İN üi ŞeBüP Piğ SUŞ EZAĞIE YO TERE OR OB AÇMLUga Mageri a TLY EPUĞA YSSÜN JP v genf #pd Tared $- ©u :Eaarm 1007 TLiŞfe A A GöKRUYEI VpanfoK izmşay — “AITAYAY OÇAParmuUR L #ARAĞOP UAŞDUAE PLİRADAEMLZ. VAŞ MAT opprur :dagas 8K0 YUPAP — YişedIş : yORArdıi AD :XSUY aörü — yardoğ — WEÇNÂYPa :UMNOLA İsajar —— Jod :Jgnd 48|9U11)89Y Y93289U9)19923 tapnd 203 — dapavd :zapmod reedarı Bıp nundeur Gıp şe0d3nz :398edı30OY ABUNR — ougde :aATaoda — #ad4pm; : 9Enığı3doj *(Gun)) :anumyo & 'opreyoğ n3NpLo vpuos 'Yarğ SntryoK 9 DA M tumoĞ vap 9 YaparmataToy önSuoı,, aN9 oUr YÜ ADa M00 ae fv) Çrfias 0 PAony salin) — IY2yA (p7e ağınb tü 1 “aROENOUUUZ ÜŞ YRRUPEND TANIOMLMUİDA AÇ "4 PRLDANY AYA 2 Ki z # 3 ğ ğ Li i Z İ $ K : $ (9e yuy Şunp /Av) “08 YUT 1,YOP 1 — Ş ğ ? ş t $ : â. (d Möpandna; 8 306) j aaNgesadimo) v ) dH Ava gçan)arerepyH "TANJOKYPAKEYU ZERyYEYEL TUNPUOA YIUYAK “KUY (Ç (yv p PaUĞDEP zUY gop Ökazimus uğt yum posatesip seg yeyı Zuyyzamos vayea aat Kzul | Yezeyoysu zi0 ÂYposiny wbaş wedep SOY (.. zampiey “On$ çıoyooryıdar ap ULOROYUMI Söyanı Üvyo YADIRLLAAĞI BORLÜLONI *“alNıXTUry3noo V SAIBUL — dağıpxrury3hos © 10 OYuO) v YENN SI — Z “gondumeaıd e sur UaaL3 UY 10)90p 9U) “BAX— VPZLULUCUCUZ BESEYUYA YAK — 490Prpdta duros YueM NOK O1 — F “sanyorponur go Spuny e are ada — 4Sannoa İlg a9A UT 21393 dre TRM — £ 4d0Ys G AsNMAKYD B ge KİYNYZ 19073O dU aV — p 1HGiBURU pas adeos Saratga Söpeıa “suyız dULIxo oF 'sax — ( v DA yüyEz — D Çzptos av şav yıf şemo fiv 'ou ) “S110R J0 Tn0 Taoy YANÜ Y *OU YO — BOzZlUL1UNL ÇENİL aaıy “uyd Yuğ 1085 gunay AA ) UĞ9p 'NOK uuçu) uğu © NOĞ& SavU “ured KÂt 308 1,u024tY NO — “grazıs sva “Lğn n YKĞNO HütRtleyN 30 Cömş p şfamay Gşayf gu safiv 309) “Saygya a) daynb Tuyyooj 10€a v $Tü "UMZOKURSEZY YŞ AĞ Çü “ahoğ oşünümun; uapassıy HMNĞAP BHoA ŞYU , yuzd1susa *amubAtunsudez ntunHapto Kaâ na (yRorNNzLoN) VUj x PARDAYANIN KI?T ——— .—— —— ——— de Yaşamak için lüzumu — kadar di. Jan dö Pardayanı tanımaz hiç? Bakiden kendisine yiğit Oaa Tlerat Mekie ÇÜTN sualine yüzünü ekşit H p, “YAD verdi. Şövalye bu hareke farkım A."““' hafifçe güldü. Jan ise *B olmamıstı. OÖdeye sordu: Ku ı“ hâyvan sizin mi? vet. » . bir ::_::Klrm anlayanlara mahsus """ıî;k Büzel bir hayvan, dedikten —Ko Ve etti: Yolunu DE, galiba artık zengin olmanın Du İdunuz meselenin ne olduğu. &vvej da biz de sevinelim. Biraz Tz maiyetinde gidiyordu- &NMYE karıştı: Ken y Ht Hatta yanımızdan — geçer- bi % dün mü ihtiyar geveze,, der gi. SA ddetle itiraz etti: ** Tica ederim mösyö, ö h:ld'—lbır fazla mı? Peki, o halde ğ d, demek — istiyordunuz ki: NüZ ya, zengin olmak söy- İsdlğin gİ Bi l.,.m": :ıdıı güç değilmiş!,, Bakış- *debiliy çANDU ifade etmediğini İddia u iz> :'ı"â tasdik etti: ü katen doğru. Bundan dolayı P.nhd!!"rim_ d ü Yan tevtanca bir tebessümle: ““'Şl- Üzdi. İtiraf edilmiş bir "““'hnııı Mirniştir. Fakat sizi veza. Bnlat İçin başınıza gelmiş olanı Ne bir saklirla mübkâfatlar. darmak istedi ve yanma alarak Luvra kadar yanında gitmenize müsaade etti, Tabil siz de artık zengin bir işe kon- duğunuzu tahayyül ederek bana öylece baktınız. Sarayın önüne gelince kral bazı güzel sözlerden sonra sizi savdı. Mezelenin böyle nihayet bulacağını dü. şünmüştüm. Bu düşüncemin doğru çıkıp çıkmayacağını görmek için sizi takip ettim. İşte bütün mesele, Valver hayretle bağırdı: — Sahiden, böyle oldu — Ha, şunu unutuyordum. Kral size bu geygiri hediye etmek fikrini göster di. Takımı ile beraber bunu nerede is- terseniz yüz elli Pistola satab'lirsiniz, Ve ilâve etti: — Ylüz elli Pistol beş bin frank ka. dar bir şey tutar. Fena bir para değil, Fakat küçük kral hayatına pek az bir fiyat biçmiş. Meseleyi bir de siz anla- tın bakalım.. O de, Şövalyenin istediği tafsilâtı verdi. Kendi kurduğu hayalleri alaycı bu beygiri hediye etmek fikrini gösler- soğuk kanlılıktan bahsederek — kendi- sinden katiyen bahsetmedi. - Konçini hakkında konuşulan şeyleri ve kralın son sözlerini de anlattıktan sonra sus. tu. İki Pardayan O deyi sonuna kadar büyük bir muhabbetle dinledi'er, Val ver de onlarım bir evlâtları imiş gibi hareket ediyordu. Sözleri bitince Jan yeğenini teselli etti: — Üzülmeyin, canım. İkinnei sefer- de muvaffı't olursunuz. Valver kendinden emin bir tarzda güldü. — Bundan ben de eminim.. Şövalye dö Pardayan birdenbire An: DERSLERİ vermemiz lâzim bazı . terkip ve tabirleri gözden geçirelim; bakmak; görünmek rahatsız; keyifsiz İNGİLİZRCE et - Jersimizde, üzerinde izahat look: w Tuk Yeni kelimeler üzerinde to disagree with: Tu disagri wid — bo: DERESLERİ Konuşma 't look very well thiş morning. (yu dünt Tük vEni Hel dis marming,) erkek ve çocuklara lâzımı olan daha bin leri, sıcak su şişeleri ve sünger, diş pas. bir şey alabilirsiniz. ta ve diş fırçaları, pudra püskürtme ületleri, dudak bo- İNOTLİZCE (end & hâwired ond van wd'er Binğz rikuyrod bay man, mön or gaylık,) ve bir yüz ve bir diğer şeyler istenilen tarajından or kadın veya çocuk.,, and a hündred and öne öther things reguired by maa, woman ot ehild. kek, yaları ve kadı — You di de müter7) Sebep ne7? (ne var?) ğ Tonğ da olmayan bir şey,, Fena bir gey, sebeb, şey, madde müâter what's the matter? (huat “ne dir asbeb?., — haksız; yolunda olmıyan : enitiağ — (herhangi) bir şey, müyorsunuz (Rahatsız görünüyoraunuz). pmayorsunuz görünmek çok Üykn anyihing wrong: enifim, Matter: “siz yapmayorsunuz görünmek çok iyi bu sabah.,, Bu sgabah pek iyı görünmüyorsuduz, What's the matter, (huats de müter,) “Ne dir sebeb>,, Ne var? (ne oldu) ? didn't you sleep well ? “yapmadınız siz uyumak iyif, *« İyi uyumadınız mi? (didnt yu slip wel?) “Değil çok.,, Çok iyi uyumadım. — Not very. (nat vöri). PARDAYANIN KIZı 25 âta dalmak muhakkak ki bir kusur Geğildi. Dalgmlığına rağmen kralın gitmeden evvel kendisini aradığını gör dü. Büyük ümitlerle ona yaklaştı. On üçüncü Lui nazik bir tebeasüm. le: — Mösyö, dedi. Fransa kralı hayatı. nı size borçludur. Bunu usla unutmı- yacağıma emin olun İsminiz nedir? Valver gözleri sevinçten parlıyarak cevab verdi: 6 — Majestelerinin lütfen konuşmak. la geref verdiği asilzadenin ismi Kont Ode dö Valverdir. Kral bir an düşündü. Henüz gençti ve hiasiyatını saklamayı öğrenmemiş. ti. Ode hoşuna gidiyordu. Halbuki AL ber ve Monpolyan, kemiklerine ortak çıkmış köpekler gibi hırlaınıya hazır- lanıyorlardı. Valver kralın gösterdiği İltifattan başka bir şey farketmiyor - du. — Bana sarayda hangi mühim va. zifeyi vereceğini düşünüyor, diye söy. lendi, Herhalde kendisile Luvr'a gel. memi teklif edecek... Artık zengin ol- dum!.. Küçük Lul hakikaten: — Möayö lö Kont, dedi, Maiyetime dahilainiz, Ve bunu söyledikten sonra arkaya dönerek at uşaklarından birine işa - ret ederek bir hayvan getirtti, Valver # 2en buna sıçradı. Kral: — Şuraya saluma geliniz, diye işa, Te: eti Kont Ode dö Valver sevincinden sarhoş bir halde kralın gösterdiği ye. re geçti, Marki dö Monpolyanım ken. diğine nekadar kinle baktığını farket. medi, Markinin hiddeti Trakıbi Albe- rin müstehziyane bakışıyla büsbülün artmıştı. Alber hem mevkilni muhafa, za ettiğine seviniyor, hem de rakibi . nin bu suretle geri kalmış olduğuna memnun oluyordu. Odeye tatlı bir te- bessümle baktı Fakat genç çocuk hiç bir şeyin farkında olmuyor, kendisini bahtiyarlığın en son noktasmda gö- rüyordu. Küçük kafile Luvr sarayına doğru hareket ettiği zaman halk bü. Yük bir sevinçle onları alkışlıyordu. Valver büyük bir adam olduğunu göstermek için İnci Çiçeğinin yanın. dan geçerken onu büyük bir nezaket, le selâmladı. Genç kız buna aldırış bi- le etmedi, sadece bütün kuvvetile “yaşasın krali” diya — haykırıyordu; Kral böyle samimi tezahürlere alışık değildi. Hayretle: — Bu iyi halk tarafından bu kadar sevildiğimi bilmiyordum, diye söylen. di. Alber homurdanarak cevabı yetiş. tirdi: — Bu, gösteriyor ki halk, asiller ve rahibler sınıfı emrettiğiniz anda düş. manınızı mahvetmeye hazırdır. Ve Ode'ye dönerek sordu: — Öyle değil mi Mözyö dö Valver? — Tabii. . Her iyi vatandaş, herke. ge ve her şeye karşı kralını muhafaza ve müdafaa etmeyi vazife bilir. Fa. kat mösyö beni hayrette bıraktınız, kralm b'r düşmanı mı var? Alber güldü: — Arkadaş, nereden geliyorsunuz? Sonra, kendini toplıyarak ilâve ete : İ — Affedersiniz, saraya mensup ol « madığınızı aklıma getiremedim. Yani, henüz mensup değilsiniz.., Ode, hayretle sözünü kesti: şey Thing: tinğ hisaetmâk T'm not feeling guülte the thing. (aym nat fi to fecl: hu fil I don't think there's anything wrong, (ay dunt tink derz eniting ronğ,) “ben yapmıyorum düşünmek var bir şoy yolunula olmu. ğ kucyi de tmğ.)