KE a eai TURÇAĞ -93 UOpao3 YULIATUSU) (413 190K Zpum npzofi ayasap Tçr pioj *plor porarmu vvm sur “APASOKLARID SNDAJIĞ IPİ Org ÇuzDALAR VÜM P : BUŞBUTLR SUM ANE "ASIUUUOYAŞI “ÜPEMILAA IPY O PlADM ZDA Â POLLTEL BEM DYU Brtruayas — pj aa : PopLTEUL yanmayaa — gçDHU Tz T ÂLIUL O oKO Tüng — p pro) K :9ur pi aya yonAyKos — 10) N3 NEAT ÖL PAŞST Bpowi — Şuğlş İylk < KAdUNTIŞUr Tpojkos SöşümuayKos SPNLOzT dOçlUNA TU9X A4ZnuNscANsSI 315 5ei (NÂ 34u03) 'nOK UBU #iyzase zmunpanyo 1901fİ (ADPOYSN) YOĞ TIRDU,, andapo anayoday, Yazıs syyada),, YA SN a “YMUĞ 440,, *CUP g UDA) *op HM S0 — Cyfimoy nA pya zufiğd şuzıa avy) 49349 NoK ponom Kayad KuvurL mopg — daasuryredap 9098 03 193 T OP MOY *MOU pusw z — Yarabbim! Ne köller! f llıfhl'teımrı&lııo. Bi lâzımdı. Jandarma kumandanının müt T |hiş ithamını neye istinat ettirdiğ'ni der- l hal izah etmesi Jâzımdı. : _:'"*ııuımwııımyıpu Her- kenara çekildi. Hatta Belgard'la Li p - Ankür bile,, Yanında Pardayan, — Yiğit ı Jan ve Növiden başka kimse kalmadı, ederek arabasına yaklaştı ve Nö- Viye hital — Mösyö, dedi. Bir suikâst teşebbü- maruz kaldığımı, üçümüz de bili- =-k- Fakat bunu, herkesin — önünde tu. kral —Ğwh sonra... | XP toğuk bir tehditle ilâve etti: Bi “;:::.—Mr jandarma y andanına yan bir şaşkın. “'“;W gösteriyorsunuz. y Ssapsarı kesllerek kekeledi: dar çSi Korku, endişe ve şaşkımlığım- uo:"'hh bilmiyordum. — | ka, Rüne geçilemiyen fazla a “;"n-uı.—:_:".;wî'ıî; Yi yay aet eğildi. Fakat, üze- atfettiği bakıştan, — Yiğit , içinde kindar —T'hwhhu—ı—uron- içinde biraz — gakinleşti. Masmafih %ı“*wuzümhğııde_ — Böyü Bu genci tevkif etmek - istediniz! .,___:hm. onu neyle itham e- y ? Herşeyi olduğu gibi söyle- Açıkça i belki de farkında — olmiyarak :İIng Müdafaa ediyor ve ona mu- betlediğini göztetiyordu. Her- y sile bir saray — 'tuğeeye uepuna “YİPAİI “Azoyuo vuĞUYOLÜ uda 'YiL YOD,, PARDAYANIN OG! U 4iad :e İBLOYPUDN : PaLKALAMPULU ıquob yoysa — YOR :NDOG “guyenryes Kağ y '9tayo Bydaaâıye 'emdeyop LrepuyaxaP (uçör yevye £K38 açg) — Grr duğ :Suyddoya e dağe) 9çe op azıs TYUM — £ "Aurg3 1 'NY & Put Xis — *saa0O(İ Ang 03 Sunuem Sem 995 'prp T 'BAr — YOKUMNAS — YADAN K3 : ÂLTOMI OY 49191011994 Y999U9)|189Z23 Upasu *a19y 199 yadtu PEy T TUOM T “BOX — d dTusunLedap xo09 dYI OYUY NOK JUBAL — V | 1ua1susa GÖzLlülÜNİ 1399 yarma az0)s Sig 9Yi gnoge Tapmam NoK Pi — T (OP 3493 1fD GN YUZA) (isu meyj) desed bi #yaoyuo ampatp (İDEL) 4003 PWDA , (4fi2p 40 uu avıy) 1£dy are YoNt MOpg — “Mayı OWE) II “lEM KAAA — “amfivg NG WO DA 1YD,, “Çuroponu *wapıo piua S3rıs) *“upeti 'uaa9fI PUs Xi — “re£e9 'TUNİ aşa vo “Zarlik NY tUg7SUMA GOZLa1LÖDANL hör ——— damı olan Növi başka bir vaziyette mu- hakkak ki, kaçamak ve — üstünkörü bir izahla işin içinden sıyrılacaktı, Fakat bu hâdise, tehlikeli bir haydut olduğuna samimiyetle inandığı Janın önünde cereyan ediyordu. Maruz kaldı- ği küçülme ona çok acı gelmişti. Her ne pahasına olursa olsun bunun acısını çıkarması lâzımdı. Bunun için doğruldu ve sert bir sesle: — Bu adamrı, krala suikast — cürmile itham ed'yorum! Onu, atların — yemine bazı maddeler karıştırmak suretile kra- li mukaddes hayatıma hainane kasdet- mek teşebbüsünde bulunmakla itkam e- kralın önünde söz söylemeğe hiç kim- senin hakkı yoktur. Jan mukabele edecekti, Pardayanın gçok manalı bir bakışı, kralın elde ede- mediğini temin etti ve onun ağzını ka- padı. Esasen, Hanri derhal deva-ı etti; — Herkese hakkın: teslim edeceğim. Ve Jandarma kumandanma dönerek gayet sakin bir sesle: — Bu genç, kuduran — hayvanlarım- dan biris:nin üzerine kahramanca atıl- mak süretile hayatını tehlikeye atmış- tır. Burada hazır bulunan — mösyö dö Pardayanın yardımile atları zaptetme- ge muvalfak oldu. Eğer hâlâ sağsam, hayatımı ona borçluyum. Bunu bilmi- vorsunuz, mösyö, aksi takdirde — böyle bir ithaimda bulunmazdınız. Ve gitgide artan bir heyecanla devam ettit — Bunu da — bilmiyorsunuz ki, altı haftadan az bir zaman içinde iki defa TTT Ç YA . ; , j ; ! y e ? Hm 3 Yd1 FŞ J %53% ğg!ğgğ;_;giâ ÖBH T ğîgğa ni ğîğâaşi : Bd O R CY çi simlas | dppRA DiL A İirüli | PD ; y iMalı Odrp; | B TF b DER T Oi lş Si SHn ÖD e'i ı 5 âğ Te -ğ dT K : ğ _ğ DG SÜ Vi kaldra 4 3 lll : ğ îğ;ğğa ş îj âi H Bi gi 350 DE 3d İta & SSi !ığ iş$ ğf ; iğğ ?_ğğ vi îâîğvğ hai 35 | ğğâ bi : Diğr | Eşk PK toğpf pp Bi KeSELA 2T gi gğğ ğ%ağğ İ £ ağ| ğ' ğğâ ğ_. ğ h ğı ğğğğ iîğî.- x“i_şiğğ îî'ğ ğEâ e ” ğğıîââî ââââ:—î ğâ.z İt g PARDAYANIN OĞLU K2 925 Hakikaten samimi bir heyecan ıçinde bulunan Növi bağırdı: — Ah sir! Eğer başınıza bir felâket gelseydi, doğru nehre giderek kendimi suya atacaktım. —— Niçin canım? — Kralr müdafaa etmek için, — gene çok geç geldim.. Bu ikinci defadır vaki oluyor. — Sizi ararlamryorum,. Vakia şehrin inzibatile meşgulsünüz. Fakat basit bir kaza evvelden tahmin edilemez ki.. Ve herkesin düyabileseği bir şekilde azarlar gibi bir tavırla ilâve etti: — Dünyada en fena muhafaza edilen hükümdar benim!.. Muhakkak bu seyis- ler atlara su vermeği unutmuşlar! Za- vallı hayvanlar susuzluktan — öldükleri için, sayun yakmda olduğunu hissetmiş- ler, az daha beni çayın içine yuvarlıya- caklırdı.. Mösyö Belgerd, saraya dö- nünce bu unutkanlıkta — bulunan müt- rimlerin lâyık oldukları cezaya çarpıl- Gerek,mirahur, gerekse dahiliye mü- dürü olan Belgard hürmetkâr bir tavır- da eğilerek cevap verdi: kaşımak bir bakışla teati ett'ler, Yiğit | Jan onları ihbar etmemişti. Kralm söz- deri bunu pekâlâ gösteriyordu. Şu halde herşeyi olduğu gibi bırakmak daha ha- yırlı olmaz miydi? Serseriyi nasıl olsa e- le geçireceklerdi.Aceleye lüzum yoktu. İki omuzu arasına indirilecek bir kama darbesi her şeyi hallederdi. Fakat işin içinde Növi vardı. Onu derhal, kralın ve herkesin önünde ikaz etmek İâzrmdı, Bu kolay bir iş değ'ldi. Depernön kralım yakın adamlarındandı. . Buünün lg'h?:d.ql halletmek cet ve VA “kalmış gibi bağırdı: tini gösterdi. Ve Konçini, mütevazi bir şekilde kenarda, askeri bir — vaziyette doğrularak dururken, Depernon süratle ilerliyerek bağırdı: — Biz de bu kazayı tesadüfen öğren- dik ve görüyorsunuz ki, kralı kurtarmak için âdeta uçar gibi geliyorduk. Mösyö dö Növi gibi, biz de çok geç kaldığımız için müteessiriz, sir fakat kralın bu meş" um kazadan sağ ve salim kurtulduğunu gördüğümüz için çok bahtiyarız. Hanri, Depernonun hakikati bildiği. ni, fakat kendisine refakat eden bir çok asilzadelerden gizlemek için böyle söy- lediğini zannetti.. Fakat her ne olursa olsun kendisine yardım için koşan bü- tün bu adamları takdir etti ve nazik bir şekilde: — Teşekkür ederim dük!. Dedi ve diğer süvarilere hitapla ilâve ettir — Hepinize teşekkür ederim, baylar! Bütün süvariler bir ağızdan bağırdı- lar: " — Yaşasın kral! ; Depernon kaza kelimesi üzerinde bil- hassa ısrar etmişti. Ve bunu söylerken manalı bir tavırla jandarma kumanda- nınım gözleri içine bakıyordu. Fakat, söylemiş olduğumuz Növi hüsnü niyetle hareket — ediyordu. Kendisinde uyanan bir kanaati değiştir- mekte hiçbir sebeb yoktu. Esasen dü- kün bakışından bir şey anlamadı. Bunun - - için © da müdahâle etti ve emin bir set- let — Mevzuubahs olan şey bir kaza de- — ğildir, sir dedi. Fakat alçakça tertip e. dilmiş bir sutkasttı.. — Hanri sert bir tavırla jandarma ku- nına baktı ve hayretler — içinde edelim: veçhile , kerehlef: körçif — başa giyilen herhangi bir şey (ser. hand: hand — el puş), 'They are very reliable, (dey ar vöri rilay'abi.) “onlar dırlar çok itimada değer., İtimat edilebilecek bir maldır,