Türklük ve islâmlık Meslektaşımız Kandemir, Hatay» deki intibalarını anlatırken şu noktar ya işaret ediyor: Suriyede Türklük aleyhinde . bir propaganda vardır. Fesatçı bir gebe” ke bizim aleyhimizde « hâlâ ve bü” tün teminata rağmen - zehir #06 durmaktadır. Bunun da misali, İ$ faraza şu basit vesika: Bir takvim yaprağının ar Bir a ir hiç Türklerin islâmiyetten evvel b ei oldukları yazılı imiş. l öc kıtaya hük- sayesinde adam olup ÜS > ozi metmişiz, Bu meyanda, $91'© Ya: yor: k “Ertuğrul bey; geğplarını kurar, toprağı yatak» gökü yorgan yapar: dı Ahfadı ise, islâmiyet sayesinde üç kıtanın efendisi oldu ar.,, Ne mantık ve nc malümat: Çadırı kurar, dışımda mı yatarlar dı ki, velev mecazen gök yorgan ola- bilsin? Ertuğrul bey müslüman değil miydi? Hatta birkaç batın evvel ec dadı Muhammedin dinini kabul et memişler miydi? Afyon mu yuttun, Hacı? v.s, ykasında, ürkleri Ne Türklerin müslümanlıktan evvel, | ne büyük medeniyetler yarattığını, yalnız bizim Tarih Kurumu değil, Avrupa müdekkikleri de ortaya koydukları vesikalarla âleme tanıt- e O tarafı meskât bırakalım. ümu ilâm o! e Arapların çölde kız çocuklarımı irt diri gömmek gibi müşfik sn'a peleri olduğunu da mevzuubahs et- meyelim.. Fakat şunu kabul etmek zarureti vardır ki, her iki idealizm, kendisine intisap &den cemaatlere ileri hameleler i » EF Yaptırır; sonra iş bas” ma kalıp mukallişkğ, ae 8 kapıları kapanır. “© döner; içtihat Aynı hal, Türklerin & lâmiyeti k bul edişlerinde de olm iğni na a ibi manevi misalleri, Türklerin Meme a nİdorğes gili ilâ miyettensonra"da kürdağeş büyük devlet teşkilâtmı bir en e Ehli salip akmlarına karşı Türklerin nasıl bir sed olduklarını da anlata- Im.. Fakat yukarıki hezeyanları ka” rıştıran Şam ve Halep muharrirleri sadece kendi şehirlerindeki camilere, kün tığı mabed Arabmkine ben" m ! 2 misal şunu anlatmağa âfidir: İslâm medeniyeti, yalnız bir Milletin eseri değildir. Araplık, aza» mi marifetlerini o medeniyet için: Röstermiş olabilir. Fakat Türklük kaya evvel de vardı, büyüktü. Garp “ürü çinde bir şahsiyet olmak he de namzetliğini koymuştur. sal, Rvcizelerini siyaset ve teşkilât Rp Ymda göstermiştir . Tovaki sosyalist tarihçilerinden ii tiği Pristiyanlığın Rusluğu alsa Mani an şikâyet ettiği gibi, kn *ğm Türklüğü gerilettiğinden biz iş ecek değiliz. İkisi de ii mil), a olmaz. Müslümanlığın her izi bir devre içinde ileri ye a muhakkaktır. Fakat şimdiki Virde dini bir vicdan işi saymayıP ğ *kolastiğe saplanıp kalanlar Şam AST yibi apışacaklardır. » “Arabın eski ve yeni Türkte be *Nmediği, çekemediği. kendine te .“Yvukudur. Orta devirlerde ise be” 8eniyor onu: Çünkü kendine ben” ii (Vâ-Nü) Tâ -Nü im e ini Evlatlık isteyenlere Nezdimde bülunan anası ve ba” bası olmayan İZ yaşında bir kıza mali vaziyetim dolayısile daha fazla bakamayacağım. İyi bir aileye ver- mek istiyorum. İstiyenlerin müra *aatları, 5 eli Aksarayda Haseki caddesinde "ab manav sokağında 4 No. Fatma lur. İslâmiyetten ev” | İ dolaşırken, İsminin b İstanbulun en yahat, en mes'ut semi. lerinden biri, hiç şüphe yuk Nuruos. Mahmutpaşa mehallesidir. Bu sessiz mühallenin temiz ve munte- zam sokoklarında dolaştıkçâ, içimiz açıldı desem mübalâğa etmemiş ola. cağım sanıyorum. Burada oturanlar lerini çok. methetmemiz az mübalâğalı görünecektir. Ama, ben ve arkâdaşım foto Ali haf. "ianberi İstanbulun öyle sefil, öy le berbat yerlerini görmeye alışmıştık ki, Mahmutpaşanın gözümüze bir cen- görünmesi çok tabil bir neti- ldağmali unutmamak Yamur mi Halkevinin yanındaki 80. kaktan sapıp Mahmutpaşanın içlerine girdiğimiz zaman, ilk gözümüz şar. , büyük bir garaj oldu. Sessizce kapısından içeri girdiğimiz garajda klarından kimse bağını bakmadı bile, Mevcudi. atmak için Ali öksür. ım. Nihayet zeki tavır- Evvelâ dik. kaldırıp bize yetimizi hatırlı gü, ben aksırd Ir bir zat, karga ie yi > 1, sonra: 7 lag gizi tanıdım. Haber Mharrizi ve fotoğrafçısısınız. Ben de bu garajı emriniz varsa söyleyin. Bizi büyük bir nezaketle karşılıyan bu zata kendimizi tanıttık. Maksadı. mızı anlattık: ğ i — Maalmemnuniyet izahat vereyim, dedi. Fakat bizim semtte pek fazla dert bulacağınızı hiç tah rum. Hep berabe baştan başa Ki r dısarı çıktık. Temiz ve saldırım döşeli sokakları Mahmut oldu- J sahibi de ya. ğunu öğrendiğimiz ge vag yayaş anlatıyordu: Me le bol; sokak. larımız muntazam, fazlasiyle mektebi- miz var. Böyle bir mahalle elbet dert. 1 sayılamaz. Yalnız bizi üzen bir şey var, O da mahallemizde hiç ağaç bu. lunmamasıdır. Bir adım ötemizdeki beş altı kişi vardı. Fakat hepsi de iş- , I oldu! minarelere baksınlar kâfidir. Tür | ie meşgni n sahibiyim. Buyurun, ne; min etmiyo. Mahmutağa mahallesinde eski konakların. yerine yapılan yeni evlerden bir kaçı. Istanbul konuşuyor ! Mahmutpaşa, Istanbulun en dertsiz semtlerinden birisidir Yalnız bu mahallede dilencilerin önü alınmalıdır Yazan: Haberci (Nuruosmaniye: 1) Mahmutağa mahallesinde oturanlardan birkaçı Haberci ile konuşuyorlar | dir de, bizim sokaklarımızda bir yeşil dal göremessiniz. — Bütün derdiniz bu kadarcık mı? diye hayretle sordum, Derhal “evet” diyecekti. Fakat bu- na meydan kalmadı. Uzun boylu, kara. yağız bir kadının, #oksktaki evlerin teker teker kapılarını çalarak bir şey. ler yaptığını gördük. İ Hızlı adımlarla, üzerine eski bir si, yah çarşaf geçirmiş olan bu garip ka. dınm yanına yaklaştık. O zaman anla, dık ki, bu bir dilencidir. Bütün kapı, ları çalarak dolaşıyor Ve sadaka işti- yor. Dikkatle baktım. Sapasağlam ve dinç bir kadındı. Yahu, dedim, utanmıyor musun böyle dilenmiye, çalışsana... Dik dik yüzüme baktı ve kaba bir şiveyle: — Ne yapayım, deği. Başımda üç çocuk var, onlara bakmak lâzım. — Nerelisin, kocan yok mu, çocuk. ların kaç yaşında? - diye biribiri peşi sira sordum. Bütün bunlara yalnız&a: — Diyarbekirliyim, “dedi ve işin mabaadi hoşuna gitmemiş olacak, bir- Diyarbekir olduğunu söyliyen bu kadın kapı hapı dolaşıp dileniyor ve bu "arada sölerkten gererlerin de wakrsın sarılmaktan geri Terlmyror Nuruosmaniye caddesi ağaclar içinde. ( denbire tabanları yağlayıp yanımız. dan uzaklaştı, gitti. Ö zaman bay Mahmut söze karıştı: — İğte, bu da mahallem'zin dertle, rinden birisidir, Kapılarımızdan dilen. ciler hiç eksik olmaz. Günde 4-5 kere bunalrâ kapı açarız. Hen: de boş çe. virmeye gelmez, fena hai kafa tu. tarlar... dedi, Hem konuşuyor, hem de mahalleyi gezmemize devam ediyor Bu do. laşmamız esnasında yeni yapılmış bir çok evler gözüme ilişmişti. — Gâlibs burada vaktiyle yangm ol muş da, şimdi yangın yerlerinde yeni evler yapılıyor, dedim. Bay Mahmut: — Hayır, cevabını verdi ve izah et. âkası yok bunla. rın. Şimdi mah mizde eski köhne konakları yıkıyor hep böyle yeni ve güze! evler yapılı. yor. Bu gidişle yakmda Mahmutpaşa- nın yarısı yenileşecek guliba!... Biz böyle konuşurken, yanımızdan yaşlı bir zat göçiyordu. Halinden, tav, rından müteka't bir zabit olduğunu tahmin etmek güç değildi. Kendisini selâmladım. Maksadımı kısaca anlattım, Bir saniye düşündü, sonra: — Benim size söyliyeceğim tek bir gey var,dedi. Oda Halkevinin spor salonu için başladığı inşaattan vaz. geçildikten sonra, açılan yerlerin ken- di helinde bırakılnfış olmasıdır. Burasi ya yapılmalı, yahut da dü. zeltilmelidir. Tahta perdelerin çirkin. liği bertaraf, temel için ksatlan çukur. ların tozu, toprağı ufacık bir riizgâr- da, doğru evlerimizi boyluyor. Sonra bizim bir derdimiz daha vardır.ama, neyse şimdi ondan kurtulduk. Vaktiy. le mahallemizde bir sabah gazetesinin matbaası vardı. Aman efendim, kü. çük müvezzilerin sabah karanlığında bu matbaaya girerken yaptıkları gü- rilHiefi na sir sarım, ne de hen amla. | AKŞAM” Hatay - Suriye Milletler Cemiyetinin kararmı ilk istihale devrinde tatbika başlamak va. zifesi — Suriyede iki sene daha man, dater devlet olmak sifatile — Fransa, ya düşüyor. Hatayda yeni idare şekli sonra tatbika başlanacak. » mandaterliğin dev&- mı müddetince dahi, yeri müstakil hükümet sisteminin azami tatbikini tanhhüd etmiştir. Bu meyanda, çok mühim olan intihal var ki, ilk saf, hasmda sadece mebus intihabını de, gil, muhtelif ırklar arasında bir nevi basit nüfus tahririni ihtiva ediyor. Sonra, Hatay vatandaşlığı hakkını is- tiyesek insanların müracaatları ve İ bunda mahalli mahkemelerin oynıya. cağı rol var. Bütün bu işlerin iyi ni. yet ve büyük bitaraflıkiz görülmesi lâzlındır. Milletler Cemiyetinin kon. İrolu ne olursa olsun, bu bir iki sene zarfında Fransaya mühim vazifeler düşüyor. Dahili istiklâlne kavuşan bu Türk ülkesinde, ilk zamanlar, hal- kı kendi kendisine idareye slıştırmak, Ha'ayın istikbaldeki sükünetini ilk a. dımda tenvir etmek vazifesi, Fransa için gereli olduğu kadar mes'uliyetli bir vazifedir. Büyük liberal ve demek. rat devletin bu vazifeyi zevkle yapa- cağına inanmak isteriz. Esasen, Kont de Martel ile Başvekilimiz arasındaki konuşmalarda tam bir görüş ve anla. yış mutabakatı mevcut olduğunu duy. duk. Bundan dolayı çok memnunuz. Beynelmilel politikada, bilhassa Mil. etler Cemiyeti siyasetinde, aralarında tam elbirliği olan Türkiye ile Fransa- nm Hataydaki çalışma birliği iki dev, letin dostluğunu kuvvetlendirecektir. (Necmettin Sadak) CUMHURİYET "te: ıran dostumuz Doktor Rüştü Aras, bugün, dost 1, ranın möâseliridir, İranla Tüririye arasındaki dostluk yalnız siyasi ve iktisadi değildir. İki milletin de bütün tarihi boyunca sti- ren derin bir kültür münasebeti, ka. falarını ve kalblerini birihirlerine asır. lardanberi bağlamıştı, Fakat bugün İranla Türkiye arasındaki dostluk, Osman ve Kaçar hanedarları arasın. daki münasebete hiçbir noktada ben- zemez. Pehlevi İranile Atatürk Tür. kiyesi, bütün siyasi ve iktısadi alâka. lari aşan, hudud komşuluklarnın Üs. tüne çıkan bir ideal birliğile biribirle. rine bağlıdırlar: İçerde inkılâb, dışar. da barış, her iki memelketin de dört kelimeye sığdırabilecek mtşterek yol, larmı çiziyor. İki milletin Osmanlı İmparatorluğu zamanındaki dostluğu, hiçbir gün böy, le yüksek plânda bir kafa ve kalb be- râberliğine çıkamamıştı; sadece geniş ve dağınık bir ümmet çerçevesi içinde, mili hiçbir müeyyidesi olmadığı için, zaman zaman en hazin ibtilâflara dü. şen perişan bir alâkadan ibaretti, Peh levi idaresi, Atatlirk rejiminin bütün şarka getirdiği inkılâb hareketine İl, könce ve bütün kudretile ayak uydu- rarak, Türkiyenin yanmda hem bir eski dost, hem bir yeni inkılâp arka. daşı, hem de bir barış yoldaşı olarak yer aldı. Türkiye ve İran bütün tarihinde ilk defa olarak, sosyal bünyesinde, politi, kasımda, ekonomisinde, velhasıl bütün içtimai mücsseselerinde, yan yana ve tek bir hedefe doğru yürüyor. Bu mümtaz dostluğu ve beraberliği selâmlamak için İranda bulunan Tev. fik Rüştü Aras, bütün Türklerin en eski dostlarma karşı sevgilerine terci» man olmaktadır. Ki (Peyami Safa) tayım. O zaman sabah uykusuna has, ret kalmıştık. İste bütün söyliyecek. lerim bundan ibaret... Bu zattan da ayrıldık ve bu dertsiz mahallede biraz daha dolaştık, Yine şikâyet edilecek bir sey göremedik. O zaman bay Mahmuda teşekktlr edip ay ni semtin biraz ötesinde, bin bir den de boğulmuş olan Nuruosmaniyeye doğru yürüdük. HABERCİ YARINA: NURUOSMANİYE, dali ein