahhas azası Necmeddlîç im idare meclisi azalığına * Üsküdar tramvayîarm valisine uzatılm Sahirin Sümerbank Ccâ dariz masını memnuniyetle karş meıW Necemeddin Sa hire Wnı fakiyet dilerken dün Kayışdağ gelirken oğlu Canla içinde otomobilin Kızıltop şında tek beygirli bir Yuk pişması esnasında geç d da kendisine geçmiş 013“'1 Bu çarpışma yolun korna seslerine rağmen tirmiyen araba, otomob*':n gn ği sırada sapmak istemesi rç Otomobilin ön camıi P? ik bâ, Ti okun yaraladığı haY*ann ucegi ölm dığı İçin kan zayi etm? İbrahim Kem,,ıyıo r,w' il Necmeddin Sahirin çî:;,si iğı şirkstinde açrlan meclis azalığa Devlet Demiryoll direktörü İbrahim Keniâ İhrahim Kemal deîe-r“ zattir. Anadolu yakasm'? mesi yolunda başlıyan ı inhihapla muvaffakiyetl? ceğinden eminiz. İDARE £ Poslu kutuüsü ! . 1Stö Telgraf adresi: fo,.. Sahibi ve Neşti9? | Hasan Rör ten bile değildir. Bu bozuk kaldırımlı yper , rdi ıctalî k alı “ gilhab ebr bizi lal asında âmil Cye miasmd rak arkasın Mdo"!' ll S Ünmişi” :e ei 4 Iİstanbul Ank3: ,nul::_,e' îîîıem/ idare, ilân " I LAR Üdarflfly Faruk Nafiz Çamlıbel'in Y”z Senenin en güzel ve en içli şiirini I Boğaziçi MecmuaSıı 'Eylül sayısında okuyu” Her yerde 10 kuru? yanld Abıdm Daver, Salâhaddin Güngör, İhsan Arifin Y ve bir çok 'nefis resimler vardır. —. T #LPER a raza arl geki "' ıa Tn Kü ÇAŞAR AMSEA FAŞA — - —rErr .e afsn“’ eg W Üpf v |E iz Ki N* |me y kagm u S0 tek P .ıwet' eh bi - lâ b“ı !l dâ Mçif ıııık“"” eti-“ı "ç,:* oln'“" vn ü A 98' ı*"o

Bu sayıdan diğer sayfalar: