16 Nisan 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 NISAN 1937 CUMA Yarın 12 sayfa — aikii ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ - ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5644 Abdülhak Hâmid için Abdülhak Hâmidin ölüm d milli bir matemdir. lerini izhar ettiler, Atatürk cenazeye yaverlerini ilk olarak milletin hissiyatı« göndermekle şahsen tazaa L b dan telgrafla taziyette bulunda. na tercüman oldular. Başve * Devlet, birinci derece Cumhuriyet Halk Par: Türkiyede Halkevleri dır, C. H. P. Genel Se ğu yazıyı, resmi tören yap tisine her taraftan taziye bu ayın yirmi kreteri Bay Şü kendi yazacağı tı. Bütün millet teessürünü unlattı. tler gelmektedir. Bütün birinde Hâmid için tören yapacaklar- krü Kaya'nın Hâmid için yazmış oldu- mız yazının yerine koyuyoruz: e “İhtiyarlıyorum” diyordu. Se- nelerdenberi memleket muhabbet ve şefkat kanadlarını açmı$, onu her türlü ıstırabtan esirgeyordu. Millet onun üstüne titriyor, menhus, fakat mevud âkıbet, bari geç olsun, diyordu. Korkulan, fa- kat beklenilmiyen kara haber ça- buk geldi. Hepimizi matemlıA bir süküt sardı. “Dışımızda süküt fa- kat derunumuzda mahşer"_vardı. Onun telin ettiği sükütu hiç sev- mediği sitayişleriyle biz bozduk. Yağsın nesi varsa kâinatm. Lâkin bu derin süküt dinsin Herkes hissini, hatırasını anla- tiyor ve kendine bir teselli arıyor- du. “Çok severdin, anlattıklarını yaz,, dediler. Acı arasında, “peki,, demiş bulundum. Belki bu ona karşı hürmetkâr bir vazifedir Fa- kat mevzuunun büyüklüğü önün- de bunun ne kadar güç olduğunu daha yazmaya başlarken anladıı_n. Her şeyi unutmuş gibiyim, hiç bir şey hatırlamıyorum. Ona İlâyık bir şey bulamıyorum. O, bizim hepimizin büyük bir şairimizdi. O çok ve çok güzel yazdı. Ben pek az okumuştum. Ben onun, o büyük hayatın ancak %:'gçğ:,:“ln_ arkadaşı olmuştum, dikkatle :t öz söyler; ben çok aa — * zevkle dinlerdim. di ©N saygı ve sevgide kusur ct- €meye çalışırdım, o da iltifatını Ve tEVe S rar 2 « veccühünü. -benden esirge- _Eİ_GZdı. Ben onu bütün türkler gi- , okumak Öğrenir öğrenmez ta- Nımıştım. Namık Kemal ve arkadaşları- nın Midilli, Rodos, Sakız'daki menfilikleri veya memuriyetleri akdenizlileri Kemal'e çok bağla- miştı. O muhit münevverlerinin şiir ve edebiyat, siyaset ve felse- fesi hep Namık Kemal'den “Bey merhum” dan menkul ve mülhem- di. Söylenen her şiir, okunan her gazel bey merhumun ya yazdığı ve yahut sevdikleri idi. Onun manzum — gayızlarını — Ve kü- okumak bile fürlerini yalnızca i istibdada karşı bir hakaret ve bir intikamdı. Bey merhumun iyi Ce diği kötü olmaz, kötü dediğine iyi denilemezdi. Evlerde, mektebler- de Ekremler, Hâmidler fıkunur, ezberlenir; Naciler dile bile alrn- mazdı; Hâmidin eserleri, supara- îî" elden ele gezer, şiirleri dit- en düşmezdi. - Gaıîtasaray'da Tevfik Fikret edebiyat dersine onunla başla.d_ı; Onunla imtihan olduk. Fikret için türk edebiyatı öğrenmek demel Hâmid'i bilmek demekti. Hâmid, “ z Arlek * Mualla bir derinlik şiiri p daver şiiri vec ençlik arasın- Cenab'ın $i- bir me- Darülfünun'da, g Ga, Tevfik Fikret'in, irlerini bilmek bir zevk, bir me” Kiyttti; fakat, Abdülhak Hâmid'i ilmek ve okumak başlıbaşma.!ıı_r e;Ysi.y etti. Biz ondan yalnız şiiri, ; deel-?l—yah değil, felsefeyi, siyaseti iaş; STenmeğe çalışıyorduk. 18 iptn kanunlarından gelen zulme t'ııe hrile hücum eden, tabıaı; bir Üvvetlerinin üstüne çf,“a Yüzü amle ile haksızlığı kaş_natııı: üy nî hakaretle çarpan Z sl-î'ı- in'&îu! u ve yüksek haysiyetli Di “ Herkes İnsanlıkta herkesle yeksan” Diyebilen, “Cumhurun Kadri- ni” o vakit herkese anlatan büyük bir vatanperver, büyük bir demok- rat diye seviyor ve okuyorduk. Çirkinliği, kötülüğü, ölümü ve be- şeriyeti mustarib eden maddi ve Manevi elemleri ve hayatın tekaza- larını sevmiyen bu şairi tabiatten ölüm ve ıstırab dilenen diğer bazı şairler ve şiirler gibi hasta, ezgin, bitkin ve bedbin bulmıyorduk. O hayata, vatana bağlı canlı bir var- lıktı. Bizim onda kavuştuğumuz felsefe, kudret ve kuvvet, hayat ve neşe felsefesiydi. Bu felsefesi- ni akide haline çıkarmış ve onu yüksek ve derin bir hassasiyetle binbir şekilde terennüm etmişti. şerdi. Diyen bu şair filozofun bazı hayat telâkkilerini bile kendisine has büyük bir mazeret bilirdik. Cumhuriyet senelerinde kulübte ve mecliste çok görüşür ve konu- şurduk. İdeallerimizde tam bir birlik vardı. Vazifemde beni dai- ma teşci ederdi. Mektublaşır, tel- essifane müteessir oldum” diye hatırımı sormuştu. Geçen seneki rahatsızlığında çektiğim bir tel- grafa bana iltifatlı ve teveccühlü dığından, artık unutulduğundan şikâyetler elerek cevab vermişti. Şikâyette haksızdı; bunu sonra kendisine söyledim. Eğer bugün ölümünde ve cenazesinde bütün milletin gösterdiği teessür ve can- dan alâkaya şahid olsaydı, kim bilir, o mümtaz tebessümiyle, da- ima genç ve zinde zekâsiyle gene nasıl zıdlar dolu zarif ve nükteli bir cevab bulur ve söylerdi. O bizim için gözleri kamaştı- ran derin bir girdab, gözleri ka- rartan yüksek ve muhteşem bir şa- hika idi. Kuvvetiyle, zâfiyle, kud- retiyle, acziyle, kemaliyle, noksa- niyle tam bir insandı; fakat, bü- yük bir insan. Gene Fikretten mülhem olarak diyebilirim ki: O ecramiyle, kevakibiyle, ava- limiyle, sitare ve şümusu ile ken- di kendine yaşıyan ve yanan bol ışıklı, bol hararetli bir güneşti: sönmedi, yandı. Nazardan olduysa dur olurmu hatırdan Ki irtihaldedir nezdimizde her saat Şükrü KAYA YEVREMERE SA Belân Dağlarında Büyü Askeri Manevralar (Hususi) — Bir haftadır Belân dağlannda askeri manevralar ya- pdmaktadır. Fransız teb;q:ası oları m;; lar ve halk askeri elbiseler g_ıy" v nevralara iştirak etmektedirler. ğ ;Snî manevralara iştirak eden as'lfer. in bir kısmının garnizonlarma döne- c kısmının Aa Belân'ın Gez.t.ıel vi kacağı Ve orada uzun müd- 4. üncü sayfada ) Haleb, 15 ler Belgrad görüşmelerinden sonra Başbakanımız Yugoslavya içinde bir seyaha ç , N İsmet İnönü B. Stoyadinoviçle beraber yeni yapılan meclis binasını geziyorlar O, zıdlarla dolu bir âlem, bir mah- “REzdadın içtimar verir dehre bir nizam” graflaşırdık. Hastalığımda “müte- cümleler yazdıktan sonra aranma- Güneş - Dil analiziyle etütlerden: Poli - ve Multi - üzerine Türkçenin bütün lehçelerinde “var- lık” mefhumunun, hususit şekilletde. dünkü yazıda gördüğümüz aynı temler- le ifadesi vardır, ve bu temler türkçe- de zengin bir dallanış budaklanış vü - cuüde getirmişlerdir. İ : .'*Vn!ik".vchw”mınt'iklçd . kak ile çıkmış “çokluk, zenginlik, kala- balık; dolgun, tamam, hazır olmaklık” anlatan temler türkçede, hindöröpeen dillerde olduğu gibi, 1) dudak konson- lu (p, b, v, m) prensipal köklerden, 2) şümul “extension” (v. 1), veya 3) te- karrür “determination” — (v. r) unsuru ile türemiştir; bu temler ya basit ola - rak “söz” olmuş, yahut objektif, dina « mik ve isimlendirici unsurlarla türlü (müştaklar) türevler vermişlerdir. Bu temlerin ve onlardan türemiş sözlerin başlıcaları şunlardır; Yazan: Ahmet Cevat Emre I, Şümul unsuru “extensif” (v. 1) ile olan temler: ) (2) - (6) I. pol- ; oğ dan: op ** ol Güneş - Dil prensiplerince bu temin semâantik kıymeti varlığın şümul “ex« tension” ile ifadesidir. Mevcudiyeti, varlığı türkler genel olarak bu temle ve bol-, bul- (Kazan), buol- (yakutça) varyantlariyle ifade ederler. Radlof ve Pekarski bütün türk lehçelerinde büu te- min fiğil olarak, olmak “ötre”, mevcut olmak “exister”, vukuğa gelmek “deve- nir” husule gelmek “se produire, s'ac- complir”.. anlamlariyle kullanılmakta olduğunu canlr misallerle göstermekte- dir. Hindöröpeen dillerde bu derece genel olarak varlık ifade eden bir fiğil yoktur; bu mefhumun en orijinal dil ( Sonu 2. inci sayfada ) t yapıyor Yr 'İsmet İnönü her yerde candan gösterilerle karşılanıyor Belgrad, 15 (A.A.) — Karaguya. vatz şehri bugün Türkiye başbakanı İsmet İnönü ile B. Tevfik Rüştü Aras ve B. Stoyadinoviç'e muazzam ve ha« raretli bir kabul yapmıştır, Türk misafirler, Belgrad'da, yugos- lay milletinin dost ve müttefik Kemal Atatürk Türkiyesi hakkında hissettiği dostluk hislerini gösteren tazim ve ih, tiramlardan sonra, bugün Karaguye- vatz'da da muazzam, hararetli ve heye- canlı bir kabul göstermişlerdir. Şehir baştan başa yeşil dallar çiçekler ve iki memleket bayraklariyle donanmış ve sevinçli bir halk kütlesi daha erkendem alayın geçeceği sokakları doldurmuştu. Bütün şehir ve civarı halkı güzide mi, safirleri alkışlamak ve hissiyatını ifade etme kiçin orada idi. Öyle ki, Karagın yevatz ziyareti türk - yugoslav dostlu. ğu tezahürlerinin en güzel ve en mana» lıdarından biri haline geldi. 'Tam saat 9 da misafirlerle, B. Sto. yadinoviç ve Türkiyenin Belgrad elçisi B. Haydar Akbay ile Yugoslavya- nın Ankara elçisi B. Lazareviç ve mais yet erkânı vagon « salondan indiler, Muzika türk ve yugoslav marşlarını çaldı. Karaguyevatz beeldiye reisi misa- firlere hitaben bir nutuk söyliyerek, kem dilerinin şahıslarında türk milletinin mümtaz mümessillerini ve ayni zaman, da memleketin en büyük ve en şanlı re- formatörü olan yeni Türkiyenin dahi milli şefi ve organizatörü ekselans Âw tatürk'ün güzide mesai arkadaşı büyük organizatörü selâmladığını bildirmiş ve sözlerini şu suretle bitirmiştir; ( Sonu 4, üncü sayfada ) Universitede Hâmid için ihtifal .- Hâmidin tabutunu bir kolundan Millet bir kolundan devlet tutarak kaldırdı Büyük Hümidin cenazesi on binlerce gencin elleri üzerinde yükseliyor (Yazısı 4 üncü sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: