er hakkı atası Badiye'ye aktir. Yazan: Naciye İzzet Kanser kurbanı: Ye edi ile oğlu Yeniköyde mesut ( De” ile dolu günler yaşadıler. ir anne bunu uzaklarda yaşadı- | İleri ük acı günlerin bütün sefa- tara Mi unutturmak için cenabı hak olarak, bahşedilmiş bir mükâfat Bi lakki ediyordu. Yen rkaç gün sonra dadr Müzey- Müsaade istiyerek yalıdan ayrıl- : Nyanlsının evlenmeleri için ettiğini söylemişti. Çocukla kim koca yalı da yap yalnız Koruluk Yalım arka tarafı büyük ley larla çevrilmişti. Büyük kü tan ç âdetâ ufak bir satoyu andı- idi, gesi vahşi bir güzellikle dolu dan yi 6 iri dalmalara karşı meys Ele tumak için sarp kaya yığınla- d, iş gibi bir mahzara var Miyle serl rüzgârlarma tama Tap maruz kalan yalının her iki ta- ilki İri kayalıkların sarasında #urette giren iri köpüklü dak tnişti a kovuklar husule gel başka m vay olmi; koca yalıda de kadın büyük © serbestliğin. cağı ade ediyor, tam manasiyle ty Dun annesi olabilmek fırsatı” yordu, Korkusuzca onu ku Yilan, “r. Öpüyor, yüreğinde kabarıp Mgs, e sevgisinin bütün delilleri. Bösteriyordu, Sere yalıyı idare eden, hizmet Sük pp irler veren kendisi idi. Kü- İveze men hakkında Hayri ile mu- Sip yalının idare ve masra- İriygi. unda karar veren gene ken- ç © Hülâsa Yeniköyde tam ma- kikgi;£ evinin bir hanrmı olarak, ha- Seti gzl, Neclâ Lem'i” hanime- > tanılıytor, “ hürmet edili. diy yu eski zaman birası içerisin #iediye kadar hiç bir yerde bu: Lİ serbestlik ve saadeti bulu- Bu yaz ha N walar çok güzel, çok mi ocak enne bütün vekil i işarıda geçiriyorlar gi- di. Öğle sıcaklarında böyük ai ine © sığmıyorlar, # : gazinoda birer çay E- ğe g3 p # Er? l ? p : eği ri Veni ;*Veilerine tam bi Bek fena pi zmn, . bir hareketti. Zaten Neçlâ da onun için öyle ; değil miydi? Bu düşünce Neclânm gayri ibti- | yari yüreğini burguladı. Fakat genç kadma şunu düşünmek kâfi geliyor- du: “Nişantaşındaki konakta başka bir anne vardı, Dikmen her sabah bu anneye çiçek ler götürmeğe mecbur edilmişti... Kendisini taciz eden fena hisleri koğmak şu hisleri ikame etmek isti- yordu: “İLem'i ister tekrar evlerimiş veya İster evlenmemiş olsun (artık benim hayatımda çocuğumun baba- si olması mevkiinden başka hiç “ bir mevkii yoktur. Evet o çocuğunun İstediği takdirde de ka» ümle çocuğunu elinden Bu şayanı teessüf rabıtadan baş- ka bir kâhya kıziyle evlenerek yanlış bir harekette bulunmuş olan zengin, aşil (B..) oğlu Lem'i beyefendiyle kendisi arasında artık hiç bir rabıta mevcut olamazdı. Yalınm büyük yemek salonu €3- ki möbilyesiyle çok ciddi ve sade bir dekor içerisinde olmakla beraber ze- rafetteri hali değildi. Bütün duvar- lar'yağlı boya kıymettar tablolarla, Lem'i ecdadının büyük portereleriy- le doluydu. Zamanla soluk bir renk alan bu portreler, bu soyun kibarlık, asalet-ve vakarmı canlandırıyor ve görenler üzerinde tuhaf ve canlı bir tesir yapıyordu. Beyaz parke taşlariyle döşeli ze- mindeki büyük O ve kıymettar bir Acem halısı oraya daha büyük, daha tatlı bir konfor veriyordu. Kışın sert rüzgürlarına karşı açık bulunan bütün pencereler gibi, dar ve ufak üç camlı bir kapı, geniş bir balkon üzerine açılıyordu. Deniz ü- zerine amudi istikamette düşen bu balkön çok kalın, kale gibi bir duvar üzerine oturtulmuş bir seddi hatırla» tıyordu. Orada oturunca insan kendisini bir geminin ön tarafında oturmuş sanırdı. Gözler önünde yalnız dal- galar.. Büyük bir genişlik... Nihayet siz me Dikmen tarasanın en havadar, fakat en rüzgârdan mahfuz bir ye- rinde şezlonga uzanmış olarak gün düz uykusunu uyuyordu. Neclâ ya: zn bu uzun günlerinde çocuğuna biraz gündüz uykusu uyutmayı mus vafık bulmuştu. Bu ağır, ağustos ayının sıcak saatlernide çocuğun is- böyle uyuduğu saatlerde genç anne bir kaç adım ötedeki pancurları ka- pal büyük salona gidiyor, can sıkin- tısımı öldürmek için biraz boğuk ses- le eski bir piyanonun tuşları üzerin- de parmaklarını hafif hafif gezdire- rek mektepteki şairane hülyaları te Arkasında toz penbe renkte çok zarif bir rop vardı. Vücüdünü ta- mamiyle saran ahenktar pililer ara- sındaki bu haliyle . genç kadın ince, hemen kırılacak gibi nahif mini mini bir bibloyu hatırlatıyotrdu. O bütün güzelliklerinin yegâne takdirkârı o- lan yavrusu için giyiniyordu. Sevinç le, büyük”bir neşe ile süsleniyordu. Böyle süslenmiye onu teşvik eden ve ayni zamanda böyle güzel olduğu için ona teşekkür eden kulaklarında hâlâ en nefis bir musiki gibi çınlıyan şu ilk çocuk sesi değil miydi? (Devamı var) Prusya Sefirini kabul etmiyerek Fransaya hakaret etti 1870 barbini doğuran hâdiselerden : biri de bu oldu Ya in Yransa sefiri kont Benedetti Ens kaplı calarında Prusya kra lı le hir mülâkat yap ti Bu mültkat ve bun dan sonra devam eden mülâkatlar 1870 barbinin bir başlan gıcı addedilmektedir. Fransa, İspanya tah tına Hohenzollern ha nedanından prehis Le opoldun getirilmesine mlixande edilmemesi ni istemekteydi. Prens Leopold Kont Benedetti; — Prensin İspanya tahtma geçemiyeceği hakkında sizin teminat vermenizi rica ediyo rum., dedi Eral: — Ben tm teminatı veremem, deği. Çünkü ben Hohensellerm hânadanı tarafından Prus ya hükümdar: tanınmış değilim. O bamedan ileri gelenleri tarafmdan kubul olumuaugur. Onun için o hanedanı emretmek hak ve sa lâhiyetini haiz değilim, gelir bu konuşmalarda muvaffak olamıya cağmı anladıktan sonra müsaade sinrak Ay rddu. Fakat Fransaya İnt"! bir talimat Vzrm dr, Birkaç gün sonra tekrir kralı ziyaret et ti -- Prensin İspanya krallığından istinkafn mecbür edilmesini Fransa sureti kat'iyede armi elmektedir, dedi. Kral ayni surette mukabele etti Ben prensin bümusi içlerine müdahale eğemem. Hattâ prensi Alp dağlarına bir se yahata çikâcnie şimdi nerede olduğunu bile bilmiyorum. Sefit kraldan tekrar ayrıldı. Anlaşılıyordu. ki, Prusya Iralı teminat vermeğe biçhir #u rstle yanaşmıyordu. Aradan gene birkaç gün geçti, Sefirle kral tekrar karşılaştılar. Baf riü elinde bir gazete vardı. Krala gösterdi: « Bakınız dedi. Prensin bu sevdadan vaz geçtiği yazılı, Çok İyi, ancak meselenin tek rar baş göstermiyeceğin! temin etmek ltzım. Kral Hiddetlenmişti. Hiçbir cevap verme den uzaklaştı. Bu haber Almar gazetelerinde" şu” şökllde intişar etti: “Prons Leopold Hahenzollernin İspanya kraliyetinden istinkâf eytemiş olduğu haberi sefir merifelile Fransa hükümeline resmen Mân ve tebliğ edildiği balde Fransa (sefiri yoeanlenin ilerda tekrar &vdet edecek Olursa Hohenzollera hanedanına milsande olunmaya cağna kral hazretlerinin müteahhid bulundu ğunu Pariste hükümetine bildirmek © Üzere Ens kapbealarında kral hazretlerinden iste miş Ise de keni hazretleri sefiri yanma kabul «tmiyerek bu hurusta biçbir söyliyeceği ol madığı yaveri vastasile sefire bildirilmişti. Bu Badavin Franszlar protesto için bir fır sat telâkki ederek gazeteler neşriyatı arttır dılar. Prons meselesinin uzadığını görünce: — Vazgeçtim. İspanya tahtına geçmeği hiçbir zaman kubul etmiyeceğim, Demişti. Öyle olduğu belde Praraa srar ediyor, Prusya kralı tarafmdan Napoiyona ©l yazısı İle ve halka ilân edilmek Üzere bir mektup yazılması isteniyordu Bu kadar ileri Kidiş Üzerine Blamark mecliste uzun bir nu tuk verdi ve gunları söyledi: — “Fransa matbuatnn Zaruri tir mika rebe gallesi açmak istediklerini gösteriyor. Fransız vekiller heyeti tarafından ileri sürü len ssbeblerin höpet baya! ve evbamdan İba rettir.,, İki taraf arasındakl münakaşalar, barbin pik yakında patlak vereceğini gösteriyordu, İşe İngiltere karıştı. İki Hükümetin de hakem le pilrüzleri ortadan kaldırmaların — teklif etti. Almanya tekliği büyük bir samimiyetle telâkki ederek kabul etti. Fakat Fransadaki neşriyat devam ediyordu. En nihayet kont Bismârk neşrettiği beyannamede şöyle dedi: “#ransanm Almanyayı fevkalâde o tahkir eder bir muretteki neğriyatı o mübarebeyi ka bul etmekten başlın çare kalmadığını göster mekledir.,, Bismark, beyannamesinde şimali ve cenu bi Almanyanın bu harpte alacakları vazifeyi da an'atıyordz. İşte 1870 harbi, Pruaya kralının sefire ta ahhiltname vermemesinden Wiyüdü ve pati dr Niyazi AHMET Tonton amca muallim Enise pür tuvalet kocasının odasın. dan içeri girdi. Bay Reşid, karısına bakarak: — Vay! yine yeni bir elbise mi? Genç kadın; lâkayt bir eda ile: — Kelepir buldum da... - diye izah etti, , İstanbulda, okkacılarda satıyor. lardı bu kumaşı... Bir de ucuz terzi var. Bunu bana pek ehven dikti İşte böyle zarif bir elbise oldu. Bütün bu işler on beş lira tuttu. — On beşlira az mı? O kadar para- yı kazanmak İçin benim imanım gev. riyor. Maamafih, karısının böyle zarif, şık giyinmesi onun hosuna gidiyordu. Tatir tatlı süzdü. — Göğsündeki menekşe demeti ne güzel? — Yalancı çiçek. Kadın, ayakta telâş ediyordu. Ko. cası: — Niçin böyle acele ediyorsun? Bir az otursana... - dedi. — Biliyorsun ya, fıkaralar monfaa. tine verilecek balo için hazırlanıyo. rum, Benim de o gece şarkı söylemem lâzım, Hocamız bay Nail geç kalmağa kızıyor. Saat ikide randevum var. Şu- rada on beş günümüz kaldı. Erkek, yerinden kalkarak: — Derse gitmek için bu yeni elbi. #eyi ne demeye giyiyorsun” Kadının yanaklarım Hafif bir kırmı. zılık kapladı. Bir saniye tereddüdden sonra: — Dersten sonra anneme uğrıyaca- ğım. Bugün kabul günüdür, Bay Reşid de kalktı. Şapkasını gi. yerek: de çok işim var. Gidiyo. rum! . dedi, Kocası çıktıktan sonra, Enise hemen — Allo, Nail, Sen misin şekerim?.. Tamam, işte oldu, geliyorum. Saat İ- kide. Malüm, küçük evimizde. Yerim. de duramıyorum. Bana yaptırttığın o güzel elbiseyi Üstümde görmeni isti. yorum. Birkaç tatlı sözden sonra muhavere kesildi. Enise çantasını aldı. Şapkası. nı başma geçirdi. Sokağa fırlad. , » Enise ile Bay Reşid on beş seneden. beri evliydiler. Asude sakin bir hayat yaşamaktaydılar. Reşit, munis bir er. kekti ve geniş fikirliydi. Bir iki kadeh attığı zaman baş sözü şuydu: — Hayatta insanlar için iki gey lâ. amdır: Hürriyet ve müsamaha! Bir ferdi mahküm etmek için insan evve. lâ aynaya bakmalı ve kendinin böyle yüksek perdeden atacak mübarek bir yüzü olup olmadığını düşürmeli, Her- kes benim gibi yapsa, benim gibi dü. şünse, tabanca ticareti kesada uğrar, aşk cinayetlerinin önüne geçilirdi. O, bu sözleri lâf olsun diye söyle. mezdi, Hakikaten başından tecrilbe geçmişti, Bir seyahatinden mutaddan evvel dönmüştü. Karısını göreceği gel mişti. Fakat sevinçle evden içeriye gi. rince, yatak odasında bir hareket his- setmiş, elektriğin söndüğünü görmüş. ti. Bir kapınm açılıp kapandığını, a. yak seslerinin dolaştığını işitmişti, Bir an: — Elimden bir kaza çıkacak! . diye düşündü; fakat kendini yenerek ye- mek odasına doğru yürüdü; ağır ağır çantasını bıraktı; paltosunu çıkarttı; etrafına bakımdı. Ev temiz, ve derli topluydu. Kendi kendine: — Reşid, çıldırma.. Ne oluyorsun? mezhepli Aynaya bak, sen de hsyatta oz helt. lar mı karıştırdın? . dedi. Biraz sonra yatak odasına girdiği zaman, karısının sahte hayretini gör- dü ve görmemezlikten geldi. Kulağı tok keskin olduğu için, arka merdiven kapısınm açılıp kapandığını duydu, fa. kat duymamazlıktan geldi. Bir koltu. ğun üzerinde de unutulmuş bir erkek askısı vardı. Sözde onu da farketmedi. Kendi kendine: —'Telâşla bırakmış olacsk! - dedi, Enise, kocasına sarılmış: — Ne iyi sürpriz, şekerim. Ben se. nin yarm geleceğini sanıyordum! . diye bir sürü lâf kalabalığı yapıyor. du. m İşte bu vakadan tam iki sene geç- mişti, Yine hayatları rahat, mes'ut, asude ilerliyordu. Saadet nisbidir. İşte onlar da bu 46. kilde mes'uttular. Nihayet, Enisenin bir hayır mileşsesesi namma verilen baloda şarkı söylemesi meseelsi çıktı. Kadınm güzel sesi vardı. Musikişinas. lardan bay Nail ona ders vermeyi tek- Yif etmişti. O gün bay Reşid, akşama kadar iş peşinde koştu, Akşam üstü, birkaç ar. kadaşiyle beraber Yeşil yuva gazino. sunda azıcık rakı içti. O coşkunlukla eve döndü. Karısı, güzel elbisesiyle odalarda dolaşıyordu. Sıcak bir yaz akşamıy. âr. "Tatlı bir rehavet İçinde, erkek ka- rısını süzüyordu. Fakat birdenbire, hayretle; — A,a. . diye bağırdı. Kadm kocasına bakarak: — Ne var, şekerim?” —A,a.. Ne tuhaf, ayol. Sabahleyin göğslinde olan menekşe demeti şimdi arkanda. Kadı, hayretle irkildi. Odasına doğ ru koştu. Demek telâğla elbisesini ters giymişti. Kapıyı kapadıktan sonra öf. keyle seslendi: — Amma da tuhafsın, Reşid. Bu ka dar içecek ne vardı. Şeşi beş görü- yorsun. Ben deli değilim. Benim gibi tuvalete meraklı bir kadın böyle mü. nasebetsizlik yapar mı hiç? Çiçekleri, mi niçin arkama takacakmışım?... Nakleden: Hatice Süreyya Kadınlar için: Gayet garip olan bu suare elbisesi 2. çık mavi jersedendir. Omuzlarında bas» tırılmış güllerden çepeçevre bir yaka vardır, Arkasında sırma ile işlenmiş iki insan profili gözükmektedir. Bu redim, ler meşhur muharrir ressam Jan Kokte tarafından çizilmiş olduğundan onun im #asını taşımaktadır. Giyen kadının sol elinde seten bir bağ, deta bir sargı gibi sarılmış bulun- maktadır. Diğer elinde, tersi mankenlerini an. dıran şeffaf bir yelpaze görülmek . tedir. Yelpazenin üzerinde mankenin m atılmış bir mezüre resmi var- ic | |