PAŞp ) 1890 “esyOK 'e SyW)5 edufie geuoz sof) "TOpdssnonıo) TIDUL) 1S00Ğ gmoy wayog z pun ge ŞORTD UrORT YoT SYONEIDA nn ye PU Hu go YNĞ u ufDa ns) Pi 3 â 3 X wp ” va nz um “'2096 anas VOĞ IYDP KO9 MEYYDU,, yRU Hof —,, SEM 'yıyoyu 'urıraan 'RILTOASE (ÖD yaş D u94 WeLAYPO? ÇiRKLDĞ da2 YÜB UY BGUY * 'af 19es yone Syoniya fadıyy YE ada Szuunsntu 04 tÖNDE 18 yi Vey SOP “ııstİ yar O Yar YÜEY SEp 'turmdase yod 9p yurLcr00U9|İS ( *“3198 238 yöd YYDP KOG WXYITD VAS (ÇW0 zz YAD YY SADA 9783 'LI33 1yös yone Yör ğti 9)6 *mtreye wud arajlasuoy DA OUTE #ezinjasnoy dd DİMUŞURYİ DAJS DNVB VUNLOL Çöytosmoy we Pun 10)3Da) Suş “OOZUOYE UÇ PUN J99 POYL, BUT UA YOLLAĞIDUL UDO € *TarLLgomntar3) Tena 9pT ö7 yeyof,, we Jofn gur w:03 ayağ yor — Wağz 1990 Ça w106 996 "amogey Sun vayoe HDAY uaatt vT — U12 )8u06 Dç SS urplarre gp uç gnuz 1 &8 .m:. opunmoazn m)s3 1 YÖLAS) swaya UmUaAf USP W KTMUE Y ' NDGT 1000 ) —HANRIZ SEM)O V PARDAYANIN OĞLU k gözyaşı dökmedi. Kendisini esa. sen birkaç ay evvel feda etmişti. Rüya- &:, zavallı aşlr rüyası çoktan kaybolmuş, parçalanmıştı. Fakat herşeye Tağmen, Janın — başka birisi için— hıçkrıması önun kalbini paralıyor ve genç kız 1sti- rap içinde şöyle düşünüyordu: — Onu nekadar seviyor! Ağladı, çünkü cesur — ve fedakârdı. Hattâ, gayet tabii olan kendi 1strrabını bile kaksız buldu. Onun, hiç bir zaman kendisinin olamıyacağını bilmiyor muy- du? Şu halde?.. Sevgili bir kız kardeş olarak kalması, zaten ona kâfi bir tesel- li değil miydi? Kendisini topladı. Ciddi tavrımı takın- Mı, sargıları alarak, onu yaklaştı ve tat- İ bir sesle: — Ümit ederim ki, şimdi — artık siz! tedavi etmeme müsaade edersiniz. — Ne istersen yap, küçük — Peretci- ğim!.. Fakat bana ondan bahset!.. Bü- tün bildiklerini bana söyle!, — Şüphesiz anlatacağım Hattâ size yardım bile edeceğim... Merâk etmeyin enu oradan kurtaracağız. Eğer siz gel- meseydiniz, zaten ben de yarın sizi ara- yıp haber verecektim. — Peretl.. Sen melek gibi bir kızsın ! VINI Bertiy'in, Mari - Anj tarafından ka- patılmış olduğu paviyon,iki — odadan müteşekkildi! Bir yatak odası ve küçük bir salon. Her taraf çok güzel döşen- mişti ve rahattı. Pencerelerdeki demir çubuklardan başka, hiçbir şey hapsi ha- tırlatmıyordu. Hele genç peskopos dö Lüsonla, Leonoranın iddia ettikleri gibi, merara hiç benzemiyordu. Bertiy oraya girdiği gün ve — ertesi gün kapalı ve yalnız kaldı. Üçüncü gü- nün sababında, kralın emrile oraya ka- patıldığı kendisine haber verildi. Esa H uzun sürmiyecekti: En fazla üç veya dört ay, bundan sonra tekrar — serbest kalacaktı. Mümkün olduğu kadar ken- disine iyi bakılacak, — sıkılmaması için herşey yapılacaktı. Paviyonünün kapıst sabahtan akşama kadar açık kalacak ve bu müddet zarfında, istediği gibi çıkıp dolaşacaktı. Yalnız, kendisine gösterileri bazı hudutları geçmemek şartile.. Niha yet, firar teşebblisünün — veya dişarile temasının derhal kolaylıkla — hezimete uğrayacağı ve ceza olarak, sunsikı kapa tılmasından başka bir işe yaramıyacağı kendisine haber verildi. Filhakika, o andan itibaren, — Bertiy paviyondan ve onu ihata eden — küçük bahçenin haricine çıkabildi. Fakat ken- disine gösterilmiş olan hudutlara farla yaklaştığı zaman, karşısına — derhal iri yan iki kadın çıkıyordu. — Üzerlerinde yarısı rahibelerinkine, yarısı da bayağı elbiseye benziyen garip kostü nan bu kadınlar, ona hiçbir yorlardı. Sadece karşrsında duruyor ve manalı bir tavırla onu selâmlıyarak gü- lümsüyorlardı. Bertiy, sıkı bir nezaret altında bulun- duğunu anlamakta gecikmedi. Kendili- ginden hiçhir şey yapmasına imkân yok tu. Ancak dışardan gelecek bir yardlıma güvenebilirdi. Bu yardım gelecek miy- di. Bu şüpheliydi. Ona, kralın emrile buzaya kapatildi- Bi söylenmişti. Buna kat'iyyen inanma- mıştı. Uzun müddet düşündükten sonra bakikati anladı.. Bertiy, muhalaza ettiği Aa['lhr[d!". meşhur denfineye bilharsa göz diktiklerini biliyordu. Bu huıı.ııı elinde mevsuk malümat ve işaretler var- idr. Mirtis ve kont dö Vobrün papazlar- 55 1000 kelime il!o ALMANCA DERSİ Haber güzotesine sittir) ERS “Deniz kıyısında” resmile takip eğilecektir) ALMANCA DERSLERİ ÇHer hâkkı (16 numaralı Kendi kendine *“Deniz kıyısındı. derste bitireceğir. Bu a'le Roulett öder ja otfen gestehen, ist e um zu baden, zü Se setzt Bi und nimmt cin Luft. und Lichtbad. — Was stollt uns dieses Bild dar. — Dicses Bild stellt w 3trandfeste habe DERSLERİ k ab und zu helim Sandburg, n Modeblidern allerdings recht, Aber sehen Si>, ich muğ ALMANCA in den Ferlen etwas Zerstreuung haben. Teh er und in Konzerte, Behr gern, und #ehlieBilch, das kann ich a Vor allem aber gehe Jeh an die Si Bohwimmen und mich in der frischen — In den überfülit furchthar teuer. gen, Ban baut sich eine —— dan ve bütün din adamlarından sakınma yı tavsiye ediyorlardı. Genç İız, dünya- da hiç kimsenin, bu kâğıtların mevcü. diyet'eden haberdar olmadığını herkes- ten daha iyi biliyordu . Buhnu hiç kimse bilmiyordu. Mösyö dö Pardayan müstesna, hattâ bundan , bile kat'iyetle emin değildi. Halbuki, onu tuzağa düşürmek - için bu kâğıtlardan ve Pardayanım isminden istifide edilmişti4Mademki, bu kâğıtlar dan bahsedilmişti demek ki mevcudiyeti öğrenilmişti. Ne ramandan beri? Pek az zamandanberi olduğu Mu- hakkaktı. Gayet tabil olarak, hareketin- den sonra, eşyalarınım — karıştırıldığını anladı. Esaretinin sebebi ona böylece, bütün vüzüubile göründü! Kâğıtlar, papazların eline geçmişti. Uzun senelerdenberi a- radıkları işaret ve malümatı — oradan Sörenmişlerdi. Bundan istifade ettikleri muhakkaktı. Bu işlere mani — olmaması i kaçırıp manastıra kâ- patmışlardı.. Genç kız düşündü: — Acaba hakiki işaret ve malümatı buldular mı? Fakat bunu nasıl öğren- meli? Bu sualin cevabırı büyük bir tesadiif eseri olarak öğrendi. Kendisine hizmet etmekte olan rahibe, kilisenin — altında araştırmalar yapıldığını ona anlatmak- tan kendisini alamadı. — Orada Sen - De! Tiresinin bulunacağı fak olurlarsı. eski söhretini kazanacek ve biz gene güzel ler Bertiv mozel: tŞÜL. 'tin yeraltı ki- nit ediliyor. Eğer tnuüv: manastırımız gene Filbakika evinde't kâğetlar almmış — fakat asıl döğru malümatı ihtiva eden Tunamamıştı.. Öyle ya! mademki, araş- run PARDAYANIN OĞLU bunların | kâğıt bu- | türkçeye ği şimdiye kadar , almancasından tekrar bu parcayı siz: tercüme için verecej Geçen dersin vazifeleri Çevrilecek olun almanca cümlelerin türkç elâ, geçen dersin sonunda almancadan türkçeden almıancaya çevrilmek lizere verdiğimiz vazı. sümüz bu mevzuu, felerin yapılmış zek v 2 — Ren nehrinin kenarındak| kasabalar çok cakldir- 1 — Ren nehrinın kenarındaki kasabalar nasıl, k yeni kelimeler ve em im Hotelt oder in der einen Strand dar. wobhnen e Badegüste sitzen in dem felnen Sand, in der See. — Wo sitzt die Dame$ im Vordergrunde des Bildes? — Die Dame im Vordergrunde des Bildes sitzi in de — Die Kinder spiclen an dem Meeresufer?, — Wo wohnen dle Badegiste? — Die Badegüâste — Wo sitzen die Badegüste? Pension3, — Wo spielen die Zinder10 ? — Was tun die Kinder? trandstuhi, 251 tırmalar yanlış yerde yapılıyordu. Genç İtir meseleyi böylece — anlamış olmakla beraber, bu defa da — endişeye düştü ve göyle düşündü! — Araştırmalat devam ettiği müddet çe, korkulacak bi tşey yok. Bana fena müamele etmekte hiçbir. menfaatleri yoktur. Bilâkis... Fakat — araştırmalar bitip de, malümat ve işaretlerin yanlış olduğunu anladıkları zaman, benim Ü- zerime atılacaklar... Beni söyletmek is- tiyeceklerdir!.. O zaman, maksatlarına varmak için kimbilir ne — çarelere baş- vuracaklar?.. Ve Bertiy bu düşünceyle — ürperdi. Fakat tesür ve kuvvetli bir kız olduğu mMalümdur. Araştırmaların en aşağı iki &y devam edeceğini düşündü. Ve aşkı- na olan sarsılmaz bir itimatla, — kendi kendisine şöyle dedi: — O zamana kadar beni bulur ve kür kendisine çok iyi bir muame- le yapılıyordu ve hakikaten, sıkılma- TMmasına calışıyordu. Vakla neraret al- tında bulunduğunu biliyor ve tedbirli hareket ediyordu. Kendisine hizmet e- den rahibe, işi bitince çekilip gidiyor ve onu yalnız brrakryordu. O da, ya odasın da kalarak düşünüyor veyahud da bah- çeye çikrp dolaşıyordu. Böylece bir hafta geçti. Hiçbir gey olmadığı. için, başrahibe ona lâzımgelen elbise ve çamaşırları son ta Va bunları yakamak için çamaşırcısı- nı da gönderdi. Bu tamaşırcı, güzel Peretti Rahibe olmayam Petetin her işi rahl- beler tarafından yapılan manastırda g8- rülmesine hayret edilmemelidir. O de- virde manastırlar, bugünkü manastırla- ra hiç de benzemiyordu. O devirdeki manastırlar başlı başına — müstakil bir #Y ler eine — Die Kinder spieclen, sie machen aus Sand Sandburg16 öder cine Festungit. 3 — Onlar hanzi zamana aittirlar?