Yeni Kaledongada AMBANIN beyaz saçlı” ve vir hayatını anlatır, Sambanın üç tane güzel “hizmetçi « zevce,, sİ vardı. Erkek gibi güçlü kuv- vetliydiler ve o, üçünden de çok mem- rundu. Topraktan, çok yüksek ve çok sivri bir kulübe inşa etmişti. Dözdü de | hiç kavga etmeden, orada rahat rahat oturuyorlardı. Zevceleri onun için, or- manın bir tarafını sürmüşler, ekmişler- di. Vakti gelince biçeceklerdi. Bundan başka, sevgili kocalarına kayık yapmak | için ormandaki ağaçları devirirlerdi. | Dedik ya çok kuvvetliydiler: sonra ara sıra ona çocuk da verir ve büyütürler- di Samba bü gün avla geçirir. di. Uzun boylu, çok tembel ve çok 2 limdi. Fakat esrarengiz bir zalim; | çünkü aldatıcı bir yumuşaklık göste. | rirdi, Birdenbire, nereden geldiği yen bir mi: mis roner meyadana çıktı. Aman ne tatlı bir misyonerdi bu!.. Vakra s8y. | lediği sözlerden bir tek kelime anlaşıl. mıyordu ama mütemadiyen çıplak ge- zen revcelerini giydirmek için rengâ- renk kumaşlar o vermekteydi. Soara, Byle tatlı bir konuşması vardı ki.. Sam- ba ağzımı, açarak onu dinliyor fakat yine de bir şey anlamıyordu. Fakat ne de olsa o kadar kalın kafalı değildi bu Samba.. Nitekim; aradan bir kaç hafta geçince, misyonerin, öç 2e6- seye malik olmanın büyük bir cürüm ol unu karılarından ancak bir tane. sini alıkoyması lâzım geldiğini anlatmak istediğini hissetti, Beyaz misyonerin bu tavsiyeleri onü o kadar mütehassis etti ki. Bir gün Samba, takdir bekliyen çocuk masum! bir ti ve büylük bir sevinçle mis merin karşısına çıktı? — Beyaz baba, dedi, Samba İstedi ğini yaptı, Sambanm artık bir tek karr m var! — Alerin Samba. Gözüme girdin. Ötski iki zevcen ne oldu? Samba bir mi le cevap verdi: k tebessümü ve saf- | — Beyaz baba, Samba onları yedi! Tahiti U sihirli adanın sık mercan ka- yaları üstünde şaheser çiçek- | ler yetiştirmekten, etrafı vanilya ağaçla. | rrun nefis kokularils sarhoş etmek | ve hiçbir kasırganm yıkamayacığı ince kamış kulübeleri Üzerinde Hindistan cevizi ağaçlarmın yapraklarını salla maktan hoşlanan ilâhi fantezi insan kalplerinin üzerinde de hükmediyor. Granatalı Üç evli olmanın fenalığını anlayan Ye serbesti - Sabık general Frankonun şev aşk ve kadınların bedbahtlığı a a a vag “Gırnata ne kadar uzaktır! Nişan- Moana adlı, beyaz tenli bir Polineziya delikanlısı, Sileahay seviyor. Onun ho- şuna gitmek için bir büyücü tarafından sırtına döğme de yapıştırmış. Mavi | renkte bir av resmi. - i Sileana da genç bir ceylan güzellik | ığı var. Üzerinde ormanlarda ve kıvrakii n | biten rengârenk vahşi çiçeklerin resmi : bulunan hafif bir nevi paştamalla, kır- Tarda, çayılarda dansediyor. Dağınık saçlarında bir yasemin tacı var. Moana onâ, renkli bir mercan gerdanlık vermiş, o | da bundan son derece r mun olarak onu takip etmiştir Ma: kızı küçük | sandalına bindirmiş ve onu küçük bir körfezin kenarına götürmüştü. Moana ile ana, genç ceylanların 4 ve güzelliğini, öğle zamanının en nadide cinsten pembe | zerafet hararetini, hattı üstüva çiçek yıltıcı kokularını ve beşeri aşkların hü- zün ve gamlarını terennüm &den şarkı lar söyliyorlar, çiçeklerden taç yapıyor- lar, bunaltıcı sıcaklarda denize giriyor- lar ve alaca karanlıkta balık avly Balık avına giderlerken, ağaçla: bol meyve toplayıp yanlarına nin ba- tar İ Birbirlerini seviyorlar. Kimse onlar! meşgul olmuyor. Birbirlerinden bikın- sa ayrılacaklar. Burada heves hakimdir. Zaten her şeyin gayet kolaylıkla yapıl- dığı ve fantezinin her hissi hakim sayıldığı memlekette bundan başka türlü, olabilir mi? Gırnata çingeneleri İMDİ isterseniz, bu İptidai mem- leketleri terkederek Avrupaya İspanyanm ateşin ve hayalpe- reset şebri olan Gırnataya, asi Franko | gibi meşhur adami ler arasına gelelim. Çingene kızı on dört yaşında “mevut,, | tur, O, nişanlanmaz; dans, şarkı, şarap ve kahkaha dolü bir merasimle “nişan- landırılır., Ona ilk kadın elbisesini arkadaşları yapmışlardır. Rengârenk bez parçafas rından dikilmiş ola eli eteklik o ka- dar geniştir ki, küçük Konşita danseder' ken, müziğin nağmesile titriyen büyük bir çiçeğe benziyor. Nişanlısı da ondan yaşlı değil; belki n altı yaşında! Fena halde sıkılıyor. kulaklarına küpe takmışlar, taze bıyık- ların; » eğer varsa » kıvırmışlar, saçla rına ondülâsyon yapmışlar istünde £ yetiştiren çingene Nişanisı delikanlının çok hoşuna gi- diyor. Fakat heyhatl.. Zalim bir kanun nişan merasimi bitine iki sene roüddetle bir i emrediyor. Bu lerini görmeme- sens müddetle lerin : Konçita şehirden şehire dolaşarak dra- homasını kazanacaktır ni Kaledonyalı - Tahitide 'atanında ve hemşerileri | “efendi, ye maliktir. Ona mecbur oldu. çingene kızlar imi ne kadar görmek istiyorum! Bu seneler ne kadar bitmez tükenmez şeylerdir?,, İşte şarkılarında düyulan elemli şikâ- Fakat zavallı Konşita damarla- rındaki Endülüs kanınm bütün ateşile ve Kordobadaki ve yetler. dansederken, Kadiks güzel kadınlarn falına renksiz bir keseye paraları birer birer bakarken itina ile yerleştirirken, elem ve kederini unutmak mecburiyetindedir. Göçebe grubu bütün İspanyayı dola- wr, ve kazara nüfus terkereleri düzgün- se, Fransaya bile geçer. İki senelik müddet dolunca, Konşita Girnataya dönüyor ve nişanlısile evle Kendi elile hazırlamış olduğu kocaman pastanın içine, büyük bir ve itinayla toplamış oluğu mları koymuştur. Eğer pasta pek fazla şişkinse, nişanlısı sevgili çingene- sine karşı olan muhabbetini bir kat dai artırır, O andan itibaren güzel çingene bir ğu sadakatte en küçük bir ihmal ölüm. le cezalandırılacaktır. Çingenenin aşkı âteşin olduğu kadar zalimdir de. Bu- | nunla beraber zevcesinin dansetmesine gayet tabit bakar. Çünkü yuvayı öncak bu danslar ve fallar sayesinde geçindire- cekler; zaten kendisi de ona kitarasile refakat ettiği için, çok heyecan göster- mesi muhtemel olan bir seyirciyi derhal cezalandırabilir. Eğer ayrılırlarsa, Konşitanın tekrar Venmesine “imkân “yoktur. Çünkü im cezası muhakkaktır. Endülüste aşk hiç şakaya gelmez! Ve ekseriya bo- Yunduruk altma girmiş olan zavallı çin- gene kadını, kendisine eskiden o kadar uzun gözüken iki seneyi hasretle anarak ağlar. Hindistanda evlenme AGOR on sekiz yaşında bir T “Rajput,, muhariptir, Benares sokaklarından geçen, saç! omuzlarındaki hafif şallar üzerine dö- külmüş esmer kızlar önu tezbedi ona evlenmeği hatırlatıyor, Bir gün, bu güzel kızlardan birisini Ganj nehri kı. yısına kadar takip etti, Mukaddes neh- rin kenarındaki beyaz mermer merdi. uda,, nın sadık mü. minleri nehre girmek işaretini bekliyor. lardr. İşaret “Brahman,., lar tarafından | vetildi ve bütün muharipler, köybüler ve esnaf, günahlarını silmek için mu- kaddes suya daldılar. Birbirlerinden çekiniyorlar. Çünkü muhtelif ev venler üzerinde sınıf'ar birbirlerinden nefret ederler ve bir muharip bir esnafla veya köylü ile te | tercih eder. Tagor genç kızı sudan çıkarken gördü ve ondan başka kimse ile evlen. memege karar verdi. Fakat kızın kendi sınıfa mensup olması şarttı masa girmektense o ölmeği Bereket ki Lakme namındaki bu kız da bir muharribin kızıdır, binaenaleyh mesele yok. Kir on üç yaşında demek ki tam evlenme çağında... Tagor damatlığa kabul edildi. O andan itibaren, her gün, nişanlısı” nn ailesine muhteşem hediyeler gön- dermeğe başladı. Müstakbel kayın ba- basına ve kızın erkek kardeşlerine tür- ayak bilekleri için yeşil taşlı bilezikler ve sarıkları için elmaslar ver- di, Hatta bir müdet evvel yakala ol u bir fil yavrusunu bile feda etti Kadınlara, hakiki altmla işlenm'ş hafif kıymetli deriden papuçlar, altın Yü silâhlar li otla do! bir kutu göndet ü Tagor büyük bir kafile i almağa geldi. Sırtları na- dide hı çeklerle süslenmiş olan filler, servet ve ' güller ve renk renk çi- si #iynetleri taşıyan uşaklar, küçük zev- ptılar, Ta- gorun arkadaşları olan muharipler, gü- heşte parlayan altın silâhlarını kuşan- mışlardır. Hürmetkâr ve ürkek kalaba lık duvarlara yaslanarak bu muhteşem manzarayı uzaktan seyrediyorlar Bütün şehir bugün gelin aittir. Ve bir ay müddetle ona sit ola caktır. Çünkü Tağor zengindir ve genç karısma efsanevi günler yaşatmak istis yor. Malikânesi, yeni ocağa dua eden bütün fakirlere açık olacaktır. Mütema- diyen muhteşem ziyafetler verilecek ve Lakme, sevilen seven kadın ne eski de- virlerin “ölüm kuleleri, inde yakıldıkları Lakmeye ne de mahkümların yerlerden EA Gariantep(hususi) — Şehirde mevcut on ilk okul yıllık resim ve elişi sergisi tertip edil gezilmiğ ve küçüklerin vücuda getirdikleri es açmıştır. Büyük bir intizamla iz | i çift âşık korkacak. Çünkü bütün £ karıştı. Bu eski Hi İmüştür! Ölüm kul da kay- bolmuş damsız hapishaneler! Oraya ko- calarmı aldatan kadın; Açlık ve kargalar onların cezalarını ve- rirdi. Sadık olanlar da kocaları öldüğü zaman başka bir feci akibete üğrarlar- eleri! Ormanın orta: £ O kâpatılırdı. dı. Onlar da yanan ateşe atılır ve koca“ larına ebedi nı böyleci sadık kaldıkları- bat etmeğe mecbur kalırlar. Fakat küçük Lakmenin bu eski âdet lerinden korkmaması lâzımdı! O, altın, servet ve koku diyarı ve mağrur bir muharibin kalbi üzerinde hüküm sürü- yor lerce der sergi vatandaş (tarafından ı bir takdir uyandırmıştır. Yaptığı zarif eşya ve kendisi sinde Ders n mur olan sana kâr, oyma ilesini geçindirmektedir. resimde görülen ı sokak 2 numarada oturan Hayri adan cidden çok yapmakta ve bunları sarfedilen emeğe nisbeter ünemektir, Mütekai arif resim çerçev çok ucuz bir fiyata satarak a-