Bir hayat mücadelesi kahramanının ölümü Eski devrin tiyatro müellifleri, eserlerinde yalnız kralları ve asilleri birer kahraman olarak canlandırır » Şimdiki devrin gazetecileri larmış. : de yakım bir *ey Yapıyorlar; Meslektaşlarma (göre, ölümleri sütun sütun mevzubahis edilmeğe e iyetler, yalnız siyasilerdir, e re br ve san'at adamları - dır. Yahut da, pek zengin kimseler... Lâkin bu sonuncular şayet son nefes- lerini verdikleri zaman sermayele- rini kaybetmemişlerse ağıza alınma" ğa değerler. Umumiyetle halk için, matbuat sütunlarmı matemile işzel etmenin bir tek yolu vardır: Maazal- | lah feci bir cinayte yahut kazaya kurban gitmek! * * * Halbuki, cemiyetlerde geniş bir iş bölümü olduğuna nazaran, şerefin yalnız siyaset ve sanat adamlarına mahsus olmaması İâzmm geldiğini hepimiz biliriz. Öyleyse niçin bir maden ame- lesinin, bir esnafım, bir köylünün parlak surette kapanan hayat kitabı sayfaları dikkatle anılmağa değme sin? Ben size bir tüccardan bahse - deceğim: “Kibar Ali mahdumları, firmasiyle sigara kâğıdı piyasasınm vaktiyle kralı olan, sonra bütün va” rmı yoğunu kaybeden fazıl kibarın, son günlerde öldüğünü elbette işit- mişsinizdir. On küsur sene evvel İstanbulun en zengin ve en zevkper- ver simaları arasmda göze çarpan bu zatın hayatı, ben eskiden, W- zaktan uzağa takip ederdim. İflâsı » na yakın kendisiyle tanıştım. Haya- tnm en kara günlerinde kendisiyle dost oldum. Yırtık pantalonunu yamattığını bize gülümsiyerek anlatırdı. İyilik soya arana İNTAŞ AMME yüz çevirdi. Fakat Fazılın ağzından bir gün bile hiç biri aleyhinde tek öz işitmedik. Dervişane felsefeler yürütürdü. Elli yaşmı geçmişti. Bir daha belini doğrultması şöyle dur- sun, hatta intihar edeceğini her gün umuyorduk. Zira, hayatının teferrü” atımı bütün incelikleriyle biliyorduk. Bizim hesaplarımıza ve telökkileri- | mize göre, onun için hiç bir kurtuluş çaresi yoktu. Günden güne daha pe- rişanlaşacaktı. “Bu adam yediği sillelerin tesi: riyle doğrulamaz!,, diye düşünüyor. duk. Yarı teselli, yarı nasihat yollu sözlerle yaşaması için teşcie uğraş tığımız sırada, gülümsedi: — Kendimi vuracağımı mı sanr- orsunuz? Vallahi yurmam, - yahu! | İnanın bana! Biz, bunu bir “zehr hand,, sanır dık. “Ne büyük bir deruni harabisi ol duğunu bize bile göstermek istemi» yor!,, derdik. Fakat meğerse, mesele öyle değilmiş... Fazıl kibar, o ellisini ge-kin #- dam, o müreffeh hayatın şahikasın» dan o yoksulluğun uçurumuna yu: varlanan adam, bir kere bile of de medi, şikâyet etmedi, cesaretini kay- betmedi, fırmlarda tezgühtarlık a matbaalarn izbe odalarında kâtiplik etti; fakirleşmeği ayıp saymadı. ce“ miyetin her tabakasında hayat kav- gası yapmağı mümkün buldu. Didin di ve gemi vole bir aile kurdu, nr çok kimselere gıpta etti- recek derecede yeniden düzelt Ve sonra bir gün birdenbire anlattı: — Hani, bir akşam falanca İe- kantaya beni yemeğe davet ettiniz» di ya, kırk sekiz saattenberi hıyar, tuz, ekmekle karımı duyuruyor- dum. Ekmeğin bayatı, hıyar işpor- talardaki yamırı Yümrusu ucuz oldu: Zu için onlardan almıştım, : ” Dostum Fazıl Kibarın umulma- dık bir günde ansızm geliveren ölü- münü elemle düşünürken, onu, ya. km tanıdığım bütün insanların ha yat mücadelesinde en cesuru, en yılmazı, en imtisale şayanı olarak 6'NİSAN — 1037 mimik, DAPER > Akşam post lan ka Liselerin ders programları imdiki şeklin iyi gin vermediği anlaşıldı ei i i liselerde yaptır Maarif vekâleti Hiseli ei teftişlerden sonra fizik, kimya, rivazi : releri tedrisatında iyi ve daki ve (talebenin : derecede iyi malömat ile z olarak yetiştirilmediği neti, mücehhe: cesine varmıştır. i ek gençlerin, yük- Liselerden > tekin edebilecek esini istiyen ve- sek tahsili aliyi derecede bilgi ile Y di kâlet bir komisyon teskil le ri misyon ortamekteP müfre: Pca rl ay a e NE fen bilgisi namı eli Sd tıflara taksim edilere 4 kimya,, hayvanst. ei ei Toji, arriyat tedrisat. çiz kemi almamadığı neticesine Ni Komisyon bu di İM gibi ayrı ayrı, fakat ıstılahların türkçe olarak okutulmasına karar vermiştir. pe e Bir zehirlenme Galatada Karabaş mahallesinde işsiz sokağında oturan Hayriye dün zehirlen is hastaneye kaldırılmıştır. Hayriye Tin yediği ekten rehirlendiği anla- şılmıştır. Dök mecilerde yangın Dökmecilerde Ardaşm 104 numara. dükkânmdan dün gece yangm çık- mış, yanmdaki bir dükkâna da sirayet etmiş, her iki dükkân kısmen yanmış tır. Yangının ocaktan çıkan kıvılcımlar» dan çıktığı anlaşılmıştır. Tamil ediyorum. O, dlden kendi şubesinde bir kahramandı, İstikbalde herhangi bir çıkmaza düşecek olursam, — Fazılm yılgınlık bilmiyen hatırasından kuvvet alaca» ğım. O, bana şunu öğretti: Yılmı- yan, yener! (Vâ - Nü) IÇERİDE: « Vefa Jisesi SON MEDİ talebeleri buz aym on yedinci cumartesi gecesi Barkotalda baha kadar sürecek bir eğlenti tertip etmi yolları için öotimüzdeki temmuzda tesellim edilecektir. » Bemniyet aldncı şube müdürlüşn ters. tandan veren bir emirle Eminönü — taksi durağında 18 otomobilden #azlamınm düm mast menedümaiştir. « Tramvay içinde Recep İsminde birisinin cebinden 11,3 luk sigara çalan enbrkalılardan Koço dün eürmü meşbut mahkemesinde bir sene iki ey bapre mahkâm olmuştur. » Denizyolları, Akay, fabrika ve havuz» bir talimatname , » Bulgaristanla $ mart 1029 tarihli bita , zl n ağlı tesviye ve hakem mun Ti tam didine mütedair ve Büyük Mw let Meclisince tasdik edilmiş bulunan proto- | meleri, dün Ankarada Hari elçisi Eristof mumf vekili Nebil Batı tarafından testi elin | müşür. ? 19309 da # Bu okşam sat ye verilecektir. korunma merzuju bir konferans ir. DIŞARIDA: « Londradaki Habeşistan sefareti Trione Cologiale gazetesinin imadatma karşı Mr protestoname (o seşretmiştir. Bu gazetenin yazdığma göre Mareşal Grayianiye karşı ya plan suikast, gubatın sonunda Londradan hareket eden ik yüksek Habep o memuru tarafndan tertip edilmiştir. Sefaret, Hale Selâsiyenin etrafındaki kimselerden hiçbiri hin geçen iikteşrinden sonra Lapdrayı terket memiş olduğunu katiyetle temin etmektedir. « Hlenr veliahdi emir İbnismud, (İngiliz PM w d Yeni posta vapurlarımız Bandırma yolculuğu 4 saate iniyor Denizyolları için Almanyaya ısmar-| lanan on vapurdan Marmara hatta tahsis edilecek olan üç küçük vapurun model tecrübeleri Kiyelde muvatfaki- yetle yapılmış, inşaata başlanmıştır. İstanbul — Mudanya — Bandırma hattında çalışacak olan bu vapurlar in. glitere ile Fransa arasında işliyen feri- botlar sisteminde olacaktır. 18 mil sü- ratinde olacak bu vapurlarla İstanbul. dan Mudanyaya 2,5, Bandirmaya 4 sa- atte gidilebilecektir. Yolculuk az süre ceği cihetle vapurlarda kamara pek az bulunacaktır, Bunlar yerine müteaddit | salonl: purların her tarafında otomatik yangın söndürme mikeneleri bulunacaktır. Vapurlardan birincisi 938 senesi mar tında, ikincisi 938 senesi mayısında, Ü- güncüsü ayni senenin kânunucvvelinde Kiyelde teslim edilecektir. al ; İstirahat köşeleri vardır. Va. | PA gg a YO ge ŞA LX V/ Türk basın birliği Beylerbeyi sarayında bir gardenparti verilecek Türk Basın Birliği kanunu lâyihası Başvekâletten Devlet Şürasma o veril- miştir. Kanun yakında Büyük (Millet | Meclisinden çıkacaktır. o İlk iş olarak Ankarada bir başm birliği merkezi kuru lacaktır. Basın birliği reisi Falih Rıfk; Atay-i- le umumi kâtibi Naşit Hakkı şehrimize gelmiş ve birlik namma bir garden patti verilmesi için alâkadarlarla temasa geç. mişlerdir. Bu garden parti Beylerbeyi sarayım- da verilecektir. Bundan başka ayni mak satla Ankara ve İrmirde birer garden İ parti verilecektir. İstanbuldaki garden parti 20 haziranda verilezektir. Kamyon ve kamyo- netlerin plâka resimleri Sırt bamallığı kalkarken nakil vası» Marmara vapurlarile beraber rsmar- lanan iki Akay vapuru ise şimdiki Hey- beliada tipinde, fakat daha büyük ve daha süratli olacaktır. Bu gemilerin bedellerinin kâffesi ik- Fâcat mallarımızla ödenecektir. 6 SALI NİSAN — 1637 Hicr: 1308 — Muharrem: 24 GEÇEN SENE BUGÜN NE OLDU? İtalya, Arpavutlukla #skeri Obazırlıkları Başlamıştır. kralmn tac giyme merasiminde bulunmak Üzere nisanm 27 sinde Londraya gidecektir. * Yunan kralı ve başvekili hususi bir Mos ra soyahatine çıkmışlardır. Seyahat on (ki gün sürecektir. * Haftalık mesai müddetini 40 santa indi ren kanunun tatbiki üzerine, Pariste dükkân ların ısını azami kâpanmışlır. Bundan son ra pazartesi günleri de tatil yapılaraktır. * Tuna pebri boyunda Vidini su basmıştır. * Amerika bariciye Nezareti, son neşretti &i dir raporda Ameriksya giren ecnetl ser. mayesinin miktarmı 2.600.000.000 dolar ola- Tük tesbit etmiştir. * Londrada bulunan Büker adi: hir İngiliz — Hükümet adamlarımıza göre bu at büyük bir dlimdir. talarının da mümkün olduğu kadar mo- törleşmesine imkân vermek için kam. yon ve kamyonetlerden alman belediye resminin indirilmesi etrafımda tetkikler yapılmaktadır. Şehrimizdeki yük arabalarının mikta- rı çok olduğundan şimdilik bunlara ye- niden plâka verilmemesi de ticaret oda, sı tarafından belediğ'eden istenmiştir. .—— Dün ve bugün yağan yağmur Hava diln akşama kadar yağmurlu ve soğuk geçmiştir. Herkes paltosunu giymiş, her tarafta soba ve kalorifer- ler yakılmıştır. Dün sabah vediden bu sabah yedi- ye kadar 28 milimetre yağmur yağ- mıştır. Uzun bir zamandanberi hava. nın kurak gitmesi ziraaiçileri cfdi. şeye sevketmişti. Dün bolca yağmur yağması bağ, bahçe ve tarla schiple, rini sevindirmiştir. Hararet dün beş dereceye kadar düşmüştür. Yıldız poy- razdan esmektedir. Yağmur bu sabah da devam etmişti İstanbul müzelerine yardım nevinden, dört mühim fotoğraf göndermiştir. Bunlar, on yedinci ve oni sekizinci asi? Türk mensucat. na ait resimlerdir. * İngütere başvekili Baldvinin sosyalist oğlu Oliver, işçi partisi - tarafından mebus namzodi olarak gösterilmiştir. * Baldvinin kendisi de istifasından sonra Lord olacaktır. * Sovyetler birliği Paris o büyük elçisi Putemhin, ba'k komiserliği birisci muavin liğine tayin edilmiştir. * 17 Japon balıkçı gemi (o Avusturalya sularııda tevki? edilerek kaptanlarına Ibta. ratta bulunulduktan sonra serbest berakık mışlardır. Japan gemilerinin tahrikktndan endişeye diyen hükümet bu sularda daimi bir kontrol tesis edecektir. © * Almanya (in İtalya arasmda film müba dolesi hakkındaki müzakerelere Berlinde tek rar başlanmıştır. * Paris Soir gazetesine göre Japonya ba len 45 bin tonluk bir zertir yapmaktadır ve 46 bim ve 47 bin tonluk diğer iki kruvezörü de yakında denize indirecektir. * Alman ağanamız İyi malümaet alan mat. tillerden öğrendiğine göre, Avusturya başve Kili Şuşniz Romaya anenk bu aym sonunda gelecektir. * Almanya posta idaresi dün (lk defa ola rak Hitlerin resmini havi bir pul serisi çı karmıştar. Altı feniklik olam bu pullar, hu surl pullar serisine dabildir. * Yunanistanm Averof kruvazört, babriye mektebi talebesini hamil olarak amiral Ekr. nomunun kumandası altnda 20 nisanda #ou #haptons gidecektir. Kruvazör İngilis kral» nm taç giyme merasiminde Yunan babriye #ini temati edecektir. * Yunan prensi Nikolanın himayesindeki Yunan tiyatrocular kongresi ( Atinada 12 risandan 16 nisana kadar ilk © teplantını m a e aman liseli ğmasnmanm ERİME ll > — Alimlere göre? — Bir hükümet adamı! — Fransız karikatürü — yapasaktır. Kongre muhtelif O mevmları ve bilhanen Hyatronun terbiyeci hareketini gör rüşecektir. Kanlı bahar j Ömer Risa Frankö'nun bütün cep. , helerde verdiği bozgundar bahsederek * önümüzdeki aylarda İspanyada har- bin daha dehşetli bir safhaya gircos- ğini söylüyor ve diyor ki: “Baharin girmiş olması ise harbi canlandırmak için kâfi bir sebep teşkil etmektedir... Ne yazık ki arkadaşımı tekzip et- meğe muktedir olamıyorum. Evet, bü. har, çiçekleri, kelebekleri, bülbülleri, yeşillikleri ve bütün güzellikleriyle şu bahar, kanı kaynalan bahar, harple. rin kama kana wan kanı döktürdükle, ri mevsimdir. Sulhta bile İspanyol, bakar geldiği anda biz kalbi ve bir hançeri olduğunu hatırlıyan mahlük- tur. Bu garip hayvan, yalnız bu han- çeri değil insan sekâsınn insani ve insanlığı öldürmek için yarattığı bü- " tün vasıtaları istediği gibi kullanmak imkdmaı bulunca nelre yapmaz, Ömer Rısanın haklı var: Bu bahar İspanyada yalnız karan, Hiller değil, papatyalar bile Tapkısi yetişecek CUMHURİYET'te : Av araya konsolos Dünyanın her devrinde, her memle. kette evlenen çiftlere dostları ve ta- nıdıkları tarafımdan güzel hediyeler verilmesi değişmez bir itiyad olmuş» tur. Halbuki Peyami Safa bugün bize bir izdivaç hediyesi kadar güzel ve he yecan verici bir yazı hediye etmiş bu- Tunuyor. Okuyalım: : Karabük fabrikasının temel atma merasiminde, Zonguldağın Fransız konsolosu olduğunu söyliyen bir zat, İsmet İnönüne yaklaşarak, ora. lara fabrikalar kurulacağı için tees. sür beyan etmiş, “Yazık ki çok gü. zal bir av mmtakamız bozuluyor?,, demiş. Bu konsolos gibi düşünen Avrupa- Itlar için yalnız Karabük değil, bü tün Türkiye “çok güzel bir av mın- takası, idi. Bu memlekette yalnız tavşan, bıldırcın, keklik, toy, çil, yabankazı ve ördeği değil, Türk pa. rast, Türk müşterisi, Türk emeği, 'Türk işçisi de avlanırâr; hattâ Reji koleuları Türk tütün müstahsilini çifte ile değil, ciddi surette “kara martin,, denilen bir silâhla ta gözü- nün bebeğinden vururlardr. Kon. #olos o devirlerin giden ve bir daha gelmiyen tatlı hatıralarına esöflen- diyse, kendi hesaba pek haklıdır: Bundan sonra Türk topraklarında yabancı s'lâhı Türk müstahsilini can evinden vuramıyacaktır; Kara- bük fabrikaları o silâha karşı ken- dini çoktan müdafaaya karar ver. miş bir milletin silâhlarma demir hazırlamak içindir ve iktisadi saha. da bu miidafaa çoktan başlamıştır. Konsolos cenabları tüfeğini bogalta. rak düvara a5sa da, vatanın her ta- rafında yükselmeğe başirsen "Türk fabrikalarının bacalarından çıkan dumanın manasını anlamağa koyul- 8a!. Ö zman, espri zannettiği bir sözün Türk - Fransız dostluğu he. sabma ne büyük bir “zaf, olduğu. nu da idrak ederdi. Ben bu yasının altına hiç düşünme, den imsamı basarım. KURUN'da: Av'din Daverin sakalı Hasan Kumçayı yazdıkça açılıyor v6 buimsı Kurun sütunlarında gün- den güne inkişaf eden bir mizahgı portresi alıyor. İşte bugünkü yazısın dan birkaç satır: Abidin Daver birkaç gün evvelki Yazısında bir taraftan nalma, birta, “ raftan mıbma vururken sakalı ol- madığı için İstanbul belediyesine sözlerini dinletemediğinden şikâyet, etti, Bununla beraber yine sözünü dinletemiyeceğini bildiği halde yeni bir nasihat daha verdi. “Sıcaklar gelmeden etraftaki çöp yığınalrının çaresine bakmız.,, dedi. Mademki sakalı olmıyanlar sözünü dinlete, (Sayfam çeviriniz) Kara Davut b yayan nk ll MİMİ lale ellemlekak ki ğa