2 Temmuz 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

2 Temmuz 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

v g aşlı ramanı Farihi macera ve Yazan: (Vâ - Nü) — Küçük Osman, annes'nin cesed'ni tekmele- — diş “Melun kadın! Cant! Casus!,, deai. Gegen kısımların hülâsası — Küçük Osman, hıristiyan dinine gir. miştir. Ben de onun lalosıyım, Girid adasında birlikte esirir. Osman, ken disinin İsa bile olduğuru iddia edi. yor. Buna da pek çol: kımseyi kan. dırmıştır. Osmanın avnesi Ayşe de dbizimle ayni vaziyetis Dir mürted- dir. Fakat papaslar, omun Türklere casusluk yaptığını yakoalımışlardır. Türkler, adaya hücum — etmişlerdir. Annesi, Osmana, “beni - öldür, bari ikimiz değil, yalmız — ben “mahvola- yım!” demiştir, Osmen da bu fl_i- yeyi yerine getirmliştir. — Niçin öldürdün? Niçin öldürdün ? Böyle söyliyerek yırtın'yorlardı. — Nasıl öldürmiyeyim. — Fakat, o, casustu. — Biliyorum... İşte ban de şu vesi. kayı yakaladım. Onun için öldürdüm. Ayağıyla, annesinin cesedini dürttü. Yüzüne baktım. 'Tam manasiyle bir istikrah, bir nef ret ifadesi!... İnsan bir köpek lâşesi. ni bile böyle tekmelemez! — Bizi satan, aldatan kadın. Milli. yet hisleri, din hislerine galebe çaldı. Hiıristiyan olduğunu unutup Türk ol. duğu aklına geldi. Halbuki. her şey- den evvel din mevzuu bahslır. Din, be- nim dinim... Biri haykırdı: — Senin annen, Başka biri: — Anne katili! Annesini öldürdü! Osman: — Öldürdüm! . dedi. . Fakat onu an ne olarak tanımıyorum. Benim annem O dur. O, Meryem... Bu kadın ise, Bu kadın ise! Bir kere daha tepti. Deminki muhavere aklımdaydı. O candan kopan ah ve eninlerden s#onra bu sözler, bu tahkirler?... Bunlar, na. sıl izah edilebilirdi. Bütün hrıristiyan. Tarın onu muclez telâkki ettikleri gibi, şimdi ben de onu bir haile telâkki e. diyordum: Bu yaşta bir genç, hattâ bir çocuk, nasıl olur da bu derece so- ğukkanlı oluyordu. Nasıl olurdu da bu derece rol oynuyordu? Aklıma birdenbire mahut Galata meselesi geldi: Casusluğu bütün ga- vamıziyle Ayşeye öğretmemişler miy. di? Ona yüzsüz olmaktan arsız olmı. ya, arsız olmaktan namussuz olmrya kadar her şeyi, her geyi talim ettir. memişler miydi? İşte bu sayede, Ay. ge, Osmanlı sarayından Girid sarayı. na kadar her yerde nafiz ve hâkim olmuştu. Gerçi, sonunda muvaffakıyet ıizli’ uğramıştı. Esrarını cle geçirt. mişti ve işte cenazesi önlimüzde duru- yordu. Fakat bu çocuk.. Bu çocuk onun bir sürü hünerlerine tevarüs etmişe benzemiyor muydu? "——ıımaıırı.uı/ulııımnkınıuu, rine atılmak istedi. Kara gölge tabancasını | <—-'ı ve amtranc dir sesle: — Bir edim daha alarsanız ateş ederim. Dedi Ve sonra müstehzi bir kahkahayin Hâve etti: — Tabancanızı, benim almam için — yere y Bıraktığmız için toşekkür ederim mösyö Şarl O hançer saplayış? Bu derece so. gukkan'ılıkla hareketini değiştiriş... Bunlar hep çocuktaki yetişikliğe delâ. let elmiyor mıydı? Bu oğlan annesinin . o derece sev. diği ve takdis ettiği annesinin . cena- zesi karşısında bile bu derece soğuk- kanlı olabiliyordu. Bü sefer, başpapas da âahil olmak Üzere, herkes onun samimiyetine iâan dı" — Oğlum! Kendi dinine karşı gös. terdiğin bu bağlılıktan dolayı cidden papanın oğlu olmayı hakettin. Zira, işte, anneni kendi elinle vurarak sa. mimiyetini gösteriyorsun. Ancak bir hata ettin. — No gibi? — Annende birçok esrar vardı. Ken disine işkence Jederek onları elde ede, cektik. Fakat sen bu imkânı ortadan kaldırdım. Osmanm gözleri parladı. Öyel sanırım ki, bunu ancak ben farkedebildim. Başpapas: — Olan oldu bir kere, Şimdi artık mühasara ilerliyor. Zira, annenin gös. terdiği izler aayesinde, düşman fevka- lâde muvaffak oldu. İlerliyorlar. O. nun çiin bir an evvel buradan çıkma- hsın, Seni bir mektupla papa hazretle. rine göndereceğim. O mektupta bu son gösterdiğin yararlık da yazılı buluna taktır. Ayni zamanda, kendisinden ri. calarımız olacak. Bize yardım gönder, mesini istiyeceğiz... Haydi, Başpapas ilerledi. Fakat bir kere daha dönerek arka. sına baktı: — Bu kadın; ah bu kadın... Bizi na- sıl aldattı. Osman, ona tükürdü: — Mel'un.. Benim gözlerimden gayrlihtiyari bir damla yaş aktı. Başpapas emir verdi. — Göğslüne bir yafta yapıştırın. Bir kaç gün halka teşhir edir. Sonra leşi. ni köpeklere atın.. . İçimden: — Zavallı Ayşe, fedak;r ÂAyşe - de. dim, Kimbilir kendinle beraber te ka. dar esrar götürüyorsun. Vakat yalnız hırittiyanlardan gizli olan esrar değil. bütün bir kâinattan... Bizden de, Aca. ba Sünbül ağaya karşı vaziyetin ney. di? Onun muzırlıklarına da sen mâni oldun galiba?.. Ona kargı hakikaten | âşık mıydın?.. Bu maceranın iç yüzü nedir? Türk casuaları ecnebi memle. | ketlerde nasıl çalışıyorlar? Hepsinin İ esrarmı, sen beraberinde gölürdün. Islak gözlerimle Aygoy: bir kere da ha selâmladıktan sonra odadan çıktım. | (Devamu var) İ j HABER — Akşam postası Şikâyetler temenmniler : Elektrik saatleri meselesi Hâlâ kilovatı 20 kuruştan sarliyat yapan paralı saatler neden kaldırılıyor ? Kasımpaşada Kulaksızda olu-ı ran okuyucumuz Kemal Alptaner elektrik saatleri hakkında şu temen- nide bülünüyor: *“Gazetenizde intişar eden, Elek- trik şirketi paralı saatleri kaldırıyor başlıklı yazınızı okudum. Bu işe bir kaç yerinden hayret etmemek bence kabil olmadı şimdi izah ediyo. rum: I— On kuruşluğu delerek iple saatin kumbarasına atıp saate para girmiş hissini verdirerek ceryanı ka- çak olarak kullanıyorlar, fakat elek- trik saatleri kendisinden devre yapa- rak ister kaçak ve isterse resen ol: sun geçen elektriği kaydeder. Tabii- dir ki bu kaydı her ay şirketin tahsil- darı gelip parayı kumbaradan alırken — görür muaddidinde kaç kilovat elektrik sarfettiğini bir fatura ile hem müşterisine ve hem de şirketin defterine kayıt eder alınan para ile sarfedilen cere- yan arasındaki gözüken fark derhal görülür ve bu kaçakçılığı yapan müş terinin paralı saati alınarak yerine parasız saat ve yahut kanuni takibat yapılır. 2 — Şirket kendi hesabına -gel. meseydi vaktiyle niçin paralı saat koymuştur. Esasen elektrik kilovatı 12 kuruşa indiği halde hâlâ paralı saatler 20 kuruştan kilovatını yak- maktadır. Bu cihet tamamiyle şir- ketin lehinedir. 3 — Yeni çıkan on kuruşluklar da bu saatleri muntazaman işletmek tedir. 4 — Paralı saat yevmi kazanciy- le geçinin halk için çok iyidir. Çünkü iki ayda gelen faturaya toptan bir kaç Jira vermek herkes için kolay değildir. Fakat iki gecede on kuruşu her şahıs kumbaraya atabilir. Şu hal- de şirketin bu saatleri kaldırmasına ben bir mana veremiyorum. Bu hu- süsları alâkadar makamım - tetkikine birakıyorum.,, ve HABER AKSAM POSTABI IDARE EVi Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 Telgrat adresi . istanbul NHABER Yazı işleri telofonu : 21R19 idere ve nân 124370 ABONE ŞARTLARI Tertiye 1400 Hr Ecnebi 2700 Kr. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı ver (VAKITI matbaası Ve Antuan eve doğrü koştü, elinde | bardaklar geldi, şişenin birini açtı. Pat. | ris: — Bana, dedi, pekar.. | — Dominik: — Ben, dedi, hiç istemem. dadd?prışşi eh & h rshr shrahrd — Kati'yyen olamaz.. Rişar ten de bana yardım etsene ki... Hele durunuz bakayım, bir tadıma bakayım.. Harika... Hatika.. Haydi, kadehlerinizi uzatı « Diz, Dominik israr ediyordu: — Hayır, hayıç.. İstemem. Fakat Patris küçük bir işaret etti. Dominik kocasının teklifini kabul etti, Kadehi aldı. Antuan: | Otomobilin arka tararfında, Dominik, üzerindeki hafif mantoyu atmış, sinirli İve titriyen vücudiyle Oona garılryordu. 'Gece, onu şehvi bir nevazişle okşıyor - adu. | — Genç'kadın kendini hafif birgaşkmlık içinde hissediyor, bundan büyük bir lezzet duyüyordu. Kocasının — eli, onun yüzünü, kollarımı, gerdanımı okşıyor, | sinirlerini büsbütün tahrik ediyordu. | Bir aralık Pâtris karısının dudaklarını | aradr. Dominik bafif bir mırıldanma ile cevap verdi. Bu esnada, Rişar böğuk bir sesle Antuana: — Dikkat et, dedi, yolu şaşırdın. Antüan cevap verdi: — Haydi catım, ben örmanın her ta- rafını cebimin içi gibi bilirim, ben mi yolumu kaybedeceğim. Fakat birdenbire sustu, ötomobili ar kalsın bir çukura yuvarlıyacaktı, kur - tardı ve: — Gördün mü, dedi, beni meşgul et- — Dostluğumuzun — şerefine, dedi, sön damlasına kadar içeceğiz! Ve hep birden içtiler. Antuan bir ikinci şişe aldı, israrla birer kadeh dahâ döldurdüu ve içirdi. Dominik artık reddedemiyordu. De . min içtiği Kümelin tesiriyle hafif bir sarhoşluk duymağa başlamıştı. Fazla redde mecali de yoktu. Şimdi neş'eli idi ve kendini iyi buluyordu. Erkeklere ge- lince, alelekser az içen kimseler olduk. ları için iki şişe şampanyâ onlarda hafif de olsa, bir sarhoşluk yapmağa başla - mıştı. Antuan gevezeliği arttırmıştı, Ri. şar malihulyalara dalmıştı, Patris işe bir çocuk gibi neş'eli olmuştu, her za - manki ciddiyetin! bırakmıştı. Fakat bir ara kendini topladı: — Çocuklar, dedi, nerede ise saat 12 olacak. Gitmek zamanı geldi. Antuan, hafifçe dili dolaşarak: — Doğru, dedi, gidelim. İsterseniz, otomobili ben idare edeyim, zira, buta . nın yolları karışıktir, ben bilirim. Dominik tasdik etti ve kocasının eli- ni mânalr mânalı sıkarak: — Evet, dedi, münasip, Rişatı yanr. nâ al, biz de Patris ile arkaya oturu - ruz. Patris, karısının temnsr He hait Bir titreme geçirmişti. Bindiler, Antuan o. tomobili bahçeden çıkardı, ormanın ılık: ve uzaktan uzağa nadir ışıkları ile he - men hemen tamamen karanlık denebi - lecek yoluna daldılar, Hava ağırlaşmağa başlamıştı. Ortalıkta müphem bir fırtına kokusu dolaşıyordu. 80 — Gözlerini adamlardan ayırmadan genç Kıza hitap etti. Sesi tatlr ve olddi biri nal almıştı. —. Matmazol, dedi. Babanızın alçak ağabeyi. nizin kaşasında bulduğum — vasiyetnamesini tetkik ettirmenizi tavsiye ederim. Sizin-Bila, senize düşen mirası sizdea çalmıştır. Yanı. ma aldığım evrakı adllyeye göndereceğim. b Kibar hırsız — Slyah centilmen | — Birkaç dakika sonra, Kara Öölge elek ; buk olmuştu. Yarım aaat sonra, evinde Her. gereyanını kesiniş öldüğünü — müstehı! bir kahkahayla söylüyerek ortadan kaybal muştu « Bir Jolhn Turner eğtlerek yerdeki tabancayı #ldı ve bayretle bağırdı: —- Bu silâhın içinde kurşun bile yokmuş! 82? — Kara Göülgenin evo dönüşü gayet ça.| ipekteu yapılmış olan pardösüsü sayesinde v OU ver Valing olmuş, rob dö şambrını giyerek ağzında sigarasile rahat rahat odasında do laştyordu. « Her zaman yanında dolaştırdığı, ve icabın. da alelâcele Üzerine geçirdiği, çok ince bir | üü n ei * Danseden matmazeller tin, az kâalsın yuvarlanacaktık... Hem bak.. işte yol!.. Böyle diyerek, Antuanm otomobili ten ha, güzel bir orman yoluna sokmuştu. Yol, yavaş yavaş hafif bir yokuş halini alıyordu. Biraz ilerlediler ve birdenbire Antuan frenlere bastı, otornobili dur . durdu. Katşıdan, hafif ve sicak bir sis arasından, gökyüzüne asılr gibi, sabit iki ışık görünüyordu. Antuan: — Bu da nesi? Diye tekrar ötomobili harekete ge - tirdi. Yolun gol tarafında biraz geride. bir ev karaltısı görünüyordu. Biraz daha ilerleyince Antuan: frenlere ani olarsı: bastı. Işıklara yak - laşmışlardı. Dar yolda durmuş ve yolu kapamış küçük bir otomobil duruyor . du. Biraz ileride de esrarengiz ışıklar görünüyordu, Bunlar, ağaçların arasın- dan sözükiyor, küçük bir çayırı, hülyalı bir aydınlık içinde brrakıyordu. Ve bu müphem mai aydınlık ile bir riyada gibi görünen çayırın ortasında iki kadın, çıplak iki kadın, ince ve çevik vücutlarını biribirlerine yaklaştırarak, kıvrılıp bükülerek, üçüncü fakat giyi - nik bir kadırım mırıldandığı nağmelere ayak uydurarak harikulâde bir ahenkle dansediyordu. Ve mai ışık. içinde munhnk!uın be yaz vücutlar, bu sessiz ve gevşeklik ve. ren dans, karanlıklar içinde, eüküt ve tenhalık içinde bu solgun ağaçlar deko ru, pek eski bir tarikatım pek az cisman! bir güzel mabudesi şerefine yapılan âyin merasimleri gibi, müphem, peri masal . larını andırır, şaşırtıcı bir manzara arze- diyordu. BAŞ DÖNMESI Sihirli bir âlemin, sihirli bir rüyası . ma benziyen bu beklenilmiyen, garip, gehvi ve gairane manzara karşısında Ri- şar ile Antuan önce şaşırmışlar, sonra cazibesine lıpıııt otomobilden ulı a mmm yan küçük-otomobilden, genç, kuvvetli ve bir şöför gibi giyinmiş bir adam fır. Jadı. Elinde, geniş yüzünü, müstehzi gü - Kişünü, açık başını, kıvırcık kızıl saç . Jarını aydınlatan bir fener vardı? 'Tam bir Parisli şivesiyle: — Affedersiniz, dedi, benrinimiz kal- madı. Varsa bir gişe verir misiniz? için istiyorum. Kibar kimselerdir, parasını verirler. Anttan cevap verdi: — Delikanlı, şişe namına, şampanya şişesinden bâşka bir şeyimiz yok.. — Şampanya mr, haydi hayırtısı, patlatalım mı dersiniz? Patris te otomobilden inmişti. Fakat © da çarkadaşları gibi yalpa vuruyor . dü; zirâ bir hayli içmişlerdi. a — Berizin mi? dedi, otomobilde var. Ve eliyle otomobilin arkasındaki ka- sayı İşatetledi. Ve Antuan ile Rişar gibi, o da, çıplak dansözlere doğru bir iki a. drm attı. Şoför, otomobile yaklaştı, ka- sadan benzin şişesini buldu, sonra, kim. seden müsaade istemeden, iki şişe şam- panya aldı, açtr ve bir şişeye ağrını dayayarak çekti! (Devamı-var) hiç kimsenin ,nazart dikkatini — celbetmede sokaklardan geçmeğe muvaffak olmuştu. 83 — Bir ay müddetle Kara Gölge ortadâ& kayboldu. Bir gazetede ismini görünce, yeni hir sergüzeşte atılmak arrusuna kaprldı. Gün zetedeki makâleyi kesti ve alaycı bir toböf. gümle mırıldandı: — Bu gece eve bunu bırakırıım

Bu sayıdan diğer sayfalar: