© MALINI Mop) “doğan menamnb #9, ““oanığ sofişdon) Mayo manej mayo Köp, (3) wogun ody teamf app d9po og VI) » Yaşuı dumend şdnoo uyoz np zmepo oruog VI PUOİĞ 1540) O) sapuo13 oz43r407 of Br apuoLĞ :20pu04) “m3 (epdupeu osman yoğ) BP. EşR> EFRE ŞEBEsZ2 BU ei PERAE kete kes ECE REP işi aadaki MAR eği Gill; Eğil: 4ia$ Si; EB3 ERİ kani , Biel KER e ERİ ES İla sesi 3 ağda kia, Eres e dev eşe Piş| & Baldır epi, değildi ppi izi EZE £ Sidi az ss EŞE ELİ ŞE” issi ş BE Şeye Eş hpak is, Seneye DERİ ek kip öğe kaça SARER ek 2. Nİ MN ESE ERE ait zi i #2 se Egs ERE N beri eki, eşe e 2 Fet S çi vi Sağ Şi 7 .. z Ri 3 Ee lrcıp Ep VEEE © g'B 5 — Gy” d Be g Soğ Kk k o sd ars 3390 Ye Sez sap3 ireMip mim ma$k Ee Ahir dz ziy, İİİ, e E 5 2 5 25 EEİİ Poumaj “LE BI RelE Heç > RİSE deppei eek Sl Re geri pat, (enipı ir: sö'ş RE Bin, 2 Eses 05 g ; z g iğ a8 — Şir vi beka ENR şe e kişi SEF AŞ 5 ; b» dire gi By çi Bom * ei SE e Z SERE ğe ie” MR ee » a, BE): ver, Şez YEE 2 Pgames Wi LE . ER ax El x 3 <& İ.! p : ğ Ş : , .w 86 PARDAYANIN OĞLU İki âşık: tatlı rüyalarından uyandıran — Vakia ünvanımız falan yok ama, işte bu gürültüydü. bizimle doğru dürüst konuşulmasını İs, Konçini kapıyı okilitledikten sonra iblisane bir kahkaha attı ve dişlerini gi” sırdatarak söylendi: Tam geriye döneceği zaman iki ağır el, iki koluna yapıştı ve kımıldanma, sına meydan bırakmadı, Ayni zamanda diğer iki el de şayanı hayret bir süratle onun kamasını ve kılıcını sökerek oda. nın bir köşesine fırlattı. Konçininin dudaklarından bir çığlık koptu. Korktuğu için değil, intikammı alamıyacağını düşündüğü için. Halbü- ki, bu intikamı almak için, waalmemnu- niye bir servet feda ederdi, Silâhları kenara fırlatılınca, o kolları da serbest bırakıldı. O zaman Konçini süratle döndü, halinde tuzağa yakalan. mış vahşi bir hayvan tavrı. vardı; köpü- rüyor, soluyor, dişlerini gıcırtlatıyordu. Eskargas, Grengay ve o Karkan, sağ dizleri öne doğru çıkmış, yerlere kadar eğilmişler, şapkalarile yerleri süpürü. yor, Konçiniyi selâmlıyorlardı. Eşkargas merhametli bir tavrrla sor. du: — Haşa! Monsenyör hizmetini ken- disi mi görüyor? Karkan da ayni tavırla ilâve etti: — Şu, güzelce | iplerle | sardığımız hademeleri acaba ne diye çağırmadı? Grengay atıldı . — Herhalde düdüğünü kaybetmiş 0- lacak. Konçini hiddetinden O kudurmuş bir halde bağırdı: — Bu ne cesaret!.. Sefil herifler! Bi- iyor musunuz ki.» Grengay sert bir hareketle kestiz — Yok... rica ederim senyör Korçini, böyle büyük Jâflar etme. Tavsiye ede- TİM... sörünü teriz, — Doğru... Biz de insanız, köpek de. Ziliz ya! 4 Köonçini onların kızdıklarını, gözle- tinin döndüğünü neredeyse üzerine sal- dıracaklarını gördü. O zaman Vaziyce tinin zannettiğinden çok daha vahim ol duğunu anladı. Buna rağmen teslim ol- madı. Bütün boyunca doğruldu ve son, derece muhakkir ve amirane bir vazi, yette bağrıdı: — Sözlerinize dikkat edin!.. Bilhassa hareketlerinize dikkat edin! Sizi nerede olsa bulurum. Beni katledecekseniz © başka. — Sizi katletmek mi?.. Amma yaptı- nız ha!.. Bunlar sizin gibi büyük ve asil insanların âdetidir, senyör (o Konçini.. Bizim gibi fakir adamlar böyle şeyler yapamazlar, Konçini hiç bozmadı ve tahkir edici imayı anlamamış gibi soğuk bir tavırla devam etti: — Şu halde ne istiyorsunuz?.. Nasri, © bans hiyanet mi ediyorsunuz? Sizi yaf” şatan, sizi himayem altıma © alan, sizi zenginleştirebiletek ölan bana mı hiye. net ediyorsunuz?.. Hem de kimin için? Tanımadığınız < bir kız için. Parasız pulsuz ve sizi de beraber sefalet içinde, idam sehpasına sürükliyecek olan bir sergüzeştçi için!.. Yoksa birdenbire ak- Anız: me oynattmız?.. Konçini onlara dikkatle bakıyordu. Sarsıldıklarını, teredlüt ettiklerini gör. dü ve daha fazla ikna edici bir sesle de. vam etti: — Aklımızı başınıza toplayın! Biraz hakikati görün!.. Haydi neyie.. Bu de- fa size tekrar acıyor ve beni tahkir ve e m size şu m çalı vi YRANSIZCA DERSLERİ. Kendi kendine 1000 kelime ile FRANSIZCA DERSİ DERS: 46 5 (13 numaralı “Mevsimler” resmile takip edilecektir.) —— (Her hakkı İlaber Gâzetesine sittir) 13 üncü resim (Mevsimler) üzerindeki çalışmalarımı» za devam ediyoruz. Evvelâ geçen dersini sonunda verdiği- muz türkçeden fransızcaya ve İransızcadan türkçeye ter- cume vazifesinin yapılmış şeklini görelim. eri Br) vd ğe ki iş my HE Ne kli âpişipi < ii İsa Eşi ei 6 Li 2 > ve yel © 3.5” 8 z e iy” i - 23 : - MH i B Begsi .. xi R ç İLİRSİK 1) E PARDAYANIN OĞLU ——————— hu söylüyorum: Ancak bir saat müddet İe benim emirlerime — itaat etmek İster misiniz?.. Bir saatlik kat'i bir itaat ve sadakat fazla bir şey değil... Buna mu- kabil size öyle bir servet vereceğim ki, ömrünüzün sonuna kâdar, onunla rahat rahat geçinebileceksiniz!., — Vay canına! — Olur şey değil! — Teklif mükemmel! Bütün bu nidalar, üğ ( ağızdan ayni zamanda fırladı ve derhal İsleri bi, ri sordu: — Ne kadar? 4 Konçinin gözlerinden bir zafer kıyıl. crmı gelip geçti. Ve düşündü: — Onları hayrette bırakacak bir rs- kam söylemeliyim ki hiç o tereddüt et: meden benim esirim olsunlar. Onların gözleri içine baktı ve şid. bir tavırla: — Yüz bin lira! Dedi ve içinden ilâve etti: — Evet köpek herifler, bir saat müd- detle benim işimi görün, ondan sonra. Üç sağlam ip, üç sehpa. İşte size vere. ceğim yüz bin! Üç arkadaş hayretlerinden sendeledi- ler. Onlar için âdeta efsanevi olan bu rakam, kafalarına inen bir yeleği se siri yaptı, — Yüz bin lira ha?- : — Bu fiyata ben babamı bile hakls- rım. Eğer onu tanısaydım! —— — Bu parayla ömrümüzün O sonuna kadar cümbüş içinde yaşarız. sini içinden, çılgım'bir . sevinçle “kafese girdiler. dedi ve yüksek sesle sotdu: Sözde İstişare ediyorlarmış gibi, biri, birlerine baktılar. Halöuki bunu çoğa kabul ettikleri besbelliydi. Çünkü. ker« dilerine has mübelâğalı hürmetkör ta. vırlarını takınmışlardr. N nos Çevrilecek olan fransızca cümlelerin türkçesi şudur: 1 — Sene kaç mevsime ayrılır? — Non, ce n'est ni İ'biver, ni le printemps; sorimes en öLâ, . — Üç ay. — Bunlar ilkbahar, yaz, sonbahar, kıştır. 4 — İlkbahar ayları hangileridir, biliyor musunür? — Herkes bilir ki, mart, nisan ve mayıstır. : Çevrilecek olan türkçe cümlelerin fransızcası da şu, dur: — Non, elle s'öveille de son long sommeil, * 2 — Les arbres döplolent leürs fenilles, les fleurs, — Dört mevsime ayrılır; 2 — Bu mevsimler hangileridir? s'ouvrent, mest.es pas? 1 — La Nature dort-elle au printemps? 3 — Bir mevsimde kaç ay vardır? Fransızcaya çeviriniz 1 — Seyahat ve av mevsimi hangisidir? — Hava umumiyetle güzeldir. Fakat bazan yağmur — Owi, mais, le paysan doit travailler au Soleil, ve dolu yağar. 3 — Oü allez-vous passer les vacancas” — Je veux aller â ix campagne. Et vous? 4 — J'nimerais mleux allerâlamer. — (Bu) bilhassa yaz (dır). 2 — Aimez-vous â vous reposer â İ'ombre? 2 — Yazın hava nasıldır? 3 — Havayı dolduran koku nedir? 87 Konçini verilecek cevabı bildiği hal- de, bunu heyecanla bekliyordu, nihayet kararlarını bildirdiler; — Kabul! — Bir sast müddetle sizin emirlerini. ze âmadeyiz. »— Vereceğiniz emir her ne olursa ol» sun bunu İcra edeceğiz. ” Konçini iradesi sayesinde, yüzünden hiçbir şey belli etmemeğe muvaffak ol muştu. Fakat içinden çılgın bir sevinç duyuyordu. Bu vahşi ve zalim sevinç 0. nu boğuyordu. Herşeyin halledildiğini zannetti ve derhal, onlardan beklediği. ni söylemek istedi. Fakat, üç arkadaşın da herhalde ken. dilerine göre fikir ve düşünceleri vardr. Grengay hürmetkâr bir şekilde (onun sözünü kesti ve ani bir ciddiyetle? — Monsenyör, dedi, bize, şu kapmın arkasında bulunan delikanlıyla beraber niçin bulunduğumuzu sordunuz. Bunu size izah edeyim. Siz, bize Veren bir adamsınız. V > - bil yapmağa “olduğumuz vazi- feyi bitirince, artık size karşı hiçbir bor tümuz kalmiyor, Halbuki o, bir dest bir arkadaştır. Biz seterilerin “kendimize mahsus fikir ve âdetlerimiz vardır. Me *elâ bizim içiin bir dost mukaddes bir insandır. Ona karşı borç hiçbir zaman ödenmez. Onun kesesi dolu olunca, ek” meği, kolu, kan: her şeyi bir arkada. şa verilir ve hesap edilmez. Ona ihanet etmek, içimizden hiçbirisinin kabul ets i bir namussuzluktur, şerefsiz. İiktir, Böyle bir harekette bulunmaktan» sa en müthiş işkenceler içinde © ölmeği tercih ederiz. Öyle hayretle. bakmayın ve sabırsızlanmayın bunları size izahat kabilinden anlatiyorum. o Hiçbirimizin kabul etmiyeceği bu alçaklık ve hiyaneti. biz yapacağız... Söz verin.. Fakat.. Bu gok ağır bir iştrt, Bizi bu işe sevkeden. — Oniz et les oiseai ap Vas — (Bu) güzel bir kuru ot kokusu (dur).