As ESR EKİ UM uyun usag VE TA UOJOM GUM pur) — ref < 'ursar “re “uredey — oyayoş - 'garıpg Pp — * Seyug sep rey 2| - soyyod —u “'Payoey ap , ZIUMYOS PEY dese, duy Yorung “seMy9 çur oşş uoğuug Ef — di ş a . ET gerseseree m İ>iBİÖSİ” f: iii i li İN i imi TH erkal di dank po De dl lb vi li ali İli GEN il 2lü jı i li DİE 0 gil ş ili dağa esi iz â ; i Ri 254 6 XE : i ayıcı pileeidğrişiği sai ii ep 'röpin pe almamalı ni EİN lee ali ? 0 ii iş ; Sanada İİNSİİİSİE 87 si,di eN e ari iğ ŞAZE8 iyii * alp kakilin lal ilayii il HEK BEŞ çoddlakı aliya $ lele e ig e # Beki p” Bai : İp 5 5 ; $ ii i hş iş çkpmlili gi: sella mieren içir alir a gala ER şefi Eş b İ : şi Kaş i Ki, LİN j b iyi nil Bİ ERER Ema : İZA iz ESR 33 eyeliner e ögeleri pili aapsiiemefenagin iş emip m At 0 Ükiai 1200 CÜCENIN ASKI j mlm AŞ 1 a — Fakat mösyö şövalye bu oyun mix küçük kılıcını kapzasına kadat sefilin | lur acaba?.. Mükemmel © olur. Çünkü — Ah! Çok geş.. Öleceğim. Juana çılgın gibi bağırdı: — Lül ölme.. Seni seviyotum!., Sevi. yorum!.. Cüce bir defa daha: — Çok. Geçi. Deği ve baygın bir halde devrildi. Juana onun hakikaten öldüğünü zan- nederek deli gibi bağırdı: — Ahl. Bu mu tanrının adaleti?. O zamana kadar, bir tek kelime bile söylememiş olan Pardayan bu vaziyet üzerine ba : ali bakalım (küçük Juana dindirin göz yaşlarınızı, O ölmedi. ölmiyecek de! Genç kr act acı başını salladı ve Yak: varır gibi bir sesle: : R — Ahi Mösyö ıztırabımla 9) sl ie yemin ederim ki bu acı vE samimidir . AN biliyorum! Fakat Die na bakın yavrum, bende, samimi a6 E bi hürmete kyk bir geye eyy hali var m * Onun ür zerine rk e diğ mesi icap ettiğini büsbütün genç kiz soluyarak — Ne demek istiyorsunuz? dal: « — Demin söylediğim her ge? rar ediyorum. Şiko ölmemiştir!. hareket ediyor. ölmiyecektir Yaralı çılgın Bir sevinçle bağırmağı muvaffak oldu: — Yuana, madem ki o söylüyor” Re mel ki doğru... ölmiyeceğimi. Ve endişeli bir tavırla ilâve etti: * — Fakat ölmezsem.. Beni yine eki SE Ak Lü bayle bir mali nasl 60. le Ve heyecanım gizlemek içini çin?.. Bilmiyor musunuz ki beni öldüre. bilirsiniz? — Merak etmeyin, Juana.. Bu oyun niçin diyorsunuz? Çünkü, bu yola gel mez mahcuba, şu iki müthiş vestatir kelimeyi söyletmek istedim: Seni sevi. — Demek ki bunun için yaptını2?. Pardayan onun küçük ellerini tuttu we tatlı bir sesle sordu: — Bana kızdınız mı? — Bilâkis çok mesudum.. Ve sonsuz bir minnet ve şükranla: — Size kızmak için, mahlüklarm en nankörü olmam lâzrm.. Saadetimi size medyun olmayacak mıyım? O zaman Pardayan, onun kulağına doğru eğildi ve göz ucule Şikoyu işa. ret ederek yavaşça: — Nihayet onu seveceğinizi size söy. lememiş miydim? dedi. » — Doğru. Bütün vaadettiğiniz şeyler tahakkuk ediyor. Pardayan gülmeğe başladı. — Ve şimdi, size ne vazdediyorum, biliyor musunuz? — Ne? — İlk çocuğunuz erkek olacak. Juana kızardı ve Cücenin küçük vü- curuna Bakarak, şüpheli bir tavırla ba- şanı önüne eğdi. Pardayâni mütemadiyen gülerek de vam etti? — Erkek olacak ve siz benim hatıram olmak üzere ona Jan adını tekacaksı- nız. Benden daha büyük bir cüssesi olacak ve kaya gibi kuvvetli olacak. —- Madem ki siz söylüyorsunuz, buna inanıyorum ve sizin hatıranız olmak üzere ona Jan adını vereceğimi de va. adediyorum. Fakat mösyö şövalye, sizl gırtlağına sokmağa muvaffak olmuştu. Cücenin kanlar içinde kaldığını gören .Pardayan nadir duyduğu bir kin ve hid- detles z — Ah! Sefil yılan! Diye bağırdı ve topuğumuın bütün şiddetile sefilin kafasını ezdi. Faustanın yardımile büyük bir mevki temin etmek bülyasna © kapılmış olan Kristobal işte böylece cen verdi. O zaman Pardayan cüceyi kolları a. rasına aldı ve teessürden ( Ütriyen bir sesle inledi: — Şike zavallı küçük Şikocuğum. Şike, kalbinin bütün © muhsbbet ve satlzkatile dolu bir nazarla ona (baktı: dudaklarında çok tatlı bir tebessüm be- lirdi, güçlükle: > — Çok... mesudum! Diye mırıldandı ve onu tutan iki kuv- vetli kolun arasında bayıldı. Ümitsizlik ve teessürden sapsarı ke. silen ve küçük dostunun ölümünün bü- tün kabahatini üzerine yüklenmeğe baş- layan Pardayan, süratle onun göğsünü açtı ve liyakatli bir tabip tavrile baktı. O zaman, hayatında aldığı en geniş ne. fesi aldı ve çilgm bir sevinçle ve yük“ sek sesle bağırdı: — Hakiki bir mucizel.. Kama kabur gi kemikleri üzerinde kaymış... Sekiz gün sonra ayaktadır ve on beş gün için- de de sapasağlamdır.. Fakat yarabbim ne kadar korktum! Pardayan artık küçük dostunun âkibe. tinden emin olunca, lâkayt ve alaycı tav | Tı gene yerine geldi ve düşündü: — Şimdi gel de işin içinden çık baka- hmt,, Baygın bit kadın © ve kollarımda yaralı bir çocuk!.. Ne yapacağım?.. Gi- dip şu şatodan yardım'istesem nasıl 0. doğru kurdun ağzıma girmiş © oluruz! Çocukluğu bırakalım! Zaten bu herif- lerin şatodan fırlıyarak bana niçin bü. .İ cum etmediklerine doğrusu”şaşryorum, herhalde bir şeyin farkında değillerdir. AL, Buda ne? Galiba işler yolüna giz riyor, Pardayanın bu sözlerine sebrp, aşağı da yolun üzerine, duran bir araba ve â- tn yanmda duran arabacının nereye gideceği hususundaki şaşknılığıydı. Pardayan yerde uzanmış olan iki vü. cuda baktı, sonra müdekkik bir nazarla şatoya katar olan mesafeyi ölçtü ve se. sinin oradan duyulamıyacağını tahmin ederek arabacıya bağırdı? — Bana bakın dostum!.. İnsaniyet namına biraz bekleyin? Sesi du olacaktı ki, arabanın içinden bir kadınm süratle İndiğini ve ona doğru koştuğunu gördü. — Mükemmel! Herşey yolunda gidi. yor demektir, Diye düşündü ve yere (eğilerek Şi. koyla Jiraldayı kollarına aldıktan sonra yavaşça tepeden inmeğe başladı . Bu aralık, karşıdan koşarak gelen kadınla arasında az bir mesafe kıldı ve Pirdayan onu taniyarak mırıldandı. — AK, Juana! Çok şükür, Nihayet bir kadının tam işe yarayacak zaman. da geldiğini görebiliim.. Arabası beni bir hayli sıkıntıdan kurtaracak. İhtiyar dadı Barbara bir hayli uzak- tan genç kızı, takip ediyor ve bermutat söyleniyordu. Juana Pardayanı tepede yalmz gö. rünce bir ölüm heyecan: duymuştu. O- nun seslendiğini duyunca da bir felâket vuku bulduğunu anlamıştı. 0! evvelâ çerezlerden bir şey yiğeceğim, sonra bahk ve (eritilmiş yağlı, tuzlu) patates, (yemekten sonra yone, cek) çerez ile biraz meyva. Billiger spcist man in den kleineren Restaurants. Und was nehmen $ie, Herr Richter? Es ist üblich, dem Kellner ein Trinkgeld zu geben, und zwar 109, (zehn Prozent) der zu zahlenden Rechnung.