; , i ş ————— a a “Tazanlar: 1 çesterimm — 3 Sayarı — 3 ARSA Krmi 4 Vie Kirin 5 Yaylar 8. Hesiri Ved — 7. G D, H, ve M Kül — 8 Milvard Kennedi — 9 Cen Royd — 10 Ronald Ağpokn — Yi. Edçar Jepson — 12. Klemans Dan — 13. Antoni Berkeley, Çeviren: fa. Öteki çocuk. | — Aman ne iyi, dedi, çalanı da yakâ- ladınız mi bari? . — Henüz yakalayamadim. Hem öyle pek kolay yakalanacağa © benzemiyor. Başka bir sandalmız var m:? — Bir eski sandal var ama, kayıkha- nede. : — O halde bir ricam var. Komiseri karşıya götürebilir misiniz? o Rundel Kroft'ta bir işi var, — Elbet götürürüz. Bunları söylerken, Peter Munt — gencin ismi buydu, kardeşinin ismi A. lekti ve ikisi de papazın oğulları idi — müüfettişe hayran hayran bakıyc:du: — Bravo! diye haykırdı, size yardı- mımız dokunacak. Fakat sakın sandalı- mızı çalanm Amiral Peniston olduğun. dan şüphe etmeyiniz. Pek iyi ahbabi- mızdır. Dün akşam bizde idi ve döner. ken kendi sandalı ile döndü. Müfettiş derhal alâkadar oldu: — Yal... dedi, burada mıydı? Fakat müsterih olunuz, ondan şüphe ettiği. miz yok. Siz sadece dediklerimi yapı- niz, > Alek, komiser Appletona döndü: — Geliniz, akıntı fazla ama, gene ge- gerin. diyerek Merdediler. — Bonjur mister Rac, bonjur doktor Gris! Ne o, sizde mi buradasınız Mister Var. Sabah sabah ne oldu? Papaz evden çıkmış, yanlarına gel. mişti. Elli yaşlarında kadar, orta boylu, sağlam, yüzünün çizgileri sarih, saçla- rr, şakaklarından hafifçe kira odüşmüş bir adamdı. Müfettiş: | — Şimdi, dedi. Meseleyi anlatırım. Siz evvelâ şunu söyleyiniz, bu şapka sizin mi? © — Evet, benim şapkam, — O halde son defa olarak ne zaman giydiğinizi söyliyebilir misiniz? — Basit! Dün akşam saat onu yirmi geçe! — Nerede idinir. — Pek esrarengiz bir haliniz (Ovar Mister Rac. Bununla beraber söyliye- yim. Karşıdaki komşu dün akşam yeğe- ni ile bizde id. Yemek yedik. Saat on. 'da gittiler. Onları nehire (okadar teşyi ettim, ve giderken şapkamı giydim a- miral kafşıya geçince, oradaki çardağın altına oturdum, pipomu içtim ve bu ara- da şapkamı çıkarıp yanımdaki sandal. yeye bıraktım. Sonra dönerken orada unutmuşum. Eve dönünce de, saatimi, soladaki saat ile ayar ettim ve onun içini demin saatin tam onu yirmi geçe oldu- ğunu söyledim; Fakat bütün bu sualle- ti bana niçin sorduğunuzu söyler. misiniz? Ve niçin buraya geldiniz? — Söyliyeyim. Şapkanızı bu - sabah erkenden sizin sandalın içinde buldu. Jar. Sandal, akıntı ile nehirde sürükle. niyordu. Ve içinde, sizin karşıki komşu amiral Penistonun cesedi vardı. Amiral katledilmişti, IKİNCİ KISIM > hep beraber (O kayıkhaneye Yasan: G.D.H. ve M, Kâl CİNAYET DUYULUYOR — Amrial.. Katl mi?... Yarabbi! Papaz bu beklemediği haber karşısın- | da bir adım geri çekilmiş, rengi sapsarı | olmuştu. Tekrar etti: — Amiral, Katledildi hal. Ne di. yorsunu mister Rac? e — Şunu demek istiyorum ki, amiral dün akşam, gece yarısından bitsz evvel kalbine indirilen bir biçak © darbesile katledildi ve cesedi sizin sandala konul- du. — Fakat niçin?.. Niçin? Bu nastl o- Tir? o» : Müfettiş, papazın haline aldırmadan devam ediyordu: Ş — Ve sizin şapkanız, sandalın içinde, onun yanında duruyordu. Bu itibarla yapılacak ilk şey buraya gelmek ve tah Biret yapmaki.. La Papaz döndü ve: — #çeriye girelim, dedi, yazıhanem. .de daha rahat görüşürüz. Şimdilik ço- i > Ti ” Tefrika numarası — 4 — Müfettiş başile hayır dedi ve papazın peşinden'eve girdi. Rahat, geniş pence. reli bir yazıhantye gelince, papaz aya- gile bir şeye çarptı, £ sendeledi ve bir masaya tutunarak, pefes nefese keke- ledi: * — Rica ederim... Beni... mazur görü. nüz.. Bu. çok ant... bir darbe.. EY ile müfettişe bir koltuk gösterdi ve'kendini bir başka koltuğa (o koyuve- rerek: — Şimdi, dedi, £ söyleyiniz. Size ne gibi bir yardımda bulunabilirim? Müfettiş biran karşısındaki (oadama baktı. Şüphesiz bu adam (büyük bir darbe yemişti, Sapsarı idi ve güçlükle nefes alıyordu. Elleri titriyordu. Bu a- caba, sakin bir papaz hayatına birden. bire bir cinayet karışmış olduğundan- mı, yoksa başka bir sebepten (o miydi? Herhalde, şimdilik endişesini arttırmak iyi ve lüzumlu bir şey değildi. Bunun için Rae ona sakin bir tarzda hitap ct- ür — Mister Munt dedi, şimdilik öğren. mek istediğim şey, dün akşam olan bi- tenlerden, : malümatınız. tahtında ne varsa”onlari bilmektir. Amiral Peniston demiştiniz, yeğeni ile size yemeğe gel. mişlerdi. Bu kadınım ismi neydi, unut- İ tüm? — Fitzgerald, Matmazel Emma Fitz gerald zannedersem amiralin kız karde girin kesi, (Devam var) hg ir Tarzan düşmanının ne dediğini | anlayınca Ceyni 60l eliyle, yanında durdukları kamara kaportasının ar- kasına, bir zarar gelmiyecek Yere, | doğru itti ve yıldırım gibi Rokofun üstüne atıldı. Rokofun arkasından gelen a- damlar silâhlarmı kaldırmışlar, fakat ateş etmeğe vakit bulamamışlardı. Çünkü gemiye çıkmış oldukları şey- tan çarmıhından tam'da kendilerinin ardından başka bir çete tırmanıp çı- kıyordu. Bu çetenin en önünde kor kuç korkunç hırlıyan, dişleri ağız» larından fırlamış, her birisi üç dört adam büyüklüğünde beş tane may: mun vardı; bunların arkasından sim siyah, dev kadar iri bir Afrikalı cenk İ gi, elinde kocaman ve keskin mizra- "ği parlıyarak görünmüştü. Onun arkasından da bir canavar daha tırmanmışte ki, Rokof takımı nın bu korkunç çete içinde en çok korktukları da bu sonuncu, yani yü- rek titretici Pars Şita idi. Bu hayvan büyük gözleri ışıldıyarak ve kan iç- .mek hursiyle dişlerini gıcırtatıp bü- yük çenesini açarak ve kapıyarak geliyordu. Bu müthiş'manzaraya rağmen gemiciler tüfeklerini Tarzanın istika- metine boşalttılar, fakat hiç bir kur- şun isabet etmedi. Tarzanın demir eli bir anda Rokof'un boynundan yakalamak üzereydi. Ancak alçak olduğu kadar da korkak olan bu he- rif birdenbire arkasındaki iki ada » mn arasma kaçtı, orada'durmıya" 'rak“olanca hüziyle baş tarafa doğru koşmağa basladı. -Tarzan şimdi önünde kalan iki “haydut gemicinin işini bitirmeğe uğ» raşacağindan hemen Rokofun pe - şinden koşamamıştı. 3 'Tarzanın çevresinde yerli Mu - gembi ile beş maymun, Rokof çete- "sinin geri kalan adamlariyle boğuş- Sana iyilik eden bir vatan hainine değil, Sana £. fenalık eden bir memleket dostuna karşı vefakâr olmalısın ! (Geçen tefrikaların hülâsası) İçinde sevgilimin de bulunduğu Türk casusları, beni vefakâr olm ya yeminli olduğum Silnbül ağaya karşı kullanmak istiyorlar. .”.. İskenderin eline sarılıp yalvardım; — İşte bana bunu yapmayın... Be- nim nekadar dini bütün müslüman o)- duğumu biliyorsunuz... Ben ona öm- rümee sadakat edeceğime dair yemin verdim. Yeniçerilerin casusu: — Peki ama, buna niçin hacet gördün? . diye sordu, — Herhalde, #iz de benim yerimde olsaydınız başka türlü yapmazdınız... Düşünün: o kadar âzsabi, heyecanlı ve buhranlı bir hâldeydim ki... Sevgi. Jim kaçırılmıştı. Nereye müracaat et. timse, karşımda bütün kapıları duvar buldum. Nihayet, büyük bir ümitle karşılaştım: Evliya Çelebi ile birlikte, bizi padi- şahm huzuruna aldılar. Ondan sevgi- limin kurtarılmasını o istiyecektim. Tam kuyruklu yıldızı yakaladım der. ken, bü fırsat da elimden kaçtı, Kapı Yazan: Edgar Rice Burroughs Çeviren: A.E, Şita o kocaman çenesi parlak dişleri görünerek ağır ağır Rokofa doğru yürüdü makta idiler. Gemiciler, maymun. lar ile, kahraman Afrikalı için bir içim su idiler, Maymunların keskin dişleri, güçlü pençeleri ile ağır yer li mızrağı önünde bir anda darmadar ğın oldular: Geminin güvertesinde dört yana kaçmağa başladılar. Şita ile korkunç Akut iki üç kişi yi kanlar içinde yere (o serdilerse de dört gemici nasılsa yaralı bereli kur. tulmuşlar, baş kasarası altına ka - panmışlardı. Burada siper alarak kendilerini kurtarabileceklerini umu- yorlardı. İşte tam bu baş kasarasınm ö- nünde Şita o kocaman çenesi açıl . mış, parlak dişleri görünerek ağır a ğır Rokofa doğru yürüdü. Yumuşak ayaklariyle geminin güverte tahtaları üstünde hiç pıtırtı etmeksizin ilerliyen kaplan bir hay» van değil, ölümün en korkunç kılıfa girmiş hayali idi. Rokof üstüne gelmekte olan ö - lüm heykelini görünce çlgmca * bir korkuya tutuldu. Feryatları sessiz dereyi, 1ss1z ve ucsuz Afrika or - manlarını acı acı çınlatmağa başla- dı. Ne kendini korumağa kalkışa. biliyor, ne de kaça biliyordu. Dizle- ri zangır zangır titriyerek olduğu ye- re mıhlanmıştı. Fincan gibi fırlamış gözleri yaklaşan kanlı ölüme bakı » yordu. İnsanlık nedir bilmez, kalbinde acımak bulunmaz bu heriften en bü. yük öcü almak Tarzanın hakkı idi. Tarzan bu ölümden kaçan ile öldürmeğe koşanın arkasından atıl- mak üzere idi ki koluna birinin do- kunduğunu duydu; başmı çevirince Ceyni yanmda gördü. Kadın ona sokularak pek tatlı ve titrek sesle: — Oh! Tarzan . dedi. . yalvarr rım beni bırakma, pek korkuyorum! Ceynin arkasında ve etrafında İ ğim yeminler, burada gördüklerimi dışarı edildim. Bu esnadadır ki, Sün. bül ağa, karşıma çıktı. Bana, hil'ati fahire giydirdi. Düşen bir çocuğu kaldırır gibi, beni yeis ve nevmidi u. çurumunun gayyasından çıkardı. Der- dimi, halimi, hatırımı sordu. Ona, Ayşe meselesini anlattım. Benimle alâ kadar oldu, Adamlarını hizmetime l yerdi. Bana yardım edeceğine dair yaltte bulundu. Hakikaten de bu his- sinde samimi olduğunu anladım. İn. sanların he zayıf zamanları vardır. Be. nim de bu, zayıf zamanımdı. Sünbül ağaya karşı kalbimde büyük bir med. yunluk duydum. Ona dualar ettim. Gerçi aklımm-ermediği dedikodular ©ereyan ettiğini biliyordum. Lâkin, neme lâzım diye düşündüm. Bana bu samimiyeti göstermişti ya... Ben de kendisine ömrümün nihayetinedek ve- fakâr kalacağıma dair yemin ettim. Bu yeminimde de duracağım... İskender başını salladı: — Sen, Ayşeye de, bize de birçok yeminler ettin. Onlarla bu, tezat be lindedir. Biribirini cerheder. 7 — Etmez!! Etmez"! Zira size etti- açılmıŞ, maymunların reisi kocaman Akut ile o korkunç ve çirkin maymunlar duruyordu. İşin kötüsü bu may” munlardan birkaçı kocaman dişlerini göstererek genç kadının üstüne 498” ru yürümeğe başlamışlardı bile. Tarzan geriye doğru bir adım 8 | tarak Akutile o maymunlarına ge”! gitmelerini kendi dillerinde söyl <i| Tarzan bu öfke ve coşkunluk için©e | maymunların ne olursa olsun ancak hayvan olduklarını ve Tarzanın kim dostu kim düşmanı — bulunduğunu anlıyamıyacaklarını unutmuştu. Maymunlar bir iki dakika evvel gemicilerle kanlı bir kavga yapmı” lardı. Bu yüzden yarndılışlarındaki yırtıcılık duyguları kabarmıştı. tık onlar için kendi sürülerinde! mıyan herkes, her hayvan parça p0 ça edilip kemikleri çatırdıya, çatırdı- ya yenilecek tatlı şeylerdi. « ş Ceyn dehşet ve tiksinme ile Şir taya bakıyor onun keskin azı dişle riyle Rokof'un gırtlağını ve göğsün“ parçaladığını görüyordu. Ceyn © k korkmuştu. Bütün tüyleri diken di” ken olmuş ve bayılacak bir hale ge mişti; daha fazla bakamıyarak Yü" zünü çevirdi. Fakat maymunların oğlu böyle yapmadı... Tarzanın kılı bile oynamamış, et” lerin parçalanmasına, kemiklerin ç8- tırdamasına : karşı yüzünde soğuk bir öç alma gülmesi bile görünmüş” tü. Ertesi sabah tanyeri ağarırken, Tarzan, Kinkayt vapuru tayfaların- dan geri kalanları anlamak için or- talığı gözden geçirdi. Rokof. ölmüs tü, onun ayrılmaz arkadaşı Pavloviç ortadan kaybolmuştu. Ne olduğu bilinmiyordu. Tayfalardan dördü | başaltmda gizlenerek canlarını kur- | tarabilmişler, ötekilere parçalana- | n o. “(Devamı var) başka yerde söylememek husunda Si Peki ama, unutma ki, , biz, Türklüğün, müslümanlığı, > sindeyiz.. O ise aksi “ephededir. e manlarımızdan tarafadır.. Sen, “ra taraftan olmak istersin? Coşkunlukla haykırdım; — Kendi millesimden tarata İgkender güldü: i — Öyleyse?” Dargın dargın Mei k — Sizin bütün bu ya, ş müslümanlıkla Türklüğe yi işler Omuzumu okşadı: mu? — Gerçi uymuyor gibi Fakat iyice düşünülürse balye. maktadır... Çünkü artık p, : uy genden göle ie ususta ve biz, bir casuş Seri Ayşenin gam vazife de ecnebi memi iğ hayasızca şeyler yapması izm, bir vicdan, haysiyet hudu, du ie İç, ması jcap ediyor. Halbuki gi pi ma, ra teşebbüs etmesinden de anla ki, haddi zatında çok vipd, yor haşletinden “kurtulması, Poe Bu malıydık? Ona bazı idmana YAP mak Jâzımgeliyordu. Ta ki her Pi ti, her resaleti irtikâba algan 2 e genin de seyrettiğin o sak - ken bunlara alıştı... Bu imi « bu, idmanları muvaffakıyetle üm dı, Gaye memleketi Korumak; .— mızı yükseltmek, düşmanları etmek olduktan sonra, her m bahtır. Biz ferdlerin ne a er Bu gaye icin, Aytenin İsmet ve feto: de feda eğildi, senin bir Yavun Goy İçimi çektim. Mütevekkilâne: — Ne yapalım?... - dedim, İskenderin gözleri parladı, Demek ki bu Söyledikleri şaakul geliyor. Seni, biha söra hadım edildikten sonra, Sünüüy a2 nın âleyhine mükemmel sür, Ağa- lanabiliriz. Zira, O, senin kul : Yelki nutmamıştır. Bilhassa İprsmi u. dildiğini de öğrendikten Sonra im 6. İ karşı itimadı büsbütün Mir Seni en mahremi Ya, tr imi * Onun harimine girdikten Sonya ve muhabbetini büsbütün için sende birçok meziyetler hassa güzel 808, hoğsoh, mat... Sünbül ağa, zev; dam olduğu için, sen'n bu, asia kurtulamıyacaktır, — Ve ben, beni bu bu derece itimat ri karşı İhanette "teren lem de; vemin ettiğim yaa ir bana bü derece temi Hem nız halde... Saptığı, İskender, kaşlarmı çattı. le fazla Münak, dağın dedi, - Bünedliri Ella na gidersin. Onun hariming, Ze sun. Onun bütün ruhung bim? Kendi vicdanmı dinle... ydi eden böyle bir adama Nu ii kat daha muvafıktır; Yokag ağ nalık eden fakat bizim gibi Memleke, tini sevenlere karşı mı?... nun cevâbını vicdanın tal ii fa... Bir müddet sonra, firsat edecektir. Seçtiğin iki yoldan birine kendi rıranla saparsın.. Elvepi, ki bize ettiğin yemini tut... Estarımızı faşetme... Şimdilik konuşmamız * Burada biti, yor. Yaranin tuzunu tazeleteceğim,... — İstemem... İstemem! . diye inle, dim. - Öleyim daha iyi... — Hayır... Sen yağamalısm. Çünkt bizim cephemize geçeceğine eminim... ak var. Bil ik, mald. bir a- “âzibenden seven, bira, — fen