,—.% aKL a| e Dı.ş Siyasa: Saadabat misakı, Türk ordusu ve İtalyan gazeteleri Yazan : Şekip Gündüz Tahranda Saadabat kasrında imza. fanan Garbt Asya Paktı, milletler a. rasmdaki münasebetlere meşru bir şekil vermeyi istiyern asil duygulu devletle. rin inandıklart ve müdafaa ettikleri prensiplere tamamiyle uygun bir siya. si vesikadır. İran İmparatorluğu ile Efgan ve İrak krallıkları namımmna bu vesikaya imza konulduğu andanberi Türkiye dış sıyasasının telkin ettiği emniyet bir kat daha kuvvetlenmiş o. luyor. Dört devlet arasımnda esasen mvecut olan ahenk ve tesanüdün bir nevi ka- nun mahiyeti alması demek olan bu muahede ile cihan' sulhünürn. bir hayli kuvvet kazandığma inanmak icab eder. - İran İmparatorluğu “Asyanın göbe- ğinde kurulmuş bir yepyeni Avrupa- dır, Türk milleti onun başmda bulu. nan ileri görüşlü, merd, sözüne sadık | milli gefin meziyetlerine ve krymetle. rine bizzat kendi millf şefinin irşadiy. le apaçık hayran olmuş bulunmaktay. dı. ! İran milli şefi S. M. Rıza Şah Peh. levi, Asyanm göbeğinde kurmakta ol- duğu yepyeni Avrupanın dış sıyasa. sında tıpkı bizim gibi gu iki şiara has. sas bir dikkat göstermektedir: 1 — Yurdda sulh, 2 — Cihanda sulh, ma hayırhah olan Türkiye kendi telâk. kilerine tamamiyle intibak eden İran evvel dost elini uzatmış'bulunuyordu. İran bu dost eli büyük bir temizlikle kabul etti ve Türkiyeye karşı olan iti. madını bilhassa gu iki meselede dün- yaya açıkça 'gösterdi: 1 — Efgahn - İrin huduüdunün tashi. 2 — İran . İrak hududunun nihat geklini alması. Uzun yıllardanberi'üç devlet ara. sında pürüzlü bir halde duran bu hu. dud meselelerini ortadan kaldırmak için her üç devletin Türkiyeyi hakem seçmek guretile gösterdikleri müşte. rek emniyet Ankaranın on beş yılda Asyalı komşularına telkin etmeye mu vaffak olduğu itimadı açıkça gösteri- yordu. Bu itimad, Milletler Cemiyetini sağlamlaştırmak ve milletler arasında meşru bir siyasi nizam kurmak için , çalışanların başmda bulunan Türkiye. yi dünyanın bu muntakasında daha süratle hedefine ulaştırdı. k İtalyan gazeteleri Türkiyenin garbi Asyada oynadığı rolün gittikçe büyü- yeceğinden bahsetmekte ve bunu Tür. kiyenin çok kuvvetli bir orduya sahip bulunmasımna atfeylemektedirler, Bu yanlış bir telâkkidir. Türkiye dünya ortasında medeni devlet hüviyetine uygun bir faaliyet göstermektedir. Türk ordusu Garbi Asya paktınım bel. ki bir kuvvetli müeyyidesidir. Fakat bu Pakt daha ziyade komşularımızın bizde görüp inandıkları sulh imanmın bir muvaffakıyetidir. Bununla bera. ber ordumuza karşı şükranımızı sun. mak için İtalyan gazetelerinin verdik- leri fırsattan niçin istifade etmiyelim ? Evet... Bizim kuvvetli, çok kudretli bir ordumuz vardır. Biz denizde de, karada da her dakika, her an her teca. vüzü temizlemeğe muktediriz. Ordu- muz en mödern vasıtalarla mücehhez. dir. İç sryasamız dış sryasamıza tam bir paralel yapar. Hariçteki devamlı ve sürekli muvaffakıyetlerimizin bü. yük sebeplerinden biri olan dahilf vah det onun eseridir. Biz “tek millet” iz. Ve bu sayededir ki 18 milyonluk.Türk milletinin dış #ryasaamı bu milletin dostluklarmı arttıra arttıra tam 95,5 milyonluk bir insan yığınınım dış sıya. sası haline sokabildik. Bununla bera- ber vazifemiz henüz — bitmemiştir. Türk hariciyesinin dostluk defteri a. çıktır. Şekip GÜNDÜZ Türk -Iran gümrük idareleri İranla anlaşmanın tatbikine İranla aramızda yapılan son anlaş- malar meyanında Trabzon - Tebriz . 'Tahran transit yolu üzerindeki yolcu ve eşya münakalâtını kolaylaştırmak için Bazergân « Gürcübulak yolu üze- rinde hudut noktasmda tesis edilecek Türk İran gümrük idarelerinin faali. yetini tanzim eden bir anlaşma da var- dı. Bü anlaşmanm tatbikatma girişil. miştir. Anlaşmaya göre her iki hükümet hu dudun bu noktasında kendi arazilerin. de gümrük idareleri tesis etmişlerdir. Bundan sonra mütekabil gümrük ve Nafia Vekili İsveç yolunda Ali Çetinkaya dün hareket etti |İsveç hükümetinin daveti üzeri- ne bir seyahat yapması mukarrer o- lan Nafıa Vekilimiz Ali Çetinkaya dün beraberinde zevcesi ve kızı olduğu halde hareket etmiştir. Ali Çetinkaya dün gece Sirkeci ı garında Riyaseticumhur yaveri Cev. det, Ali Kılıç, İstanbuls — vali vekili Şükrü, Emniyet müdürü Salih Kılıç, | İsveç elçisi ile zevcesi ve kızı, Al- man elçisi von Kellerle sefaret erkâ- nı, Norveç elçisi, Rumen konsolosu Yugoslavya — elçiliği askeri ateşesi, Yugoslav konsoloshânesi erkânı ve tır. FAAP ZS | vi a '. si A eg ' " FDUt başlandı polis muayenelerine tahsis edilecek müşterek bir salon inşa edilecek, yol- cu, yolcu eşyası ve ticari eşyanm mu. ayenesi bu müşterek salonda cereyan edecektir. Şimdi her iki taraf gümrük idareleri yolcu ve eşyaya.giriş ve çı. kışlarında tatbik edilen gümrük for. malite ve muamelelerinin basitleştiril- mesine yarıryacak tedabiri tesbit için muhaberatta bulunmaktadırlar, Karikatürle mektuplar: Kırklarelinde Burada belediyenin mevcudiye- tini paslı bir tenekeye yazılmış olan birçok zevat tarafımdan uğurlanmış- . bir sokak kyhumdın oğ'rendmı. İ a n HLA DA GU Foi ZT NAŞ ..ı KA M Abika : P&Bm — Akşam posran —— Hâtıralar ve müşahedeler... “Eserinizi bu şekilde tabettiremem ! ,, Kitapçı böyle söyliyerek devam etti : Baş taraftaki otuz tefrikalık edebt kısmı atar ve adinı da « Çingene karısı yüzünden cinayet , koyarsak - olur ! Yazan : Osman Cemal kayğılı Geçenlerde yüksek yazıcı Halide edibin, İstanbul mecmualarının - bi- rinde iki yazısı çıktı. Yazı işlerinde. ki kudretine çok kimselerin kolay ko lay erişemiyeceği Bayan Halide bu yazılarının birinde, geçen yaz, Top- kapı bağları yolunda gördüğü çalgıcı çmgenelerden bahsediyor; birinde de bir pazar günü Topkapı bağları- nın manzarasını ve oradan dönüşte tekrar ayni çingenelerle karşılaş- masını anlatıyordu. Onun son romanı olan meşhur “Sinekli bakkal”' Haberde tefrika e- dilirken ayni gazetede sanırsam be- nim de “Çingeneler arasmda” isimli röportajımsı romanım, yahut To- manımsı röportajım devam ediyor- du. Ah, mümkün olsaydı da bu çok kudretli sanatkâr o zaman benim bu çingeneler tefrikama bir göz gözdir- miş olsaydı! # Son küçücük yazısında onlarla bu kadar ilgilenen gerçekten üstat benim © uzun tefrikamda —nelerle karşılaşacak ve kimbilir içinden ne- ler, neler duyacaktı? Ben, kendimi asla fasulya gibi nimetten saymıyan alelâde bir yazı- cıyım ; fakat nedir ki o roma- nımsı tefrikamla o zamana kadar bizde henüz kapakları açılmamış ne kutuların ağızlarını açmış, birçokla- rımızca ne bilinmiyen, görülmiyen âlemleri bütün canlılığı - ile göster- miştim. Bizde bırçoklan çingene hayatı, çingene duygusu, çlnîenn getle muziği gö ir zevk, bir Heyecan.. dıqmuk için sinemalara can atarlar. Halbuki, ben o, uzuün yazımda bun- larrenince teferrüatıma kadar en hakiki bir şekilde ve çok yaman bir aşk mevzuu içinde tasvir etmiştim. Ne yazık ki bizde tekrar, onun en u- fak bir benzeri olan seksen yüz “ tefrikalık, binbir renkli ve binbir resimli orijinal tablo, öylece gazete sütunlarında kaldı, gitti. Be- nim o yazım, bundan otuz, otuz beş yıl önceki İstanbulun bazı yerlerine ve bazı tiplerine mahsus bir yaşayış, bir duşunuş. bir konuşuş, bir. zevk sürüş, bir elem çekiş, bir âdet, bir kı- lık kıyafet tarzınımn âdeta vesikalara dayanan oldukça hatırı sayılır bir ta- rihçesiydi. İşte kudretli üstat Bayan Hali- denin çingeneler için yazmış olduğu son küçücük yazısı, bana büyük ve zevkli bir emek mahsulü olan benim “Çingeneler arasında” adlı tefrika. mı hatırlattı. Sonra da bu hatırla- yış, bakmız aklıma neyi getirdi? Bi- | zim tefrika bittikten biray kadar sonra genç gazeteci ve yazıcı arka- daşların &n demokrat, en mütevazı, en gönülsüzlerinden biri bunu ki- tap halinde bastırmak için benden aldı, vaktiyle bir müddet muharrir- lik dahi yapmış olan münevver bir kitapcıya eletti. Bu zat çok nazik;, kibar tavırlı biriydi. Önce bana mev. zuu sordu. . Pek kısaca anlattım. Sonra bendeki seksen üç tane gaze- te kesiğini de alıp: — Bir kere ben okuyayım! Siz bir.hafta sonra teşrif buyurunuz! dedi. Bir hafta sonra gene ayni ar- kadaşla oraya damladığımız zaman bize ne cevp verse beğenirsiniz? De- mesin mi ki: — Bunun baş tarafındaki otuz sayıfalık yer, pek edebi; onun için o otuz aayıfayı atarız. Sonra içinde- çingenece kelime ve tabirle- ri çılmm'. yerlerine daha efendicele. rini koyarız; daha sonra Galata rıh- tımımdaki tinayeti daha çabuk yaptı. rır ve'bunu kitabın daha baş tarafı- na çekeriz; ondan sonra da bunun adını değiştirip yerine Bır çingene karısı yuzunden cınayct koyaı- ve 2 .ı*_fl.;-. in TARM SA en sonra da bunu haftada birer for- ma birer forma basıp formasını beş kuruşa satar; kârını yarı yarrya pay«s laşırız! Bu pek'ham teklifler karşısında arkadaş, tabii, donakaldı. Ben ise: — Siz, dedim, “Faka - basmaz Zihni”,, “Kül yutmaz Necmi", “Ha. cı-yatmaz ÂAvni” gibi şeyler istiyor- sunuz; fakat onlar bizde nanay, Al- laha ismarladık! Deyip ters yüzüne geriye fırla- dımdı. | Benimi başıma eskiden tıpkı böy. le bir şey daha gelmiş; © zaman da yazdığım bir küçük roman üzerine bir matbaanın sahipleri olan üç - or- taktan hemen hemen ayni tarzda bir teklif alınca hemen Tomanımı yırtıp o matbaanın süprüntü küfesine fır- latmış; sonra da bü macerayı rah- metli “İkdam" gazetesinde yazmış- trm ki o vakit bu yazımı okumuş o- lan Akşam başyazıcısı Bay Necmet- tin Sadık beni Akşam gazetesine sırf bu yazım yüzünden almıştı. Çingeneler için geçende yazmış olduğu o küçücük yazısr ile bana bunları hem tatlr tatlr, hem de acı acı hatırlatmış olan yaman üstat Ha. Hide Edibin o henim “Çingeneler,, tefrikamdaki en belli başlr kahraman lardan “Nazlı" yı “Gâvur Ethem"” i “Gülüzar” 1 “İrfan” T görüp tanrma- sını ne kadar isterdim. çin. O. Cemal KAYGILI Trakyada bir gezinti Ahmet Gezgin Trakyada büyük bir seyaha te çıkmak kararını verdi. İlk iş olarak dos doğru Edirneye gidip Sultanselim - camlini görmek istiyordu. Yola çıkacağı yerden ora ya kadar mesafe 330 kilometredir. Ahmet Gezgin bu seyahatte yorulmak istemediğin den 330 kilometreyi otomobili ile 3 gün dört saatta başardı. Edirneden &onra geri döndü ve ikinci yer olarak 260 kilömetre uzakta Çatalcayı seç ti. Fakat bu sefer hızını biraz daha eksiltti. Eski hızından saatte iki kilometre daha ya vaş gittiği gibi yürüyüşünü da günde bir sa at azalttı. Ahmet Gezgin Çatalcaya kaç günde vara Bu bilmecemiz mükafatlıdır. Halledenler den İki kişiye hediye verilecektir. Cevapların (18 temmuz) tarihine kadar yollanılması lâ zımdır, Ne okuyorlar ? Ne yazmışlar ? Dünkü Arap saçının hâllidir). Cemal şiir yazan müellifin karşısında ol duğu için şair ya Bedridir yahud da Rahmi, Fakat Rahmi şiirden nefret — etmektedir o halde şâir Bedridir. İhsan, Cemal ile ayni sırada — oturmakta dır, o halde fennt eserlerin muharriridir ve ıilrokumıktıdmnıhmııncıktlrlhyımık ta ve polis romanları okumaktadır. Cemal polis romanları yazmakta ve fenni eserler okumaktadır. Çünkü onu teniste ye nen ve şiir yazan ancak Bedri olabilir. Rahminin yazdığı tarihi de okuyan Bedri dir. Saat. 5 temmuz tarihli Arap saçının hallidir. 24 saatlik bir günde saat bir — taksim iki nakıs bir taksim üç müsavi bir taksim altı dakika ilerlemektedir. İlk nazarda saatin 5 dakika ilerleyebilme Bi için şöyle olması lâzımdır gibi görünür, 5: bin taksim altı müsavi 30 Gün ve tarih 31 kânunusani akşamına doğ ru isabet etmektedir. Fakat şurasını gözönün de tutmak lâzımdır ki 28 kânunusani saba hında saatin ilerlemesi şu merkezdedir. 27 darb bir taksim altr müsavi dokuz tak sim İki Dakika.. öyleyse ayni gecede saat dokuz taksim iki zait bir taksim iki müsavi 5 dir. Yani saat 5 dakika ileri gider demektir. Bu bilmecemizi halledenlerden: 1 — Hüseyin Suat Bereket Üsküdar İmra hor camil karşısında $ numarada, 2 — Be _hlce Kemıı Fatih, hediye ka.mn.mışıardır K Va A KM 11 TEMMUZ — 1934 h - Seyahat melğtuplan: gea M îf Trende | “(ll Yazan: Hüseyin 4 Meşrutiyetin ilk günlerinde “17” , gazetelerinden birine bir hikây? | y mıştım; hikâyemin kalıfaman! | | bir ilkmektep hocasıydı. ” 1; | Güya bu genç hoca hürriye!"d'1 üzerine kendine teveccüh eden V, bir vazifeyâ yerine getirmek içiğ mirdeki memuriyetini bırıı.lı:al'&k lerden birine çekilmiş orada - mektep açmakla işe ba.şlamlşu' Hocanm gittiği köy her De küçük id'/se de sağda, solda dah takım başka köyler vardı; genç öteki köylerin de çocuklarını & . topladı; bir taraftan onları oku " R ğ bönbeli miniminilere marango” ; — dülgerlik gibi sanatlar öğretmt” —— ğeri kalmadı. N Çocukların elleri biraz işe ya!l sonra elbirliğiyle ormanlardan | leri ağaçdlar, yine kendi elîenyîe ' | ladıkları kireç gibi levazımla , kenarında güzel bir mektep binaslı de köylülerin bir arada toplanabi” leri, köye uğrıyan yolcuları ağırla? için bir de köy odası meydana g€“ , Gehç hoca kerpiçten yapılmrfı ' belerin yerine birer ikişer odall ler yaparak beyaz bir. . çıkardı; bunu gören etr&ün.ki Kö) İ ahalisi hocanm köyüne * # | onlar da birer evcik yap Ka böyle köy büyüdü; genç hoca b j leri de okutup yazdırdı; 'köâîl giydikleri zeybek elbiselerini âtt? ' w hepsini pantalona yakın bir kisv* medeni bir kıyafete soktu; yine Pi — köylülerden topladığı parayla bir " , — sandığı” kürdu; paraya lüzümü *” lart o vakitki faizci ve soyucl” muhtaç olmaktan kurtardı. Genç hoca bu kadarla da ka köyün işlenemiyen birkaç tarlasl“' kuttuğu gocuklarla beraber suıd& ti, biçtiş; birçok meyveli ağaçlar Y" tirdi; yakm dağlardaki yabant gi bik ağaçlarma fıstık aşıladı; m AA | | lerimi: köy'namma sataîf'a”k’ heti ,lükten gıkarak minimini, ve adetâ bir şehircik halme gıt'eıı sabaya bir de elektrik mötörü £ evleri, mektebi, köy odasımır hwu tarafr nurlara boğdu. ; Güya ben bir Anadolu seyahatif' | buraya uğramış, genç hocanın yâP 'ı lJarmı uzun uzun anlatarak hikâ)” bitirmiştim. # * & Bü gend hoca bence o gün îçm “ideal” idi. Uzun meşrutiyet sen M nin yerine getiremediği bu hikây mevzuunu — “Cumhuriyet hükü’” y başardı; on seneden fazla oldu Kİ ıı"’ çok genç hacalarımız Anad her tarafına yayıldılar; kuttular; köylü çocukl nızii i"e İ larmı, Anadoluyu yükselttiler. ıil*' İşte ben bu gün o genç hoc ),,, yaptıklarımı gözlerimle görmek V€ zacağim yazılarla- göstermek lç“" tetkik seyahatine çıkıyorum; mj dım sadece bundan ibaret. Ka ea'* gördüklerimi * yazmıya yetişebil tıml .J | | | mi, bilmem? O kadar ümitle yola g i j U h Ankara sokak lnl'* için süpürge makinesi Ankara sokaklarını ötedenbheri * zozla günün her saatinde sulatafl ',-"_ kara belediyesi, şimdi süpürme * ( makineleştirmeye karar vermis *” g süpürgeli arozoz almak igm : -"’ Operatör “Cemilin gehreminllîl' ' manında böyle süpürge makine den birkaç tane de İstanbul içi tilmiş fakat operatör şeh den çekilince bunlar her nedenl! meğe terkedilmişti. ş Kimbilir nekadar para sarfed alıman bu makineler yakın wnlî"' dar Balatta belediye tamir önünde metruk bir halde , 8| .çg f ! & * ı"l Arc:p SGG Kuponu — 11 TEMMUZ — 1937 —