6 Nisan 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

6 Nisan 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

genunsmu. Manprop Hisuduualağ HofT (gymuanppop sumunfao vofmı znunsmu Lofit)eJ) “iğALDE vDO vEY YAK OTUDA DHD YOW GEYE JÖN eToysne söry SEMULİO J SEp 9HG 9S HAROM "(ofuva n “D3YEAL — go yiğmü Dpo eyt Zuus a poprmu GAT ) * vÖD pt türlü anlayamadı ve bağırdı: görmedim. 'peg y — *'ydo)g U9)sr9 UUT Y9ğEY SONNUUNZ TAMZ UDUUON 915 “EF “DLİDY AYA USKEYD) TUNLOMYPONUDZ (4v65vUu4TA ao pun wöğey Töurunz TaMZ yör üveyi (SeL TaymD) HÂDH jUPN — gti TRUMKŞINJ UPKT 4 HBPSSÜSNELOA 915 u9ğe H aznusnu dğığalan 1994W0p Ofuna DA DPO VİL DUDE “ “W1fooyDa HT ÇYPUALİ yuDU. OlUDA SA DPO tt UAİYU. AAPORAUNAE TW0 20 unapzob yuuğ wnLOf1)S4) UDYSSYILU Y9Y TTT YOT "iesg döge YOrS TEY BCT 4p196 ypotuary 2187 70 “(TOwDY DA HPDPDANA “0) 100196 3m903 316 FDAYDAT “(H3S 21901 PDYDİ Ç OLN N ) Yupylmu oğ “zaaofingn;) Vivpo w4 NöNÜUNE d9 “dağOUSA a)t Peaaşop OlluUDA “wunpo wij (epund aiT Soğ vud4fk dofinyo Mabap Ohuna 214 VPO Wit 4SH ) na oproty o Wisd (“wy,, Uayung mrofüyo pyor O “Wyad ) 'Ser ord wremi (03), *a1P JTM Uotiyou üvwep nn SzueaMzpunyuny vosoy Peg Hu danuunz TApBa 9d '9DOM S0 Ayeyodum OyUNP YAT ŞU SOPYDODUDA YOĞ VPDUNA ADÜDE (deupbuna wnza DYPP ADIDA WU ADTLOMUYDU ) 13919 dödter Uarıap 9rp TağId gUPLOPDAYSU DUT (ÂPMİ HP 2U) SSTALI P 3Sİ SEM enmedon 9p v( 18T EP '0 K o V. ileh ; wm Di mwwwm : DE O B $ Ş * BAA YA eg el Guç BB mw.wmw Ş SE gör4i $ 2 3 P Carbiş |: . M vEş İt 4 " W ke N Ci f 8 m z m ALMANCA DERSLERİ ALMANCA DERSLERİ 240 ıWıı _.mm. ŞD - ait MEm Ha Ka O:9:)5 z ) i: MAW:W ..mm.m. v rsm eMım gOmM'|)si ee : b "m 53 ZıWli|si nAme YEü: v z r — .2 z (Si -öer . K ü id | ölş Ö4 vi DA Goie, » E'N $ 35 közi 58 İ 4 > u.m 7”.. m..a İ hit < - AA V PR l ü 28 E$ ( € Ai m . B r.m N f.—..mu...n.. .nwvm& — E DA '3 İlksael çti " ğ Pa aa 1 (lsaşi 2B) v umîm“ E : mm..îmmmw 33 Mwmmamwmw_ 38 .mmmmw.mmmm. 58 AA lAÇdISI e. dü S24A5 E (1) Ben küçükken Anadoluda oturuyorduk. (2) Yolcu büyük bir alâka ile caddedeki hareketi gebracht?(3) Beeilen Sie sich, sonst kommen wir zu spât. seyrediyor. (5) Aksam yeme- Bahçede Berlinde caddede (1) Der Hoteljunge hatte das Gepâck in das Zimmer gebracht. (2) Gestern hatte im Hotel ein aunsgezecichnetes Orchester gespielt. (3)Tch lese die Zeitungen im Lesezim.' Almancaya çevrilecek cümlelerin tercümesi: ğinden sonra misafirler (vakitlerini) cigara yahtt okumü saılonunda geçiriyorlar. (6) Arkadaşlarım geldikleri za. man ben flüt çalmıştım. (7) Çocuklar mektepten geldik- leri zaman anne artık yemeğini pişirmişti. (8) Okuma sa. lonunda muhtelif gazeteler okuyabiliriz.. (9) B z oteldeyken yemeği yemek Ssalonunda yemiştik. (4) Hava güzel olursa, gezmeğe giderim. (9) çalınan musiki çok mükemmeldi. (10) gidip gelme son derece hareketlidir, Sie Almancaya çeviriniz (1) Mektupta imza yok (keine). (2) Doğduğum yer İstanbuldur. (3) Lütfen, beyannameyi doldurur musu- nuz? (4) Bu odanm fiatı çok fazla pahalıdır. (5) Odam koridorun en nihayetindedir (Hiegt). (6) Benim için oda. (8) Das Zimmer in dem wir wohnen kostet 30 Mark pra Tag. (9) Wie ist Jhr Vorname? (10) Ich heiBğe Rudolf und mein Zuname ist Sehmidt, (7) Ich holffe, daBğ wir morgen schönes Wetter haben. (4) Ich möchte ein Zimmer mit Bad haben. (5) Wann bitte nachsehen, ob noch ein Zimmer mit Bad frei ıst. haben Sie das Zimmer vorausbestelit? (6) Wollen HİB L 'CÜCENİN AŞKİ Saatler geçti, akşam yemeği zamanı geldi. Rahipler gene gözükmediler. Pardayan hiddetle: — Artık bu defa ne olacaksa olur! Diye muırıldandı — ve kapıya doğru giderek küçük tarassut — perceresine vurdu. Derhal açtılar. ; Her zamanki muhafızlarına ait olmı- yan bir ses: — Bir şeye mi ihtiyacınız var? Diye sordu; ve tavırla cevap verdi: — Yemek istiyorum.. Tabif eğer beni açlıktan öldürmemeğe karar vermedi. sgeniz. Eğer öyle bir niyetiniz varsa, bu- Meçhül ses hayretle: — Yemek mi istiyorsunuz? Bundan sizi kim menetti? yiyecek şey yok mu? ) — Odamda hiçbir şey yok. Zaten si- ze bunun için, beni açlıktan — öldürme, Ze niyetiniz olup olmadığını sordum! — Sizi açlıktan öldürmek mi? Buna imkân mı var? Rahip Zaharyas ile Bo- titas herhalde sizin masanızı hazırlamış olacaklar zannediyorum. Pardayan hiddetle bağırdı: — Hiç bir şey dedim ya! Ne küçük bir ekmek parçası ne de st. — Olur şey değil.. İki aptal sizi u. nutmuş olacaklar! : Ses, samimi bir teessüir izhar ediyor- du. Çehreye gelince sık bakır — tellerin arasından koridordaki yarı — karanlık yüzünden bunu görmeğe imkân yoktu. Binaenaleyh, Pardayan bu meçhül ada- mın kendisile alay edip etmediğini bir dedi. Odanızda — Nasıl öolüuyor da, onları — bugün Pardayan sert bir | DA YAdİ Pt P ee d l lar. Tabii bir gün için, fakat gitmeden evvel size bir günlük yiyecek brrakma- ları lâzımdı. Ah! Monsenyör başengizi- tör bunu bir öğrense, halleri haraptır.. Doğrusu onların yerinde — olmak iste. mezdim.. Fakat sgiz, mösyö, uzun müd- det ne diye beklediniz? — Niçin sabah kahvaltısı zamanında söylemediniz? Si- ze derhal yiyecek getirilirdi.. Halbuki şimdi.. — Şimdi?.. — Şimdi manastırda herkes uyuyor. Size bir gey bulmanın imkânı yok. Cid. den yok! m»aığw-âmwıâ—oaîo_aımı başlayarak: > — Eh! Ne yapalrm? dedi, bir gün da. ha beklemişiz ne çıkar? — Ölmeyiz ya. Yalnız dudaklarımı ıslatmak — için bir parçacık su olsa. Neyse artık bundan bahsetmiyelim. Yarma kadar beklerim.. Tabit eğer beni hakikaten açlıktan öl- meğe mahküm etmemişlerse. — Aman mösyö Şövalye! Böyle bir alçaklıkta bulunabilezefimizi nasıl dü- şünüyorsunuz? Monsenyör başengizi. törün, şahsmıza hürmet hususunda bi- ze nasıl sık sık tenbihte — bulunduğunu kulağınızla duymadınız mı? Kabahatin hepsi Botista ile Zaharyada. Sizi temin ederim ki büyük bir cezaya çarpılacak- lardır. — Pekâlâ ve mademki Botista ile Za- haryanın yegâne kabahatleri ihmaldir. Benim yüzümden onların cezaya çar- pılmasını istemem. Onları affediyorum. Ve Pardayan meçhül sesi daha fazla dinlememek için kendisini yatağa attı ve uyumadan evvel bir hayli düşündü. Ertesi gün, kahvaltı zamanı geldiği halde, iki rahip hâlâ meydanda yoklar. «dr ve Pardayan, kendisine mütemadi- b ,...A—,a CÜCENİN AŞKI r59 'tün sükünet ve Soğuk kanlılığını buldu. Ve gülümsiyerek sordu: ; 'ğimiz her şeyi reddediyorsunuz. ” ğinizi bilseniz!.. Cabuk gelin mösyö. L BAA defa da inadına kendisini aç bırakmak niyetinde olup olmadıklarını kendi ken- dine sordu. Nihayet, öğle yemeği vakti gelince iki rahip meydana çıktılar ve a. zametli bir tavırla “mösyö şövalyenin yemeği,,nin hazır olduğunu bildirdiler. Pardayan © kadar büyük bir ümit- sizliğe düşmüştü ki, Buna bir türlü i- nanamadı ve tekrar sordu, — Rahipler cümleyi tekrarladılar ve Pardayan doğ. ru söylediklerine kanaat — getirdi. Bu _ yemekten sorra âkibetinin ne olacağı: nı Öğreneceğine emin olduğu için, bü- — Nasıl oluyor da, izinli olduğunuz halde, günlük yemek- ihtiyacımı temin etmediniz.. Botista saf bir tavırla bağırdı: — Fakat... Mademki size teklif etti. - Pu Hir sebep teşkil — etmez ki... Aksi gibi, dün canım yemek istedi. — Aman yarabbim! İnanamıyorum !. — Mademki söyledim demek ki öyle. Zaharyas heyecandan boğulacakmış gibi sordu: — Ya bugün? — Dün olduğu gibi, bugün de açlık ve susuzluktan kuduruyorum!.. Eğer masanız evvelki akşam olduğu gibi mü- kemmelse onu tertemiz edecek kadar kendimde iştiha buluyorum. — Yarabbim! Bizi nasıl sevindirdi- İki rahip, çılgın bir sevinçle mahpus. larını sürüklediler. Tıpkı evvelki akşam gibi mükemmeler doldürulmuş olan ma sanın önüne geldikleri zaman, Tahip | Zaharyas, cins cins av kuşlarile dolu o- lan tabakları göstererek: | kendi kendine: | yemek Diye meydan okudu. Ve Pardayan gülümsiyerek cevap verdi: L — Doğrusu burada birkaç açgözü tatmin edecek kadar yemek vâr- - Pardayan masanın karşısında duran yegâne koltuğa oturdu. Trplt evvelki akşam olduğü gibi örkeştra BÜZT ha. , valar çalmağa başladı ve rahipler ona izaz ve ikramda bulunmakta KUSUT et, miyorlardı. Pardayan büyük bir sükünetle Yeme, ğe başladdı ve onün bu sakin tavTIN! gö, rünce, aklından müthiş düşüNttler geç, tiği tahmin edilemezdi. Filhakika, Pardayanın — yuttuğu hep Tokmada bu düşünce beynini kurcalyop du: — Beni mahvedecek olat' DU Patçı, mırdır acaba, Ve başka yemeklere her geçişinde — İşte zehirli olan yemek, Üyordu, Pardayan yemeğin !—ıuw_ın—u_nı gayet ağır davranrıyor, ağzına — * diğr her lokma yemeği ve her yudum içkiyi iyice tetkik etmek için UZUN ıw”ho# ağzında durduruyordu. Sonra Yar vaşlık onun sabrını .ârqnn_.—m ve Fw_ı di ağır basmıştı. Artık, hişbir $eyden şüphe etmemesi icap — ediyormuş gibi emniyetle yiyip içiyordu. Büyük bir zevk ve itinayla hazırlan- mış olatı bu kocaman masada, bir kap yemek ve içki intihap ederek ötekilerine dokunmuyordu. Fakat buna rağmen dört beş kişilik yemek — yedi. Aç gözlülüğünden değil. Fakat — buna ihtiyacı olduğunu hissettiğinden . Rahiplere gelince, onlar Pardayanım az mı çok mu yediğine aldırmıyorlardı nekadar çok yerse yesin, — kendilerine, aç gözlülüklerini tatmin edecek kadar kalacağını biliyorlardı. — — f KTf © 1 v Ş mer, (4) Gestern war das Wetter sehr schön. (5) Wollen Sie mit mir spazleren gehen? (6) Als ich in Berlin war, traf ich auf der — Strasse einen alten Bekannten. (7) Wenn Sie in die Stadt gehen, besuchen Sie meine Tante, Kaprm. ha- mala ücreti ödeyiniz! (bezahlen). (9) Sizden bunu. bek- yı evvelden tüttun mu? (T) Acele et! (8) lemezdim, (10) Çocuklar babalarmı giriş salonunda bek. liyorlar, ancak

Bu sayıdan diğer sayfalar: