çouaRmç — v — iyice bir kdq“’l ek ır—ın- ! Kopar Tn her lıınne KT d B ekeler hasıl Olur ';Mugı . Yok- l""nın it neyse, eefıî:- E'hdç u"“nd'ı“ lekeler de H n )"“'! €T Para eder- h ürm. Emık sarfe- n " taş sebil,.. düşünün: Mıcırıklaşı- ! Olurmu y 8: ) iyanet gördüğü T gücenir? Ben de kiriliyorum. "Ha. de onları ter. Si btmıl $ ehem-m kendım ı""'u.h_ Küi Cunku bu K ol B n Ğud"' Ilcuz]uk """ Ucııı ln ' qu h:îdmın"— Üü v g f!.& Ş:“bwdle y h uyn.:p%m Yirmi iki ta- $ debir. k kilodan fazla t herh_ıd, ilodan 7llı) ide * koku &';"'d'n kilo sa. öel:eroı gelbe “Siçinde 'stelik ’th“hlenmı “tn i v nmırı at mallarını pahalrlandırmak — değil, |B | ran yüzde 50 . 60 daha pahalı. Başm l T L HUTT * Floryanın parıısmdxıl— bakkal diÜkkâ nlarından birkaçı... Istanbul konuşuyor ! Floryanın çarşısında... Burada en az satılan içkidir Yazan : ! Floryanın garib bir çarştsı vardır. | Yeni plâj istikametinde, tren yolunun arka tarafına düşen kısımda yerleş. miş olan bu çargı, bir sürü abşap dük- kânlardan ibarettir. Bir sürü deyince, sakın öyle düzüne. lerle dükkân sanmayın, Bunların ye- künu ve yaptıkları iş göyle sıralanabi. Hir.., 8 bakkal, 1 dondurmacı, 1 sütçü, 1 kebasçı, 1 berber, 1 mayocu, 1 de iş. kembeci,, Bundan başka 4 de gazino, Çarşının baş tarafını tutmuş olan bakkalların yanma sokulunca, buranın bd kkaldan ziyade, büyük mezeci dük. 1 olduklarını görüyorsunuz, çlerinden birisiyle konuştum, Bana dedi ki: — Burada dört senedir &snafım. Gc- çen sene havaların fena gitmesi yüzür. den harab olduk. Bütün ümidimiz bu senede, Trenler ucuzladı maşallah iyidir. O bunları anlatırken, bütün dükkâ- nım içki şişeleriyle dolmuş olması na. zarı dikkatimi celbetti. Sordum: G eli e e h) ucuzliyalı, — işler MeL ee lamlleş bes lll sattığınız da içki oluyor. Fakat aldığım cevab şayanı hayret- ti Adam: — Ne söylüyorsunuz? diyordu. İçki mi, en az sattığımız o. Burada nedense kimse içkiye rağbet etmiyor. Bereket yiyecek içeceği bol bol satıyoruz da!, Bu sözler üzerine yiyecek, içecek dediği şeylerin Üzerindeki fiatlara baktım. Bunlar İstanbüldakine naza. Zeki bir adama benziyen bakkal, daha be, nim sormama vakit kalmadan izahı ye tiştirdi. — Eh, burada tabil her şey biraz pahalı, Fakat yol masrafını, belediye- ye verdiğimiz ağır dükkân kiralarını düşünürseniz bunda haklı olduğumuzu anlarsınız. Bakkallarla konuştuktan sonra bir az ilerledim, Sucularla dondurmacıla, rım dükkânları önüne gittim. Suculardan birisi şöyle konuştu: — Belediye buraya Halkalı suyu di- ye bir su getirdi. Bu su filhakika ihti. yaç karşısında içilebilir ama, biz yine İstanbuldan yi su getirtip onu satıyo- ruz, Fakat buradaki bütün sucular böyle yapmıyorlar, Soğutup soğutup Halkalı suyunu iyi su diye veriyorlar. Doğru mudur bu? Ben bir taraftan sucuyu dinliyor, bir taraftan da yanıbaşımızdaki işken. beci dükkânmı seyrediyordum, Ne ya. lan söyliyeyim, Floryada bir işkembe. tiye raslamak, oldukça tuhafıma git- mişti. Nihayet dayanamadım, dükkân sahibinin yanıma gittim, Bu mülâyim yüzlü bir adamdı. — Nasıl, dedim. -Burada çorbası içen çok oluyor mu? Evvelâ ne cevab vereceğini — şaşır. miş bir tavır takındı, Sonra birdenbi- re karar vermiş gibi: — Satılıyor, satılryor ama, doğrusu istediğim gibi değil, dedi. Tekrar sustu. Başmı çevirip dükkâ. nma baktı. — Arada baş, piyaz filân da satılı- ' işkembe sanayi mallarını ucuzlatmakla ola- I caktır. Yeni ithalât sisteminin bundı belki de bir faydaşı dokunur. (VA-Nü) j Halıu Cİ ERESTESERİSERİLETEEN! £ bütün eksiklikleri, bütün şikâyet- Eski Sirkeci berberlerinden birisinin işlettiği Floryanın yogdne berber dük kânı Floryanın halinden şikâyet eden plâjorlarından bir grup yör da idare olup gidiyoruz. Adamcağızın, kimbilir hn'ıgi akla Dıkkat ! ea remter aa LamA Maballelerinizde gördüğünüz :=:ınnı. lerinizi, yapılmasmı istediğiniz şeyleri, canınızı sıkan hâdiseleri her saat, ister mektupla, telefonla ve ısterseniz matbaamıza gelerek İj bize bildiriniz. l”! Muharririmiz, - fotoğrafçıları - miız ayağımıza kadar gelip söy- lediklerinizi inceliyecek, şikâyet . lerinize veya temennilerinize ga- zelemiz tercüman olacaktır. # uyup da, Florya gibi bir yerde işkem. beci dükkânı açtığına çokları pişman olduğu adeta ağzından dökülüyordu. Floryayâa gittiğim gün, acele ile traş olamamıştım. İlerde, çarşı denen krsmın sonunda kocaman bir berber levhası görünce, o tarafa doğru yürü. dümu Fakat benim garib bir. huyum vardır. Hemen hemen berberde hiç traş olmam, daima jiletle kendi saka. hmrı kendim kesmeyi tercih ederim. Her traşta insanin birkaç kere gırtla- ğına dayanan ustura beni çok sinirlen. dirir, Onun için, bir taraftan traşlı gezmemek arzusu, bir taraftan ustra korkusu arasında bocalayıp duruyor- dum, Dükkânın önüne geldiğim zaman, korku hissi galib gelmişti. Yürüyüp gidecektim. Fakat birdenbire ismimle İ çuğrıldığımı duydum, Başımı çevir. dim. Etrafı açık dükkânın önünde genç bir adam durmuş, bana bakıp gülüm- nu'ıurdı. Siması yabancı değildi. Gay. — Buyurun bayım, dedi. Yabancı yer değil burası, Sizi bir traş edelim. Sakalınız uzamış. Nasil oldu bilmem. Gayrilhtiyari dükkândan içeri girdim. İskemleye o. turdum. O bir taraftan traş hazırlığı yapıyor, bir taraftan da anlatıyordu. — Beni tanımadınız. galiba, dedi. Fakat ben sizi çok İyi tanırım, Sene- lerce Sirkecide çalıştım, birçok gazete. ciler benim müşterimdir. Belki ismimi de duymuşsunuzdur. Ali Şen Saltıktır. Her gün matbaanıza gidip gelirken bi- zim dükkânm önünden geçerdiniz. Ne olsa eski ahbap sayılırız, Size güzel bir traş yapayım da memnun kalımız. Sonra büyük bir itina ile, saçlarımı kesti, Sıra sakalıma geldi. Ustura yü. zümde dolaştıkça azab içinde kalıyor- dum. Fakat bizim berberbaşı o kadar tatlr bir dille konuşuyor 've o kadar büyük bir meharetle trag ediyordu ki, yavaş yavaş usturaya alıştım. Hattâ «sonra yavaş yavaş hoşuma gitmeye bile bşladı. Yarım saat sonra saçı sakalı uza, miş külüstür bir adam olarak girdi. ğim dükkândan, terütâaze bir delikanlı olarak çıkıyordum. Ali Şen Saltık'a borcumun miktarını sordum. Yüzünden hiç eksik olmıyan tebessü münü büsbütün arttırdı. — Burada, dedi, her şey ateş pahası. dır ama, bizim iş müstesna, Sirkecide ne veriyorsanız, burada da onu veri- emimm eee ae mm ni GON HABERCİ KURUN'da Bugün dünyada br milyon insan eks k fapanya harbinin 18 emmurda birinci vv mı tamamlamış olması dolayısile, bu harbin hlânçosunu gösteren bir makalede — denlyar kiz Bugün dünyada 365 gün evvelkinden tam bir milyon insan eksik — bulunuyor. Bu ». sanlar İspanyada ölmüşlerdir.: Bu söylediğimiz bir tahminden İbaret de. güldir. Göçen sene İspanyol hükümeti, asker! mütehasaıslardan mürekkep bir Beyet ser rek her iki tarafın cepbesinden — öler sayısının tayin edilmesini istemişti Yıuları. ki rakam, onların verdiği rapora göre C0' w rılmıştır. Bu ölenlörden en aşağı dörtte hiri, cephedı ölmemiştir. Bir kızmı alenen kurşuna di>!'di, bir kısmı gizlice, temizleme Tasilyeti sana. | sında kurban gittiler. Meseli Badajozu e': | alınız | — 1500 sivil ahali . hükümelin rehineleı | Gürmesine mukabelei bümlell olmak t astlerin elinde çan verdi. Tecrübe, her İki tarafa da daha — üstüre öldürmek yolların! öğretti. Şimdi . bu hu. #asta kendilerine yardımı olacak , daha faz. la ailâhlara da sahiptirler. Netice itibarile bir mülyon ölü var. İnsın oğlunun tabti cesarelite bir misal!.. Lapanyolların aaker bir millet olmadırları söyleniyor. Fakat kendi memlekellerinde a1, kerdirler. İspanyollar korkusuz Yir millet, Meselâ Asturyalı madencicleri — düşümünüz. Makineli tüfek, ve dinamit çubuklarına karşı enerjik bir halde ve meydân okurcasına nı. zil dürdülar ve nasıl dürüyorlar, Fakat milyonlarca insanın blmesi iasan cesaretinin en Muhteşem tezahtirü e dahi mazur gösterilemez. TAN'da Çin - Japon Ihtilâtının esasları nedir ? Çinlilerin kanaatine göre, Japonya Şimatt Çin üÜlkelerinden yeni bir. — Mançuri vücudua gelirmiye azmetmiştir. Bunu da vücuda ge. tirmokten maksat nihayet Revyet — birliği €e harbe girmek olduğu için Şanat ü'k <si da bu yeni Mançuriye dahil olacaktır. ni 4 Japonya bü süretle Şarki Asyayı berimise. mek için yaptığlı bütün hasırtıkları tanınn.. Jamiş ve Çini 1Ki parçaya bötmüş olur. Çinlilerin DU endişeleri » doğru isa Uzak Şarkta bugün vuku bulan hüdiseleri büyük hâdiselerin başlangıcı — saymak lezp ediyor. Japonyanın bugünkü vaziyete varmak irin 1931 denberi attığı adımlara bir göz atarıai: onun bu kene içinde ne yapmak — ista #etril DasIl: Güşünmek Tazımgeldifini anlamıy o'u. ruz. , z Japonya 1031 de Mapçutiyt Zaptetti. 1023 te Jehol ülkesine hulüi ekti. 1985 de Tarki Hopey ve Şarki Çabara girdi., 1906 da Weng tai Ülkesi Çinden alındı ve biltün — lamlar u birkaç sene İçinde Çin mevcudivetinden kopartılarak. Japanya İmparatortuğunu * hak erifidi. 1981 den başlıyarak devam tecavüzlarin en nihayet Çin devletiri Iv! bölmeyi tatihdaf ettiğini söylemek ve bw €aha büyük tir harekete, esaa tutulacayınt Yeri sürmek bir mübalâğa teşkil etmez (Ömer Rıza Doğrul) Celâl Bayar Dün şehrimize geldi Bir müddettenberi Ege havzasında tetkiklerde bulunan iktısat vekili Co, lâl Bayar dün beraberinde İş ve Zira- at Bankaları Umum Müdürlerile, ölçü. ve ayarlar umum müdürü Nizameddin Âli ve üzüm'kurumu reisi İsmall Hak. kı olduğu halde İzmir vapuruyla şeh- rimize gelmiştir. Vekil bir müddet şehrimizde kala. cak ve bilhassa benzin ve petrojda ha. kiki fiatların tesbiti işiyle meşgul ola- caktır. Şaki Siyit Rıza Kendi kendisini hapse mahküm etmiş bir vaziyelte Elâziz, 20 (Hususi) — Seyid Rtza ile yedi avenesinden maada bütün mu. halefet kurbanları esir edilmişler veya dehalet etmişlerdir. Evvelce teslim ol. muş olan Seyld Rizanın küçük oğlu Hüseyin, yaralı kolunu tedavi ettir . mek için Elâzize gelmiştir. Seyid Rıza bir mağarada kendi kendini hapse mahküm etmiş ümitsiz bir halde ya. şamaktadır. Muhalefet hareketi tama- mile kırılmıştır. Temdin hareketine Tanvaffakıyetle devam edilmektedir, aha edezelen *u iye n