ön sene önce Abdülhak Hâmitle mülâkat Yapan : Fikret Adil Delilim, kalemini şaraba (o batırarak Hayyamın rübailerini tercüme eden Hü seyin Rıfattı. Şairlazamı Ali Ekrem be- yin nezdinde misafir bulduk, Ev, Arna- vutköyünün yüksek bir noktasında, bi- zi oraya çıkaran sokağın Jsmine baktım: “Eğlenceli sokak... Aklrma geldi: “Alayköşkü,, Birincisi ilâhi duyguları (insanlara, beşerileri de Allaha yükseltmiş olan Hâ mide götürüyor, öteki Türk edebiyatına veche verecek olanların mahfeline mün. tehi Bir çift muterizeye (O benziyen mu. kavves bacaklı “dadı,, — Hümilin da- dıs — bizi içeriye aldı. Bekliyoruz, Ö. nümdeki masada (açık bir kitap var: “Andre Morua,.nın “Dizanelinin Kaya- tr, Geniş bir hol, serin ve loş bir süküt, Balkonun açık kapısının çerçeveledi. ği bir parça Boğaziçi, benim sigaramın, Hüseyin Rıfatın piposunun dumanlari. ie boğulanıryor. Ağustos aylarına mah- sus bir vızıltı. İçerimde çok İstenilen ve "nihayet tutulabilecek kadar yakma ge- len bir arzunun heyecan: ve sükâttan, boşluktan, mübhem beyazlıklardan ya. pılmış bir hisle istiyorum ki o, yemek- te olduğunu öğrendiğimiz “o,, biraz da- ha gelmesin. Be bu temiz, pürvaad in- tizar biraz daha uzasın... Günde bir pipo içip, beş kutu kibrit “80 gram bensin sarfeden O Hüseyin Rıfat etrafta, gözlerile unutulmuş bir , Kibrit kutusu ararken bir ses, haykırdı: — Hâmit. Hâmit... Bu, bir o papağandı. O bile Hâmidin İsmini öğrenmişti. Nihayet, küçük a- dımlarla Hâmit geldi. Beyaz bir keten elbise, asil bir istiğna ve istifhamla kal, kan sağ kaşına ilişmiş camdan bir dare, Bizi çalışma dairesine götürdü. Kapı- yı açtı, Girmemizi bekledi? — Siz, bir kapıyı açmasını ve sonra da kapaması bile bilemezsiniz. Diye lâtifevederek, öne geçmek tered- düt ve hicabımızı sildi, *.. — Sizden edebiyat hakkında fikirleri siri... — Bu tarzda görüşemem, Ben esasen böyle şeylerden bihaberim. — Cesaretimi kırıyorsunuz, Esasen kim ondan haberdar? (o Sizden klâsik hükümler, o nazariyeler sorm:. yacağım, Yalnız, sizi sıkmazsa, müsaha- bemizin zeminin! edebiyat (teşkil etsin diye rica edeceğim. Meselâ, son günler- de şimdiye kadar memleketin edip ola. rak tanıdığı bazı şahsiyetler “edebiyat yoktur, ilh...,, diyorlar. Halbuki... Hümit sözümü kesti; — Edebiyat yok demek, zekâ (o yok- Üşmektir. Onu inkâr, kendini inkârdır. Ve daha ciddi, âdeta muğber: — Bilmem ne < söyliyeyim? Herkes bir şey diyor. Geçenlerde ben edebiyat hakkında bir makale yazmıştım, nevile- rini tarif etmiştim. Edebiyatta nasıl ifa. de lâzımdır? Bence teşbih, terkip, seci herşey mübahtır, zoraki olmamak şâr- tile, demiştim. (Hâmit, burada misal 0- larak önünde “koru,, serlevhasile yaz. makta olduğu makaleden parçalar oku- du) işte, gördünüz mü? Bu (o terkipleri kaldırınız, yerlerine başka birşey bulu» nuz bakalım!.. Bir yazım için, Mahir Vasti... Hayır, Vasfi Mahir isminde bir genç şâir, vatan . edebiyat - hece - aruz münasebetlerini de (o mevzuubahs ede- rek, bir şeyler yazmış. Bir vatan edebi- yatı vardır, ki benim yaptığımdır. Fa. kat edebiyatın vatanı olamaz. Ona şöy- | Je demiştim; Ramazan davulu vezninde | yazmağa sai olunuz, fakat saim olunuz, Şair, aruz, heceden bahsedilince tabii | söz Celâl Sahir bey üzerinde tevakkuf | etti, Mâmit: — Celâl Sasir bey Kandihara götürdü, dedi. Sonra Celâl Nuri (o bey için de “çok yarıyor, mütemadiyen o yamıyor,, dedi. Birkaş isimden daha bahsettik, — Evet, dedim, bu nesillerin teaku- bu esnasındaki devrel fitrette ekseriya tesadüf edilen şeylerdir. Bam kremetler, teryif, tekebbür, gü. rur İle diğerlerine tariz ederler, İsimle. rine birer şöhret temin etmiş gibi gö- rülürler. öyle zannediyorum ki, bizde | “Kartiyelaten,i —— ZAYI —'Tek atlı yilk arabamın 1998 edebiyat, her şeye rağmen, kendi muhi, tinde terakki ediyor ve bugünlerde is- | tikrar peyda etmeğe... — Guguk! Papağan söze karışmıştı. Hâmit, mütebessim cevap verdi: — Edebiyat şüphesiz, memleketimiz» deki teceddüt ve terakkiyatla beraber İ yürüyor; bu edebiyatın bir şubesi olân matbuat lisanında da barizdir. Ve Hüseyin Rıfata dönerek ilâve et, | ti: — Vallahi, doğrusu şimdiki ( ateşli gençlere nazaran biz, (o gençliğimizde, birer hebenneka sayılırdık. — Üstat, kendi kendinize (o hücuma müsaade edemeyiz, Siz, sizin değil, bi- simsiniz. Filhakika şimdiki gençler ek- seriyetle mütetebbi ve okıymetlidirler. Onlar çoğaldıkça boş kıymetler, pür, hayat bir sinede yaşayamıyan basil dö kohlar gibi faaliyet gösteremiyecekler- dir. Hiç değilse şimdilik onların tahriba tı mevziileştirilmiştir. Pek yalanda artık | inhisarlarına, tıpkı tekalide sevkedilen alaylı zabitlende olduğu gibi, (nihayet verilecektir. Okuyor musunuz Üstat? — Hayır, vaktim yok.. Makalelerim var. Kendim tebyiz © ediyorum. Bazan öteye beriye göz gezdirdiğim oluyor. — Gençlerden ne okudunuz, intiba. mız? — Yedi gençleri okudum, Bir kitap- larını göndermişler. İyi şeyleri var. Hâmit ilk sözlerini, tecahülünü unut- muş, söylüyordu. Nasıl söylemezdi ki o, edebiyat için yaşamış, yaşıyor ve daha da yaşıyacaktı. — Bugünkü Avrupa edebiyatı ile alâ. kadar oluyor musunuz? Dışarda masa- nin Üzerinde bir kitap görmüştüm. — Evet... Lüsyen hanım okur. Ben, dediğim gibi çok meşgul olamıyorum. Bteden berlden konuştuk, Söz Lâtin harflerine döküldü. — Ustat, bize bir alemdemi asm mı dr? —-'Tabit lâzımdır. Mademki bir lisan vardır? — Evet, bilhassa bugünlerdeki, harf. | İeri değiştiriyor, yenilerini alıyoruz. | Bu akademi meselesi üzerinde Hâmit fazla tevakkuf etmedi: — Bilmem ki, dedi, bu sigaradan mı, yoksa ucu yaklırlıdan mı içersiniz? Ali Ekrem bey İle, eğer yanıp kül olmadıy- sa, Belgrad ormanlarına gitmek istiyo- ruz, Süküt. Şairiâzamın, nurlu yüzünden iğbirar. We bir gölge geçti. | Dudaklarında zehri hande tahavvül eden bir telehbüfle söy. ledi:. — Dün ziyarete gelen birisinden öğ- rendiğime nazaran, beni m anlaya. | maıyanlar, varmış, benim Şu, veya bu diyorlarmış, halbuki... velhasıl beni anlayamamışlar... anlayamamışlar.. Bu teessür Hâmidane idi. Hâmidane teessür odur ki, hicranında zevk, tecs- süfünde merhamet vardır. — Üstat dedim, seni oanlamak eğer o kadar kolay olsaydı, kalplerimizi nasıl teshir ederdin? Sen bizim kaliimizde, duymasını, sevinmesini, azap çekmesini tahammül etmesini bilenlerin kalbinde öyle biryer işgal ediyorsun ki, bazan başka hisler bile orada kendilerine yer bulamıyor. Sen kalplere af ve merhamet dolduran birisisin, ilâhi o histir ki onu bize sen verdin. fstiğfarı — zünub etmiş bir mütekit saffet ve hafifliğile onun elini öptüm. Fikret Adil | ti Gir görüş Yö NİSAN — 1937 Abdülnak Hâmit için pbdülakHamir Dün üniversitede! bir ihtifal yapıldı Şehir Meclisi, Hâmidin ev kirasi nı vermekte devam edecek İdeallerimizde vi ge a m sitemde beni daima teşci ederdi. Ara- sıra mektuplaşır, telgraflaşırdık. Hasta lığımda müteessifane müteessir oldum diye hatırımı sormuştu. Geçen seneki rahatsızlığında çektiğim telgrafa bana tan sonra âaranmadığından, artk unu- tulduğundan şikâyetler ederek cevap verdi. Şikâyetinde haksızdı. Bunu sonra kendisine söyledim, Eğer bugün ölü- münde ve cenazesinde bütün milletin gösterdiği tecsslir ve candan alâkalara şahit olsaydı kimbilir o mümtaz tebes. sümü ile, dalma genç ve zinde zekâsi- le yine nasıl zrtlar dolu zarif ve nükte- li bir cevap bulur ve söylerdi. . O, bizler için gözleri kamaştıran de. rin bir girdap, gözleri karartan yüksek ve muhteşem bir şahika idi. Kuvvetiy- le, zaafiyle, kudretiyle, armiyle, kema. Jiyle, noksaniyle tam bir insandı, fakat büyük bir insandı. Yine Fikretten mülkem olarak diye- bilirim ki, o, ecramiyle, kevakibiyle, a- valimiyle, sitare ve şümüsiyle kendi kendine yaşıyan ve yanan bol ışıklı, bol hararetli bir güneşti. Sönmedi, yan- Örer Yazan: Şükrü Kaya Emlâk sahipleri Kıymetlerin ve icarların düş- mesinden endişe ediyorlar Emlâk kıymetlerinin ve icarların son zamanlarda çok düşmüş oluşu emlâk sahiplerini pek haklı olarak endişeye . düşürmektedir. Umumi olarak bina yapmak vasıflarmı ta- mamen kazanmamış, parası noksan olanlara bina yaptırılmaması için belediyeye müracaat yapılması dü- şünülmektedir. Mesken ve arsa bahalılığının önüne geçmek için Dahiliye Vekâleti mesken ve arsa Dahalleğrmen Anima geçmek izlel yük şehirlerde büyük arsaların istim. lâk kanununa uygun olarak satınal» mâsı ve yeni mahalleler kurulması için bir proje hazırlamaktadır. Bir evin tamamile yanmasile neticelendi Beyoğlunda - Yenişehirde Dereboyu caddesinde iZ numaralı evde dün ak- şam yangın çıkmış, bu evin yanındaki Yusufa ait ev tamamen yanmıştır. Yan- gın, 60 yaşımdaki bir kadının ekmek almak Üzere bakkala gittiği bir sıra- da ocaktaki ateşin Sıçrıyarak tahtaları tutuşturmasından çıkmıştır. İstanbul Beşinci İcra Memurluğun- dan: Mahcuz olup pâraya çevrilmesine karar verilen bıçkı, torna makineleri ve saire 30 - 4 » 937 tarihine tesadüf eden cuma günü mat l3den14eki. dar birinci açık arttırma suretile Ay» vansarayda Cabi camli ittisalinde 97 numaralı dükkânda paraya çevrilece ğinden talip olanların mahallinde ha- gır bulunacak memuruna müracaatleri ilân olunur. (8124) numaralı plâkasın: zayi ettim. Yenisi. ni alacağımdan eskisinin hükmü yök- tur, Asador Ayvazyan ZAYI 12.2 .937 de Gelenbevi, mektebinden aldığım tasdiknameyi za- yi ettim. Yenisini alacağımdan eskisi- nin hükmü yoktur. 2€ de No, 304 Fazıl İlki ZAYİ — 930 senesinde Kadıköy or- ta okulundan almış olduğum taşdiksa- memi zayi ettim. Yenisini çıkaracağım- dan eskisinin hükmü kalmamıştır. Adres: Erenköy Hat boyu No. 1 Enver ame a EEE y İ ki hf i Dün geceki yangın Büyük dahinin ev kirasmı şehir Hâmid için dün akşam (o Üniversite konferans salonunda bir ihtifal yapıl mıştır. Merasime hep bir ağızdaü söyle- nen İstiklâl marşile lanmış, sonra saylav Fuat Köp. rülü kürsüye çika- rak bir gün evvel toprağa © verilmiş olan Hâmidin sa- nat, edeliyat ve kültür sahâların . daki büyük hiz - metlerini Ooanlat- mıştır. Bundan son ra edebiyat şubesi doçentlerinden Ali Nihat, İsınail Ha, bip, Mitat Cemal söz söylemişlerdir. Mitat Cemal ez- cümle şöyle bir müşahedesini oan“" latmıştır: “— Size kendi yaşadığım üç Üç cenazede göstereceğim: Namık Kemali bir imamiz Üş hamal gömdü. Bu saray devrindedir. Fikretin cenazesini âşiyanm iki oda. sını doldurmuyan bir zümre taşıdı. Bu İ meşrutiyettedir, Hâmidin tabutunu bir kolundan bir millet, bir kolundan bir devlet tutarak İ kaldırdı. Bu cumhuriyet devrindedir.,, Mitat Cemalden sonra bâzt talebeler Hâmidin şiirlerini olkumuşlardır. Halkevinde toplantı Hâmit için Eminönü bhalkevinde bu akşam sekiz buçukta bir toplantı yapı. lacaktır. rejimi Halkevlerinde 21 nisan çarşamba günü bütün halk. evlerinde Hâmid için bir ihtifal vapıla- vaki. 167 halkevinde o gün Mâmidin şahsi» yeti etrafında konuşmalar (o yapılacak, eserlerinden muhtelif parçalar terasil edilecektir. vermekte devam edecek Şehir Meclisi dün İstanbul şehrinin kadirşinaşlığın: gösteren tarihi bir cel. se akdetmiştir: , Bu toplantıda evvelâ Florya İnşaatı, için bütçede münakale icrasına, Pita ve şekerleme imalâthanelerinin kâgir ol- maşına ait hususlar kabul (edildikten sörra vali Muhiddin Üstündağ vÖz ala- rak: heyetin Lüsyen Abdülhak Hâmide gf derek taziyette bulunmasını — ittifakif kabul etmiştir. Meclisin toplantısını müteakip Neti yetim kalan masası | j Serdengeçti, Tevfik Töre, — Ressani Cem ve Refik Ahmet Sevengilden müt rekkep bir heyet Maçkapalasa giderek” bu vazifeyi yapmış ve Bayan Lösyeli heyete başta Büyük Önder olmak üzett bütün milletten gördüğü derin ve sr mim alâkadan dolayı duyduğu, minne ifade ederek Şehir meclisi azalarına ei şekkürlerinin iblâğını rica etmiştir. Tehir i Bütün Türkiye o Halkevlerind& kaybettiğimiz büyük şair Abdülhak Hâmid için ihtifaller yapılacaktır: Eminönü İHalkevinde yapılmasf. mukarrer bulunan ihtifal o güne t€“ hir edilmiştir. Bir maarif ir tecavüze uğradı Burdurun Dila ÜNYE © serili alamıyacağı kadar De bir hâdisf olmuştur. Bu köye giden ilk tedrisat müfet* tizlerinden Veli, köyün mektebinde muallim ile çalışırken o anlaşılamıyaf bir sebepten bazı kimselerin taarruzu” a2 uğramışlardır. Sopalarla uzunboy” lu dayak yiyen müfettişin iki kabuf” ga kemiği kırılmıştır. Muallimin hayat tı tehlikededir. l Hâdiseyi bizzat Burdur valisi tah” kik etmektedi: “Mısır Kralı | Paris ve Londraya gidiyor Zürih 15 (A.A.) — Mısır krali “Abdülhak Hâmidin şahsında memle,, ket en büyük şairini kaybetmiştir. Ken- disine bir eseri hürmet olmak Üzere &- vinin icar bedelini Belediye veriyordu. Bu bedelin şimdi de ailesine verilmesini rica ederim,, demiştir. Bu teklif ve İstanbul şehri namına bir Faruk ve maiyeti bugün otomobill€ Bâle şehrine gitmiştir. Orada cumaf" tesi #abahına kadar kalarak Pari#& ve Londraya hareket edecektir. i Valide kraliçe ile kralın dört kı kardeşi pazara kadar burada kala” caklardır. | a İK ra ME ER Beyoc.uu MAJESTİK isütekrisi 17 nisan cumartesi akşamı Bayan FAHİRE GECESİ, Bütün saz arkadaşların refakatile 6 ncı senesi kutlulanacaktır. isin Magda Sehnelder - Wolf Albaceh Retty - vee Alexander Senenin en şen, en neşeli, en cerbezeli ve çek fazla musikili VİYANA SEVDALARI filminde görüneceklerdir. Pek yakında SAKARYA sinemasında TIJRK sinemasında Büyük musiki gala temsili İkinci Karuzo, Milâno operasının ii meşhur tenoru, ALESSANDRO ZALTANI zamanımızın ©n tatlı seşli mugannisi Aşk Şarkısı Muazzam musiki filminde Verdi, Puccini, Giordano'nun 'en güzel operalarını, Napoliten seranadlarını taganni edecek ve İstanbul hal- kına emsalsiz derecede zevkli saatler yaşatacaktır. , PAUL HORBİGER - KAROLA HÖHN - FİTA PENKHOFF kalâde film irin ya inizi rvelden termin ediniz Telefon 4000