11 Temmuz 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Ü M k 4 A j ı di adilkei " UŞ ÇYU K G v —— ” B | | H, " M a E ç tayni şey oldu... j öldüyse bile ne mazha- Tnef 5 ç anlar şu cümleleri bize sonradan İ Ğ"'ıixîf’ğ_'"". Müuvaffakıyetle — bitti- — N TEMMUZ — 1937 Benim göcüşüm Earhardt hemsşire... Son Anadolu seyahati yaptığım Hlrada, içimde büyük bir dert, büyük İf matem vardı. Bazan tebessümü AVet eden yazılar “yazarken - bile, TaYf gibi, beynimin içinda.bir karal- t olaşıyordu: , , Genç, güzel, benim için en kud- S1 hatıralarm timsali bir çehre, göz- !.e'imîn önünden ayrılmamaktaydı... Nasıl olur, yarabbi, nasil ” olur?... “hu kaybedecek miyiz?.. O ki, bü- tün Mmuhiti tarafından sevilen, takdir tdilen, kusursuz sayılanı bir insandı, €sinin ortasıda mesuttu... Felek, bula onu mu buldu?...,, diye kendi kendimi yiyordum... « , Ne büyük söylemiştim vaktiyle: Hepimiz belki hayatta aç kalırız, kat elinde bu kadar hüner varken t’__k!lmaz!.. demiştim. Çünkü ama- tıâ“' seklinde bir terziliği de vardı. €ndine dikdiği bazı elbiseleri, Av- Padan model olarak getirtilmiş sa" fırlardı.., Beyaz Rus kadınları dün- Yanm herhangi bir noktasında hayat. l.__"'ll nasıl kazanabildilerse, onda da Süphesiz hini hacette bu kabiliyet €ndini gösterebilirdi... Tab'ındaki hşe de inzimam edir.ce hiç, hiç bir Iııl“!lı:ülderı korkmıyacaktı.. Ebedi. Yen... Ebediyen... KU Fvet onun hakkında daima böyle “Sünüyordum. Fakat işte, seyaha. Tnin başlangıcında bir haber aldım. & kadını ebediyen kaybettik sans dı?ı: Müthiş baş ağrıları zuhur et- ::;- İstırapları gittikçe artmış.. .Ni- &, günün birinde gözleri. gör- ez olmuş... Biribiri üszerine gbîn- kararlamadan satırlariyle güya teselli etmek, bize cesaret ver- ,iddm_î]f_ordu. Fakat çektiği ağrırların İi *tini anlatmak için, başında bu- ——— —— .. .. .—. el * & işlardı: “Ya ölse, yahut kurtul- " diye temenni ettikti. ilk . lunduğu ecnebi memlekette !Eyî:ıce bu arızanımn sebebini başka Te hamletmişler. Sonra bir Al. tü N doktor bakmış: “Radyografiyi Si rzda almız!,, demiş... Neticede Üry üş kı, bı.:y.ninde kocaman bir hıy:l'-.. öz sinirleri üzerine daya- '*helı'.'" Rüyete mâni oluyor.. Eğer hhıı-. İYatta geç kalmırsa, yahut ka- .tı]a;îsa. görmek ebediyen imkân- lekele cak. ç_ürıkü. beyin zarında *t kalabilirmiş... “Behî kemiren şu düşüncemi yük- İ ':;lıe kimseye - söyliyemiyor- idi, , Annem kanserden öldü... İr- :;; ::rler kanser için... Ya bu da ğm l“ldn'ı hemşiremdi... k, fohîa. haberler alıyorduk: Böy- d h'i'“hyatı yapabilen dünya yüzün dan l: âç profesör varmış.. Onlar- İ “'_t_anesi. başka * bir hastadan Gk hgiliz lirası almış. Demek an- le'ilıg Mevkie düşen zenginler göz- İ M Vuşabilir ? Yarabbi! Karde- Thiz ve Yapacak? Ancak bir teselli- eaj Bdi “Kocasıi doktor. Belki y ülta_nnğ:lan bir yardım görür. Sey Ün bu endişeler esnasında [qnî':ıîeydim... Telgraflarla, tele- kh&ğehirler arasında “küurtul- ni bekliyordum. . ildirdikten sönra, asil a_Eeçelim : n "i O zamanki Mağa Tim &,m _YeBtm şimdiki haline benzeti- t -’— t.bi *şeriyette, 'güzel, şirin, %iyıe_' Jemşirenin azabiyle, en- M Ş lecj:rpmlyor. Gözleri, kulakla. B halimi, bütün Yt bir h “İecek h aberde... Bekliyor, bek- e bi Be & Ni & , l: ılçm' kız im neyse, nlik için de kadın tayyare. stalıksa?...,, Çünkü bahsetti- | (Vâ-Nü) Talimhane meydanmdan iki görünüş İstanbul konuşuyor ! Talimhane meydanı Bu yepyeni mahallede sokakların pisliğ . wU şaşılacak bir şekil almıstır Yazan : Haberci Talimane meydanı, İstanbulun en yeni, en moödern mahallesidir. Birkaç sene içinde buraya milyonlar dökülmüş, bütün İstanbulun emlâk Pi. yasasını altüst eden yüzlerce apartı - manlar yapılmıştı. Talimanedeki inşaat bir kaç senedeki hızını kaybetmiş ol . makla beraber, yine devam etmektedir. Bu mevsim içinde bir düzüne yeni a. partıman daha yükselecektir. Fakat bü yepyeni — mahallenin ne kadar bakımsız. — ve pis — oldu - ğunüu içine girmeden dünyada tasavvur edemezsiniz. Talimaneyi, ben de sizin gibi asri Geçenlerde işimiz az olduğu bir gün yolum düşüp te burayı gezmemiştim. Geçenlerde işimizi azaldığı bir gün öğleden sonra Beyoğluna çıkmıştım. Evime gittim sıkıldım, caddeye çıktım, vakit geçirecek bir yer bulamadım.. Ni- hayet yine çalışarak akşamı etmiye ka. rar verdim.. Eve uğrayıp fotoğraf ma . kinesini omuzladım ve nereye gideceği- mi düşüne düşüne Taksime doğru yü. rüdüm. Yolda kendi kendime: — Aşağı yukarı her gün dertli, ba « kımsız yerleri yazıp duruyorum, bari bugün de halinden memnun olan bir mahalleyi dolaşayım, diyordum. Münasip yer hiç şüphesiz asri Tali - mane meydanıydı. Taksimden Abdülhak Hâmid cadde - sine saparak Talimanenin en geniş yo. luna girdim. Daha yüz metre ilerlememiştim ki caddenin yamrılaşıp yumrulaşmağa baş ladığını, orta yerlerinden koca koca çukurlar belirdiğini hâyretle görmek . te geçikmedim. Bu yetmiyormuş gibi, yol toz içindeydi de.. Rasgeldiğim bir pastacı dükkânına uğradım: — Burası hep böyle midir, diye sor - dum. Adam güldü: — Elbette, dedi, kendi tozu.. Bir taraftan, yapılardan rüzgârın savurup getirdiği toz bir taraftan, gırtlağımıza kadar - boğar bizi.. Fakat belediye burayı sulamağa lüzum görmez. Her - kes kendi kapısının önünü sulayıverme se bu caddeden geçilmez olacak.. Adamcağız bunları anlatırken, so - kakta bir patırdıdır koptu. Dışarı çık - trm, baktım, bitişik dükkândan lâstik bir boru çıkarmışlar, kentli önlerini su - luyorlar, bunda hiç bir fevkalâdelik yok tuamma, işin başka bir garip tarafı vardı. Yalmayak, başıkabak, sefil kıyafetli * Talimhanede oturınhr evlerinin xş. YZ AT Tz K î"'rrı â P L” LK Talimhane meydanını toza boğan menbalardan biri e bi (Yenimahallenin sokaklarmı) çöp- ten bir türlü çöpcülerden biri bir alay çocuk, mütemadiyen hortum . dan çıkan suyun altına giriyorlar, üst . leriyle başlariyle ıslanıp bir nevi duş Yyapıyorlardı. Su sıkan adam, buna kı- Zziyor, elindeki hortumu da yere bıra - karak çocukları bir müddet kovalıyor, fakat bir dakika sonra, çocuklar arsız, ârsız gülerek yine suyun altına giriyor. lar. Garip duşlarını yapıyorlardı. Adamcağız sinirden deliye dönmüş . tü. Artık sulamayı filân unutmuş, ço- cuklarla kavga ediyordu. Fakat bütün hiddeti boşa gideceğe benziyordu. Çocuklar: böyle kendileri ıupururler — Hava sıcak, ille de duş almak isti- yoruz!!! diye terter tepiniyorlardı. Bereket sokaktaki kapıcılardan bir kaçı hep bir olup arsız yumurcakları kovaladılar da nihayet patırdı da bitti, Talimanede yavaş yavaş bütlün so. kakları — dolaşıyordum. Bu sırada mahallede radyo antenlerinin âdeta bir örümcek ağı halini aldıkları nazarı dik- katimi celbetti. Hemen hemen her apar- tımanda 4 —5 radyo bulunduğu belli oluordu. Bir an için geceleri bu radyo. ların hep birden açılmış olmasını tasav. vur ettim. Kopacak patırdının hayali bile beni korkuttu. Böle bir vaziyete nasıl — tahammiül ettiklerini sormak için birkaç yere uğ- radım. Garip şey, hiç birisi de şikâyetçi değillerdi: — Eh, biraz gürültü olur amma, hu c kadar müthiş bir şey değildir, zaten geceleri 11 —İ2 den sonra kimse rad. yo çalmaz, diyorlardı, Artık bütün bunları bir tarafa bıra - kıp gelelim, Talimanenin en büyük ve esaslı derdine.. İstanbulun bu en yeni ve asri ma . hallesinin sokaklarını, müthiş bir pislik içinde gördüm. Her adim başında hay. yan tezeklerine rasgelmek, etrafa mü - levves kokular saçan çöp yığınlariyle karşılaşmak, buranın en tabit işlerin . dendi. ; Yepyeni mahallenin bu müthiş pis . liği karşısında: — Belki; dedim, bugün bir fevkalâde lik olmuştur da, buralatı temizlene - memiştir. İ Aklım bu ihtimale o kadar yatmıştı ki, temiz bir bakkal dükkânından içeri girip te: — Sokaklarınızın bu pisliği nedir? Diye sorduğum zaman alacağım, ce. vabın yukardaki düşünceme eş çıkaca. gima emindim. Fakat hiç de böyle olmadı, adam pür jheyecan dert yandı: — Sormayın bayım, dedi, pislik için- de yüzüyoruz. Bu mahalle en çok çöp parası veren, fakat enaz temizlenen mahalledir. ş Filhakika günde bir kere çöpçüler buralara uğrarlar, fakat bu iş okadar tuhaf tanzim edilmiştir ki, mahallemiz bir türlü temizlenemez. Belki söylediklerimden bir şey anla. yamadınız, onun için izah e;deyim. Sabahleyin erkenden belediyenin çöp kamyonları sokaklarda dolaşarak apar. — Bi -| a Bi | / —— — —. “Sabdh gaydilni De M&q&% CUMHURIYE'T'te: Atatürk - Ruzvelt dealine bağlılıklarında birleştirerek bizi kendisine has büyük görüşlerden birinin daha karşısında bırakmıştır. Filhakika Atatürk Türkiyesinin yurd- da sükün ve terakki, dünyada ise ba. rış düsturundan ibaret olan siyaseti büyük yeni dünya memleket ve mille. tinin takib ettiği siyasete tamamen te- tabuk etmektedir, ve zannolunur ki yeni Türkiyenin ilk günlerinden itiba. ren AÂmerikada kazandığı kuvvetli sempatinin asıl derin sebepleri bura. dadır. Yeni Türkiye kurulurken aramızda yaşıyarak memleketimizi gözyaşlarile terkettikten sonra her gittiği yerde bi. zi unutmıyan ÂAmiral Bristol'la sayın madamını unutmuyoruz. Yeni Türkiye ye gelen her Amerikan büyük elçisi buraya muhabbetlerle geldi ve bura, dan muhabbetler götürdü. General Şer ril Türkiyede kendi memleketinde otu- rur gibi oturdu ve Cumhurreisimizin şahsında her gün büyük Vaşingtonu temaşa etmekten zevk duydu. Türki. yenin bu büyük yeni dünya memleket ve milletine karşı duygularıysa büyük hayranlıklarla dolu sonsuz bir takdir ve muhabbettir. İşte bizce iki büyük milletin iki bü. yük şefinin mektublarında bu karşı. lıklı sevgi ve sSaygı en yüksek ifadele. rini bulmuştur. : (Yunus Nadi) KURUN'da — Ses ve söz! Akşam refikimiz İstanbulun beledi. ye işlerinden bahsederken “Gürültü i- le mücadele,, meselesini hatırlamış: — Haniya geçen sene belediye lü. zumsuz bağıran esnafı susturmafa ka, rar vermişti, Bu karar niçin tatbik e. dilmedi?,, Diye soruyor. Arkadaşımız bu kara, rm tatbiksiz kalmadığmı, İstanbul so. kaklarında seyyar satıcılık eden yir- mi beş bin kişi arasımdaki nihayet bir kaç yüz küçük gazete müvezzilerinin bir aralık şiddetle takib edildiğini u. nutmuş, Seyyar satıcılardan kat kat fazla ses çıkaran otomobiller, tram. vaylar hiçbir vakit susturulmıyacağı. na göre anlaşılan Akşam muharriri (ses) ten değil (söz) den sıkılıyor! Neolur, olmaz, eşref saatte söylen. miş olur diye kaydediyoruz: Gürültü ile mücadele edilecekse buna müvezzi. (Hasan Kumçayı) Atatürk büyük Amerikalının yük. sek fikirlerini iki memleketin sulh K Sovyet dahili istikra- zının büyük muvaffakiyeti Moskova, 10 (A.A.) — Milli amüdafaayı takviye için ihraç olunan 4 milyar rublelik dahili istikraz ka- yıtları bu ilk beş gün zarfımda 3 mil- yar 664 milyon rubleyi bulmuştur. Bu rakam ikinci — 5 senelik plânın dördüncü senesine ait istikraz için geçen seneki kayıt miktarından 200 milyon ruble fazladır. boşaltırlar, İşin ilk kısmı böylece halle- dilir. Bundan sonra ise, çöpçüler meyda - na çıkar sokakları süpürürler. İşin bu ikinci kısmında çöpleri kaldırım kenar. larına küme küme yığarlar. Fakat bun. ları kaldırması ancak ertesi sabah ka - bildir. Çünkü malüm ya, kamyon günde bir kere uğruyor. Çöp yığınları, koku - lar saça saça bir gün oldukları yerde, yani.sokak ortalarında beklerle. Bu da yetmiyormuş gibi, rüzgâr estikçe bu yığınları dağıtır, etrafa yaymıya baş - lar. Birkaç saat içinde, süpürülmüş olan çöplerin -yarısından çoğu tekrar sokaklara yayılır ve bu garip devridaim hep böyle devam eder gider.. Bakkal sustu, biraz evvel dükkâna gelen müşteri ile alâkadar olacaktı. Bu sırada muhaverenin son kısmını duy , muş olan müşteri de sözün sonunu ge » tirdi: — Bizim yeni mahalle, işte böyle inanılmaz bir pislik içinde boğulur, ka- lr, dedi. * trmanların önündeki pptğıqkelerme — HABERCİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: