aseree e saLAneeEALESAA . DERECENEEEREEREE N DERRLEL AT AARA e cELELEASAEAAANNANA . seSAAERAELA eenEcEnEEEAEELE SA SALEAAEEDE Geçmiş zaman olur ki — Hayali cihan d Hicaz demiryolu nasıl yapılmıştı ? Yazan: AKA GUÜNDÜZ meclisi kuruluyor. Kâmil paşayı ça- | buna iane vermeği taahhüt etmiş Abdülhamit zamanında Haydar- paşa — Erzurum demiryolunun ya- pılması düşünülür. Bü'işin belli baş- İt önayaklarından iki kişi vardır. Bi- ri 6 zaman maiyeti seniye erkânı harbiyesine memur — Geçende İz- mirde ölen müşit — Abdullah pa> şadır. Biri de askeri mektepler na- zirı ve Tophane müşiri Zeki paşa... Bu düşünce pek gizlidir. Hatta Ba- brâli nazırlarından ancak - bir - ikisi biliyor. Fakat bütün bu gizli tutu- ma rağmen işi Moskof sefiri — gali- ba Çarikof — nasılsa haber alınış- tır. Petersburg sarayıma hemen bildi riyor: “Türkler Haydarpaşadan baş- | lamak üzere Erzuruma bir askeri de- miryolu yapacaklar. Aleyhimize ©- lan bu işi bildirmek sadakat borcum. dur.,, Aradan pek az zaman geçiyor. Bir gün Moskof Çarlığı Babıüliye bir teklif veriyor: “Erzurumdan işe baş- lamak üzere Erzurum — Haydar- paşa demiryolunu yapmak yum. Şartlarınızı çabuk bildiriniz. Yıldız sarayı ile Babrâlinin etek- Kaçamak yolu bur leri tutuşuyor. oli lunmayımca itirafa mecbur lar: "Bu demiryolunu bi yapacağız.. Moskof Çarlığı cevap veriyor: Siz, kendi sermayenizle başlarsa- nız bir şey diyeceğim yok. Fakat se- kiz sene içinde mutlaka başlamanız lâzımdır. Seki sonunda — siz maadlan. baslı: anbul hikmık ediyor. -Kendi sermayesiyle Galata köprüsünün tahtalarını tamir edemiyen bir dev- Jaydarpaşa — Erzurum demir- Yolama mebil yepebilir» İstanbul kekeliyor: “Kendi ser: mayesi yetmezse bile daha makul şartlarla ecnebi sermayesi arıyaca- hatta bulmak üzereyiz.,, Bü yalana karşı Çarlık - şartlar yoc: “Sörilen vekenden başkarı yaparsa şartlarım şudur: Bu hat se- kiz kısma ayrılacak. Her kısım — se- kiz seneden önce bitirilmiyecek! Ve işe bu sekiz kısmın sekizer u“liği hariç olmak üzere ilk sekiz sene için de başlanacak.., Demek dokuz tane sekiz. sene; yani yetmiş iki senede olacak! He- men sermaye aramgğa kalkışıyorlar. Fakat Almanlar Haydarpaşa — Kon ya — Bağdat demiryolu üzerinde meşgüdürler. İkinci büyük bir ser« | maye ortaya atamıyorlar. Londra zaten Osmanlı ülkesine sermaye ya> tırmadığından kayıtsız davranıyor. | Paris Çarlığın tesir ve nüfuzu altın. dadır. le Baron Hlirşin yaptığı şark demiryolları mukavele. sinin beş on misli kâr ve garanti bul' | mayınca bu işe girişmiyecektir. Ba. ron Hirşi çekemiyen devletin — sırtı, bu ağırlığı nasıl yüklenecektir? Sağa baş vuruyorlar — kapalı! Sola baş vuruluyor, imkânsız! Fa- kat seneler kurşun hiziyle biribiri | arkasından geçip gidiyor. Moskova Çarlığı bu geçişten pek Memnun. dur. Derken sekizinci sene gelip ça. tiyor ve ilk dört ayı geçiyor. Bir gün Çarlığın sefiri kati - bir kararla Yıldıza ve Babtâliye dayanı: yor, diyor ki: “Sonra söylemediniz demeyiniz. İşte haber veriyoruz. İşe başlamanız için yedi sekiz ay mühle tiniz kaldı. Sizde bir hareket görmü. | yoruz. Ya başlarsmız, ya - başlıya- Olmasa ğırmıyorlar. Sait paşayı da çağırmak lâzımı gelecek diye, Sait paşayı ça- girmiyorlar, Kâmil paşa da gelmek istiyecek diye. Fakat bu mecliste bu işi kurcalıyanların elebaşıları — olan müşir Abdullah paşa ile müşir Zeki Paşa bulunduruluyor. Konuşma, heyecan, fiskos can sıkacak kadar uzun sürüyor. Abldül. | hamit yan odada lohusalıklar geçir. mektedir. İşin büsbütün çıkmaza saplandığını gören padişah uçan kuştan imdat arıyor. Bu sırada kar- | sısma şeyhislâm dikiliyor: — Efendim, diyor, kulunuza ik! gün müsaade buyurunuz. Bir tesvi. ye çaresi bulacağımı ümit ederim Bu sözler Abdülhamidin yüreği- ne bir iki damla su serpiyor. İki gü nün sonunu iple çekiyor. Şeyhi efendi, rengi ve keyfi yerinde, -hu- zura giriyor. Abdülhamit telâşla a- yağa kalkıyor, şeyhislâmının kolun- dan tutup sarsr — Ne oldu resi buldun mu? Şeyhislâm efendi müjdeli yor: — Kulunuza buldum gibi geli- yor efendimiz. — Nedir 0? Çabuk söyle! — Hicaz inşaatrra yacağız! — Ne dedin? Bu Erzarumu yapamryorüz, birkaç mis li uzünluğunda Hıcaza nasil haylıya: biliriz? — Üzülmeyiniz efendimiz. "H 4 caz demiryolu ecnebi sermavesi, devlet parası istemiyecektir, Bu hut islâm âleminin hattıdır, islâm &lemi Ne var? Bir hal ca- demiryolu baş nasıl - olur? hâtıraları — diyeceğiz ve o suretle işe başlıyaca- | ğız. Bu tebliği alan Çarlık köpürüyor. Etrafa tezvirler yağdırıyor. Kayzer bu hattın sermayesinin nereden ç- kacağını ve hatta lâzım gelen malze- menin peşin para ile kendisinden a- hnacağını biliyor, böyle ekonomik bir devlet kuşunu kasırmak isteme- | diği için bir taraftan “Böyle dini ve umumi arzuya bağlı upuzun bir hattı yapan Osmanlı devleti ayni za- manda Erzurum hattına başlıyamaz. Bunu istemek insafsızlıktır.,, diyor | ve diğer taraftan fabrika firmaları ile Mayister paşayı ve teknik adam- larını tavsiye ediyor. Londra, Hicaz demiryoluna göz yummakla milyon larca tebaasına karşı bir cemile gös- termek fırsatını bulduğu için mem- nundur ve Kayzerin fikrindedir. Ça- rın tesirinde olan Paris ise Berut — Şam — Hicaz hattmın başka — para ile yapılacağını ve sonunda kendisi ne kalacağını — çünkü Suriyeyi tâ © zamandan benimsemişti — düşü nerek tesirden kurtuluyor. Yardım- cı ve yardakçı bülamadığını anlıyan | mıştı. | mış olan cenubi Amerika Moskof Çarlığı'dişlerini grerfdatarak susmağa ve işe el sürmemeğe mcc- bur oluyor. Bu meseleye dair eski evrak ha: zinesindeki resmi masallarla bu hu- susi masala benziyen masalın arasın da ne derece münasebet Ve mutaba- kat var, bilmiyorum. Arâyıp — taras mak da benim işim değil. Ben sade ce geçmiş zamanın notlarından bi- risini buraya geçirdim. Aka GÜNDÜZ | memişti. cağız!,, Bn sefer sarayla Babıâlinin yal. nız etekleri tutuşmuyor: paçaları, yenleri, yakaları, feslerinin — ibikleri ve püskülleri hep birden tutuşuyor. Çit köşkünde bir vükelâ, vüzera Bedava balayı seyahati Sofyada bir polis hapse mahküm oldu Sofyadan yazılı - yor; Aneta Angelo Fa, Şehrin en iriyat Ve yakışıklı — poi- Si olan Vasil Gor - Biyetle — evlendiği zaman, nasıl - bir bBalayı geçirece iyice kararlaştı mıştı, fakat bü - yük sevinç ve s22. det içinde geçen bir haftadan. sön- ra, kararının kâü « hapisaneye sürükliye - dişini kâdar ceğini hiç düşün « Ansla Angelora sine | Madam Göorgiyef'in kanun pençı düşmesi, kötü bir iş yaptığından değil | fakat istediği balayı için kocasını baş- | tani çıkarmış olmasından ileri gelmiştir. Anlaşıldığına göre Aneta gençliğin - de Karlovo köyünü ziyaret etmiş ve bu güzel köy kendisinde öyle tatlı in - tibalar yaratmıştı ki, evlendiği rzaman balyını orada geçirmeğe karar vermiş - ti Polis Gorgiyef ise oraya kadar gide - tek ve köyde bir hafta yaşamağa yete. €ek kadar paraları olmadığını boyuna söyleyip durmuştu. Adam bütün para . sını düğüne ve Sofyanın dış mahalle lerindeki küçücük evlerini döşemeğe harcamıştı. Fakat bütün bu sözlerin hiç bir fay « dası olmadı. Güzel karısı bir haftalık $ balayı için lâzım parayı — bulamıyacak olduktan sonra bir erkeğin ne diye ev. Jenmeğe kalkıştığını israrla, kavga edecek bir Polis bu sözlere v lamadı; bir çare için patlattı. Nihayet Kendisi suçlu ve mevkuf ırzda sordu, ecek karşılık bu- ? mur bir polisti. Karısını suçlu gibi gös. | 5 tererek mevkulen götlirebildi mi mesele | İ kalmazdı. Tasarladığı plânı karı bu fikri pek : . a açtı; o da beğendi. küçük adı. nr yazdı ve Karlov zabrtasıma - * edilecek bir mevkuf gi lâztm olan şeyleri yazdı, Altına mühfü basıp merkez memurunun da İmzasınt taklit ettikten sonra soluğu şimendifer istasyonunda aldı . Tren kondoktörü polisi tanıdığı için | ne kendisinden, ne de yanındaki gözel mevkulftan sevk puslası sormadı. Karı koca Karlovo köyünde bir hana indiler ve tam bir hafta mükemmel bir hayat yaşadılar. mevkuf Dönerlerken de ve zabıta | mem olduklarını büsbütün unuta . rak boyuna gözgöze bakıştılar ve elele tutuştular, Ancak trende karşılarında oturmak - ta olan adamın birdenbire ay karak: — Ben Sofya polisjinden taharri me. 'Denizcilik bahisleri Bugünkü dritnotla- rın büyük babası Ingilizlerin donanmalarını kuvvets'z gör- melerine sebep olan küçük Amerikan gemisi Bugün deniz silâhlarını alabildi- | ğine kuvvetlendiren devletlerden Büyük Britanya ile Fransa, seneleri içinde zırhlı filolar tesis et mişlerdi. O - tarihlere kadar harp gemilerinde henüz zırh kullanılma- eden gemiler zırhla kaplanmış ve bu tarzın büyük faydaları görülmüştü. Bundan 75 yıl evvel de şimali Ame- rikalılar dönerek hareket eden zırllı top kulesini kullanmışlardı. Denildiği gibi, bundan 75 yıl evvel bütün dünya bir dahili harbin cereyan tarzını takip ediyordu. 1861 yalı nisanından itibaren şimali Ame- rikadaki birleşik devletler, ayaklan- devletle- riyle mücadele halindeydiler. Bu mü cadele, esir ticaretinin - kaldırılması ve ekonomik menfaatlerdeki zıdlık- lar yüzünden meydana gelmişti. O tarihteki harp haberleri arasında çok dikakti çeken cihet, oradaki harpte kullanılmakta olan yepyeni . teknik vasıtalar hakkında verilen - tafsilât idi. O sıralarda henüz sanayii olmı- yan cenup devletlerine sattığı harp malzemesiyle, İngiltere, mükemmel | bir ticarete girişmişti. Bu itibarla, alabildiğine malzeme gönderiyordu. Bunu gören şimal devletleri, kuv- vetli donanmalariyle hasımlarının Kimanlarını abloka etmeğe teşebbüs etmişlerdi. 9 Mart 1862 de bu harbin en dikkate değer hadiselerinden biri ce- reyan etti. mütehassısları gözlerini Amerikada. ki dahili harbe çevirdiler. Gazeteler, sütunlar dolusu yazılarla okuyucu- | larınt tenvir etmeğe - çalışıyorlardı. Çünkü sahnede, hiç görülmemiş, işi- tilmemiş bazı harp gemileri peydah olmuştu. İngilteredeki gazeteler şöyle bir dil kullanıyorlardı: “Büyük ve haşmetli donanma- mızın artık hiç bir değeri yoktur. E- limizde mevcut 149 harp gemisin. den belki yalnız iki tanesi, 9 martta bir türlü yaralanmıyan mini topçeker ile boy ölçüşebilecek bir kudrettedir., mini Kik. » 9 marttan bir gün evvel bir cu- martesi günü Fort Monroe önünde ablokayı tatbik eden donanmaya, Norfolktan kalkıp gelen hasım - da- "i e| nanmast arasında bulunan ufak bir gemi saldırmış ve bütün gemileri tahrip etmişti. . Asi cenup devletleri, Norfolkta Merimak adındaki küçük bir gemiyi zırhliya tahvil etmişlerdi. Bu küçük vapurun — güvertesine şimendifer raylarından, siper vazifesini gören bir çatı kurulmuştu. Vapurun baca: &r, evlerde olduğu gibi çatıdan dışa« rı çıkarılmış ve gene ayni çatıda açıl | mış olan on delikten, on tane Armat | rong amülâtı ağır havan topu dışa- rı uzatılmıştı. Deniz harbi — başlıyalı daha bir saat olmamıştı ki, Viricinia, muru M. Stepan Arnofi.. Memur efen. di,'bana öyle geliyor ki siz mevkufu - nuzla biraz aşırıca yüz göz olmuşsu - nuz, Sevk müzekkeresini görmek iste . rim! üzerine zavallı Görgiyeff po. lis memuru olduğunu hemen hatırla - dı. Fakat çok geç kalmıştı. Taharri me« sevk puslasının sahte olduğunu hal anladı ve Solyaya varır varmaz 1850 | | yük bir yara a mağa muva Kırım muharebesine iştirak | Bütün dünyadaki harp | Görgiyef bir hafta, karısı da üç gün | hapse mahküm oldular, “Monitor., dur, (Merimakın zırhlı olduktan — sonra taşıdığı ad) karşısındaki —muazzam düşman gemilerinin birinde cok bü- k al. muş ve gemiyi batırmıştı. Bu ve yet karşısında dayanamıyacağını an. İıyan diğer gemiler de birer kaçamak yolunu tutmuşlardı. Halbuki, yalnız iki geminin Vircinianın on karşı seksen topu vardı. Lâkin, raylardan yapılmış - olan zarh tertibatı, Viri ya - bordasmı düşman donanmasına çevirmek im- kânımı veriyor ve bu vaziyette de hiç bir tehlikeye matuz kalmıyordu. Ablokayı yapan gemiler paniğe uğ l Hatta bir kısmı da k çarken kazaya uğrıyaark - batmıştı. Asilerin sevincine ölçü yoktu. Bu ejderleri ile kıse bir zamanda Carlı tonu kurtamayı ve tekmil ablokayı ümit ediyorlardı topuna yarmay Fakat, 9 martta, yani ertesi gü- nü, yenilmez - sanılan — Vircinianm karşısma, kendisinden daha. kü veon topuna kar olan,bir harp ge çük sadece iki - topu dikildi. Gayet şiddetli bir ateş teatisinden — sonra, Vircinia alev içinde kaçıp limanlar. dan birine sığınmak mecburiyetinde kaldı. Günün kahramanı, şimal devlet. lerinin Monitar adındaki küçük top- çekeri idi: Monitorun - tayfasından bir tek kişi — yaralanmamış, kendisi ufak bir yara bile almamıştı. Yalnız kaptan gözünden yaralanmıştı. Monitoru, İsveçli mühendis Con Erikson, yüz gün içinde inşa etm ti. Onun düşüncesi, düşmana - he- def teşkil edecek satıhlarr mümkün olduğu kadar tahdit etmek ve o gü- ne kadar görülmüş olanların hepsi- ne üstün bir zırh ve silâh tertibatı almak esasına dayanıyordu. Erikso- nun inşa etmiş — olduğu bu zırhlı. Monroe deniz harbi neticesinde do- nanma siyasetinde yepyeni bir çığır açtı. b Monitor, suyun yüzünde yalnız birkaç santimetrelik kismı görüne- cek şekilde inşa edilmişti; güverlesi dümdüzdü. Zarh tertibatmı, 76 san timette kalınlığında meşe kirislerine kaplanan 15 santimetre kalınlığında ki demir levhalar teşkil ediyordu. Toplar yusyuvarlak bir kule - yerleştirilmişti. Bunlarin her - biri 28 santimetre çapında ve 83 kilo n ığında humbara atıyordu. — İngi: liz donanmasının o tarihe kadar an- cak.-43 kilo ağırlığında humbara ata- bildiği düşünülecek olursa, bu deniz muharebesinin Britanya adalarında ne kadar büyük bir heyecanla ve he- lecanla karşılandığı kolayca anlaşı: labilir, İşte bu küçük, fakat donanma yapıcılığında başlr başma bir devir açacak kadar büyük olan Monitor ilk defa bir merkez etrafında dönen kulesiyle, bugünkü otuz beş bin, kırk beş bin tonluk deniz ejderlerine ilk örnek olan zırhlıdır. içine