Onun için kolları arasına atılmasın la ük bir aşk değildi. Galib, Bönç kadını seviyordu. Leylâ kocasın. da bulamadığı toşkun harareti onda 4. FPakat çok ince, çok hassas Olduğu için, zevcinin bu sırrı öğren Momesine çalışıyordu. — Adamcağızın bu yüzden betbaht olmasını — istemi Yordu. Zira bay Nail Kayapındr, çok hazik, gok sadık bir adam olmakla be Taber, ne yapsın ki, pek iç sıkıcıydı | Ve Bakindi. Neşesi ve zekâsı taşmıyan | ekti. O, Leylânın toşkun ruhu. Du tatmin edemiyordu. Halisüddem bir Arab atıylasâdi bir vgirin ayni arabaya koşulmasını « İşte onların da izdivacı bu Ayni adımla yürümele- hi yoktu. Gerçi Leylâ vic. | dan azabi çekiyordu. Çünkü eşasen kalbi çok iyi bir kadındı. Fakat bi lenüniyetine rağmen artık G çemiyecekti. Bu münase. bet onun hayatına biraz zevk katıyör du. Mesele, Nailin bir şeyi farketme. Mesiydi. İki âşık ellerinden - geldiği kadar buna gayret ettiler va hayat böylece devam etti. — Bir çok yalanlar. birçok müşkülât aşka bir çı Yor, onun ya: K Bu sıralarda Leylâ ile kocasının sc. yahat etmeleri zarureti, €en büyüğünü doğurdu. Bay rinda pek yorulmuştu. Ayni zaman da romatizma olduğu için, bir ay ka- dar Bursada istirahate karar vern ti. Leylâ, bu kararın önüne Çeçeme- di, Kocasının arzusuna İnkıyad etmi. ye mechur kaldı. Bir müddet için, iki Aşık biribirle. Yinden uzaklaştılar. Genç kadın sev, uzun uzun mektuplar beki ralık kocamdan usulla ayTı! dan alırım... Herhalde biraz 31 — Polla hafiyesi Mürfinin can: sıkılmış tr. Ucu bücağıt gelmez tam dört — uzun sant ikinci kattaki muhafnzasını temine memeur olduğu yüksek poncereye dayanmış — dürüs yardu. Kendisini ürperlen hafif bir gürültü aldu Ku zaman on birinci agarasını yakmış bulu | rda hafif bir tırmalama işilir göbi u. Eğilerek baktı. Fakat bir şey göre Kocasını atlatıp yalnız gezmek, Ley umduğundan pek - kolay- oldu. Kadın buna hayret, etlti: O - Nailin Bursada peşini bırakmıyacağın, ken. disinden bir dakika bile ayrılmak iz. ordu. Ha'baki Nail onu pok serbesşt bırakıyordu. Meselâ sabahları saatlerce yalnız kalıyor, Be zabiliyordu. Nail yürümek merakmı behane ede. : rek çıkıp gidiyordu. Genç kadım hemen her günr şebre yalnız iniyor, postaya gidiyor, sevgilisinden gelen desteyle mektupları alıp rahat rahat okuyordu. Yalnız bir iki defa çok korktü. Pos- | ta civarında uzaktan kocasın! görür Bgibi oldu. Lâkin atik davranarak ken. dini ona göstermedi. İçinde bir korku uyandı: Sakın kocası güphelenerek onu ta . | kib etmesin? Birkaç gün Naile karşı müthiş mu. habbet gösterdi. Yanmdan ayrılmaz oldu. Bu suretle kocasının — itimadını viye etmek jstiyordu. Diğer taraf. il mütemadiyen karısını yal- nızlığa teşvik etmek ister gibi onu hür brrakmak bin bir usul bulu. Yordu. Nihayet, Leylâ da, dayanamıyarak, berbere gitmek behanesiyle postaya koştu. Büyük bir sürprizle karşılaştı. Her zaman ona mektupları verer. memur orada yoktu. Tanımaklığı başka bir me Mür, genç kadının ismin: birkaç mektup uzattı. Dört tane mavi zarflardı bunlar.. Leylâ şeklini tanıtnadı ğı bu mektupların üstüne baktı .Bilme diği bir kadın yazısı... Leylü bir an tereddüt etti. Sevgill- sinden başka ona kim mektup yüza. bilirdi? Fakat zarfın üstüne bir nazar atmea ismin “Bayan Kayapmıar” de. 1, “Bay Kayapımar,, olduğunu gördü. endinin de hayret ettiği büyük bir soğukkanlılıkla zarfları hemen geri uzattı. — Yanlış verdiniz. Bunlar benim de Bll kocamın, Ben bayan Kayıpımar... Memür af diledi. Leylâ, alaylı alay- h: — Aman rica ederim... Bata gelen mektupları da sakın yanlışlrkal bizim | beye vermeyin... Ve kendi kendine şöyle düşündü: — O benim gibi iâde etmek nezake. tinde bulunmaz. Mutlaka alır, okurdu. Sevgilisinden gelen — kıymetli zarf. | ları eline alarak memnun, mes'ut dön dü. Artık içinde hiç vicdan azabı kal- mamişti. O sadık, © Cİddi, o âşık ko. cası da demek kendinden gizlenecek bir macera sahibiydi. O da karrer gi. bi gayrimeşru sevdalar peşinde koşu- yordu. Bu sergüzeşt onu sinİrlendireceğine bilâkis rahatlaştırdı. Sirtından ağır bir yük atmış gibi “oh!" dağt Geniş bir nefes aldı. N.ıkıcden: Hatice Süreyya lisine istediği gibi mektuplar ya- | amcanın eşeği | eğiy Yazan : Niyazi Anmet 18 sene evvel bu gün Atatürk millete ilk mühim tebliğini yaptı Istanbul- onu Anaaoluya gönderdiğine pişman olmuştu. Azletmek, nüjuzunu azallmak ve tevkif etmek istedi. Fakal.. 1919 yalı 22 haziran günü, 18 sene evvel bugün, Türk milletinin milletçe ilk organizasyonuna — bağ langıcı olan bir tamim yazılryordu Tamimi, büyük — kurtarıcı Atatürk yazıyor ve Amasyadan yurdun her bucağıma gönderiyordu. Bu tamimin esas noktaları şun- | lardır: *| — Vatanm tamamiyeti, mille tin istiklâli tehlikededir. 2 — Merkezi hükümet, üstüne aldığı mesuliyetin icabatmı ifa ede- miyecektir. Bu hal miletimizin hiçe sayılması neticesine varıyor. 3 — Vaziyete çare bulmak, mil- | letin hak isteyiş sesini cihana işittir | mek için her türlü tesir ve müraka. | beden azade bir milli heyetin vücu du elzemdir. 4 — Anadolunun her suretle en emin yeri olan Srvasta milli bir kon- | grenin toplanması takarrür etmiştir. | 5 — Bunun için tekmil vilâyet- lerin her livasından milletin itimadı- na mazhar üç murahhasın mümkün olan süratle yetişmek üzere hemen yola çıkarılması icap eder. 6 — Her ihtimale karşı keyfiye- tin milli bir sır halinde tutulması ve murahhasların lüzum görülen ma- hallerde seyahatlerinin mütenekki- ren icrası lâzımdır. 7 — Şark vilâyetleri namma 10 temmuzda Erzurumda bir kongre inikat edecektir. Bu tarihe kadar di- ger vilâyetler murahhasları da Srva- | sa vasıl olabilirlerse Erzurum kong- resinin azası da Srvas umumi içtima. ma dahil olmak üzere hareket eder. (Nutuk, sayıfa 19 - lüks tabı sayıfa 24). Yurdun dört bucağına gönderi- len bu tamimin gütmekte olduğu ga: ye ve hedef belliydi. Türk milleti: nin vaziyeti göz önüne getiriliyor ve yapılacak iş işaret ediliyordu. Os- manlı hükümetinin Türk — milletini | | kurtarmak için teşebbüse geçmediği, geçmiyeceği ve geçemiyeceği açığa vuruluyor. Türk yurdunu, yurdun bağrında yaşayanları kurtarması lâ zım geldiği bildiriliyordu. Yani Türk milleti, Mustafa Kemalin etrafında toplanarak yeni bir devletin, müca- deleye atılarak milli hâkimiyeti ku- racak olan devletin esaslarını temeli. ni hazılıyacaktı. Bütün askeri ve mülkt makam-. | lara gönderilen tamimle bir de mek- tup gönderiliyor ve bu mektupta ar- | tik İstanbulun Anadoluya hâkim ©- lamıyacağı, ancak tâbi olmak mec- buriyetinde bulunduğu işaret edil- mekteydi. Kibar hırsız — Siyah centilmen Birkaç dakika Sonra şüpheli gürültü yeni den başladı. Bir defa daha, hir ikinci — defa Gahü - Nihayet Staffordu çağırmayı faydalı bü'e dü, 32 D, birinci kattadi büyük salondaydı. 'Tabancasşı ivucu içinde ve herşeyo hazır bir vaziyette balunduğu halde yukarı kala çık te ve endişeyle sordu: — Vallahi, inşaşı sinirtendiren bir şeyler var. Üç defa şu esim tırmalandı. O kadar bak tığım halde bir şoy göremedim.. İşte bakınız gene. Camda gone bir tılcırdı. duyuldu Stafford: — Vakit, dedi. Elektriği söndürünüz. Ben caRIt açayım... Camı açtı O dakikada imdat zilinin giddet 33 — Bu “Kara gölgenin arayıp bulamadı | üt dakikaydı. Balkonun borusunüu — yakalıya rax büyük bir çeviklikle biran iç ötelin damına trman 364 — Orada, aşağısını sine imakân verscek &. kolaylıkla gürme. ga boylü bayunca i- zanarak derin bir vefes aldı. Sonra Mürfinin muhafaza ettiği pencere camına doğrü uzun bir sicimin ucuna sağlam bir surette bağla Ecnebi kuvvetlerin himayesinde milli dava endişesinden variste, bu- yunduruk altımda göbek - şişirerek yaşamanın rahatlığına inanan İstan- bul hükümet erkânı bu tamimi elde etmişler ve son derece telâşa düş- müşlerdi: — Biz ne yaptık, diyorlardı. O. nu nasıl oldu da Anadoluya gönder- dik... Ve ilâve ediyorlardı: — Olan olmuş.. Şimdi çaresine bakalım... Çaresi ne olabilir di? — Resmi zavifesine nihayet ve- ripnüfuzunu eksiltelim.. Dediler.. . Fakat, biyük Kümandan — milli bir vazife ile işe başlamıştı. Resmi vazifesi saltanat namma yapılacak bir iş değildi. Türk milleti etrafına toplanmıştı. Toplanıyordu. Ve top- lanacaktı. İstanbul bunu da biliyordu. Va- kit geçtikçe, sihirli isim ağızlarda söy lendikçe rahatları bozulacak emni- yeti ve istikballeri kararacaktı. — © halde tevkif ettirelim.. Ka- rarı verildi. Biliyorlardı ki, Türk milletinin şahlanmış kahramanlığı, cesareti ve istiklâli ne tevkif edilir ne ona göz konulurdu. Atatürk, Türk milletin. nin bu hasletlerini şahsında cemi et- mişti. Ve tecelli ettirdi. DIŞ TABIBİ Necati Pakşi Hastalarını her gün sabahtan akşa- ma kadar Karaköy Mahmudiye cadde- Si No 1.2 kabul eder. Salr ve cuma günleri 14.20 ye kadar Pârasız muayene eder. — HABER AKSAM ,POSYTASI UDARE Evi' Istanbul ) Ankara Caddesi Posta kutusu * İstanbul 214 Telgraf adresi : İstanbul HABER Yazı işleri telofomnu « 22472 idare veilân ." — : 24870 ABONE ŞARTLARI K 8 : 150 . yelik 3 * aylık Suhibi ve Nesriyat Müdürâ: Hasan Rasim Us Basıldığı ver (VAKIT) matbaası 356 — Burunla polis bafiyesinin bir türtü farkıma varmadığı camdaki tırmalamayı ha şarmıştı. İmdat zili çalmıya başlamasmdan istifde ederek “kara gölge,, sicimin yardımile fit kattaki pencerelerden birini açmıştı. Bu Üst kattaki pencerelerden birini — açmıştı. Stafford bu sırada baş yere — karanlıklarıla aşıyor gibiydi. keşfe çi