3 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan : Şarlot Prim y z e A yi yen'_“dıguzu.—ıe baktı. Leydi Lil, 'm:;tî. Ş tlerı'kkat Ve sükünetle din- Yn haye ,, Asla doluydu, &.. Ytetle: Ya Leydi Lij : Wvar Yes, dedi, Gözlerinizde T Müessir bir hi " kad a Sönra kend kâye duy İmi nasıl zaptedebi- Tn L Ülrnu,! Ehdisi; : Mükt deı_—_ elinden yakasını sı- l ha * » Üin YOtdu, gay v Miyacağı bir ibtilâ DüğgeTüştur, D, Beleli daha dört eti İssine bakılırsa bu k""“i 3yla Mu_ îâat;ıa'ıuçıkamak icap ederdi. M Adeta ,__:: r kfıdar yerlisi bulu- %de I“ü:b Veİki hayatını — unüt- alini Ü hul“'lduğu de düşünemiyordu. : hmîm Zaman gözünü o ka- % Tiyo Sörmiye Ti yı'tl_u ki ne ilerisini, ne de Sim lm_k_ân vardı. İsafirinden çok mem- ı'—lmî_: Etmişti, T;'ehafta daha kalması. Yn bu teklifle karşı- gibi Sevindi; kendisi- Yâaadedilmiş hissine uî dıl:gu sevginin hara- » , Mraretin neye mal Ülees, — Türlü düce Ş y I.îı? ll'dıgı bir ge d'—lâı'ım'zrnıycn-du. Yal. Vi saygizı ” Yardı. O da Leydi Üham Vd - & Netie ösi hü!.rannlu' yıldızları, ayı, i & bitecek herhan TÜnç VASi e tü ©& demekti. Bu - y C değildi. gçe erdü. İrade- Bihi kî;l Habildiğin Söyle bir vaziyette ,ıı!rh İsi de anl;ı“' Nasıl iş görebildi- Gin ö Kalkiyor, a üyordu, Sabahla. Ce ; " BEN “rqukt:ul!:triyle ğğ;îıî;şhâm K : nu “—,: İmkân b!ulîorı artık işle meş çze Mryordu, tîışw"_""-— KA ,4 j.maıamnü karşılaşıyordu. & d zamani pe- c'n Nasıl geçtiğini tmr'ıç _k'z"' çiçekleri _lştı. n nadir ve €k için sabahle ©Yü ina DN b î: İnmiye başladı. n kiî',î“k bulmey sabah tabağı için AŞT demeti eline _kxndt. Akşama Çi tap ok Bitmişti, Orada z tmiye başladılar. Alamın seşa, abiıe vd_ığ_i çiçekle seci- ka e ü 'dir? diye sordu, % ınin' dv'—'ya leyiğ .yırfm kişiden on . Loygiz Siz î""'frmı:î îLh NBi çiceğ; b; Yes> eĞi g ı.'dı ıghm Yle ti 'l'hk“düd!ri :se.vce teklifsiz olmüş ö SSVmedikleri şeyl I Vvedi; Yorlardı. Genç n Dlamaz ya! iyi bir ölçü €viyorsunuz, ğ' Hoi T yikdir &. ğ% lg:h“')'le Ya ırım kişiden biri ol- Bo TROk ç üt hç ge y Ğ sevi 'a da gi *Nekgeyi de öyle değil... Ünbülğ, , *everim. Bundan ütege?:lî tabağı içinde veç S gayet güzel .B yzma" demeti ki- ine eh seşl Bl'llad:_ Göz- Sevirdi 5C ile bakan Veyn'- Üzünde 15 S Mühendis, Şd bi kırmızılı- ir İ g Eördü. Kalbi şid- 1 * " PMZ önüne bak ğ 'i u, trafında dönüyor, teklifeğ kadar hiç kim- zli gö“tfmemiş- z konuşmaktan haz Beçen bahi İmiyg, Adin ııt:;jh oluyordu, Dti | baner h;.'î“ kibar kızı için i, Bu âlem ş t istiyordu. 3 * geçirdiği vaktin Yeleri ©tercih eder. On | | Bir gün gelecek, her kes bu gence hür- pek uzun olduğunun farkına varamıyor du. Eğer birisi, bunu kendisine ihtar etseydi, hiç şüphesiz Mmağrurane bir hayret düyacaktı. Bir sabah mutadından erken kalka- rak bahçeye indi. Veyn bir köşede, İn- gilizlerin adına “iptilâ çiçekleri,, dedik- leri çiçeklerin bulunduğu tarafta oturu- yordu ve şehre doğru bakıyordü, Bu çehrede asıl doğmuş adamlara mahsus bir cazibe ve incelik vardı. Kendi ken- dine : — Kibar bir adamın çehresi kendisi- ni nasıl da belli ediyor! Bu çehre ile çiftçi çocuklarının yüzleri arasında ne# büyük fark var. Veyn'in çehresindeki mana, genç kı- zı, bahçenin o tarafına doğru yürümek- ten menetti. Yüzünün kızardığını ve | kalbinin attığını duydu. Hemen odasına çıkarak kapandı. O sabah tabağında bulduğu demet, şairlerin “muhabbet zambağı,, adını verdikleri çiçeklerden ibaretti. Leydi Lilyes babasiyle kütüphane odasında oturüyor ve düşünüyordu. Bir aralık : — Baba, dedi. Mister Vibert'in çeh- resine hiç dikkat ettiniz mi? Ne kaldar güzel ve asil bir çehresi var değil mi? — Evet kızım, dikkat ettim, Bu çeh- re güzellikten başka büyük bir meziyet sahibi olduğunu da anlatıyor. Ancak bü- yük atlen nesillerinde böyle bir çehre- ye tesadüf etmek mümkündür. Vibertler iyi bir ailedir, fakat fazla bir müstesnalığı yoktur. Maamafih bu genç Sir Rey Vibert'in oğlu değil, ev- lâtlığı, Bunu da hatırlamak lâzım. — Evet.,. Fakat herhalde Vibert a- ilesine mensup — olacak. Belki de Sir Rev'in yeğenidir. Aila isşmi Vihert. Ba- ba, Bu genç her vakit görüştüğümüz er- keklerden daha çok başka.... — Kızım, muhakkak ki bu genç bir dahidir. Şüphe yok ki bu genci diğer erkeklerden üstün gösteren hassa da bu dür. Ben birçok erkek gördüm. Fakat böylesini asla... Kendisinde bir iş ada- mının keskin zekâsiyle bir şair ruhu var. Ne kadar dikkate değer bir halita! met gösterecek, herkes kendisinden bah sedecek.. Bunda zerre kadar şüphem yok... — Ciddi mi söylüyorsun baba? — Buna katiyen eminim kızım ... Leydi Lilyes'in düşüncesini derinleş- tirmesi ası İ)bu konuşmadanı sonra oldu. Bir gündü. Leydi Lilyes — Veyinle nehir kenarında buluşmuşlardı. Veyn köprü yerini yeniden tetkik etmiye git- mişti, Şatoya dönerken yolu üstünde Lilyesle karşılaştı. Ve Veyn kendi kendi ne; — Tali benim düşmanım.. Her gün biraz daha uçuruma gitmem için bütün vasıtalarını kullanıyor. Artık beni bu uçurumdan kimse kurtaramaz. Belki de durup kızla konuşmıyacak- t. — Fakat o, kendisini görünce kızar- dr, sıkılarak önüne baktı, Veyn'in için- den gelen bir ses: — Bu kız sana tamamiyle lâkayt ol- saydı, böyle, seni görünce kızarmaz ve önüne bakmazdı, dedi... Biraz konuştular .Sonra dönüp genç kızla beraber, »nehre doğru gitmek Veyn'e tabif bir şey gibi göründü. Yan- yana yürüyorlardı. Yüzünü gördükçe, sesini işittikçe, saadetinden — kendisini kaybetmek derecesine geliyordu. Genç kız, güzel nehre, güneşe ve kır çiçekle- rine baktı. —at — —HABER — ZAkşam pösfat - 416 sene evvel bugün Belgrad Türk toplarının ateşi altında kaldı, şiddetli hücumlardan sonra Kolayca zaptedildi Veziriazam «iri paşa, Belgradi abloka i. çin bir aydır uğraşıyordu.1521 yılı 8 ağustos günü, 416 sene evvel bugün, ablokaya pa. dişah Süleyman da ordunun geri kalan kıs, mı İle yetişti.. Şimdi, Belgradı zaptetmek (. çin hiçbir endişeye düşmeden harekâta göeçe bilirlerdi. Yalnız burada aylarca — mücadele etmeden kolayca zapt yoluna gitmek lâzım. dı. Bunun için de düşmanın vaziyetini keşfe. deceklerdi. Süleyman: — Bana bir esirn getirin.. Birkaç gün için. de ele geçirilmiş olsun.. Onunla konuştuktan sonra hücum edelim, dedi, Birkaç Yeniçeri bu emri alır almaz bir gece ileri atıldılar, Sabaha — karşı düşman nöbetçi neferi ile beraber geliyorlardı.. Pu. dişah bu mNneferden düşmanın — bütün kuvvetini anladı, Hangi kıtalarda zayıf bu. lunduklarını tesbit etti. Öndan sonra Sava ve Tuna nehirlerinin birleştikleri noktadan hücuma geçme emrini verdi. Adakaleye yer. leştirilen toplar bu noktada gedik — açmak için ateşe başladı. Mahsurların topları yoktu, Bu — yüzden Türk — topları, töp ateşinden umulduğundan fazla rol cynuyordüu. Belgradın bütün top. ları Kavala Voyvodası tarafından muhafaza edilemiyerek Türklere teslim edilmişti. Bu müuharebede düşman tarafmda Bulgarlar da bulunüyordu. Türk toplarının bombardımanı karşısında Bulgarlar tutunamadılar ve şehir istihkâmlarını bırakarak kalelere doğru kaç. mağa başladılr. Bu kaçışı Hammer — söyle anlatıyor! “Bulgar müuavenet askerleri kaleye girmek üzere şehir istihkâmlarından çekildiler; Ku. mandan Blasgüs, Yanus Botyus, Jan Mar. key bu, aylıkla tutulmuş korkakların — kale müdafaasını da ihlâl edecekleri endişesiyle içeri girmelerine mümanaat ettilerse de ni. | hayet muvafakat gösterdiler..,, Düşman arasında panik ve korku başla. miş olmasına rağmen kalelerin metaneti yü zünden bir türlü zaptedilemiyordu. — Yirmi hücum yapılmış, hepsi muvaffakiyetsizlik'te neticelenmiştir. T Süleyman bir gün: — En büyük kale olan Nişantaşı kalesinin altına lâğım koyunuz.. Ondan sonra hücum edilecek emrini verdi. Bu kale hakikaten en mühim kaleydi. Lâ. ğımla uçurulduktan sonra diğer — kalelerin hiçbir ehemmiyeti kalmazdı. Düşman, Süleymanm azmettiği işi bitire. teğine kaniydi, Fakat başlanan harp bitiri. lemiyor, teşvikçiler, durmadan harbe devam edilmesi lüzumunda tsrar ederek hallım di. nt hislerinden istifade ediyorlardı. Bununla beraber kumandanlardan Fransuva dö He, dervar ile Valântin Turukun başlarına gele. cek âkibeti yakmdan görmeleri, harbi fazla devam ettirmedi. Ağustösüun sonlarına doğ. ru serbestçe göri çekilmelerine müsaade e. dilmek şartile teslim oldular. Bu harpte ele geçirilen Bulgarların hepsi İstanbula getirilerek yerleştirildiler. İstan. bulun Belgrad köyü bu harbin bir hattrası. dır. Süleyman Belgrada Bali beyi füiç bin ye, niçeri ile kumandan bıraktı. Yıkılan kalele. rin tamiri için de üç bin Ulah çalıştırılmağa başlamıştı. Belgrad fethinin ehemmiyeti çok büyüktü. Türk ordusuna karşı mukavemetin devamı. nr yazan ecnebi tarihler şöyle diyorlar: “Sul tan Süleymanın eslâfı tarafından vaki olan taarruzlara daima mukvemet — etmiş olan şu hristiyanlık mevki! mühimmini — Macar riüesası kemali şecaatle müdafaada devam ettiler.,, Bu tarihler, şehrin almmasını da şöyle kay dederler: “Bir avuç kahraman Belgrad mü. dafii, teslim olmaktansa duvarları — altında gömülmeğe razıydılar. Lâkin iki kumanda, nm hiyaneti ve Sırplıların din! husumetleri yüzünden teslim olmak mecburiyetinde kal. dılar. bir düşmanlıkla yazdığını tebarüz ettirmek için bu iki misal kâfidir. e Ecnebi tarihin bu satırları nekadar açık | Toenton amca ve hasta bakıcı (Devamı var) - -. bir ömür — Hayır, Hayri! İmgânı yok. Tek. lifin beni çok memnun etti. Beni sev. diğini söylüyorsun... Benim de sana karşı büyük bir samimiyetim var. Tercih etmek lâzımgelse, emin ol ki geni herkese tercih ederim. Fakat bu. nu yapmağa hakkım yok. Refia bu sözleri söylerken tebes. süm etmeye çabalıyordu. Hayri usul- cacik elini aldı ve ısrarla: — Neden hakkımız olmuyormüş? O. tuz iki yaşındasınız. Yeniden hayatı. nızı yapmak hakkınız değil mi? Genç kadım, ciddiyetle: — Hayır! , dedi. . Her şeyden ev. vel vazifem var. Büyütmeğe mecbur olduğum iki tane kızım... Babaları on- ları düşünmeden kaçıp gitti. Ben şim. di, hem anne, hem ababa vazifesini yapmak mecburiyetindeyim. Delikanlı, isyanla: — ÂAma, canım! rılmak meselesi yok ki... Ben de onla. rı büyütmek üzere size yardım ede. yim. Refia bir türlü razı olmuyordu. Gü. | zel gözlerini ıslatan gözyaşlarına rağ- men, o, kat'i kararımı vermişti: İki sene evvel kocası, en samimi ar. kadaşiyle kaçmıştı. Boşandılar. Bü ay. rılığın onu teselli etmiyeceğini bili. yordu. Fakat bunu yaparak çocukla- rın servetini kurtarmak istiyordu. O, güzel bir hayatın sukutu hayali. ne düşmüştü. Çünkü birkaç sene çok mes'ut yaşamışlardı. Kocası sevimli bir delikanlıydı. Birer sene fasılayla iki tane çocukları olmuştu: Neclâ ve Muallâ. Şimdi bütün aşkını onlara vermiş; onları şımartıyor, bağrına basıyor, sıhhatli ve neşeli büyütmeğe gayret e- diyordu. - Hayri, Refiayı gençliğindenberi se. verdi. Daha kızken ona talip olmak istemiş, lâkin Refianm o çapkın ve gü- zel delikanlıyı tercih ettiğini görünce ses çıkarmamıştı. Şimdi bu büyük fe. lâket genç kadını darbeleyince artık kendi teklifini kabul edeceğini uma. rak onu almıya talip olmuştu. Tereddüdün sebebini anlıyamıyor- du. Onu kandırmak için ne yapmak_lâ: zımsa yaptı. Fakat bir türlü muvaf. fak olamadı. e Refia: — Hayri! Benim sana hürmetim çoktur! . dedi. . Fakat ne yapalrm? Benim kararım kat'i! Arkadaşlığımı kabul edersen onu senden esirgemem. Memnuniyetle veririm. O esnada, odadan içeriye iki küçük kız girdi. Anneleri onları bağrına bas- tı. » * & Seneler geçti, Refianınm bütün ahbapları onun yaptığı bu fedakârlığı takdir ediyor. lardı. Kızlarına kendini genç yaşında vakfedişi, doğrusu, şayanı hürmet bir haldi. Kızlar büyüyüp de on altı, on ye. di yaşma geldikleri zaman herkes on. ları üç kardeş zannetmeye başladı. Ka dıncağız yaptığı fedakârlıktan dolayi hafif bir hüzün hissediyordu. Lâkin buna rağmen kızlarıma karşı duyduğu muhabbet yalnızlığının acısını gideri- yordu. Gün geçtikçe Refia kızlarının ken. dinden uzaklaştığını görmeye başladı. Her ikisi de babaları gibi istiklâl sevi. yorlar. Filhakika annelerine karşı mu. habbetleri vardı; fakat o muhabbet Heder olmuş Kızlarımızdan ay. . yapacakları işe engel olmaması şarti- le... En ufak bir azara tahammül edemi- yorlardı. Refia da onları şımarttığı i. çin artık hiç sözleri geçmiyordu. Mü. nakaşalar neticesinde ağlıyan yine an- neleriydi. Neclâ yirmi yaşına basınca annesi. ne, evlenmek üzere olduğunu haber verdi. Yarım yırtık türkçe konuşan esmer . hayır, zeytuni renkli bir deli- kanlıyı prezanta etti. Anne, tahkikatta bulundu. Çok fe. na netice aldı. Kızıma nasihat çtmek istediyse de söz dinletmek kabil olma. dı. Babasına haber vereceğini söyledi- ği zaman, Neclâ, küçük bir çanta ala. rak evden kaçtı, gitti. Zavallı kadım, bu sarsıntının tesi- rile, bir an, intiharı bile düşündü. Fa. kat Muallâyı muhafaza etmek kaygu. siyle yaşamıya karar verdi, O da ablasma hak veriyordu ve an. nesine hitaben: — İnsan yirmisine bastıktan sonra kimseden nasihat dinliyemez! - felse. fesini yürütüyordu. Muallâ, aşk yüzünden bir - delilik yapacak cinslerden değildi. Çünkü his siz soğuk ve menfaatperest bir kizdı. Bir gün babasmı ziyarete - gittiği za- man onun yanında kalmayı tercih et. ti. Çünkü Hayri beyefendi zenginleş. miş, büyük bir mevki tutuyordu. Bir. likte kaçtığı kadım da ölmüştü. Yal. nızdı. Kızını yanına almaktan mem- nun oldu. Neclânın firarından, Muallânın iha- netinden sonra zavallı kadın, adetâ bey ninden vurulmuşa döndü. Uzun bir hastalıkatn sonra kendine. geldi. Fa. kat aklı sarsılmıştı. Doktorlar, onun deli olduğunu, fakat zarar vermiyece. ğini söyliyerek serbest bıraktılar. 45 yaşında, adetâ bunak bir kocakarı ha. lini almıştı. Sokaklarda dolaşıyor, an. nelerinin yanında gezen kızlar görürse hemen yaklaşıyor: — Kızlarmızı pek mi seviyorsunuz, Hanım ? - diye soruyordu. — Tabii değil mi? — Nafile... Sevmeyin.: Göreceksiniz, bakm. Yirmisine bastığı zaman size ne acılar çektirecek... 5, Tercüme eden: (Hüatice Süreyya) Wt gagtayrİUTAMAT A ypyyyaoTÜTEMMAM N ygeyyga MMM ayayyyyeNYANM aa Şeker Müsabakamız Şeker müsabakamız bitti okuyu «” cularımız, kopunları idarehanemize göndererek yerine numara almalıdır. lar. İdarehanemiz: Ankara caddesinde VAKIT yur, — dundadır. ' geçmiş formaları Gazetemizde neşredilen lisan derslerinin geçmiş formalarının iki idarehanemizden te- darik edilebileceği — yazılmıştı- Bazı okuyucuların, birkaç gün evvelki formaları istemelerinden vardık. Uzun zamandanberi de- vam eden ilânlarımızda bu gibi ğ de ancak gazetemize abone ola- H caklara verileceği — yazılmıştı. H Keyfiyeti bir daha tavzihe lü. zum görüyoruz. ba bbb d bbb bbb yekel bkelalel ı_ııııınıı.ıı:ııı':::ıııı::: TESSATAETLSDEKELETDENETTELAKAMILAKLIRIMMAŞIZSEZ Lisan derslerimizin 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: