BUVE — Ver w w) OA zepeyo “Sepey No — OrM TapA0R EPMJETE3 UVA UngoK “LrKe weprok YopduljI N 9N99909)9909Z731 ı H 3 B B B z ğ B g ğ b â v - sırssge 1SRTYOROA UONT YDOP A TMPEN — T goT T9 Siyeğmopof “zyoyu Yönü goz grSM SEp “er — YauLa) “Saçıkrey Oçuuyğnunyo dİyAm HZELK vpi3ede SAa zlumAnyo TP Tang HOpyum> Nn> tavos Üa7 IPUSLĞO LEJENUNAO 'e BU00 *p PüN UOĞÖDÇUL ALOYALDY YT GAANAĞ )80N FYİU SD 8Z 'oynı SyÖTnos öra pun aödery töyöytiddı SKT LİNOdsys0N THOTU SePp 387 snunyo TUTMSNR UD YA 38ç görgös süp 'uK — Zuaüuoy vağıyıorsa9 görgEZ Bep MA UaPIM — © “(amu) zaynıy “(yNdü3D094) : SyyaşdsısoN “YONPE SYOYHASTEN AzUTYILLAM SEP 181 VP YOYHMEN — *uayağ nz aa AYOUL TayPRANYUZ JaP BuTD UÇ YY TANOD) YOYE "gEHRTEİTETONEN pusgy ury IPYİs 39p tamyoyozaye M döp Söupa * GTp MOĞUKT AYU 104 PUN ÇUKNASIYKÇ DIN SUP DUN PNY dUDYFLAL YND AM HOfYOM SEM — “Exny YNK YT ça ÇOLPS SOY AEYRN İyyeeya vep YOT TaPLIM ILAK 'URYAR Z ÇOLA TYR 35 VOL'U ES 19 gep 'çit uspyorud uap nzep ua İyyyorsay UdZ LKS dasan pevysumasayç Arp parma U3SEI, apuaçoJ YAPp UV apaayaıs SYEN TOP Ü aşp HaRtaşsaa pun Lor! 292 — bst nuz? — Evs hezapla, bitakacaklarını mu — zannediyorsu- ';Wyorum,m_xonçir* 'i adık. P; " 'ardayan Sözünlü kesti: - kraldır; “bahs olan , Konçini değil, — Ktal mı> bir cürüm işer, :i?rıı:î?“m' Ben hiç Pardayan dikkatle baktı. Jan Sâmimi gü üzerine s&pıın Öİk 'e — Siri, ş ; etinin Zarmızda, siz nefsinizi mü- dafaa ettiniz, y. meşru bir ""ekıuî:"d' haklısınız. Bu Jan yavaşça; v Bun:l ıüıııdlğinlıı oldum. MösyÜ, dedi, Pardayan devam etti; — Fakât bizi idar; il mazarınca, siz bir cüı;l:tlnt:;:ın:(hı zaten bir defa, sizin MsYanmızı .h' a€ Bu defa affetmi yecektir. Buna eıı:ium bilirsiniz. Bilhassa ki, bir Yüzbar 'de askeri Öldürdünüz.. beln Diğer - tarafta Monmirt Daşzahibes'nin tn,rıklınrd:. Ha bir hayli ziyana sebebi y iyet Öyle ki, Polis, Jandarma ve ıık'::“:ını:- nize ukıhşk Ve tizi yakalıyarak mahe vedinceye kadar Peşinizi brrakmiyı lardır. b — Ben bunları hiç dü, doğrusu!. ün gözleri içine Üyordu. Bunun gok memnun günmemiştim, Jan bu sözleri öyle Zarip bir tavırla söylemişti ki; sanki Pardayanın anlat- tıkları şeyler onu katiyen slâkadar etmi- rdu. Halbuki gayet zekiydi ve Parda. n mübalâga etmeden hakikatı söy- lediğine tamamile emindi. Fakat belki, enun da bir düşündüğü vardı. “gayos Dz seM WEPİDOG YUT B9 JAÇ — p — iBeripa "IOA aN Np 3Se İzioya Höne YOT gisM SECT — Lmpaf ssum. “YU201 TET B, — *12) UyTapoyıımna Weyo HBDORHASİ BÂLOULUMU UAPISİNANL gETEHe3O T YIEN İANATMDENİ — & 199P1 9yn3 düyg — Ud0 IN YOYOYUL e NP TUM — Z HUDYIRUU OYNAY AYM TAYJOM SEM — T VAPASCU TS98TUY KYANA URULHSA — $ TIZDaNİNI UPZOZ YKSULTUY VpPELO HOA — PuUzUsSUYA VONYA'TV “TPPZNİ XOS Ts0STINI YENA UTUTHARİ — --üy usuP ı L pun wağorı SEp UN 'çziela JPWEepayog TUnz zöyeNsNİ z apwıs p dmnusz üş İyeyadün 1301 &g “SUUaN OYTAŞ HOA Hİ SEP troZraasaı POyOyg YaANİ WudUTa UY AŞM TAPLAM UNA UL YOÖONVEI V SAYİNER TP YAzNP KÖLİYEME almM UORLAM FELANT, 19a1suza *sne İçuam uço aj UONNU “gÜNMEĞILI, HOYBU UY TUDYABUZ “av ,09yıesadayg döp ayrtayua g TOROANYEZ DIP SUn göne IyORMALA TAPLAM AM UDÇ DNIE Z suçylag aai *dyı p gATENEMUPORLA OTp YANPp “uz9puaryoE NATIRINI *üay33 şlaL dadınguspunum sep yöznp çayeld VOP 30 pan Zueyyus ,yuspurı vöp dayun , SUU OK UTEP “usy) “eur OpaşNUR OSyuzo desmpynare y TağOIİ dap UU ziald. Üre gapnpgo3sAmsyöyoy SEp arm UöYONSAT YIVUTT *BIYON, PARDAYANIN OĞLU lscak olan güzel sehpalar ve yeni ipler we bunların uclarında, dilleri dışarıya fırlamış caniler, yani kendileri, canlan- dı. Bu, hayal onları bir hayli sararttı. Pardayan bu sözlerinin ancak bu< 'üç detikanlı üzerinde bir tesir icra eıflgı.-.l gördü ve memnuniyetle gülümsedi. Oğ. Junun Jâkayıt hali ve şayanı hayret ce- saret ve soğuk kanlılığı onun sön derece hoşuna gitti ve ona sonsuz bir gurur werdi. Fakat şüphesiz, onun da bir dü- şüncesi olacaktı ki, aynı tavırla devam ettit — Bunları düşündüğüm içindir ki, buraya girilecek gizli yolları _ıife RöS. termeğe karar werdim. Bu gizli )voll:ı:ı Fransada ancak ben biliyorum. Yani, burada kaldığınız müddetçe, rahat ra- ,hat uyuyabilirsiniz. Hiç kimse buraya gelmiye“kdx. Çünkt hiç kimse b“."îı' nm mevcudiyetinden haberdar değildir. Jan, samil ve muhabbet - ifadesile dolu bir sesle: — Bu kadar iyilik ve şefkatinizden dolayı cidden son dezece mütehasıls'n. Sizi bana tesadüf ettiren çok bülyük bir tali yıldızıdır. Pekâlâ, icap ederse, yine gelip buraya sığrnacağım. Maamafih, ancak başka çare bulamayınca, buraya döneceğim. Ne yapayım, mösyö, bana hava ve ışık Tâzımdıir. Burada boğuluyo. rum. Bir tek şeye esef ediyorum ki, o da vaktin geç olmasıdır. Şehrin kapıları kapanmıştır. Aksi takdirde derhal çıkrp giderim. * Pardayan, lâkayıt bir tavırla: — Canım, bir gece nasıl olsa çı!nık geçer. Yarın sabah şafakla beraber gide- riz. 'Kırlıın. Eskargas ve Grengay bu söz ferin manasını derhal anladılar, Gözle- rinin önünde pek yakın bir atide kuru- Jan mahcup bir tavırla: — Şimdi, dedi, fena bir yemekten sonra bu defa da, bütün gece rahatsız ABerlinin teşkil et. merkez tayyare meyı, « kilometre, . ler — Tempelhof mutlaka der Luftbahnhof, . höfe — tayyare istasyonu, - lart ALMANCA DERELERİ hofer Feld meşhur tayyare meydanı). Europa — Avrupa ) die Rahe, (cz) — sükün, istirahat dazu — buna ilâve olarak, bundan başka ausmachen . machte aus . ausgemacht -« mek »- ediyordu . edilmiş der Zentralflughafen, - hâfen der Kilometer, . » danı, . ları unbodingt Tempe! DERSLERİ ALMANCA Hayır, o yolun yan tarafında Tempelhof meydanına “Hayır, o (ki) duruyor yolun yan tarafta Templhof düşüyor. Merkez tayyare meydanının önünden geçöcek miyiz? meydanında.,, Neir, der liegt abselts auf dem Tempelhofer Feld. (nayn, der Hgt abzayta av/ dem Temgelhoafer felâ.) #geçiyor rmayuz biz o zamamn dnahi merkez tayyare mey- danin önünde?,, (dahin fdâren vir ayn andermal,) “oraya gidiyoruz bis bir başka defa.,, Dahin fahren wir ein andermal. meinen . meinte . gemecint — zannetmek . zannediyor- du . zannedilmiş doppelt — iki mis! — önünden geçiyoruz. andermal Başka bir defa. Avrupanın li, ildi katlı vorbei, a. Vorbel: ün » forbay «« önünde Bu dersimizde gördüğümüz fiillerin muhtelif zamam kommen wir .. Yeni kelimeler üzerinde bir diğeri defa: Buropas das Mausoleum, - ein andermal: aym an. d2 Türkçeye çe i müsen in undDedinkt zden, er ist memdih ayner der grösten und modernsten Tuft'dAn'höfe evropas.) “gis meobursunuz onu mutlaka görmek o dır yani biri, €en büyük ve en asri hava istasyonlardan Avrupanın.,, Mein #reund und ich wollen dieses Jahr zur selber Zeit Urlaub nehmen, um gemelnsam nach Berlin zu fah- ren. Mein Freund kennt Berlin noch gar nicht. Ich selber Onu mütlaka görmelisiniz, Avrupanın en büyük ve en asri hava istasyonlarından biridir. Sie müssen ihn tnbedingt sehen, er ist nâmlich einer Ger gröBten und modernslen Luftbahnhöfe Europas. Oraya başka bir gün gideriz. (< PARDAYANIN OGLU 289 Irkla çektiği evrakın dördüncü kopyesiy d_i. Jan bunu sonuna kadar okudu. tirdiği zaman, fena halde kızdı. Kâğıdı bükerek gelişi güzel attı. Kutuya gelin | ce bunu da bütün kuvvetile, taş basa- maklara fırlattı ve bağırdı: — Her tarafta şu meşum defineyle mi karşılaşacağım?.. Sanki, cehennemlik bir kuvvet, bu defineyi çalmamı emret. miş gibil.. Hırsızlık yapmaktansa.. A!. Bu da ne? Bu nidaya sebep şu idi: Kutuda bir tek kâğıt vardı. Jan bundan tama- mile emindi. Bu kâğıdı bükerek atmıştı. Hatta bunu hâlâ, merdivenin altında görüyordu. Halbuki, basamakların üzerine fırlat- tığı kutu kırılmış ve bunun içinden di. get bir kâğıt daha çıkarak basamağın üzerine düşmüştü. Haytet ve tecessüs, anı hiddetini der- hal geçirdi. İlk hareketi, kâğıdı almak Üzere, ayağını ilk basamağa koymak ol- du. Tereddütle durakladı. Sonra omuz. larını silkerek mırıldandı: Bunun ne olduğunu görmek bir cürüm değil ki.. Sanki bu define beni teshir mi ediyor?. On milyon - değil milyarlar olsa, yine hırsızlık etmemt Basamakları çıktı ve kutuyu yerden kaldırdı. O züman gördü ki, kutunun içinden bir değil fakat iki kâğıt çıktığı- n gördü. Evvelâ kutuyu tetkik etti ve gülümsedi: —- İki katmış, diye mırıldandı. Yere şiddetle düşünce açıldı. Kiâğıtlardan birisini açtı. Bu, evrakın beşinci kopyesiydi ve Fransızca yazık mıştı. Diğer kâğıdı açtı. Üzerinde bir tek kelime bile yazılma.| mıştı. Merakla küğrdr evirdi çevirdi ve tekrar merakla mırıldandı; — Bu da ne?.. Sabırsızlanarak bu iki kâğıdı da, di- ğer kâğıt gibi atacaktı. Fakat tesadüfen bunları birbirlerine yı'ıîııt:nnca. aynı boyda olduklarını gördü. Tetkik etti ve bir sevki tabile bunları üstüste birleş- tirdi. O zaman sevinçle bağırdı: — Ha şöyle! Nasıl oldu da bunu dü. şünmedim? Bu ikinci kâğıt birincisi Üzerine ko- nunca, cümleler görünüyor ve ilk kâğıte taki manayı tamamile değiştiriyordu. Binaenaleyh, peder Jozefin Lâtince. iden, Saettanın İtalyancadan, Pardaya- nın da İspenyolcadan ve nihayet şimdi de Janın İtalyancadan — tercüme ettiği evrakın metni, Jan, iki kâğıdı yanyana getirince, şöyle okunuyordu “ua Manastırın darağacı altmda on iki basamaklık bir merdiven vardır. Bu basamakların ön ikincisinin alt tarafı, meydana bir döşeme taşı çıkıncaya kas dar kazılmalıdır. Taşın altında bir ta. but vardır. Define bu tabutun içindes dir.,, Jan kraatini bitirdikten sonra, uzun müddet, son basamağın önünde dalgın dalgın durdu ve düşündü: —Demek milyonlar bu basamağın ale tındadır?.: Görsem mi acaba?. Eh! Ca. nım neme lâzım |.. Yavaşça gülmeğe başlayarak —murıl- dandı: — Halbuki ötekiler kral, kraliçe, Kon çini ve tanımadığım diğer - birçokları, kilisenin etrafını altüst ediyorlar!. Arar dıklarını orada bulamayınca kim bilir ne bale gelecekler... Doğrusu onların o za, manki hallerini cidden görmek İster im., Hiçbir maksat beslemeden, kâğıtları büktü yere atmış olduğu kâğıdı da aldı yapmak (ausmachen — teşkil etmek). Burada bir fiilin başı« aus — den, dan (harficer) mâachen Sehenswürdigkeiten unserer schönen Hauptstadt zeigen, habe lüngere Zeit dort gewohnt, Ich kann ihm also die