Apartmanda hırsız... — Hanumfendi.. Hanumfendi.... Geceleyin apartımanın dördüncü ka- tında avluya nazır balkonda oturüyor - dum, 'Tepemde böyle bir ses duyunca ba. şımı kaldırdım: Yukarki Yahudi kira. cıların madamı.. — Ne var? - gedira. — İrız! dedi. — Allah, allah. .Oraya kadar nas:l çıkmış?. — Bilmem iki yozum.. Nasin çık - mrş bilmem. Amma marz var.. Bizlem salonda.., Yordum... İyice yordum. ..* Bu muhavere ile başlryan bir kome - di, bizi, günlerden beri gülmekten ka . tıltıyor.. Bakınız, ne olmuş : Efendim; bizi mapartımanın üst ve en son katında hayli kalabalık bir ya - hudi alle oturuyor. Bunların kızları o lan matmazel Anjel, pek zayıf düştüğü için, doktor, geceleri erken yatmasıt. emretmiş. Halbuki Anjel, fevkalâde ro- man meraklısı.. Uyuyacak yerde kitap okuyor. Hem sıhhatinden, hem de ki « lovattan fazla sarfiyat oluyor diye, ba « bası onun odasında yatbağa karar ver: miş. Baba krz birlik yata dursunlar, Anjel, Ihtiyarın uyuduğunu — görünce, usulla dişarı fırlamış. Saföna girmiş. Divanın üzerine yatarak, abajorlu lâm- bayı yakmış.. Oh, MA, vaziyetinden ç- min, kitap okuyor.. İşte o aırada, ağabeyisi, eve dönmriş. Anahtarım kilitte dönmesl üzerine, An. jel, Târabayı söndürmüş, fakat oğlan, bu söndürmeyi görmüş. Fena halde korkarak ,annesinin oda. üner demiş. Bizim- selonda kim vat?.. Aydımlık yanıyordu. Sonra söndü. Kadım: — Kimse yok!. - demiş. . Yanlış gör- müş olacaksın.. — Hayır.. Vat « Dur bakayım.. Kapıyı açıp koridora çıkmış? ( Telgrar acres!i istanbul HABER P-— Yaztişleri tel01OTRLr 28877 * ddare ve hen YOT ÇAS » AO SAT | Hakikaten salon aydınlık., Fakat şırp! Elektrik söndü.. — Eyvah hırsız girmiş evta İşte o zaman ,iki oğul, bir anne, bir büyük anhe, bir büyük baba, iki krz, | apartımanın arka targfında miüşavereye girişmişler.. Bu müşavere - neticesinde | de iki tedbire baş vurmuşlar: 1 — Evvelâ kendi odalariyle koridor | arasındaki kapıyı her ihtimale kargı ki. litlemek, 2 — Bana seslenmek.. — Ne yapalım!, <dedim. —w — Şu anahtarı iple aşağıya - sarkıta- Tum.. Sizin yuçule bey, içeri girsin.. Hır SIZI tutsun,, — Sizde bu kadar adam var.. Niçin tutmüuyozsunuz?, 4 — Nemize lâzım bizim.. Oğlum hâdiseyi işitti. Hokey sopası. | nı kaparak: | ç — Vallahi billâhi kafasını kırarım, hırsızın! - diye coğtu.. Fakat, büyük annesi: * Ay heyocanımdan şarkkadak dü . Şüp bayılırım... Kat'iyyen önu — yukarr bırakmam... . diye tutturdu ; Bunun üzerinç şt kararı verdik: Polise, bekçiye haber vermek.. Aşağıya inildi. Polis, bekçi... He, | tedarik ettik.. Kapıcı, hırsızın kaçma . | sına mâni olmak üzere kapının önünde bekliyordu. Nihayet cürmümeşhut tam olarak | yapılmak Üzere, polis, bekçi, kapter ve elinde hokey sopasiyle oğlum, merdi - venleri yukarıya çıktılar. Bize sarkrtı . 'Yan arlahtarla killdi açtılar.. İşte o zaman komedinin #on perdesi başladı. Bir taraftan roman okumakla beraber, diğer tarafımdan kulağı kirişte olan Anjel, sokak kapısının telerar açıl. ması Üzerine: # | —— Hursez var! - Giye'bir sayha kopar: d! Zira, evin iki anahtarı olduğunu bili yordu. Biri babasında, öteki ağabeyi . sindeydi.. İkisi de anahtarlariyle eve gir miş olduklarına nazaran bu üçüncüsü ancak bir hırsız maymuncuğu clabilir. di. Arka odadaki musev! ailesi de haş - ladı: — Hırsız var.. Hırsız var.. Eyvah,., Salonu goydu.. Şimdi kızın babasının odasına girdi. Polisle bekçi ve kapıcı, oğlumla bo- taber içeri ';,duı!exî vakit, ev halkını kâmilen baygın, yahın yarı baygın hal de buldular. Hirsizı bir hayli aradılarsa da bulamadılar.. Nihayet uzun bir tah kikat neticesi, meselenin iç yüzü anla. şıldı. İşte, bütünmahalle, bu'işe gülüp du. rüyoruzi —« Hatice Süreyya amca Halâskâr Kibar hırsız — Siyar Gt — Ev sahibi ayağa kalktı ve bir plân Büsterdi. — Bu bat şimali gârbiyi Zösterir. Burada VU OraĞA, düvarım Üzerinde, iki pencene var €r. Bunları ampulleri levhanm üzerine kon muştur. Hiraz ferledikçe ve — herhangi bir #şyaya dolrundukça bu Jevhadaki — elaktrik 62 — Lavrens Şarlton Metin izahatma ] devam etti: — Burada gördüğünüz düğme bütün kapı ve pencereleri kilitlemektadir. Bundan maa dü, inos ve madeni tellerden mamul bir ka fes, yapmağı da tasavvur ettim. Bu kafase kuvvetii bir elektrik cereyatır verilecek ve Bu aralık hafif bir uğultu duyuldu. Herke, Hiin kalbi heyecanla çarptı. Bu sahte bir imdat işaretiydt. Nitekim kapt açıldı ve Rubi Şarltan gülerek içeri — gindk ©O ân oradakillere iltihak etl. Baat, ağır ağır on biri çaldı. Ev sahibdi kaha bir azametle: — Baylar, dedi, her geçen dakika, bizi. Yazan : Niyazi Ahmet 953 sene evvel bugün AölL NTT ErE ŞAĞi eee Tarçire Emevi Hacibi Abdürrahman çarmıha gerildi Meliki öldürmekten vaz geçerek yerine ona benziyen birini öldürüp “Melik öldü, diye sarayın içinde gömdtüler 938 yılı 28 haziran günü, 953 ıı:-î Birçok memuriyetlerden aziller ya- ne evvel bugün üçüncü Abdurarhma. nin torunu Mehmet bini - Abduceb- bar yüzlerce serserinin nıuxı)da al- kışlanıp götürülüyordu. Mağlüp et- ve yalvarıyordu: letim için.... Fazla söyletmiyorlardı: — Bu diyarın milleti biziz, Sen bizim Melik'imize karşı durdun.. — Beni ne yapacaksınız, yaralı- yım. Zaten öleceğim... — Hepimiz öleceğiz. Fakat ceza nt çekeceksin... ğ Meydanda büyük-bir kalabalık vardı. Bir ses yükseldi: — Çarmıh hazır.. Abdurrahmanm yüzü sapsarı ke silmişti, titriyor, ayakta duramıyor- du. — Çarmıh.... Diye mırıldandı ve sonra yere çöktü. Fakat buna müsaade etmedi- ler. Cezasını çekmek için son nefe- sini çarmıhta verecekti. — Ölmeden çarmıbha... Bü ses Haip Mehmedin sesiydi. Abdurrahman ile vuruşan ve onu yaralıyan müstakil Emevi Melik'i.. Yaralıyı kaldırdıdar ve süratle çarmıha götürüp gerdiler. Yere çöktükten sonra esasen dili tutulmuş bir hale gelen Abdur- rahman ondan sonra tek cümle söy- lemedi. Çarmıha gerenlere sordular: — Sağ mıdır? — Yaşıyor.... — Cozasını görsün... . . * Mehmet maksadına nail olmuş, İspanyanın bir kısım müslümanları- na hâkim olmuştu. Fakat o tamar miyle Melik olmak istiyordu. Bunun için de Hüşşamı ortadan kaldırmak lâzımdı. Hüşşam bir sene evvel çocuk yaşında Melik olmsuş ve bu vazifeyi zevk ve neşesine tercih edeme. den saltanatı idare için yukarıda öl. dürüldüğünü yazdığımız Abdurrah: man Hacip tayin edilmişti. Mehmet Hacip'i ortadan kaldırmağa muvaf fak olmuştu. Fakat en mühim me- sele Huşşamı yoak etmekti. Ondan sonra hâkimi mutlak kesilecekti. Mehmet, kararını verdi. Her ne bahasına olursa olsun Huşşamı yok edecekti. Ancak bunu yaparken mevcut taraftarlarını tamamiyle kendine bağlamak ve halkı memnun ederek fazla taraftar bulmak lâzım- dr. Ahliye hoş görünmek için şehir- de mevcut yabancı askerleri tartetti. eentilmen Kara gölgenin yakalanacâğı ana yakfaştırı yor. 63 — Beklediği adamım ondan birkaç a. Amm ötede, bulunduğunu büseydi haynet ve hiddeti kimbilir ne dereceyi bulurdu. — Salo BUn ortasındak! masanın #itime — gizlenmiz olan Kark gölge rahat rahat yastıkların üze tiği Abdurrahman yaralıydı. İnliyor — Beni öldürmeyiniz. Ben mil- | parak taraftarlarını tayin etti. Bütün bunları yaparken — ağız- n gü havadis dolasıyordaz — Melik Huşşam ümitsiz dere: ce hastadır... Bu havadisi bizzat Mehmet uy. durmüşttu. Hastalıktan — bahsedil- çe ve bu havadiö yayıldıkça - taraf- tarlarına yapmakta olduğu iyi mua- meleyi arttırdı. Bir gün Mehmet halk arasında şöyle konuşulmakta olduğunu duy. du: A — Melik Hüşşam hasta imiş, ö lürse elbette yerine Mehmoet geçer.. Bu şayiayı kendisi çıkarmamış« t.. Bu kadar düşünememişti. Fa- kat duyduktan sonra derhal hareke- te geçti ve kafasında bir nokta yer etti: Hüşşamı öldürmek... Günler geçtikçe kararı kuvvet. Tendi ve bir gün çok yakınlarına bahı setti: Çok doğru dediler.. Hüşşam Melik olmamalıdır.. Ondan fayda yok.. Mademki hasta öldürüp işi bitirmeli... Karar verilmişti. Hüşşam öldü rülecek ve Mehmet Melik olacaktı. Mehmedin kapısı çad: lındı Elemeri admda biri içeri girdi ve Mehmede şöyle dedi: — Hüşşamı öldürteceğinizi duy- dümm. “Önün için geldim.. — Hayır.. Böyle bir şeye karar vermedim. — Herkes biliyor. Fakat bu hiç doğru bir hareket değildir. Başka çaresi varken niçin öldürmeli?,. — Peki ne yapmak lâzım. — Hiç bir zaman çıkamıyacağı bir yere hapsetmek. Mehmet düşündü ve: — Olmaz.. dedi. Onun sağ oldu. ğunu kimse bilmemeli.. Amiri daki- kalarca yalvardı ve neticede Hüşşa- mm öldürülmesinin doğru olmadığı" pa inandırdı: Mehmet: K — Peki, dedi. Kabul ediyorum. Fakat halk onun öldüğünü bilecek.. — Öyle işa ederiz. — Peki gömüldüğünü - göster. miyecek miyiz? — Evet...Ölen biri merasimle gömülür... Bu plânı alt üst ediyordu. Mehmet: a Bir çare var.. dedi ve ilâve et. ü: (Devamı 15 incide) rİNE Uzanmış, müstehzi bir tebessümle hare kete geçeceği maati bakliyordu. 64 — Bundan Ii gece evvai, bu yerleri tetkik etmiş ve buralarını mükemmelen öğ rehmişti. Yazı odasma girdiği zamân inşasr bitmek Üzere bıulanan Jevhayı görmüş ve ya z maktamın, saklanmak için birebir — oldu #unu anlamıştı.