Istanbulda menba suyu nasl yapılır ? Bir sucunun mühim ifşaatı Yazan: F. Güneri Geçen sene meydana çıkarılmış olan İstanbul, bir derdinin bir de su.- yunun bolluğu ile şöhret kazanmış: tır. Fakat ne garip tecellidir ki ge- ne dertlerin en başında su thr. Çok luğun daima iyi şey olmadığını bun. dan daha parlak gösteren bir misal bilmem olabilir mi? Terkos (şimdiki yarak İstanbulun 'Taşdelen suyu, Ko cataş suyu, Çamlıca suyu, Tomruk suyu, Kayışdağ suyu, Kanlıkavak suyu, Elmalr suyu, Çırçır suyu, Ke: çe suyu, Oluklubayır suyu, Sariyer | suyu, Hamidiye suyu, Çubuklu su- yu, Kırkçeşme suyu, Halkalı Suyu | ve daha sonu suyla biten, suya ben- ziyen birçok suyu olduğu halde ge ne zavallı İstanbullu su sıkıntısı çe- ker dürur. Bu kadar bol sudan birer —damla damlasa şarıl şarıl akan dere- ler hüsüle geleceği halde el'an” bir- çok İstanbullu mahalle sakalarmın ve sucularm esiridir. El'an İstanbul bayanı köşe penceresinde, İstanbul çacuğu sokak başlarında sakanm &- şeğinin sesini — bir “haberi beşareti aver!,, bekler gibi — kulağı kirişte bekler. Hâlâ çeşmelerin önünde ka- falar kırılır, kavgalar olur. Testi tes- tiye, teneke tenekeye döğüşülür... Çoğumuğ. bundan sonra şirket Jdaresinden almdığı için kurtulacğ: ğımız muhakkak olan Kadıköy su idaresinin, veya bir sakanm esiri- yiz. Bunlardan birinden birinin suyu kesildiği gün süyu çekilmiş bir l mon veya “Yemen çöllerinde Vey- sel karani,, gibi kavrulmaktan baş- ka yapacak bir şey yoktur. Bizim sucu — arasıra bizi susuz bırakmasına rağmen — hoş - sohbet bir adamdır. Her zamanki gibi a: partmanın dördüncü katma koskoca tenekeyi omuzlayıp bir nefeste ç kardıktan sonra bir: —Oh!.. Çektiği sırada onunla konuştum, Pek kederli görünüyordu. Evlâdını kaybetmiş gibi bir hali vatdı. Bunun sebebini sardum: — Kederin neden? dedim. - Bir derdin mi var? Meğer bilmiyerek l:;mm en dxin yarasma parmağımı basmışım, ğ- Tamaklı bir sesle mukabele etti: — Ah! sorma; dedi. Bizim “Ka. ra oğlan,, 1 dün ıamm..Bıfgün Y.u- hanistana gidiyor. Yirmi kâğıda çok ucuz gitti doğrusu!.. ll Hayretten ağ açık kaldı, Bi. zim ıak’;nc ıöyl;rıiçıo"fd“— Oğlunu mu satmıştı? Hem de yirnii kâğıda ucuz gitti diyor. Acaba otuza, kırka olsa memnun mu olacaktı? O beni fazla merakta bırakma- dan sözüne devam etti: — Ne dayanıklış hayvandı. o... Yediği içtiği helâl olsun yirmi - se- kiz kâğıda almıştım ama satarken vüzsekiz de deseler vermezdim. Ci. bir “menba suyu fabrikası,, — O halde şimdi ne yapacak- sur? Ne yapacağını şaşırmış insanla. ren endişesiyle şaşkın şaşkın başını aalladı. Sonra elleri böğründe boy” nunu büktü: — Bilmem ki vallahi, dedi. Bir izmiyle şehir suyu) suyundan başlır ! boz eşek var, tabit anu da / sataca. ğım. Yerine at alacağız- Ama “l“fn en kalpazanı elli kâğıt hem at eşeğin gördüğü işi nerede görecek. Sonra eşek akşama kadar koşar da ancak iki kila arpa yer, at öyle mi? Altı kilo banamısın demez. Sabahın ala. ca karanlığından gece yarısma kadar çalışmak lâzım, Buna at dayanamaz. Gece yarısına kadar — çalışmak: bu benim tuhafıma gitmişti doğrusu, hayretle sordum: — Demek iş o kadar çok? — Yok bayım. Çok çalışıyoruz ama iş nerede? Sabaha karşı saat dörtte gideriz Hamidiye çeşmesinin başıma kavga gürültü — saat sekizde bir nöbet gelirse ne âlâ. Gece yarısı- na kadar tabatı teperiz. Günde yal. lah yallah üç sefer yaparız. Bazı g'in :er bir kere güç sü aldığımız da ©. Ur, —E.Sen de başka çeşmeye git. — Belbette gideriz. Belediyenin kontrolü altında 36 tane Hamidiye çeşmesi var. Fındıklıda doldurama dik mit haydi Beşiktaşa.. Orada da olmadı mı Ortaköye, Taksime işte böyle tenha bir yer buluncrya — ka. baş vurmadığımiz çeşme kalmaz, — Taşdelen suyu satsanız olmaz mı> — Taşdeleri senede ancak üç ay sehre gelir, sonrası yok. Peki ama şebrin her - tarafında her zaman Taşdelen suyuü satılıyor. — İğşte ona sen de şaş ben de şa- şayım. Hoş şaşmağa da lüzum yok ya, İstanbulun içtiğini bir Allah bilir, bir de satanlar! Bu kadar cçeşitli şeyi rahmetli Bekri Mustafa bile içme- müiştiri Acaba neler içiyoruz diye merak ettim. O maksadımı anlamış gibi iza, hat verdi: — Sahrmca çıra doğray a: kokulu Çamlıca suyu satan îı :ıar' sın, terkosu kaynatıp Hamidiye di. ye süren mi ararsın, bulanık ceşme suyunu “Oluklu bayır,, diye 'iq.îrm mi sorarsın. Burası İstanbul; becerene ekmek var! M — Belediye bunları yakahyamı: yor mu? — Yakalıyor ama yakalasa ne çıkar? Yakalanınca beş lira ceza ve- rir; beş yüz lira kazanır. İstanbulda bu işle uğraşanlar az değil ki.. Esrar satmaktan daha kârlr iş! Allahın be- dava suyunu doldur doldur paraya tahvil et. — İstanbulda kaç sucu var? — 200 arabalı, 300 eşekli saka var. Her mahalle bekcisi de bir sa- EABER -— Aliğem postant Fasta milyon insan aç! yarım Fransa çok müşkül vaziyettedir, çünkü saçlık tehlikesi üzerine muhaceret temayülleri de uyandı Fastaki fransırz himaye idaresinde bir takım anormal vaziyetler başgöster. mektedir ki hükmetin bütün dik'uuni' oraya toplamaktadır. Bunlardan birincisi takip eden, Ikl hasadın, gayet kötü olmasından dolayı Atlas dağlarının şarkında ve cenubun- da bulunan yerli halk bir kıtlık tehlike. si karşısında olmasıdır. Bu yetişmiyor- muş gibi 1937 senesi hasadı da su ve yağmur yoksuzluğu yüzünden çok fe. na olmuştur. Onun için 500.000 yerliye açlıktan ölmemek için hükümet tarafından er - zak dağıtmak mecburiyeti hasıl olacak. B W || Ft Bunu ödlemek için kurulacak ve böl- gelerinde kadımlarla yaşlılara hükümet tarafından — yiyecek dağıtılmakta, gü. cü, kuvveti verinde olanlar ise günde- Bkle yol inşasında - çalıştırılmaktadır. Buralara kamyonlarla yiyecek gönde . rilmektedir. Gönderilen yiyecek maddeleri arasın- da başlıcası pirinçtir. Fransız Fasının cenubunda başgös - teren bu kıtlık yüzünde oradaki âşiret- ler arasında şimale doğru muhaceret etmek cereyanı başgösterdiği gibi gene. ral Frankonun Ordusuna gönülkü yazık mak temaylilü de Uyanmıştır. Fransız . lar bu iki cereyanla da mücadele et - mektedir. Çünkü şimale doğru muha . ceret tifo salgınını arttıracak, gönüllü yazılmak ise fzansız hükümetinin karış- mazlık hususunda vermiş olduğu kara. Ta ve İspanyol işlerinde —göstermekte olduğu sempatiye uyduyacaktır. Genç Faslılar Cemiyeti Öteki anormal vaziyet te şudur: Fasta ve bilhassa Fas şehrinde bir müd dettenberi bir “Genç Faslılar,, Cemi . yeti vardır ki bunun maksat ve hedefi, memleketi tamamiyle sgerbest ve müş- takil bir halde getirmektir. Bu türlü cereyanların her tarâfta gösterdiği manzara bburada da görülüyor: Genç Faslılar,, iki grupa ayrılmıştır. Bir kısmr kanuni yollardan yürüye . | cek ağır ağır bu maksada varmak, bir kısmı ise, zorla, ihtilâlle fransızları hi- mayeci vaziyetlerinden uzaklaştırmak istiyorlar. Geçen sonbaharda genel bir içtima yapılması teklif edilmiş, bu da ilk defa | olarak, umumi vali tarafından kabul e. | dilmiştir. Şu kadar var ki yerliler bu toplantının Fasta ağustos ayında ya - k vazilesini gören Bay Pevrouton ise bunun Rabat şehrinden eylülde yapılmasına razı elmuş, bu toplantıya kedisinin başkalık edeceğini de vadet. mişti. Bunun üzerine genç nasyoönalisler, bu teklifi kabul etmiyerek — toplantıyı geri brrakmak kararını vermiş, tam bu srralarda İspanyol Fasşında Prankistle - rin yüksek komiseri olan General ÖOr . gaz da bunları Tetuan'a gelip bu top - lantılarını orada yapmağa çağırmıştır. Bu toplantı yapıldı. Fakat 6 -sırada fransızlar Tetuan da bir frânsız tebaa « sının idamına karşılık olmak üzete hu - dudu kapattıklarından oraya ancak bir tek delege gidebildi. bunum — üzerine toplantıdan bir netiçe çıkmadı. — En çok hangi su satılır? — En çok Hamidiye aranır, fa- kat bütün suların en büyük - rakibi Kırkçeşmedir. İstanbul tarafının ya- rıst önü kullanır. Kirkçeşme — suyü çeşmeleri olan yere terkos giremez. Kahveler, lokantalar, gazinolara gelince, oralarda hap taşdelen içilir, ama şişesi Taşdelen, içi terkos.... Sizin anlıyacağınız üstü Taşdelen, | kuvvetlerin biriktiril pülmasını istemişler, o zaman umümi | Bu sırada (Halk Cephesi) ne taraf. tar olması Peyrouton da — burada - ki vazifesinden uzaklaştırılmış, onun yerine vaktiyle Mareşal Liyoteyle bir. likte çalışmış ve Fası iyice tanımış o - lan General Neguts tayin olunmuş « tu. Şöhretini Tunusta yaymış olan Pey routon karakteri kuvvetli bir adamdı; onun için kendisinin bu vazifede ancak birkaç ay. kaklıktan sonra uzaklaşması hem sömürgeciler, hem de yerliler ta- rafıdan eselle karşılandı. Yalnız bu te. essür, yerine bir askerin getirilmesi dolayıziyle yatışmakta ve herkes bura- da eski Liyotey an'anelerine yeniden dönüleceği ümidini vermekte idi.. Bu ümitte yanılmadılar. Çünkü bu general, nutuklarında sık sık Liyotelin adınt aamış ve Fasm bir çok şehirlerin- de mareşalin ruhu gerle örada tetelli et. meğe başladığına inarulmıştır. Fasta hemen herkes bu ümittedir. Umumit valinin kendi mes'uliyeti al- tında aldığı tedbirlerden birisi yerli ga. zetelerden hizisine salhiyet vermesi, bu nun Üzerine dört tane arapça gazetenin intişara başlamasıdır. Himaye hüküme- ti aleyhinde cephe almış olan — (Genç Faslılar) cemiyeti son zamanlarda bü. yük bir darbe yemiştir. Gene burada (Action Marotaine) islmli bir cemiyet vardı ki faşistlik ga- yeleri gütmekte idi. Bu cemiyet, gene. ralin verdiği bir emtle son zamanlarda dağıtılmıştır. Bu cemiyet azalarından yalrız du . | yni zaman . | huliye almakla kalmıyor da kendi prensipleri uğrunda canla başla çalışacakları hakkında kendiler » ne yemin de ettiriliyordu. ğ Fasş müslümanlarının yalnız. kendi sultanlarına bağlı olmaları lâzım gel . diği cihetle verilen bu yeminler meşru sayılmamıştır. Bu da bu gizli cemiye - | tin dağıtılması için gayet iyi bir zemin | hazırlamıştır. Bunların gene gizliden gizliye top - lantılar yapacakları, faaliyetlerine de - vam edecekleri şüphesizdir. Fakat ve . rilen gon kararın da onlata büyük bir darbe olduğu müuhakkaktır . — Gönüllüler Her ne kadar halkı arasında isticlâl iştemeğe doğru bir yöneliş varsa da Fransız resmi görüşü takımından Fas, Tunustan Çok daha gakin bir yerdir ve burası için telâşa düşmeğe mahal yök - tur, Her tarafta tesadüf edilen köylü . lerin fransızlara karşı — gösterdiklesi dostluk da bü görüşü teyit eder. İspanyada iç harp çıkınca burada bi- vaz hazırlık yapılmış ve İspanyol Fası hududuna, Franko kuvv ine Tülerin akıp gitmesine mâni olmakz üzere birkaç yerli bölükten ibaret bir takviye kuvveti gönderilmiştir. İyi kaynaklar - dan öğrendiğime göre burada büyük i haberi doğru hi gühlar Fas şehrinde, Meknes ve Taza- da bulunmaktadır. —Bu Üç nokta da hududa yakın ve muntazam yollarla o. raya bağlıdır. Bundan dolayı eğer as - ker yığmak lüzumu hasıl olursa bunu kısa bir zaman içinde sağlamak müm . kün olacaktır. Fakat İspanyol Fasında askeri hare « ketlere girişmek icap ederse, o zaman Fransadan asker getirmek lâzrm gele . cektir ki bugüne kadar bu türlü bir sevkiyat yapılmamıştır. İspanyadaki mücadele devam ettik « çe — ki Fransızlar bunun - daha epey zaman süreceği kanaatindedirler - bu- rada İspanyol Fasında ilerlemek hu . susunda hiçbir fikir beslenmiyecektir. Onun için İspanyol yüksek komiserinin korku ve telâşı, bana kalırsa, yersizdir. Generâl Franko, İspanyada tamamile mağlüp ta olsa, gene İsparıyol Fasında tutunabilir. Onun için tamamile sahip - siz kalmış ve kendi haline bırakılmış bir İspanyol Fası manzarası görülece - ği ihtima) dışında bülunmaktdaar, İş böyle olmayıp ta İspanyollar Fa. 81 tahliye de etseler, Fasta sultanın ve tebaalarının hâmisi yaziyetinde bulu . nan Fransa, İngiltereye danişmaksızın hiçbir ileti harekette bulunmıyacaktır. Bunu gâyet sağlam ve güvenilir kay » naklardan aldığım malümata yaslara « rak söyliyebilitim, Fransanımn buradaki himaye haklarını tarif etmek üzere 8 nisan 1904 de akd. edilen muahede yalnız Pransa ile Bi.. yük Bedtanyanın imzeları bulunmakta « dır . 1906 senesinde Algecirasta aktedi - len müahedede ise birisi hâriçte temsil salâhiyetini Fransaya bırakmış olan Fas olmak üzere sekiz devletin imzası vardı ki bunlardan Avusturya ile A| . manya büyük harp neticesinde bu hak. larından vazgeçmişlerdir. İkinci mua . kede, birincisini hükümden dü; miştir. Eğer bir Ttilâf çıkacak olursa o va- man Fransa her devletten önce İng'lte- reye danışacak ondan sonra Amerika. Portekizin ve İtalyanım reylerini sormak lâzım gelecektir . Orada' karşıklıklı bir anlaşmazlık ol- duğuna hükmetmek lâzımdır. Franko - İspanyası Fransanın taassvurlarından o kada: fazla şüphe> etmektedir ki işi Algeclras muahedesinde imzası bu'u . nan devletlere başvurmağa kadar gö - türmüştür. Fasta İspanyolların haklarını tanı « yan ve orada hiç bir türlü harekete ni yetf olmıyan Fransa, sadece, orada vu. kua gelebilecek hâdiseleri büyük — hir dikkatle takip etmektedir. Tabil, İtal - yanların ve Almanların oraya ayak at- malarını, kendisinin stratejik menfzat lerini ve sultan ile tebaalarına karşı gi riştiği teahhütlere uygun düşmiyece . i için önliyecektir. Böyle bir hareket, şüphesiz, İngil - terenin de zararına olacaktır. Vis Amiral Usbon nın,