*2(300 OUMUTP ZULIA OP TAPUİRY PrEpamne” —— 9D HL 2A YARASNAD SOP OD Vç (Cenn yyısa ufin JW t 'Suv İrtar UT UTM Uoynu 'aoyrelorı, toyru vur €i o ü >D1O İAPOY AUŞTAĞ HTONYUNE ADPOENUL OPLRUNĞ AYDORAHU, idübemenenız Aİre Za a e© v NS KN OT “LOPAUĞLEŞ OD sily ) (KÂ0 tyey SO TORUY SNOT 4P Paya HADDE MoOPUDÖTO/ wop u0) Ğ VA Hİ : : X CZ » 3 İT KETRİ D LEİ S eTT YEZEŞSBERSE İ SESE>E EŞSLE. e RÜRL . BZ 3 -Bsl 2395 V”ESELcEİriz g. Bo göşzgüği ”. 'E’ğg EETALEERCI. © Bas7 Yi FEALER S0 R A eg gaç : B M dln KŞSN %"a'j’ğ'-: $ ge B 2 K B S e Y E e ;’!Eg:!vaq-egîğğ > B İrş Eş Jiğdle”.tsl'şe < İ Ç SEğtiç Böte”He” < 5ğ PS a0 R6. g a PP Seğedi öreieksi. Ve & İA B STT ARUS EK T ER U S 3 ö. 48 S 58 ğ'_;c 3 ö B gi x? Fü ati Ve Ş GÜHT GAĞA B B B "i a Fo ğ : D Fi j 5 t p £ F C F L Af D 3 » M e Rak a #ğas20 E W ELETEŞEDİR Si0 tEşErE ' sşBlr OÖRLRE SHOK SEsç ylE &t6 EÖTİYELEEREnisdE l ri 0 örpr - S yğiş LA L ERSS TSEE SS LN 2 MA L M P EFEBu Fğöşa 5t rce 350 z Kü zi ll _,g_âıs-%ıâ-ğğg B diyo B dK B DECİRTEĞİĞA S N & * “ ökü 3 a s.aşğâşgcş gö 3 p v Bd : $ "PRr AĞ Şkir ” YS e şğîg_ğa*—ı'şgaâğm= L A Bt e b ğ B - d B g 3 & B 3 A ." ÜYt Ka y E. .p £. A TR Y r MA öYi F ge beki g EŞ AM YA A 2 &B CB g £ Rofedieek Fis ğ GEiE l B E » & & ğ Ş ş $ ; ğ —; ” B Ğ : gc K ğ GA $ FK YAf Koş e y A 278 PARDAYANIN OĞLU Sti GA SSELUĞĞU O O züman meseleyi anladı ve dehşet xV içinde geriye sıçrayarak bağırdı! e— Barut!.; Sactta tepede kalmış, dolaşıyor ve Maâttcessüf, dört beş asker, onu ta. ! kip etmek tecessüsüne kapılmışlardı ve kapının önünde duruyorlardı. Yüzbaşı bu canlı maniye açrptı. Ayni zamanda, sanidek, tasavvut edile miyecek bir şiddet ve türatle havalandı, bir ateş fiskiyesi kubbeye kadar yüksel- di.. Müthiş bir infilâk düyuldü.. Kubbe yarıldı, uçtu. Duvarlar titredi. Sonra bir ateş slitunu, Yukarıya sema ya doğru yükseldi. İnsan vücutlarmın, taşlarım, tahtaların başdöndürücü bir havalanışı... ve korkunç, müthiş bir yağ mür; kan, taş, köl ve bacak yağmuru.. Ve korkunç bir kargaşalık.. Çılgın ka- çışmalar.. Istırap — çığlıkları.. Tüyler Ürpertici ulumalar. Kapının kırılmasından — ancak otuz saniye geçmişti. Yüzbaşıdan, emrine rTağmen kendisini takip eden dört beş askerden, Konçininin sahanlık üzerinde duran on yedi haydudundan, ancak, bir mMuücize kabilinden kürtulan ve Terinden çılgen bir hale gelen dört beş bedbaht kalmıştı.. Diğerleri, Yani ceşur, genç ve kuvvevtli adamlar, artık indân şekline benzemiyen, kilçük kanlı Tat halinde, her tarafa serpilmişlerdi. Ş$imdi artık ateş, darağacını tâmamile yutmak Üzereydi.. Biraz sonra, —ancak Ştyanı hayret bir muvazeneyle ayakta duran, kararmış dört duvardan — başki bir şey kalmıyacaktır.. Ve, içinde insan kemiklerini eriten korkunç ve canavar |. bir kâzanr andıran bu dört duvar ara- emdin yükselen, ve kavrulmuş et koku sile karışan kalın Bir duman, nazlanarak BK ağır güneşe doğru tırmanıyordu, v neler olacağını görmdk istiyordu. İçin- de fena bir hissikablelvuku vard.. Çün- kü şimdiye kadar Pardayanın aleyhine tertip ettiği bütün tuzaklar — boşa git mişti. Batil itikatlara inandığı için, deli. kanlıyı semavi bazı küvvetlerin muha- faza ettiğini ve belki de — intikamızın kendisine meşum olacağını dü,ünmeğe başlamıştı. Böylece, bir çitin arkasına gizlenmiş ölduğu halde bütün mücakleleyi takip etmiş ve delikarlının akıllara dürgün- lük veren mükavemetini görünce hid. det içinde mıtıldanmıştı : — Gene yakalayamıyacaklar!.. Doğ: Tusu önün bu kadar kuüvyetli olduğunu bilmiyordum! Ancak, Tanıım darağacı içine taklan- dığınt görünce biraz rahat etmiş ve Çil- gın bir sevinç içinde söylenmişti: — Artık bu defa yakalandı! Fakat o zaman da, başka bir endişeye düşmüştü : — Onu öldürecekleri'Sağ olarak ee geçiremiyecekler! At yarabbim! Demek sen bana karşısın! Yirmi sene bekledik. ten Sonta, onun bu gekilde — öldüğünü mü görecektim? Sonra, birdenbire, infilâkı, — binanm havalandığını, yıkıldığınt, parça parça olduğunu görmüş bir ölü gibi sararmış, dehşet içinde uzun müddet olduğu yer- de kalmıştı. İki yakıcı gözyaşı, mosmor yanaklarına kıymıştı. Saetta intikamı- nn iflâsına ağlıyordu. Gizlendiği yerden çıkmıştı. Mücade: lenin devam ettiği müddetçe, evlerin- den kımıldamağa cesaret etmiyen î martr köylüleri, inlilâktan sonta kalile- b ğ .£ S İş DA .— t acın ?5 © ö B gm g ZR g© Y3 - O1 : —| &8 B l # R* £ z « & :. D;n: £ « .©— B ce g Bf Bi e<ğm * £ — 4 2 ipyt (: $ gÖOjiti | d Ş ü 5 Ş _zşJL!.. $£ . & 3i O:£ g S B z 3 «" © ğ Z g$ : B3 Z£ :( 3- £ baz ge İ ae R81 - B 4 & Ş : A UĞ $ < î Hektar © 5 ğ aA * 3 Si HAŞ A a-< R H0 & £Z N OA B ün Gdt | B ğ go0 ğ K x ğ eskığ B MN A g Oo ER. & E $ İA , $ < :ğ_ş B A e Ğ 205 - $ 4 B z Eg* > 4 : < 336 £ & 83 2 SY £ senteli - t $ GeŞ d e « Saş Sat! sEz iBdSIk? 8 SAGEASİ R Bi S55dEğ ğ DIğTİIĞİ ğ a # iğer ğ,p—_ ö » 2 “ v PARDAYANIN OĞLU ler halinde oraya kaşmuşlardı. Aökerler, yaralıları en yakın külübe . ve evlere nakletmişlerdi. Tabi köyün — sâkinleri de herşeyin bittiğini haber — almışlardı. Şimdi artık hiçbir tehlikeye maruz kal. madan ortaya çıkabilirlerdi. Onlar da koşârak facianın son İzlerini dehşet ve beyecan içinde seyretmeğe başladılar, Sattta Kâlabalığa karışmıştı. -Kabit ötdüğü kadar ileriye yaklaşmıştı. Artık | dütağacının iskelet ve taş yığınlarından başka birz şeyi kalmamıştı. Yiğit Jan ve Üç arkadaşı, Ümitsiz. mükavemetlerinin kurbünı olmüşfardı. Kıyılmış, patçalar- maş. haşlanmış olan vücntleri, belki de, meydanın dört tâarafından toplanan Bu kırmizi &t Yyığınları ârasmdaydı. Saetta drük tamiri imkândız olan bu emrivaki kargısında kendisini Şöyle te- selli etmeğe çalıştı ! — EkL. Ne yapalımt? Hen ömü dari- Haer üzerinde makvetmek istemiştim.. O altında öldül Nihayet gebre dönmeğe karar verdiği zaman hava kararmağa başlıyordu. Sert ve hiddetli adımlarla yürüdü. Kendisini teselli etmeğe çÇalışmakla beraber, yedi- ği manevf darbe ota çok ağır gelmişti. | Bit türlü kendisini toplayamtyordu. Tepeyi inerken tmütemadiyen homüurda» tıyor, hiddetle Mırtldaniyordu: — Bu anda bana yan bakacak adamın vay haline!.. Çilgemn bir öldürmek ihtiya- c hissediyorum!. İyi bir döğüş.. İyi bir düello. Beni ancak bu, biraz teskin ede- bilir.. Maattecesüf veya bereket — versin ki ölüleri toplamak ve araştırmakla meşgul #lan asker ve köylülerden haşka kimse- ye rastlamıyordu. Bunlar, ena bakmıyor Tardı bile. Öyle ki, sinirlerini teskin için temenni ettiği tesadül bir tüzlü vaki ol- muyordu, L DA $ / — ÂAn den folgenden Tagen wird das Alte und das Neue Museum unser Ziel sein. / ! z 8 3 - c ğ e - K| k üzere vetdiğimiz va- sotünda “almancadan türkçeye eden almancaya çevrilmi nerede göçireceksiniz? enizde geçireceğim. , 2 — Yalnız mı gideceksiniz şimla bernber gideceğim. ğt yukarı iki hafta kalacağız, sontüa adar kalacakamız? eçen derkin yapılmış şekillerini görelim : Geçen dersin vazifeleri Çevrilecek olan dir: — Mezühiyetini — Hayır, arkada: 3 — (Orada) nek; — (Orada) aşa; eveğiz, 1 — Mezuniyetin Berline dön zifelerin besichtigen, teklifin yok mu? içük bir gezinti yapalım. bizi Potsdama götür? — Peki! 'da görülecek bir illst du mit deinem Freundo auclı das emali; Almancaya çeviriniz kaiserliche SehloB besuchen? — Ja, wir werden da die Kunstschâtze 5 — Wie ist Berlins Dom? — Berlins Dom ich prâchtig. — Ben de bilmiyorum; bir 2 — İstersen otomobille kü — İyi bir fikir, 3 — (şoföre) Soför 4 — Potsdam' 1 — Bugün ne yapacağız? i—W 279 —— Büyük salibe getmişti: Porşerdti yös tosu istikametine, sağa döndü. — Güzel Peretin kapsstnı henüz geçmişti Ki; kapı birdenbire açıldı. Pardayan yolda gözüktü. Kapı iylee kilitleninceye kadar eşikte bekledi. Btki bir yöleu tecrübeslle Etrâfa — imüdekkik bir naazt atfetti ve seri sdamlârla uzak- luşan Saettayi gördü. — Ne mükemmel bir tesadüf, — diye mitıldandı, bu külhaz beyinden biraz i. zuktt istemeğe karar vermiştim. İşte İyi bir fırsat. Birkaç #dımda Saettayı yakaladı ve Müstehzi bir tavırla bağırdı : — Ey. Sinyör Guido Lupini, bu kâe dâr çabuk koşmayın! Asla beklemediği bu isimle, bu şekil- de hitap edileceğini akıl ve hayaline ge« | tifmtiyen Sastta; hiddet içinde bir hame lede döndü ve kudurntuş gibi bağındı: — Bana t hitap ediyotsunuz? — Kimte hitap edeceğim? Yolda biz- den başka kimse yök kil Sactta tehditkâr bir sesle tekrar sgor« du! — Bana ne isimle — hitap ettin — ba- kayım ? İ Ayni zamanda, gözlerini bu ©eçttül adamın gözleri içine — dikerek onu bir yerlerde görüp görmediğini hatırlamağa çalıştı. Pardayan, hep ayni sakin tavrile: — Size Guldo Lupini diye hitab ete tim. Dedi ve saf bir tavırla jilâve ettit — İsminiz bü - — değil mi?. Ve yahut da pek de temiz ölmayani bazı vaziyet- Jerde bu ismi kullatmıyor musünuz? Saettanın hiddet ve siniri birdenbire zall oldu. Bit döğüş temerni ediyordu. Mükemmel bir fırsat — bulmuşta. Hem teskin edilecek, hem de mm,n__ım bir Ka Börülecek şey var mı? » güzel hükümet merkezimiz 1 — Berlinde çok şey var mı? kral sarayı var, — Tabiü, orada meşhur bir Abideteils — Elbette, doludur. Wi Bükedinmün.i dödiküder a madi BZ ; İ y  ı ğ