AŞK Her şeyden üstündür Yazan : Şarl Prim .B v | WMv—ümm “k':*]'“huı Dlduiunu farze: Havayı a kanatları kuvvetli v ,d"ya'ğ:“:*mı uçmak ka- k kanatl uşu bir. kafese â vt 'n Uarını kullanmasına M Çn 'emek doğru olur mu? SYA vez di © Zevcesi kati bir lisanla b ŞH, K &b oluy P Pek zalimane bir hare- [) Tünky, «Hününüz k ;ı b “Y:k ııd..ılu: Yach bi &1 Tuhu taşır, öj * Oğr L*'ruk Yanar. Söhrete k:r:;v:î takdir edebilec eği ıbılı):lı vardır. A- h&q,[ ai âıvvedıdır Böyle N olm:’ınîıır hayata bağ: | "7Z|er Misis Freyzer'in yü- "ı İ Al; Ye arzuyla karışık bir ŞEnesine, Stifen Frey- e k 4 'Ofuna gitmediği- S zgilerin 8örünmesine Ye her esin Be e lm-ıkk INiT ne söyi N zi ımı"“ söylemek istedik ir sevki tabii bu çmık hayatı pek yatı eti bir hare- l tlarmın kuvveti. © Müsaade etmeli. brılarak kendisini y“h' #eçsin. Size le u yol oğlunuzu Şu: Be Bötürecektir. Size Si bq].'a Yapayalnız Tımdan başka '*îen ve beni dü- &t. Tamamiyle | 'miyle kimsesiz bir a kalbe tesir edebile- Sessür vardı. De- #u: O, İ ınk. ekh hımlş alumıı Veyn ettirmek, TEcesine Oğlum olma- eVlm.lılg diye al: T götüre- —'""l Öğretece. ulîgı!ı:ı ola- na kabiliyeti önünd yel .Üılış_îl:ı" L"îı bir istik- alnız, trkhf"m ye- klım !çın bi ııît Tür *ıyı_ *'ın ı,,ı '"'d—dı î“ Çünj *_*ıb. ç Onun ç Tok bi hüpeç ” ikhaj r.,,g Mıııı Fn-) bur : Stifen Freyzerin çiftligi burasiydi rak ihtimamla ve sonuna kadar içti. Sir Vibert: — Şartlarım şunlar, diye devam etti: Yalnız kabul veya reddetmez: den evvel önce iyice düşünmenizi rica cedeceğim. Evvelâ, ağlunuz siz: den ebediyen ayrılacaktır. Kendisini “oğlum.. diye okuttuktan ve yetiştir dikten sonra beni yüz üstü bırakıp buraya dönmesine katiyen taham- mül edemem. Benimle gelmek ister- se evinden vaçgeçmesi icap eder. Çiftçi: — Pek ağır bir şart!.. Dedi. Karısı tereddüt gösterir bir şekilde başını salladı. — Ağır ... Evet.. itiraf ederim.., Fakat... Oğlum diye yetişdirdiğim bir çocuk bir gün beni bırakıp bura- ya geliverirse bütün zahmetim boşa gitmez mi?.. Veyn'in yüzü solmuştu. Dudak- ları titreyordu. Hiç bir şey söylemi- yor, mütemadiyen annesinin yüzü- ne bakıyordu. — Üne " endi oğlum gibi bakaca- | ğim ismini taşıyacak, Meselâ onu | herkes Veyn Ffeyzer Vibert diye çağıracak. Kendisinin adıma şeref | vereceğinden eminim, Bu arada be- ni iyice anlamanızı da isterim: Ben ne insaniyetsizim, ne de zalim. Size *“Oğlunuzu bir daha göremiyeceksi- niz, ondan bir haber alamiyacaksınız demiyorum." Hayır. Bunu aklımdan bile geçirmem. istedigi zaman gı—hr. sizi görür. Fakat eşas itibarile siz ço- cuk üzerinden elinizi çekmelisiniz. Eger oğlunuz umduğum - gibi mu- vaffak olursa herkes kendisini par- oğlu olduğunun oı'ınmenı mevkiini sarsabilir. — Oğlumun hiç bir zaman ana- sından, babasından utanacağını san miyorum. — Sizden utanacak değildir. Meş hur bir adam olursa bir çiftçi ailesi- ne mensup olduğunun bilinmesi bel kide mevkiini sarsabilir, dedim. Siz çocuğu fedaya razı olursanız bu ra- zi oluş tamamiyle fedaya razı olmak şeklinde olmalıdır. Bunun akla en muvafık gelen şekil olduğunu siz de takdir edersiniz. Size üç gün mühlet veriyorum. Sonta bana kararmızı bildirirsiniz. Sir Rey Vibert bunları söyle- | dikten sonra hafifçe selâm verdi ve çekilip gitti. —3 Sükütu önce çiftçi bozdu: — Ben oğlumu satamam diye ba- Zardı. (Devamı var) ıîin agaç yap- makla gösterecektir. O zaman kimin | HABER — Akşam postası | 867 sene evvel bugün | Lefkoşa Muhasara edilerek elli bir gün sonra büyük bir muvaflakiyetle Zaptedildi 1780 yılı 22 temmuz günü, 367 seve evvel bugün, Lala Mustafa paşa muazzam bir or. | du ile Lefkoşa önüne gelerek tabyelere hü. Cuma geçti. karşısına yerleğtirdi. Tuzla kapımum #ölun. daki Bok ve Katarö tabyasinin keryınma İa. kender bey, karargâhın sağına düşen Devila tabyesine Marâaş beylerbeyi Mustala paşa,, Tripoli tabyesine de Halep Valisi Derviş pa. ga çadırlar kurmuşlardır. Donanma Piyale paşanın kumandasında iği. Lala Mustafa Paşa, imdada gelmesi bekle nen düşman donaamasının miktarı hakkın. da malümat İle berabar na vakit ve hangi yoldan — gelacektarini de öğrenmek — Unara tedaller göndermişti. Fakat bu müd'iat zar. tında Lefkoşanın bombardımanı şiddetie de. vam ediyordu. Mahsur kalan — Vaena fikliler, Künlerce devam eden bombardıman 'an san ra umumi bir huruç hareketi yapmağa karar verdiler, Fakat bu keadilerine çok pahalıya mal oldu. Çok mühim miktarda zayiata uğ. radılar. Lala Mustafa Paşa, buruç hareketine cesa ret eden düşmanı son bir bücumla tamamile susturmağa karar vererek muhasaran.n clli birinet günü şiddetli bir nilbuüiş emri verdi.. Anadolü ve Kazman aşkerleri, ilk atdışta | kaleye yahaşmışlardı. Burada — dürmüdan saldırdılar ve çark tarafımndan içeri gir“iler. Kit bir gündür örduyu — uğraştıran ve elli bir gündür bütün kudretini sarfeden muks. vemet eden mahsur küvvetler yaşkına dön düler. Kaleye girmeğe başlayan ilk çarpıs. mada umümi vali — Nikola Daadilb — ile bör çok aaker öldürüldüler. Kumandanlardan bisl: — Eili gündür kargı durduk . sonuna ke. dür hârp edelim . diye sskeri teşci — sümek istedi. Fakat kaleye giren Türk — askerleri durmadan harbediyor, yorucu muhusaranın raterini biran önce elde etmek istiyorlardı. Türk askerinin kaleye girdiğini görenler artık mukavemet edemediler. — çoğu kendi canını kurtarmak için hergeyi berakarak kaç mağa başladı. Lala Mustafa Paşa, Türk bayruğı Lefkosa kaleai Üzerinde dalgalandıktan senra Av'on va beyi Mustafa paşayı 2000 kişi ile muhafız brakarak kendisi Fnmagosta hareket et'i. Venediklilerin eltnde yalnız bu kale kalmiş tı. Bof ve Kirine kaleleri harbe mey'lan ver. maeden testini olmuşlardı. . Bu harhin tarihte iz Bırakan en mühim tarafı müttefik orduların uğradıkları Aki. tettir. Pupanın önayak olması e hir mütta Hik donanma Leşkül edilmişti.. — 187 ga'l, 11 galina, 8 kalyondan müteşekkil olan donan, ma da 1300 top, 16000 asker, mc—mn ve kürekçi bulunuyordu. Büyük zafer kazanmak için barekata ge. çen filo fırtızada Meyts adasma iltica etmiş. ken Lefkoşanın zaptedildiği haberi duyular Derhâl bir harp mecllsk kurularak vaziyeti tetike haşladılar. Vardıkları metice, hmreckt yapılamıyacağı merkesindeydi. Bu barar, dan sonra, bütün donanmatım Girit alasını Büca etmesi muvafık görülerek bacsket etn. vi verikli. Türk dönanmasıt? tamam'le mah. velmeğe nzmetmiş olan müttefik 1xsame, Giride bile kolaylıkla — muvaaalat edemedi Ot boş pali fırtmaya tutularak — Latmıştı. Birçokları büyük bazartara uğradılar. Vena dik senatosu, kudretalz ve becerikmiz mmtrat! Cerhal azişdarek cezalandırdı. Lisan derslerine abonelerin nazarı dikkatine Yalnız bir derse abone olan okuyu- tularımızın 3 üncü son - taksitlerini 10 temmuz 937 tarihine kadar göndermele rini rica ederiz. Bu tarihe kadar gelmi- yen taksitlerin aboöneleri kesilecektir. mnın karısı GLGRSDRM Mustafa Paşa, yadi fırkayı yedi tahiyenin | Niyazi AHMET Ton Tonamca- Güzel bir sürpriz Leman, yavaş yayaş Dolmuş banyoya bir bacağını sok- tu. Sonra suyun içine bütün vücür diyle tzandı. İlıklik cildini okşadık: ca rahat ediyor, geniş nefes alryor- du. Başını arkaya doğru eğdi. Üç gündenberi Leman zengin sabun tüccarı Bay Mehmet Davu- dun köşkünde misafirdi. Aman! Bu | Bütün lüks, bü- | ne güzel bir evdi. tün modern konfor buradaydı. Hatta misafir yatak odalarının yanında bi: le hususi banyo daireleri vardı. Hiz- metçilerin hepsi terbiyeli.. En ufak arzuları misafirlerin gözlerinden an- liyorlar.. - İki otomobil, kapıda, gez“ mek istiyenleri, arzu ettikleri yere götürmek için bekliyor. Sofrada yemekler enfes.. Geçeleri hep topla: nılır, kimi çene çalar, kimi briç oy- nar, kimi gezerdi. Velhasıl cennet gibi bir yer... . Hele akşamları, çok sıcak günler den #onra, böyle rahat bir. banyoya girmekten keyfin ne olabilirdi? Ban- yo odasının penceresini açmış, su- yun içinden, dışarıdaki mehtabı sey: | rediyordu. Saat gecenin on ikişi ol- müuştu. Bütün misafirler odalarına çekilmiş. Ses seda yoktu. Briçe me- raklı dört kişiyi daha, aşağıda, oyun oynarken bırakmıştı. Genç kadm, içini çekerek koca- sını düşündü, “— Zavallr Celâl! Ne olurdu- O da benimle gelip de şöyle bir ra- hat etseydi!...,, Kocasmım başında bulunmama- sına cidden üzülüyordu. Celâl, şeker fabrikalarınden - bi- | tinde mühendisti. Çok çalışıyordu Onun istirahate ihtiyacı vardı. Gel. mek dahi istemişti. “Fakat son anda makinelerde zuhur eden bir kazadan dolayı yerinden ayrılamamıştı. Le- man davete yalnız. icabet etmişti. İşte şimdi, banyoda uzanmış, mehta bı seyredip içini çekiyordu. Ne zamandanberi suda - kaldığı- nın farkında değildi. Birdenbire odasından gelen bir ayak sesi onu ürküttü. Odasının ka- ptsr açılmış, kapanmıştı. Nefes alma- dan, dinledi. Hayır, aldanmamıştı. Odada cid. den biri yürüyordu. Hem de bu yürüyen bir erkekti. Heyecanla, Leman, banyodaki elektriği söndür- dü. Kımıldamadan dinledi. Kim olabilirdi. bu?.. Herhalde briç oynıyan dört kişiden biri... Bun. ların ikisi henüz bugün gelmişti. Ge. rek Fazıl bey, gerek Galip bey, evi v i bilmedikleri için, zahir, odalarının kapısını şaşırmışlardı. Herhalde me. sele basitti. Fakat şimdi ne ola- çcaktı?, İşin farkıma varmıyan adam, dışarıda, belli ki soyunuyordu ve yatacaktı. - Atılan bir görülek hişır. tısı. Ayaktan çıkarılıp yere atılan bir ayakkabı sesi... Bir vücudun yatağa tuzanmasiyle gıcırdıyan somya... Bu gelen adam demek yatıyordu ve uyuyacaktı?... Peki Leman? Le. man ne olacaktı?... Genç kadın helecanla vazıyeti düşündü... Sabaha kadar banyonun içinde kalsa imkânı yok... Su soğu- maya bile başlamıştı. Hastalanırdı... Giyinip iskemlenin üstünde sabahla- mak?... O da işine gelmiyordu. Hav. husuna sarılıp odaya öfkeyle girerek seslense?... j — Beyefendi! Yanıldmız... Far« kında değil misiniz?... Haydi çabuk soyundu. | Çıplak bacaklı, | dan ne çıkar?.. | caktı? , nı gevşett çıplak kollu kadınr görünce, alay F Bun * dese vaziyet ne ola dim..: Gelin yanıma uzanıverin! Ne suretle olursa olsun - bu bir rezaletti. Leman, helecanla gö kapadı. Ne yapacağımı düşünen gün gelen müsafirleri hayalinde can. landırdı. Bay Galip, uzun boylu, sarı saç- İ geniş omuzlu'bir erkakti: Fazil ise, ince, zayif, zarif bir delikanlı... İkisi mehtap, havanın gü“ zelliği, ettikleri rahatların verdiği sa. adet... Bütün bunlar, kadının asabı- Artık genç kadının mu- kaddetata boğun eğniesinden beşka çaresi kalmarm Kalktı. Yavi banyodan çıktı. Kurulandı. Sabahlığını giydi. Ara ka pıyı açâtak üsüllacık odaya - girdi. Burada da pencere açıktı. Burada da mehtabın ışıgı odaya yayılıyordu. Ba bir erkeğin yattığını nan gözleriyle kendisi- Korkuyorum... aş bir ses cevap verdi: çin korkuyorsun ?... Çabuk T saattır seni burada bekliyo- ilmenam gibi yürü dü. İki ıınx!:h kol onu sardı. (;ık süne bastırdı. Aynt zamanda, yine aynıyavaş ses devam ediyordu: — Bu sürprize ne dersin?... bucak işleri düzelttim... Makinel: yoluna koydum... Ön iki saatte oto- mabille buraya geldim,.. , ;Hizmetçi. den yatak odanı öğrendim. Hemen buraya girdim... Fakat sen niçin ban yoda bukadar uzun kaldın kuzum? Genç kadın, içini çekti Acaba sev sa nevmiden mi?,.. — Aman Celâl... Sürprizin gü- zel ama . Ödümü patlattın... Nakleden Hatice SUREYYA Gramofonlu radyolar Yüzde 40 vergiye tab! o.mak tehlikesi! atla tı | Gramofonlu radyoların ne gümrük resmine tabi olacağı bir mesele olmuş, türlü türlü tefsirlere yol açmış ve nihayet gümrükler umum müdürlüğünün bir tamimile mesele Hal- ledilmiştir. İktilâf evvelâ gümrükler tarife ko- misyonuna havale edilmiş ve tarife ko- misyonu bu âletleri şöyle tarif etmiştir! (Gramolfon bir musiki âletidir. Redyo İne fenni âletler faslındandır. Başka baş ka fasıllarda olan bu kül şeklinde eşya Bir noktada ictima ediyor. — Böyle bir şeyin tarifede yeri yoktur. Binaenaleyh tarife haricinde — kalan bu maddeden kıymetinin yüzde 40 1 kadar resim alın- ması İâzemder.) Gümrükler umum müdürlüğü 'ce işi göyle telsir etmiştir: — “Radyo cihazı (telsiz ahizesi) başlı başına — fenni bir Gihaz olup — tarifede “ (alât: fenniye, cihazları — bunların — aksamı ve vair alât) — faslında sarahaten — yazılıdır. Bunda radyo asıl cihaz olup gramofon plâkları da çalacak tertip eklenmiştir. Ferin asla tabiiyeti şart olduğuna göre tadyonun bünyesine ilâve edilmiş olan bu gramofonların da radyolar'le birlik- te resimlendirilmesi iktiza eder. Mesela bu şekilde ve müdüriyeti u- mumiyenin makul müdahalesile halle- dilmiştir. Güz hekim Murat Rami Aydın Haroğla . Va kokağa Na 15 Telefon: 41553